Türkiye’nin Suriye Hesabı:
Türkiye İşgale Yönelip Bir Kumar Oynayabilir mi?
Türkiye’nin hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle
Rus uçağını düşürmesinden bir ay önce Rus askerî istihbaratı Vladimir Putin’i
bunun Türklerin planının bir parçası olduğu hususunda uyarmıştı. Gelişmelere
vakıf olan diplomatlar Putin’in bu uyarıyı kulak arkası ettiğini, bunun da
muhtemel sebebinin Türkiye’nin Rusya’yı Suriye savaşının içine daha fazla çekme
riskini göze alamayacağına inanması olduğunu söylüyorlar.
24 Aralık’ta Türkiye’ye ait bir F-16, Rus uçağını
düşürdü, pilotlardan biri öldürüldü. Saldırının önceden hazırlanmış bir pusu
olduğuna dair çokça işaret mevcut. Türkiye Rus uçağı hava sahasını 17
saniyeliğine ihlal ettiği için bu saldırıyı gerçekleştirdiğini iddia etse de
Türk savaşçıların düşük irtifada uçarak kendilerini gizlediği ve Rus uçağını
düşürmek gibi özel bir görevle hareket ettikleri görülüyor.
Kore Savaşı’ndan beri bir NATO uçağınca ilk kez bir
Rus uçağı düşürülüyor. Bu, Türkiye’nin Suriye ile arasındaki 550 mil
uzunluğundaki güney sınırında kendince sahip olduğu konumu korumak için neler
yapabileceğini gösteren bir gelişmeydi. Söz konusu olay bugün de hâlâ geçerli,
zira iki ay sonra Türkiye kuzey Suriye’de askerî hamleler gerçekleştiriyor,
böylelikle uçağın düşürüldüğü güne kıyasla bugün daha fazla çıkarları hilâfına
hareket ediyor. Oysa Ankara Cuma günü bir Rus uçağının hava sahasını gene ihlal
ettiği iddiasında bulundu.
Suriye savaşı oldukça önemli bir aşamaya gelip
dayanmış durumda. Geçen yıl içerisinde Suriyeli Kürdler ve sahada hayli etkili
olan ordusu YPG Türkiye sınırının yarısından fazlasını ele geçirdi. IŞİD’in
Rakka’nın kuzeyindeki Tel Abyad’dan geçen ana tedarik hattı geçen Haziran
ayında YPG’nin eline geçti. ABD Hava Kuvvetleri’nin yoğun bombardımanının
desteğini arkasına alan Kürdler tüm yönlerde ilerleme imkânı buldu, kuzey
Suriye’yi, Fırat ile Dicle arasındaki alanı Türkiye’ye kapattı.
YPG Fırat üzerindeki Cerablus’a sadece 60 mil
uzaklıkta. Bu hamleyi gerçekleştirecek olursa IŞİD’in tedarik hatları ve IŞİD
dışı silâhlı muhalefetin Azez’den Halep’e uzanan hattı kesilecek. Türkiye
buranın “kırmızı çizgi” olduğunu, YPG’nin Fırat’ın batısına geçmemesini
söyledi, oysa YPG’nin parçası olduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG)
Tişrin’deki barajı ele geçirip IŞİD’in kalesi olan Menbic’i tehdit etti.
Suriyeli Kürdler Halep’in kuzeyini alıp burayo Efrin’deki Kürd kantonu ile
birleştirip birleştirmemeyi tartışıyorlar.
Bölgede uzun vadede kimlerin kazanıp kimlerin
kaybedeceğini önümüzdeki birkaç ay içerisinde yaşanacak gelişmeler tayin
edecek. Esad güçleri Rusların hava desteği ile birkaç cephede ilerliyor.
Erdoğan’ın beş yıldır sürdürdüğü Esad’ı silâhlı muhalefete destek vermek
suretiyle yıkma kampanyası mağlubiyetin eşiğine gelmiş gibi görünüyor.
Türkiye’nin bir oldubitti ile bu sürece cevap
geliştirmesi mümkündü ama ABD ve Rusya’nın güçlü itirazları ile karşılaştı ve
kuzey Suriye’ye asker gönderemedi. Ama eldeki seçenek başarısızlık ve
aşağılanma ile sonuçlanacak olursa bu hamleyi gerçekleştirebilir. Ortadoğu’da
düzensiz savaş ve siyaset konusunda uzman olan Fransız yazar Gerard Chaliand
geçen hafta Erbil’de şunu söyledi: “Bir lider olarak Erdoğan olmaksızın
Türklerin kuzey Suriye’ye askerî müdahale gerçekleştirmesi mümkün değildi ama o
lider olduğuna göre Türkiye bunu yapabilir.”
