Esasında Sisi ile İsrail arasındaki yakınlaşmanın
Sisi’yi içten içe kızdırdığına dair haberler boş. Aksine general, bu tip
haberlere gülüp geçiyor, okudukça keyifle dans ediyor.
İsrail’in Sisi ile kurulan özel ilişkiye dair sırlar
ifşa edildiğinde Mısırlı diplomatlar suskunluğa gömülüyorlar. Buna artık
şaşırmıyoruz. Sadece Mısır’ın ulusal onuruna halel getiren haberlerin neden
inkâr edilmediğini merak ediyoruz. Oysa örneğin İsrail Altyapı Bakanı Sisi’nin
İsrail adına Gazze’ye karşı bir su savaşı yürüttüğünü söylüyor ve buna kimse
cevap vermiyor.
Sisi iktidarda kalmasının İsrail’e bağlı olduğunu
biliyor. O gerçeğe Mısır’dan değil, İsrail’den bakıyor. Kendi yurttaşları
arasında desteğini yitirirken, Siyonist yerleşimciler arasında sahip olduğu
popülaritesi artıyor.
Kahire’nin Makor Rişon’un dün Sisi’nin Netanyahu’yu
övdüğüne ve pohpohladığına dair sözleriyle ilgili haberine kimsenin tek laf
etmemesi şaşırtıcı değil. Sağcı bir gazetenin muhabiri olan Zvika Klein’a göre,
Amerikan Yahudi Örgütleri başkanları konferansının liderleri Pazar günü
Sisi’nin kendilerine geçen Perşembe Kahire’de “Netanyahu’nun büyük güçlere
sahip olduğunu, bu sayede sadece ülkesine değil, tüm bölge ve dünyaya öncülük
edebileceğini” söylediğini aktarıyor.
Sisi’nin elçisinden bu tür haberlere itiraz ettiğine
dair bir şey duymadık. İleride de duymayacağız. Elçiye bu türden iddiaları
inkâr edip etmeyeceğini soracak bir gazeteci veya muhabir de yok ortalıkta.
Bunun nedeni Mısır hükümetinin İsrail’in yörüngesine girmiş olması. Bu hükümet
İsrail’in desteği olmaksızın iktidarda kalamayacağını iyi biliyor.
Bu bağlamda İsrail medyasının cüreti öyle bir noktaya
ulaştı ki Sisi’den tüm kapıları açmasını isteyebiliyor. İsrail gazetesi üstelik
Ahli futbol kulübü ile Maccabi Tel Aviv arasında maç yapılmasını bile talep
ediyor.
Mısır bu aşağılayıcı yaklaşımlara tek laf etmiyor,
öfkelenmiyor bile.
Rusya-İran ittifakına karşı Suriye’ye yapılacak
muhtemel Suudi müdahalesi karşısında kimileri Mısır’ın ve Sisi’nin aldığı
konuma nedense şaşırıyorlar. Bu konum, Riyad’ın tonla para akıttığı Mısır
darbesinin liderinin Suudi hükümetinden gelen her türlü isteğe her daim boyun
eğeceğine inanan Suudileri bile şoke ediyor. Oysa Sisi’nin Prens vekilinin
Kahire’deki askerî akademide ellerini sıkmasına dair o resim hafızamızda. O gün
general “bizi her zaman birlikte göreceksiniz” demişti.
Sisi’nin Suudi parasına dönük bağlılığının, onun
İsrail’in onayını alma konusundaki hevesinden daha az yoğun olduğu her geçen
gün daha iyi anlaşılıyor. Bu nedenle Sisi’nin Suriye meselesinde takındığı
tavrı İsrail’in duruma dair yaptığı okuma tayin ediyor. Tel Aviv Esad’ı
istemiyorsa, onu zayıf ve beli bükük kılmak derdinde ise Sisi’nin aksi yönde
hareket etmesi mümkün değil. O her daim Suudi parasının cazibesine ağzı açık
bakacak.
Durumun Yemen’e müdahale edildiği durumdan farklı
olduğu kanaatinde değilim. Zira Sisi’nin Kararlı Fırtına Operasyonu’ndaki
manevrası temelde bir tür şantaj siyasetine, isteksizlik ve düşülen kayıtlara
dayanıyordu. Burada amaç Suudilerin para akıtmaya devam etmesini sağlamaktı.
Kral Abdullah ölünce bu akış kesildi. Suriye’de görüldüğü üzere yaşanan durum
Kahire’deki hükümetin öğretisinin para temin etmek için taktiklerini
değiştirebileceğini, ama İsrail ile kurduğu varoluşsal ve stratejik bağı da
kesemediğini ortaya koydu.
Veil Kandil
16 Şubat 2016
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder