Alpat, “sorgusuz sualsiz burjuvazinin devlet ve
demokrasi bağlamında elinde bulundurduğu tüm mevzileri sahiplenmek gerekir”
diyen sol geleneğin bir neferidir. O, bu mevzilere turuncu bayrak çektiğinde
“devrim” olacağı hayaliyle tuzu kuru hayatını renklendirmek derdindedir.
Alpat, Emine Ayna’nın sitem yüklü açıklamalarla
siyasetten çekildiğine dair açıklamasına akbabalara özgü bir tarzla
saldırmakta, buradan kendisini öne çıkartma fırsatı bulmaktadır. Oysa en genel
manada PKK, Devyol mezarlığı üzerinde kuruludur. Ruh çağırmanın âlemi yoktur.
O, öbürünün olamazlığı, olmamışlığı, olmadığıdır.
Bu, biraz da Filistinlileşmiş olmanın bir
getirisidir. Alpatlar, Avrupa sokaklarında yürüme hayalleri kurarlarken, PKK gözlerini
patikalara, dik yamaçlara, engebeli yollara dikmiştir. Bugün devlet saldırırken
Alpatlara sırttan bıçaklamak düşmekte, onlar “şimdi Kürdlere siyaset dersi
verebilirim artık” demektedirler.
Ama rahat koltukların ahkâmı, bu kan, ter ve gözyaşı
karşısında hükümsüzdür. Onlar, siyaseti küçük burjuva manada “empati”
sınırlarında ifa edebilmekte, saf olma, taraflaşma, mazluma yoldaş olma
ihtimallerini bu “empati” anlayışı üzerinden savuşturmaktadırlar.
Geçmişte “sermaye bu ülkeden kaçıyor, biz bunu
istemiyoruz”[2] diyenler, nasıl olursa bugün antikapitalizmden dem
vurmaktadırlar. Siyaseti “anne beni okula gönder” ve Türkan Saylan düzeyinde
olanların ilericilikten kasıtları, varolan işgal, sömürü ve zulüm düzeninin
devamlılığıdır.
Alpatlar, yaşanan hâlden, Kürd’ün tasfiye edilme
ihtimalinden memnundurlar. Başlarını bu yüzden çıkartıp laflarını boncuk gibi
dizmektedirler. Evet acıdır: uyduruk bir ses yarışmasına katılan Batmanlı genç,
bir bodrumda ölüme terk edilen insanlardan daha fazla heyecana ve duyarlılığa
sebep olmuştur. Ama şu da görülmelidir: Alpatlar da Acun kafasındadır.
* * *
Acun ve tüm medya dizileri, programları, bu
coğrafyada yaşananların üzerine süslü bir şal örtmek gibi bir amaca sahiptir.
Senaryolar, kurgular, setler buna göre tasarlanmaktadır. Acun, Alevi ve Kürd
gençleri yarışmasına bu sebeple malzeme etmektedir. Onların ağzına yükselme,
zengin ve ünlü olma denilen baldan bir parça çalmaktadır. Alpatlar da
kendilerini arı zannetmekte, “ağız”larından çıkardıkları balı sunmaktadırlar.
Onun kendi tabanını konsolide etmek için “bunlar
AKP ile anlaşıyorlar” duasını her gün her dakika dillendirmesinin bir anlamı
yoktur. Sur’u görünce de aklına Fatsa’yı getirerek onu değersizleştirmeye[3] de
çalışabilir. İspanya İç Savaşı’nda veya başka yerlerde kurulan barikatların
Sur’da kurulan barikatla edebiyat dışında bir ilişkisi bulunmamaktadır.
Edebiyatsa düşük apolitikadır. Bu tip benzerlik
kurma girişimleri, Sur’u nötralize etme, rahatlatma, çapaklarından arındırma,
makul bir düzeye çekme amacını güder.
Geçmişte Alpatlar, 28 Şubat sürecinde “bize
ilerici öğretmenlerin listesini yollayın, biz de kadroya alalım” diyen orduyla
anlaşıp o listeyi gönderdiklerinde, 12 Eylül’ü yapan orduyla anlaşmış
sayılıyorsa, Kürdlerin yürüttüğü müzakereler için de benzer değerlendirmeler
yapılabilir.
Surun üflendiği günlerde Alpatların gişelerin
üzerinden atlamasının, HES'ler için horon tepmesinin, kadıncılık yapmasının,
laik burjuvazinin ajanlığını ifa etmesinin bir değeri yoktur. Zira tüm bu
faaliyetler, Alpatların ağzından çıktığı biçimiyle[4], “kamusal alanın tek ve
gerçek koruyucusu” olmak içindir. Kamusal alansa burjuvazinin kalesidir.
Alpatlar, burjuvaziyi kendilerinde paranteze alıp, onun mevzilerini korumayı solculuk zannetmektedirler. Ulaşım imkânlarından
memnun oldukları için zamlardan rahatsızdırlar, oysa fukara halka ulusal ve
uluslararası para babaları için o imkânların artırıldığını anlatmak gerekir.
Ama Alpatlar, burjuvazinin her ilerleyişinde kendileri için hayırlı bir yan
bulmaktadırlar. O rahat koltuklarda, HES'ler için mücadele eden halk, onlar için
gericidir, Muharrem orucunda aşure kaynatan Alevi gericidir, kendi dini ve
kendi dili için dövüşen gericidir, onlar [EHP başkanının ağzından çıktığı
biçimiyle] “kadınların AVM’lerde özgürce gezebilmesini” isteyebilirler sadece.
* * *
Sura üflenmiştir. Kimileri
kıyametin burjuvazi için koptuğuna kanaat getirip önlemlerini almaktadır. Kıyam
edecekler, efendilerin önünde diz çöktürülmektedirler. Burjuvazinin ilerleme
tanrısı, bir put olarak bu kıyamette ilk kırılacak olandır.
Eren Balkır
3 Şubat 2016
Dipnotlar
[1] İnönü Alpat, “Emine Ayna’yla Empati Yapmak”, 2
Şubat 2016, Sendika.
[2] Eren Balkır, “Hulk’ın Devrimci Yolu
Eleştirisi”, 10 Ocak 2009, İştirakî.
[3] İnönü Alpat, “Devrimci Yol Güzellemesi”, 27
Ocak 2016, Sendika.
[3] İnönü Alpat, “Sol/Sosyalist Partilerin Laiklik
Programlarını Kim Yazdı?”, 20 Ocak 2016, Sendika.
0 Yorum:
Yorum Gönder