Kasım ayının son akşamı, Suudi Arabistan jetleri
Yemen’in başkenti Sana’yı bombaladı.
Ölü sayısı henüz net değil, kentin ne ölçüde yıkıma
maruz kaldığı da bilinmiyor. 26 Mart’tan beri Yemen’in yüzleştiği imha
sürecinin boyutlarını ölçmek zor. Bombardıman aralıksız sürüyor.
Bu bombalar neye yol açacak? Çatışmanın iki tarafının
da politik bir kazanç elde etmeyeceği kesin. Suudi Arabistan Husileri de içeren
tüm Yemen güçlerinin belini bükemedi.
Yemen halkı bir felâketin ortasında yaşıyor. BM
verileri iç karartıcı. Dünya Gıda Programı’nın açıklamasına göre, yaklaşık 14
milyon insan, Yemen nüfusunun yarısı, açlık tehdidi altında.
İlâç bulunamıyor. Gıda ve yakıt fiyatları çok yüksek.
Çocuklar yetersiz beslenme sorununa maruz kalıyor. Yarım milyon çocuk açlıktan
ölme tehlikesiyle karşı karşıya.
26 Kasım’da İnsan Hakları Gözlem Evi Suudilerin
gerçekleştirdiği bombardımana dair bir adli tıp raporu yayınladı. Büyük ölçüde
göz ardı edilen “Kardeşimin Evi Neden Askerî Hedef? Yemen’de Koalisyonun Hukuka
Aykırı Hava Saldırıları” isimli bu rapor Suudilerin gerçekleştirdiği
bombardımanların en az 2.500 sivili katlettiğini söylüyor.
Raporda bu insanların isimleri de yer alıyor. Raporun
en çarpıcı yanı ise Gözlem Evi’nin “koalisyonun gerçekleştirdiği on hava
saldırısında Suudi jetlerinin uluslararası savaş hukukunu ihlal ettiğine” dair
tespitini içeriyor olması.
Başka bir ifadeyle, Yemen’in bombalanması bir dizi
savaş suçuna yol açıyor. Bunlardan biri de, Gözlem Evi’nin iddiasına göre,
Suudilerin Saada ve Marran gibi şehirlerin tümünü askerî hedef ilân etmiş
olması.
Bu şehirler çok sayıda sivilin yaşadığı büyük
şehirler. Bu durum ne Suudileri ne de “uluslararası toplum”u rahatsız ediyor.
Raporun da gösterdiği üzere, yaşanan bir savaştan çok bir katliam.
4 Temmuz’da Suudi jetleri Suudi-Yemen sınırı
yakınındaki Muthalith Ahim’de bir pazar yerini bombaladı. Akşam saat onda
gerçekleşen saldırıda dükkânlar ve lokantalar vuruldu. Buralarda birçok sivil
öldürüldü.
Saldırının tanığı, kamyon şoförlüğü yapan, kırk
yaşındaki Salem Meşvali şunları söylüyor: “45 ceset saydım, birçoğu tezgâhların
altında yatıyordu. Etrafımda insanlar bağırıp duruyordu. Arkadaşım olan bir
kamyon şoförünü gördüm, yardımcısıyla birlikte aracın içinde yanarak ölmüştü.
Çok korkunç şeylere tanık oldum.”
O sadece bir olayın tanığı. Bu tip daha çok sayıda
olay yaşandı.
Gözlem Evi raporundan sonra Uluslararası Af Örgütü de
bir rapor hazırladı. “Gökten Gece Gündüz Bomba Yağıyor: Kuzey Yemen’de Siviller
Ateş Altında” (Ekim 2015) isimli bu rapor da sivil ölümlerine yol açan 13 ayrı
hava saldırısını ele alıyor.
Af Örgütü’nün ulaştığı sonuca göre, Suudiler ve
müttefikleri “uluslararası savaş hukukunu ihlal ediyor.” Rapor ayrıca
“Yemen’deki çatışma süreci boyunca hava saldırıları yüzünden daha çok sivil
katledildi.” diyor.
Safra’daki Dammaj Vadisi’nde bulunan bir eve 13
Haziran’da düzenlenen saldırıda aynı aileden sekiz çocuk ve iki kadın
öldürüldü.
Saldırıda oğlu olan Abdullah Ahmed Yahya Seylemi’nin
ifadesiyle, “bombalandığında evde on dokuz kişi vardı. Çoğu çocuk ve kadındı.
Gündüz vakti genelde dışarıda olan çocuklar öğle yemeği için evde
bulunuyorlardı. Hepsi saldırı sonucu ya öldürüldü ya da yaralandı. Ölenlerden
biri 12 günlük bir bebek.”
Ekim ayında BM Yemen Özel Temsilcisi İsmail Uld Şeyh
Ahmed Suudiler ve eski Yemen cumhurbaşkanı Mansur Hadi ile bir araya geldi.
Barış sürecinin başlatılmasını istedi. Ama bu boşuna bir çabaydı.
Birkaç gün sonra, 23 Ekim’de Uld Şeyh Ahmet BM
Güvenlik Konseyi’ne şunları söyledi: “Bugün tüm taraflar çatışmaya herhangi bir
askerî çözüm bulunamayacağının ve sadece barış görüşmeleri ile diyalogun daha
iyi bir geleceğe giden yolu açacağının farkındalar.”
Kayıtsızlık diplomasinin bir yolu değildir. Ama bugün
Yemen’in yüzleştiği tam da bu türden bir kayıtsızlıktır.
“Uluslararası toplum” hava saldırılarına son verip
müzakere masasına oturması konusunda Suudi Arabistan’a herhangi bir baskı
uygulamıyor.
Esasında yaşanan bunun tam tersi. Batı Suudilere
destek sunuyor, bombardıman konusunda Riyad’a yeşil ışık yakıyor. ABD Kasım’da
Suudilerle 1,3 milyar dolarlık silâh anlaşması imzalarken Birleşik Krallık da
Riyad’la benzer anlaşmalar imzaladı.
Bunun dışında Batı, İnsan Hakları Konseyi dâhil tüm BM
kurullarında Suudi Arabistan’ın kınanmasına da mani oldu. Yemen’de yaşanan
ızdıraba karşı bu kayıtsızlık tam bir kepazelik.
Tüm bunlar insanlığın dirhem dirhem azaldığını
gösteriyor. Batı’nın Suudilere yönelik desteği onun bu katliamda suç ortağı
olduğunun bir kanıtı. Batı’nın uluslararası kurumlar üzerindeki kontrolü ve
hâkimiyeti “uluslararası toplum”un Yemen’de insanlığa karşı işlenen suçlar ve
tüm savaş suçlarına hiç aldırış etmeyeceği anlamına geliyor.
Bu esnada tarih gene de ileriye dönük ufak adımlar
atıyor.
Dr. Riaz Kerim ve Fatik Rudeyni Ağustos ayında Mona
Yardım Kuruluşu’nu kurdu. Hedefleri yardımları doğrudan Yemen halkına teslim
etmek. Kuzey Yemen genelinde gönüllüler on binlerce insana yardım etmek için bu
kuruluşun elindeki tüm kaynaklardan istifade etme imkânı buldu.
Söz konusu kuruluşta çalışan ve Veritas’ın
direktörlüğünü yapan Catherine Shakdam’in ifadesiyle, “bu gayet sessiz
ilerleyen insanî direniş ağı Yemen’e yeni bir biçim veriyor. İnsanlar ana
yolları bay pas edip eski ticaret yollarını kullanıyorlar. Suudilerin
uyguladığı abluka ancak bu sayede kırılabilir. Kabile üyeleri konvoyları
yağmalayıp geçiş hakkı için ücret talep ettiklerinden bu elbette tehlikeli bir
yol.”
İnsanî direnişin gayesi sadece hayatta kalmak. Bu
durumda geleceğe dair bir vizyona yer yok. Söz konusu hamleler gene de çok
gerekli.
Yemen’in geleceği iç karartıcı. Suudi uçakları ülkeyi
bombaladığı sürece bu felç hâli olağan bir durum olarak varlığını koruyacak.
Sana’da yaşayan gazeteci Hişam Ümeysi’nin çocuklarından endişelenmesinin sebebi
bu.
Ümeysi, Kasım ayının son günü gerçekleşen bombardıman
esnasında şunu söylüyor: “İki oğlum okula gitmezden önce ancak bir iki saat
uyuyabiliyor.”
Yemen’de toz duman dağıldığında ülkenin harabeye
döndüğü görülecek. O vakit anlaşılacak küllerinden ne denli ürkütücü bir Anka
kuşunun doğacağı.
Vicay Praşad
2 Aralık 2015
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder