Rus S-300 ve S-400 hava savunma sistemleri
Suriye’ye vardı, bu sistemlerin gelişi, Rusya’nın bölgedeki askerî etkisini ve
NATO’nun kışkırtmalara devam etmesi durumunda ödeyeceği bedeli artırdı.
Rusya’nın Misillemesi
NATO’nun Suriye’de Yenilmesi Demek
Jeopolitika analisti Christoph Germann, Rusya’nın
Su-24 tipi uçağının Suriye-Türkiye sınırında bir Türk F-16’sı tarafından tuzağa
düşürülmesinin hemen ardından Twitter hesabından neredeyse kimsenin dikkatini
çekmeyen bir bağlantıyı paylaştı.
Bağlantı, olayın kısa zaman öncesinde yayınlanmış
olan bir makaleye yönlendiriyordu bizleri. “ABD hava kuvvetleri generali Selva,
Suriye’deki terörü tartışmak üzere Ankara’da” başlıklı makalede özel olarak şu
noktalara atıf yapılıyordu (vurgular sonradan eklendi):
“ABD
Genelkurmay Başkan Yardımcısı Selva, IŞİD’le savaş ve Türkiye’nin bölge
sınırının güvenliği konularını tartışmak üzere Ankara’ya geldi.
ABD’nin
ikinci en önemli askerî yetkilisi olan Selva’nın resmi görüşmelerine bugün
başlaması ve ilk olarak Türkiye Genelkurmay Başkan Yardımcısı Yaşar Güler’i
ziyaret etmesi bekleniyor.
Görüşmeler sırasında Suriye’de Türkmenlerin
meskûn olduğu alanlara yönelik Rus hava saldırılarının gündeme alınacağı
düşünülüyor.”
Anlaşılan, Türkiye Rusya’nın savaş uçağına karşı
Suriye-Türkiye sınırında, hem de tam olarak “Suriye’de Türkmenlerin meskûn
olduğu alanlar” üzerinde uzun süredir planladığı açık olan pusuyu
gerçekleştirdiği sırada ABD’li general, ya hazır bulunuyordu ya da Türkiye’deki
mevkidaşlarıyla işlerini henüz bitirmişti.
Mesele, Türkiye’nin (Türkiye hava sahasında en
fazla 17 saniye kalmış, hatta belki de hiç girmemiş olan) savaş uçağına pusu
kurmuş olmasından ibaret değil; Suriye’de faaliyet gösteren NATO destekli
teröristler de olaya dâhil olup paraşütleriyle yere inmekte olan pilotlara ateş
ederek öldürmeye çalıştılar ve -Cenevre Sözleşmeleri’ne göre bir savaş suçu
işleyerek- birini gerçekten öldürdüler de. Ayrıca pilotları bölgeden almaya
gelen helikopterlere de saldırıldı ve bir Rus denizci öldürüldü.
17 saniye -ki o da doğruysa- savaş uçaklarının
kapışması, hedef belirlemesi ve kısa süreli sınır ihlali yapan bir uçağı
başarılı biçimde yere indirmesi için katiyen yeterli bir süre değil. F-16’ların
‘tesadüfen’ orada olması ve Türkiye’nin Suriye toprağına ineceklerini bildiği
pilotları yerde bekleyen teröristlerin varlığı pusunun günlerce ya da
haftalarca öncesinden planlanmış olmasını gerektiriyor.
NATO’nun -Rusya’nın Suriye’deki operasyonları
başladığı günden beri hayal edilen ve ABD senatosunun kulislerinde hep temenni
edilen- müthiş(!) hamlesinin sonucu dünyanın gözü önünde haince bir fesadın
icrası oldu. Bu ihanetin sonucu ise NATO’nun terörizmle mücadele etmeyip onu
beslediğinin daha açıkça ortaya konması ve Rusya’ya Suriye’de başladığı işi
bitirmesi yönünde bir itki sağlanması oldu.
Ayrıca ABD her ne kadar inkâr etse de Türkiye’nin
bu savaş hamlesini NATO adına, dahası belki de özellikle ABD adına
gerçekleştirdiği de gayet açık.
Türkiye
NATO’nun “Joker”i
Türkiye ve İsrail, uzun süredir NATO’nun jokerleri
olarak işlev görüyorlar ve bilhassa ABD sanki bu ikisi üzerinde denetimi yokmuş
gibi yapmaya gayret ediyor. Bu tutum, ABD’ye kendisinin yapamayacağı saldırgan
eylemleri maşalarına yaptırma imkânı sağlıyor.
Türkiye ve İsrail’in ABD tarafından bu bağlamda
kullanıldığı 2012’de Brooking Enstitüsü’nün “Middle East Memo #21 - Rejim
Değişikliği için Seçeneklerin Değerlendirilmesi” başlıklı raporunda ortaya
konmuştu (vurgular sonradan eklendi):
“Ayrıca
İsrail’in istihbarat servisleri Suriye hakkında çokça bilgiye ve Suriye rejimi
içinde rejime zarar verip Esad’ın gitmesini sağlamakta kullanılabilecek
unsurlara sahip. İsrail Golan Tepeleri’nin yakınına askerî güç yığabilir ve
böylece rejimi muhalefeti bastırma işinden alıkoyabilir. Bu yığınak Esad rejiminde çok-cepheli bir savaş korkusu doğurabilir,
hele ki Türkiye de kendi sınırında aynını yaparsa ve Suriye muhalefetine
düzenli olarak silah ve eğitim sağlanırsa. Böylesi bir mobilizasyon, belki
de Suriye’nin askerî liderliğinin kendini korumak adına Esad’ı bizzat görevden
alması sonucunu doğurabilir. Bu yaklaşımı benimseyenler, sözü edilen türden bir
baskının diğer güçler de uygun biçimde davrandığı takdirde Suriye içinde
dengeleri Esad aleyhine değiştirebileceğini iddia ediyorlar.”
Anlaşılan o ki Rus kuvvetlerinin bölgedeki varlığı
karşısında şu sıralarda bu planın daha zayıf bir versiyonu uygulamaya konmuş
durumda. Belki de ABD Rusya’nın da, ABD’nin kendini olası suçlamalardan korumak
üzere dilsiz rolü oynadığı bu savaşın asıl yürütücüleri olan Türkiye ve
İsrail’le iki cepheli bir savaştan kaçınacağını hesap ediyordur. Niyet edilen
gerçekten de bir savaş değilse bile ABD, bu ekstra baskının denetim dışı bir
hal almaya başladığı aşikâr olan bir çatışmada eline bir koz vereceğini
düşünüyor olabilir.
Bu maksatla, Ankara, yaptıklarından pişmanlık
duymadığı izlenimini bilerek verdi. Türkiye, Rus uçağını uyardığını gösteren
kayıtlar bulunduğunu iddia ededursun, biz bu arada başka bir kaydı
hatırlayalım.
Kuzey Suriye’de “tampon bölge” oluşturmak
yönündeki başarısız girişimden önce Türkiye’nin Suriye’yi suçlamak üzere
Suriye’de bulunan Türkiye toprağına sahte bir saldırı düzenleyerek Suriye’nin
kuzey sınırını işgal etmeyi meşrulaştırma yönünde planlar yaptığı ortaya
çıkmıştı.
International
Business Times’ta yayınlanan bir makalede (Türkiye’de
YouTube yasağı: Erdoğan’ın görevlileri arasında geçen Suriye ‘savaş’ına dair
gizli diyaloğun tam metni) şunları okumuştuk (vurgular sonradan eklendi):
“Türkiye
Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, MİT müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu’nun özel görüşmesinin YouTube kanalıyla sızdırılmasının ardından
video paylaşım sitesini yasaklattı.
Sızdırılan görüşme, Erdoğan’ın Suriye’ye
yönelik bir saldırıyı Türkiye için bir fırsat olarak değerlendirdiğini ortaya
koydu.
Görüşmede Fidan, Suriye’ye Türkiye’ye
saldırtmak üzere birkaç adam gönderip ‘bir savaş nedeni elde edeceğini’
söylüyor.
Genelkurmay
Başkan Yardımcısı Yaşar Güler ise Fidan’ın planladığı eylemin ‘doğrudan savaş
sebebi’ sayılacağını söyleyerek karşılık veriyor.”
Uzun bir süredir Türkiye’nin terörist eylemler ve
bugün anlaşıldığı üzere savaş hamleleri ile kışkırtıcı bir rol oynadığı açıkça
görülüyor.
Sona
Gelindi
Suriye ve müttefikleri, daha yapılacak çok iş olsa
da artık durumun değiştirilemez biçimde kendi lehlerine döndüğünü idrak etmiş
görünüyorlar. NATO destekli teröristleri kuşatıp NATO üyesi Türkiye’den gelen
destek hatlarını kesmeleri, savaşın Şam, Tahran ve Moskova lehine
sonuçlanmasını getirecek.
Rusya’yı kışkırtma girişimleri ne kadar cazip
olursa olsun bu tür girişimler Moskova’nın direnci ile karşılaşacaklardır.
Rusya’nın Türkiye’ye yapacağı herhangi bir misilleme, Suriye savaşını kazanmak
olan birincil hedefinden şaşmadan icra edilecektir.
Rusya’nın desteklediği Suriye kuvvetleri Halep’in
doğusunu aldı, bu bölge Fırat Nehrinin batı kıyısından sadece birkaç kilometre
mesafede. Daha batıya doğru yapılan hamlelerle Suriye ve Rusya NATO
teröristlerinin Türkiye’den gelen destek hatlarını kesip savaşı bitirmeye
hazırlanıyorlar.
Rusya’nın hava savunma sistemlerini bölgeye
yerleştirmesi durumun ciddiyetini ve sadece Türkiye’nin değil, bir bütün olarak
NATO’nun kışkırtmalarına devam etmeleri durumunda ödeyecekleri bedeli artırdı.
F-16’lıların Rus savaş uçaklarını bir daha pusuya düşürmeye kalkışmaları
kendilerinin düşürülmesi sonucunu doğuracaktır ve durum NATO’nun hava gücünün
uzun yıllardır anlattığı yenilmezlik masalının sonu olacaktır.
NATO’ya katılması için kur yapılan uluslar ve
NATO’nun hâlihazırdaki müttefikleri savaş kazanma yetisi bulunmayan bir
birlikte ikincil bir rol oynama konusunda herhalde tekrar düşüneceklerdir.
Daha şimdiden kulislerde NATO’nun Rusya’nın bir
Su-24 uçağını düşürerek elde ettiği “zafer”in haftalarca zamana ve siyasi
sermaye kaybına mal olduğu, bir pilotun ve bir denizcinin öldürülmesiyle bariz
biçimde savaş suçu işlendiği konuşuluyor. NATO’nun böyle bir pusuyu tekrar gerçekleştirmesi
ihtimal dışı görünüyor ama yapabilse dahi bu Rusya’ya yüzeysel olarak üstün
gelmek için bile nelere katlanması gerektiğini dünyaya göstermekten başka bir
işe yaramayacaktır.
Suriye ve Rusya’nın hedefi, şu andan itibaren
NATO’yu Suriye’deki çatışmaya dâhil olduğuna pişman etmek olmalıdır.
NATO’nun Suriye’ye devam eden müdahalesinin
bedelini katbekat ödetmek için İran, hatta Çin, Batılı güçlere burada onlara
yer olmadığı mesajı vermek üzere Suriye’ye barış gücü gönderebilirler.
ABD Başkanı Barack Obama’nın Türkiye’nin kendini
savunmaya hakkı olduğu yollu ikiyüzlü beyanları, Suriye ve müttefiklerinin de
ülkenin hava sahasını temizlemeye hakları olduğunun itirafı anlamına geliyor.
Eğer Türkiye’nin sınırlarının sadece yakınında olan ve hiçbir biçimde Türk
topraklarına saldırma niyeti taşımayan bir savaş uçağını düşürmeye hakkı varsa
Suriye’nin de kesin olarak aynını yapmaya hakkı vardır.
Suriye’de Rus varlığının
sağlamlaşması ve NATO teröristlerinin temizlenmesi işlemlerinin hız kazanması,
geçelim kara operasyonu yapmasını, NATO’yu Suriye’ye havadan müdahaleye devam
etmekten bile alıkoyacaktır. Türkiye’nin savaş hamlesi bir anlamda bu gerçeğin
idrak edilmesiyle ilgili.
Tony Cartalucci
3 Aralık 2015
3 Aralık 2015
0 Yorum:
Yorum Gönder