24 Şubat 2016

Hapishaneler Enformasyon Grubu Manifestosu


“Mayıs 68’de patlak veren olaylar toplumun tüm kesimlerini radikalize etse de hapishaneler paradoksal bir biçimde birçok radikal nezdinde görmezden gelinir. Proleter Sol [Gauche prolétarienne –GP] ismiyle hapishanelerde kurulan, Maoizmden ilham alan bir grup “tutsaklarla ilgilenilmediğinden” yakınır ve “tutsak militan ölü militan değildir” der. Mayıs olayları sonrası yaşanan baskı dalgası eylemcileri hapishaneleri önemli bir politik alan olarak yeniden ele almaya iter.

Haziran 1968’de İçişleri Bakanı on bir radikal örgütü yasaklar. Ardından sansür yasalarını devreye sokar, radikal yayınevlerine saldırır, hatta kişilere, mülkiyete zarar verilen, polise saldırılan her türden gösteriye katılanların tutuklanmasını öngören bir yasa çıkartır. Sonrasında hapishaneler radikal militanlarla dolup taşar.

Buna cevap olarak radikal solcular, bilhassa bugün illegal olan GP üyesi olanlar hapishanelerde örgütlenmeye başlar. İlk başta Maoistler “politik tutsaklar”la “adi mahkûmlar” arasında ayrıma giderler. Michel Foucault sonrasında bu durumu bir mülâkatında şu şekilde izah etmektedir:

“Maoistler hapse atıldıklarında geleneksel politik gruplardan çok farklı bir tepki geliştirirler ve şunu söylerler: ‘adi mahkûmlarla karıştırılmak, halk gözünde onlarla bir tutulmak istemiyoruz, bizlere politik tutsakların haklarına sahip birer politik tutsak olarak muamele edilmesini istiyoruz.’[…]”[1]

Ama ilk eylemleri tecrit edilip ezilince, diğer mahkûmlarla bağ kurmanın gerekliliğini anlarlar, bunun ardından onlardaki işçi sınıfına dair anlayış da önemli ölçüde dönüşüme uğrar.

Diğer mahkûmlarla işbirliğine gitmek onlara “politik tutsak-adi mahkûm” ayrımının yönetici sınıfa ait bir politik ayrım olduğunu öğretir. Alberto Toscano’nun tespitiyle, “birlik artık işçi hareketinin kabul ettiği, proletarya ve proleterleşmemiş avam arasına konulan o dayatılmış ayrımı aşmayı, hukukî ve cezaî kurumlarca yeniden üretilen burjuva ahlakının içe yansımasının zayıflatılmasının gerekliliğini ifade etmektedir.”

Bunun sonucunda işçi sınıfının bileşimi üzerinde kapsamlı bir dizi düşünce geliştirilir. Pratikte GP’nin önceki kanaatlerinin aksine işçi sınıfı varsayılandan daha karmaşık bir hâl almıştır. Hukuk işçi sınıfı içerisinde ayrımlara nasıl yol açmıştır? Hapishane sınıf mücadelesinin bir alanı hâline nasıl gelmiştir? Hapishane düzeni devlet baskısıyla ilgili genelde neler söylemektedir? Hapishanelerin kapitalist üretim tarzı ile ilişkisi nedir? İktidarla ilişkisi ne düzeydedir?

Bunlar politik incelemeyi talep eden, ucu açık sorulardır. Esasında Fransa’da dışarıda olanların içeri alındığın dönemde hapishaneler hakkında bilgi sahibi olan insan sayısı çok azdır. Foucault hapishaneye adımını ilk kez Attica’da atar. O bu alanlardaki koşulların anlaşılmasını stratejik açıdan gerekli görmektedir. Bu amaçla eski GP’nin tutsaklar için kurduğu politik örgüte üye Jacques Rancière, Daniel Defert (Foucault’nun ortağı), Christine Martineau ve diğer isimler bir anket hazırlarlar. Bu anket fikri Marx’ın 1880’de önerdiği işçi anketine dayanmaktadır.

Eski GP aktivistleri kısa bir süre sonra kampanyaya katılan bir dizi radikal aydın eliyle bu yönde harekete geçirilirler. Hapishanelerdeki ilk başarısızlıkların ardından eski GP örgütü mücadeleyi dışarıdaki mücadeleyle ilişkilendirmeleri gerektiğini anlar. Bu nedenle Aralık 1970’te eski GP üyesi radikalleri yeni bir konum alırlar: Michel Foucault, Gilles Deleuze, Jean Genet ve Pierre Vidal-Naquet gibi önemli isimlerle temas kurmaya karar verirler. Eski GP ile Foucault gibi militan aydınların karşılaşması yeni bir örgütün kurulmasına neden olur: Groupe d’information sur les prisons [Hapishaneler Enformasyon Grubu –GIP].[2]

8 Şubat 1971’de, kırk beş sene önce, Foucault GIP’yi halkın desteğine açar. Pierre Vidal-Naquet ve Jean-Marie Domenach’ın imzasını taşıyan manifesto anket, araştırma ve politik mücadeleyi içeren bir programın çerçevesini çizer. Tutsaklar, aileleri, doktorlar, avukatlar ve militanlarla birlikte çalışma yürüten GIP hapishane içine metinler sokar, oradaki metinleri dışarı çıkartır. Nihayetinde beş adet soruşturma amaçlı broşür yayınlanır. Ama bu kampanya hapishanelerle alakalı hayatî önemde bilgiler toplamakla kalmaz, ayrıca devletin zorla susturduğu tutsakların sesi olur ve hem Fransa’da hem de diğer ülkelerde canlı ve özerk bir tutsak hareketinin ortaya çıkmasında önemli bir rol oynar.

Stuart Elden’ın kısa süre önce tercüme ettiği Foucault’nun bildirisi aşağıdadır.

Salar Mühendisî
16 Şubat 2016
Kaynak


§ § §

Hiçbirimizin hapishaneden uzak durma garantisi yok. Hatta bugün hiç yok. Gündelik hayat üzerindeki polis kontrolü [quadrillage[3]] sokaklarda ve yollarda, yabancılar ve gençler üzerinde günden güne sıkılaştırılıyor. Görüşlerini ifade etmek bir kez daha suç hâline geliyor. Uyuşturucu karşıtı tedbirler keyfi bir biçimde artırılıyor.[3] Sıkı bir biçimde gözlem altında tutuluyoruz.[4] Bize adalet sisteminin üzerindeki yükün arttığını söylüyorlar. Bunu zaten görüyoruz. Ama peki ya polis teşkilâtında tuhaf bir şişme söz konusu ise? Bize hapishanelerin dolup taştığından bahsediyorlar. Ama peki ya halkın kendisi alabildiğine tutsak edilmişse? Hapishanelere dair çok az bilgi yayınlanıyor. Burası toplumsal sistemimizin gizli bölgeleri, hayatımızın karanlık alanları. Bilmek bizim hakkımız. Bilmek istiyoruz. Hâkimler, avukatlar, gazeteciler, doktorlar, psikologlarla birlikte Hapishaneler Enformasyon Grubu’nu işte bu sebeple kurduk.

Hapishanenin ne olduğunun bilinmesini öneriyoruz: oraya kimler gidiyor, nasıl ve neden gidiliyor, oralarda neler oluyor, tutsağın hayatı nasıldır, gözetleme personelinin hayatı nasıl geçer, binalar, yiyecek ve hijyen ne durumdadır, iç mevzuat, tıbbi kontrol ve atölyeler nasıl işlemektedir, oradan nasıl çıkılmaktadır, çıkan birine toplumumuzda nasıl yaklaşılmaktadır, tüm bunlar bilinmelidir.

Bu bilgiler hazırladığımız resmî raporlarda yer almıyor. Biz bu soruları hapishane tecrübesi olan ya da onunla belirli bir ilişki içerisinde bulunan insanlara soracağız. Onların bizimle temas kurmalarını ve bildiklerini anlatmalarını istiyoruz. Bir anket hazırladık, gelip bizden talep edebilirsiniz. Yeterli cevabı toplar toplamaz sonuçlar yayınlanacaktır.

Reform önerisinde bulunmak bizim işimiz değil. Biz sadece gerçeği bilmek, herkesin bu gerçeği kısa süre içinde bilmesini sağlamak istiyoruz, zira vaktimiz çok kısa. Burada amaç, görüşlerimiz için gerekli bilgileri edinmek ve bu bilgi akışını sağlamak. Günlük gazeteler, haftalık ve aylık dergiler gibi tüm bilgilenme araçlarından istifade etmeye çalışacağız. Bu nedenle eldeki tüm platformlara sesleniyoruz.

Son olarak bizi tehdit edeni bilmek hayırlıdır, ama bilgi ayrıca insanın kendisini savunmasında da işe yarar. İlk görevlerimizden biri küçük bir Tutuklama Kılavuzu yayınlamak. Elbette buna bir de Tutuklular İçin Notlar eşlik edecek.

Bizi bilgilendirmek, bilgilenmek veya çalışmalarımıza katılmak isteyen herkes şu adrese yazabilirler: 285, rue de Vaugirard, Paris-XVe.[5]

§ § §

[Bu metin, ilkin 8 Şubat 1971’de toplanan haber konferansında okundu. Sonrasında Mart 1971’de Esprit’te yayımlanır. Metnin kısmî çevirileri şu çalışmalarda bulunabilir: Didier Eribon’un biyografisi, Michel Foucault, çev.: Betsy Wing (Londra: Faber and Faber, 1992), s. 224-5; ve David Macey, The Lives of Michel Foucault (Londra: Random House, 1993), s. 258.]

Dipnotlar:
[1] Michel Foucault, “Michel Foucault on Attica: An Interview,” Social Justice 18, no. 3 (45), Attica: 1971-1991 Anma Sayısı (Güz 1991): s. 32.

[2] GIP ve Foucault’nun ona iştirakine dair yazın hızla artıyor. GIP belgeleri ve materyalleri şurada toplanmış durumda: Le Groupe d’information sur les prisons: archives d’une lutte, 1970-1972, Yayına Hz.: Philippe Artières, Laurent Quéro ve Michelle Zancarini-Fournel (Paris: IMEC, 2003). İngilizcedeki son yorumlar şunları içeriyor: Active Intolerance: Michel Foucault, the Prisons Information Group, and the Future of Abolition, Yayına Hz.: Andrew Dilts ve Perry Zurn (New York: Palgrave MacMillan, 2015); Julian Bourg, From Revolution to Ethics: May 1968 and Contemporary French Thought (Montreal & Kingston: McGill-Queen’s University Press, 2007), 2, 5, 6, 7. bölümler; ve Marcelo Hoffman, Foucault and Power: The Influence of Political Engagement on Theories of Power (New York: Bloomsbury, 2013).

[3] Quadrillage: Bir alanın ızgara biçiminde sistematik olarak bölünmesini ve kontrol edilmesini ifade eder -çn.

[4] David Macey’nin ifadesine göre, Garde à vue “yirmi dört saate kadar kişilerin herhangi bir suçlama olmaksızın tutuldukları yaygın bir polis uygulamasına denk düşüyor” (The Lives of Michel Foucault 515 n. 1). Yetmişlerde İngiliz ordusu “gözaltına alma” denilen bir politika dâhilinde Kuzey İrlandalı Katolikleri mahkemeye çıkartmaksızın hapse atmıştır. Ancak gözaltına alma veya alıkoyma Fransızcadaki bu terimi tam olarak karşılamamaktadır -çn.

[5] Bu, Foucault’nun ev adresidir -çn.

0 Yorum: