02 Nisan 2010

,

Şeyh İmam’ın Mirası

Politik Arap Müziğinin Kurucusu

Büyük Mısırlı şarkıcı ve bestekâr Şeyh İmam, uzun bir hastalık sürecinin ardından, 78 yaşında, 6 Haziran 1995 tarihinde vefat etti. Son günleri çok zor geçti. Yalnız yaşayan Şeyh İmam’ın ziyaretine, o da nadiren, kimi komşuları ve dostları geliyordu sadece. Çocukluğundan beri âmâ olan İmam, görme kudretine sahip olan birçok insana göre daha iyi görüyor, kimseden inayet beklemiyordu. O, çöküş dönemlerine kafa tutmuş ve daha iyi bir gelecek için arzulu olan binlerce işçi ve aydını harekete geçiren politik Arap müziğinin en önemli unsuru idi.

Şeyh İmam, 3 Haziran 1918’de fakir bir aileye doğar. Evleri Ebu el-Numrus köyündedir. İltihaplanan gözlerini beş aylıkken yitirir. Beş yaşında iken Kuttab’a (Kâtipler) katılır ve burada tüm akranlarını başarısı ile geride bırakır. On iki yaşında Kur’an’ı hatmeder ve ardından dönemin otoritelerinden Seyyid Guri’den Tecvid (harflerin mahreç ve sıfatlarına uymak suretiyle, Kur'an-ı Kerim'i hatasız okumayı öğreten ilim –çn) dersleri almak için Kahire’ye gider.

1945’te Şeyh İmam, büyük Mısırlı müzisyen Şeyh Derviş Hariri ile tanışır ve ondan müziğin temelleri ile Muvaşahaat (Terza Rimas) dersleri alır. Kur’an eğitimi yanında hobi olarak müzikle uğraşır. Bu dönemde dinlemek, kimi zamanda şarkı söylemek amacıyla Sufi toplantılarına iştirak eder. Bu temas onun uda âşık olması ile sonuçlanır. Bu üç yıllık dönem boyunca Şeyh İmam düğünlerde ve doğum günlerinde çalar. 

Zamanla hayatında önemli değişimler yaşanır. Geleneksel kıyafetlerini çıkartıp fes takar. Yaşanan değişim kıyafetle sınırlı değildir, müzik tarzında kimi değişimler gözlemlenir. Muhammed Osman, Abduh Hamuli ve efsane isim Seyyid Derviş’ten şarkılar söyler. Sonrasında dinî meselelerle ilgili radyo yayını yapan ünlü isim Abid Sami Bayumi’nin liderliğindeki dinî müzikle iştigal eden bir gruba katılır.

Sıradan insanlara yönelik ilgisinin izleri Kahire yakınlarındaki Gurya’daki Havş Kadem’e dek sürülebilir. Genç bir insan olarak Şeyh İmam, otuz yıl arkadaşlık edeceği sanatçı Şeyh Zekeriya Ahmed’le tanışır. Ayrıca o ud dersleri verdiği kendisi de âmâ olan Seyyid Mikavi ile de dosttur.

Şarkı sözü yazma teşebbüsleri pek de başarılı değildir. 1962’de şair Ahmed Fuad Necim ile tanışması ile şarkılarının içeriği değişir. İkili zamanla ayrılmaz bir bütün olurlar. Şeyh İmam ve Ahmed Fuad zor koşullara rağmen sabırlı ve yoğun çalışmaların ardından fukaranın ve emekçilerin çıkarlarını müdafaa eden politik şarkılar üretmeye başlarlar. Kendi tabirleri ile öncü “adalet marşları” bestelerler. 1967 Savaşı ve Arapların mağlubiyeti ikiliyi daha da yakınlaştırır, artık sadece şarkılarıyla toplumsal ve politik olaylara tepki vermekle yetinmeyip çeşitli eylemlere katılmaktadırlar. Bir gözlemcinin de yazdığı üzere, “şarkıları 67 mağlubiyeti ve sonrasında ülke üzerine çöken karanlığın içindeki bir umut ışığı gibidir.” Misr Ya Bahya (“Güzel Mısır”), Şayid Kusursak (“Kendi Saraylarınızı İnşa Edin”), Ghifara (“Che Guevara”), Fellahin (“Köylüler”) ve Murü’l Kelâm (“Sert Konuşma”) gibi devrimci şarkıların grevler, oturma eylemleri ve gösterilerde işçilerin ve öğrencilerin dillerinden düşmemesinin nedeni budur. Şeyh İmam’ın 1972 öğrenci isyanı sürecinde bestelediği Raciyu’l Talmiza (“Öğrenciler Geri Döndü”) isimli şarkısı herkesin hatırındadır.

İkilinin aktivizmi onları 1968’de hapse götürür, burada üç yıl mahpus kalırlar. 72-79 arasında bir dizi hapishaneyle tanışırlar. 1981’de Enver Sedat’ın suikastla öldürülmesi sonrası Şeyh İmam gözaltına alınır. Sebebi, olay sonrası oturduğu kasabada gençlere elli kutu bira dağıtmış olmasıdır. 1984’te Mısır hükümeti hürriyeti üzerindeki tahditleri artırır ve yurtdışına çıkışına yasak getirilir.

Bazı raporlara göre ikili hapisteyken Şeyh İmam, Necim’in yanına gidip, ondan şarkı sözleri almakta, çabucak ezberlemekte ve hücresine gidip onu bestelemektedir.

Uzun soluklu dostlukları seksenlerin ortasında biter. 1993’te ikili arasındaki ilişki kesin olarak sona erer. Bunun nedeni, Necim’in Mısır’da yayımlanan Rose’l Yusif dergisinde yer bulan hatıratında Şeyh İmam’a saldırmış olmasıdır.

Sanatsal ve kültürel mirası hakkında Lübnanlı eleştirmen ve şair Paul Shaoul şu değerlendirmeyi yapar:

“Şeyh İmam’ın kimi zaman hakaretin sınırlarında gezinen eleştirel kudreti ve sert alaycılığı ne statükonun ne de teslimiyetin bir parçası ne de halkın bilincini uyuşturup onun dikkatini dağıtarak onu teslimiyete ve depresyona sürükleyen bir araçtır. Aksine onun müziği, baskı ve hileye dayalı politikalarını izah eden bir mantık kullanarak hükümetlerle yüzleşebilen bir güçtür.”

Şeyh İmam’ın müziği, şarkılarını onların köklerini saldıkları coğrafî mekânın uzaklarında gezindiren bir bütünlüğe sahiptir. Onun müziği, Mısır’ın meseleleri ve çelişkileri dışında kimi konulara da işaret eder. Şarkıları, Filistin meselesi gibi Arap olan ve olmayan kimi sembollere de başvurur.

Şeyh İmam, halka çok şey vermiş ama albüm kayıtları tüm Arap dünyasında on binlerce satmış olmasına karşın çok az şey kazanmıştır. Kendi dostları bile onun hak ettiği takdiri vermemişlerdir. Bir Lübnanlı yazarın yorumuna göre, “parmaklıklar ardında, yapayalnız ya da son günlerinde yatağa bağımlı yaşayan Şeyh İmam için ölüm hayata nazaran daha merhametlidir belki de. Ancak Şeyh İmam’ın müziği yaşamaya devam edecek, daha parlak ve daha vaatkâr bir üslupla çalınmayı sürdürecek, onun müziği ile sanatı en iyi bu şekilde anılmış olacaktır.”

Cedid Yazarları

Filistin İçin Şarkı

Hedef seçmişken Siyonizm seni
Sana gelmek istiyorum
Ey Filistin!

Avuçlarımda ateş
Seninle birlikte dövüşeceğim.

Kafasına vurduk kafasına yılanın,
Yırttık tüm yasalarını sultanların
Ey Filistin!

Ayrılık çok uzun sürdü.
Yeter artık, geliyorum sana.

Saçıldık dünyaya,
Her yerde mülteciler,
Kurbanlar,
Toprağa hasret köylüler.

Hedefimiz devrim,
İlk adımımız zafer
Ey Filistin!

Devrim mutlak,
Elindeki silâhlarla
Başlayacak yeni hayat.

Yol ne kadar uzun olursa olsun
Büyüt adımlarını
Size yardım edecek olan da budur
Ey Filistin!

Kehanetimiz hayırlı, bilin.
Zafer yaklaşıyor.

Binlerce baskına rağmen
Sönmedi mum.

Yenilgi şaşkına çevirdi
Size düşman Amerika’yı.

Söz: Ahmed Fuad Necim
Müzik: Şeyh İmam
1969

Guevara Öldü

Guevara öldü
Radyonun verdiği son haber
Kiliselerde, camilerde
Kaportacılarda, sokaklarda
Meyhanelerde ve kahvelerde çınladı
Guevara öldü.

Dilden dile yayıldı haber
Özgürlük savaşçısı öldü dediler
Kayıplarına ağladı yüzler
O kahraman ki ormanda elinde silâhıyla öldü
Sessiz ölümü kavgasına süs oldu.
Kimseye yaltaklanmadı, kimseye alkış tutmadı
kendisini reklâm etmedi

Ne düşünüyorsunuz ey yücedekiler
Ey muhterem kişiler
yiyeceğin giyeceğin içinde boğulmuşsunuz
Eviniz sıcak, sobanız yanıyor
Şık, parıltılı ve fiyakalısınız
Ahir zamanın özgürlük savaşçılarının canı ise
Çok hafif.

Guevara öldü
Tek bir ses bile çıkartmadan
Kendini reklâm etmeden.

Vah ki yoldaşlarına veda edemeden verdi canını
Feryadı kayboldu figanını duyan olmadı
Belki acıyla haykırmıştır
Mavzerin mermisi karnını deldiğinde
Belki gülmüş, gülümsemiş belki ürpermiş,
İç çekmiştir belki son nefesinde
Veda etmiştir açlar nesline, davanın neferlerine
Belki de dava için mücadele edenlere irade bahşetmiştir

Akla çokça görüntü gelebilir
Yüz milyonlarcası muhtemel
Lakin şurası kesin ki
Guevara bir yiğit gibi öldü.

Emekçiler, mahrumlar
Ve esirler
İki bacak bir baş kaybettiler
Hepsi o kadar.

Bomba yoksa kurşun yoksa
Size kurtuluş yok
Bu mesut çağımızın mantığı bu
Afrikalılar ve Amerikalılar
Düzen demirle ve ateşle kuracak.
Adaletse dilsiz ya da korkak.

Guevara haykırıyor
Ey köleler
Hangi millete mensup olursanız olun
Nerede bulunursanız bulunun
Başka seçenek yok
O seçeneğin yerini alacak başka bir şey yok:
Ya kurtuluş ordusunu kuracaksınız
Ya da dünyaya veda edeceksiniz

Şiir: Ahmed Necim
Müzik: Şeyh İmam