Erdoğan iki seçimin birinde meclis çoğunluğunu elde
edemeyince tüm kozlarını oynadı, işi daha da ciddi bir hâle soktu. Türkiye
Kürdleri ile çatışma içerisine girdi, Kasım’daki ikinci seçimde muhaliflerini
mağlup etti. Suriye’ye askerî müdahale riskli ama Challiand’ın kanaatine göre,
Türkiye “bunu askerî açıdan yapabilecek durumda, üstelik Rusya’nın
engellemeleriyle karşılaşmadan.” Elbette bu kolay olmayacak. Moskova’nın
bölgede uçakları, karada da uçaksavar füzeleri var ama Putin muhtemelen
ülkesinin Suriye’deki askerî varlığını sınırlandırmayı düşünüyor.
Avrupa’da yaşayan eski bir Suriyeli Kürd lider Ömer
Şeyhmus “Suriyeli Kürdlerin “Türkiye ordusu ile savaşılması durumunda Rusya ve
Suriye hükümetinin kendilerinin yanında yer almayacaklarını anlaması gerekir”
diyor. Bu noktada PYD’nin kendi gücünü abartmaması gerektiği uyarısında
bulunuyor, zira Erdoğan’ın beklenmedik tepkiler geliştirdiğini söylüyor.
Diğer Kürd liderlerse “Türkiye’nin müdahalesi mümkün
değil, bu müdahale ancak Rus uçağı düşürülmezden önce gerçekleştirilebilirdi”
diyorlar. Zira bu saldırıdan sonra Rusya Suriye’deki hava gücünü pekiştirdi,
Türkiye’ye karşı daha fazla düşmanca tavır içerisine girdi, kuzey Lazkiye ve
Halep civarında Suriye Ordusu’nun ilerleyişine tam destek sundu.
Bugün itibariyle Suriyeli Kürdler hâlen ne
yapacaklarına karar verebilmiş değiller. Onlar Rojava’nın ABD IŞİD’e karşı hava
saldırıları ile işbirliği içerisinde hareket edecek bir kara gücüne ihtiyaç
duyması sebebiyle hızla genişleyebildiğini biliyorlar. Suriye Demokratik
Güçleri’nin Menbic’e doğru ilerleyişi farklı zamanlarda Rus ve Amerikan
bombardıman uçakları ile desteklendi. Suriye krizinin o kaotik satranç
tahtasında Kürdler bu sefer Suriye Ordusu ile aynı düşmanlara sahipler ama
onlar mevcut güçlü konumlarının ancak savaş ne kadar uzun sürerse o ölçüde
muhafaza edileceğini biliyorlar.
Eğer Türkiye gerekli ölçekte müdahale etmezse Esad ve
müttefikleri muzaffer olacak, zira Rusya, İran ve Lübnan Hizbullah’ı dengeleri
kendi lehlerine çevirmiş durumda. Bölgedeki Sünni devletler troykası, Suudi
Arabistan, Katar ve Türkiye Suriye silâhlı muhalefetini desteklemek suretiyle
Esad’ı devirme konusunda başarısız oldu.
Bu üç ülkenin Esad’ı devirme istekleri ciddi bir baskı
altında. Suudi Arabistan’da ruh hâli ve fikri her an değişebilen liderler
bulunuyor. Ülke Yemen’de savaşta. Petrol fiyatları varil başına otuz dolara
geriledi. Katar’ın Suriye’deki eylemleri de değişkenlik arz ediyor. Körfez
ülkelerini inceleyen bir araştırmacı, “Katar’ın politikalarını asla
anlayamıyoruz” diyor. Washington’daki bir yorumcu daha iğneli bir ifade
kullanıyor ve “Katar’ın dış politikası gösteriş budalalarına özgü bir proje
olarak işliyor” diyor, bu noktada Katar’ın kendi ülkesinde düzenlenecek Dünya
Kupası’na ayrıca ülke dışında yüksek binalar satın alma arzusuna işaret ediyor.
Suriye ve Irak politikasında herkes elindeki kâğıtlara
fazla güveniyor, geçici avantajları başarı zannediyor. 2003’te Irak’ta ABD gibi
büyük bir güç bile bu hâldeydi. 2014’te IŞİD gibi bir güç için de bu tespit
geçerli, 2016 itibariyle Suriye Kürdleri gibi küçük bir güç için de. İran’ın
Ortadoğu’nun bu kısmında süren mücadeleye girmesinin sebeplerinden birisi
İranlıların daha ihtiyatlı ve adım adım hareket etmiş olması.
Türkiye Suriye’deki gelişmeleri tersine çevirebilecek
son bölgesel güç. Bunu da ancak açık bir askerî müdahaleyle gerçekleştirebilir.
Bütün Suriye sınırı kapandığı takdirde bu ihtimali dikkate almamak da pek
mümkün değil. Ama bu müdahale gerçekleşirse Suriye’deki çatışma öylesine
uluslararasılaşır ki çatışmayı ancak ABD ve Rusya sonlandırabilir.
Patrick Cockburn
1 Şubat 2016
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder