Bolivya’daki Referandum Sonuçlarının İçerdiği Anlamlar
Bolivya Cumhurbaşkanı Evo Morales, 2019’da yeniden
seçilmesini sağlayacak imkânı veren referandumu kaybetti. Aradaki fark çok az
olsa da muazzam anlamlara sahip: Bolivya’nın uzun süredir iktidarda olan,
halktan en fazla destek gören cumhurbaşkanının iktidarda kalacağı son gün belli
oldu: 22 Ocak 2020.
Seçim süreci epey şiddetli geçti. Bir dizi yolsuzluk
skandalına ve çatışmalara tanık olundu. En trajik olanı da muhalefetin
kontrolündeki bir belediye başkanına karşı geçen Çarşamba günü yapılan
gösteriye ateş açılması ve altı kişinin ölmesiydi. Bu felâketin detayları henüz
net değil, ama onun referandumun üzerine gölge düşürdüğü kesin. Öte yandan
Morales yanlısı yerli ve köylü örgütleri, aynı zamanda cumhurbaşkanlığını
kuşatan yolsuzluk skandalları ulusal kamuoyuna damgasını vurmuş bile. Geçen
Mart ayında Sosyalizme Doğru Hareket (Morales’in politik partisi –MAS) birçok
bölgede seçimleri kaybetti, bunun kısmî sebebi, yolsuzluk suçlamalarıydı.
Bolivya’nın ilk yerli cumhurbaşkanı Morales, koka
çiftçileri arasında örgütleme faaliyetleri yürütmüş bir sendikanın lideri
olarak öne çıktı. Sonrasında muhalif bir kongre üyesi hâline geldi. Üç kez
seçim kazandı. Son 2014 seçimlerinde yüzde altmışın üzerinde oy aldı. On yıldır
iktidarda. Bu on yıl içerisinde bir dizi tarihsel politikanın ve tedbirin
altına imza attı, kurucu mecliste anayasayı yeniden yazdı, hükümetin doğal gaz
rezervleri üzerindeki kontrolünü artırdı, eğitim, sağlık imkânlarından daha fazla
istifade edilmesini sağladı ve toplumun kenara itilmiş kesimlerini politik
alana dâhil etti. Ekonomik politikalar, petrol ve gaz fiyatlarındaki canlılık
sayesinde büyüme gerçekleştirildi. Sonuçta Morales döneminde Latin Amerika’nın
en yoksul ülkesinde yoksulluk oranları önemli oranda düştü.
Ama bu dönem kimi güçlüklere de şahit oldu. Sol ve
sağ, MAS hükümetini kimi sorunlar üzerinden eleştiriye tabi tuttu. Bu
eleştirilere göre MAS hükümetinin hazırladığı 2009 anayasası, gerekli görülen
toprak reformunu gerçekleştiremedi. Bu dönemde Morales, doğa ve toprak ananın
hakları üzerinde dursa da kırsala çok zarar veren, maden çıkartma üzerine
kurulu bir ekonomiye yol verdi. Ulusal parklara maden çıkartma izni verildi.
Destek verileceği söylenen köylüler yerinden yurdundan edildiler.
Cumhurbaşkanlığı sonrası yolsuzluk skandallarına, muhtelif toplumsal ve yerli
hareketlerinin ezilmesine, belirli kademelere kendi adamlarının
yerleştirilmesine, politik muhalefete ve eleştiri yönelten medyaya yönelik
otoriter eğilimlere tanık olundu. Aynı zamanda muhalefet parçalandı, birleşme
imkânı bulamadı, Morales ve MAS ise seçimleri kazanıp oy sandığında reformlar
için gereken desteği buldu.
Pazar günü yapılan referandum bu meseleleri gündeme
taşıdı. Atılan oyların Bolivya’daki demokrasinin niteliği ile bir ilişkisi
yoktu, daha çok Morales’le alakalıydı. Cumhurbaşkanı, referandumu büyük bir
oyla kazandığını söylese de sonuçta 2019’da yeniden seçilmesine yarayacak evet
oyları yüzde ikilik bir artışa tanık oldu.
Referandumun çeşitli anlamlar içerdiği kesin. İlki,
Morales’in yerine kimin geçeceği ile ilgili. Bugün Morales, MAS içinde kendi
yerine kimin geçeceği hakkında konuşmanın erken olduğunu söyledi. Onun yerine
kimin geçeceğinin bir önemi yok, MAS muhtemelen onlarca yıl ülkede hep en önde
olacak. Muhalefet bölünmüş durumda ve kilit rol oynayacak liderlerden mahrum.
Hayır oyu Bolivya sağının şemsiyesi altında toplanmayan MAS muhaliflerinin
geniş bir kısmını birleştirdi. İnancını yitirmiş solcular, Morales’ten bıkanlar,
cumhurbaşkanının değişmesinin demokrasi için hayırlı olacağına inananlar, yerli
halk içindeki muhalifler ve neoliberallerle muhafazakârlar Hayır cephesinde
birleştiler. Referandum zaferi, ülkede sağa kaymanın yaşandığına dair bir
alamet değil. Sadece mevcut politik akımların oyun sahasına çıkma şansı olarak
görülebilir.
Öte yandan oylar, ülkenin mevcut politik gidişatında
yeni bir sayfanın açıldığını da göstermiyor. Morales, ilk seçim zaferini
2005’te elde etmişti ve bu zafer neoliberalizme meydan okuyan ve müesses nizama
mensup siyasetçileri deviren bir dizi halk isyanının desteği ile
gerçekleşmişti. O dönemki toplumsal hareketler, şirketlerin iradesinde
gerçekleşen küreselleşmeye ve ülkedeki politik gerçekliği dönüştürmekte olan
oligarşiye karşıydı. Tüm bunlar, Morales tarafından doldurulacak alanlar açtı.
Gösterilere ve yol kapatmalara aşina olan yerli cumhurbaşkanı ülkedeki dinamik
toplumsal hareketlerle ilişkisini kullanarak kurumsal ve toplumsal değişimleri
gerçekleştirdi. Zaten aksi de mümkün değildi.
Ama Bolivya solu ve ona bağlı zinde toplumsal
hareketler ve yerli hareketleri, her daim MAS’tan daha büyük bir hacme ve
niteliğe sahip olagelmişlerdi. Pazar günkü referandum da bu gerçeğin altını
çiziyor. Ocak 2020 sonrasında ülkenin başında Morales olmayacak. Artık her şey,
seçim sandıklarıyla değil, gösteriler, barikatlar ve toplumsal hareketleriyle,
politik açından neyin mümkün olduğunu ülkeye ve dünyaya gösteren, ABD
emperyalizmini sindiren, neoliberal zorbaları deviren, çokuluslu şirketleri
kapı dışarı eden, on beş yıldır mücadele içerisindeki Bolivya halkının
ellerinde.
Benjamin Dangl
25 Şubat 2016
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder