26 Şubat 2016

,

Evo Morales İktidarının Ufku


Bolivya’daki Referandum Sonuçlarının İçerdiği Anlamlar

 

Bolivya Cumhurbaşkanı Evo Morales, 2019’da yeniden seçilmesini sağlayacak imkânı veren referandumu kaybetti. Aradaki fark çok az olsa da muazzam anlamlara sahip: Bolivya’nın uzun süredir iktidarda olan, halktan en fazla destek gören cumhurbaşkanının iktidarda kalacağı son gün belli oldu: 22 Ocak 2020.

Seçim süreci epey şiddetli geçti. Bir dizi yolsuzluk skandalına ve çatışmalara tanık olundu. En trajik olanı da muhalefetin kontrolündeki bir belediye başkanına karşı geçen Çarşamba günü yapılan gösteriye ateş açılması ve altı kişinin ölmesiydi. Bu felâketin detayları henüz net değil, ama onun referandumun üzerine gölge düşürdüğü kesin. Öte yandan Morales yanlısı yerli ve köylü örgütleri, aynı zamanda cumhurbaşkanlığını kuşatan yolsuzluk skandalları ulusal kamuoyuna damgasını vurmuş bile. Geçen Mart ayında Sosyalizme Doğru Hareket (Morales’in politik partisi –MAS) birçok bölgede seçimleri kaybetti, bunun kısmî sebebi, yolsuzluk suçlamalarıydı.

Bolivya’nın ilk yerli cumhurbaşkanı Morales, koka çiftçileri arasında örgütleme faaliyetleri yürütmüş bir sendikanın lideri olarak öne çıktı. Sonrasında muhalif bir kongre üyesi hâline geldi. Üç kez seçim kazandı. Son 2014 seçimlerinde yüzde altmışın üzerinde oy aldı. On yıldır iktidarda. Bu on yıl içerisinde bir dizi tarihsel politikanın ve tedbirin altına imza attı, kurucu mecliste anayasayı yeniden yazdı, hükümetin doğal gaz rezervleri üzerindeki kontrolünü artırdı, eğitim, sağlık imkânlarından daha fazla istifade edilmesini sağladı ve toplumun kenara itilmiş kesimlerini politik alana dâhil etti. Ekonomik politikalar, petrol ve gaz fiyatlarındaki canlılık sayesinde büyüme gerçekleştirildi. Sonuçta Morales döneminde Latin Amerika’nın en yoksul ülkesinde yoksulluk oranları önemli oranda düştü.

Ama bu dönem kimi güçlüklere de şahit oldu. Sol ve sağ, MAS hükümetini kimi sorunlar üzerinden eleştiriye tabi tuttu. Bu eleştirilere göre MAS hükümetinin hazırladığı 2009 anayasası, gerekli görülen toprak reformunu gerçekleştiremedi. Bu dönemde Morales, doğa ve toprak ananın hakları üzerinde dursa da kırsala çok zarar veren, maden çıkartma üzerine kurulu bir ekonomiye yol verdi. Ulusal parklara maden çıkartma izni verildi. Destek verileceği söylenen köylüler yerinden yurdundan edildiler. Cumhurbaşkanlığı sonrası yolsuzluk skandallarına, muhtelif toplumsal ve yerli hareketlerinin ezilmesine, belirli kademelere kendi adamlarının yerleştirilmesine, politik muhalefete ve eleştiri yönelten medyaya yönelik otoriter eğilimlere tanık olundu. Aynı zamanda muhalefet parçalandı, birleşme imkânı bulamadı, Morales ve MAS ise seçimleri kazanıp oy sandığında reformlar için gereken desteği buldu.

Pazar günü yapılan referandum bu meseleleri gündeme taşıdı. Atılan oyların Bolivya’daki demokrasinin niteliği ile bir ilişkisi yoktu, daha çok Morales’le alakalıydı. Cumhurbaşkanı, referandumu büyük bir oyla kazandığını söylese de sonuçta 2019’da yeniden seçilmesine yarayacak evet oyları yüzde ikilik bir artışa tanık oldu.

Referandumun çeşitli anlamlar içerdiği kesin. İlki, Morales’in yerine kimin geçeceği ile ilgili. Bugün Morales, MAS içinde kendi yerine kimin geçeceği hakkında konuşmanın erken olduğunu söyledi. Onun yerine kimin geçeceğinin bir önemi yok, MAS muhtemelen onlarca yıl ülkede hep en önde olacak. Muhalefet bölünmüş durumda ve kilit rol oynayacak liderlerden mahrum. Hayır oyu Bolivya sağının şemsiyesi altında toplanmayan MAS muhaliflerinin geniş bir kısmını birleştirdi. İnancını yitirmiş solcular, Morales’ten bıkanlar, cumhurbaşkanının değişmesinin demokrasi için hayırlı olacağına inananlar, yerli halk içindeki muhalifler ve neoliberallerle muhafazakârlar Hayır cephesinde birleştiler. Referandum zaferi, ülkede sağa kaymanın yaşandığına dair bir alamet değil. Sadece mevcut politik akımların oyun sahasına çıkma şansı olarak görülebilir.

Öte yandan oylar, ülkenin mevcut politik gidişatında yeni bir sayfanın açıldığını da göstermiyor. Morales, ilk seçim zaferini 2005’te elde etmişti ve bu zafer neoliberalizme meydan okuyan ve müesses nizama mensup siyasetçileri deviren bir dizi halk isyanının desteği ile gerçekleşmişti. O dönemki toplumsal hareketler, şirketlerin iradesinde gerçekleşen küreselleşmeye ve ülkedeki politik gerçekliği dönüştürmekte olan oligarşiye karşıydı. Tüm bunlar, Morales tarafından doldurulacak alanlar açtı. Gösterilere ve yol kapatmalara aşina olan yerli cumhurbaşkanı ülkedeki dinamik toplumsal hareketlerle ilişkisini kullanarak kurumsal ve toplumsal değişimleri gerçekleştirdi. Zaten aksi de mümkün değildi.

Ama Bolivya solu ve ona bağlı zinde toplumsal hareketler ve yerli hareketleri, her daim MAS’tan daha büyük bir hacme ve niteliğe sahip olagelmişlerdi. Pazar günkü referandum da bu gerçeğin altını çiziyor. Ocak 2020 sonrasında ülkenin başında Morales olmayacak. Artık her şey, seçim sandıklarıyla değil, gösteriler, barikatlar ve toplumsal hareketleriyle, politik açından neyin mümkün olduğunu ülkeye ve dünyaya gösteren, ABD emperyalizmini sindiren, neoliberal zorbaları deviren, çokuluslu şirketleri kapı dışarı eden, on beş yıldır mücadele içerisindeki Bolivya halkının ellerinde.

Benjamin Dangl
25 Şubat 2016
Kaynak

0 Yorum: