03 Aralık 2015

,

IŞİD Petrolü


2 Aralık’ta Rusya Savunma Bakanı Vekili Anatoly Antonov, Türkiye’nin IŞİD’le suç ortaklığına dair sert bir ifadede bulundu. İddianame epey uzun ve detaylı. Meselenin birçok yönünden bahsediyor ama en yakıcı olanı “IŞİD petrolü”yle ilgili suçlama.

IŞİD Musul yakınlarındaki Irak petrol sahalarını kontrol altında tutuyor. Örgüt bu sahalardan çıkartılan petrolü satarak milyonlarca dolar kazandı. Peki IŞİD Musul’daki sahalardan çıkarttığı petrolü piyasaya nasıl taşıyor?

IŞİD’in tek yaptığı, Bağdat’ın petrol üzerindeki egemenliğine zerre ehemmiyet vermeksizin, Kürd Bölgesel Yönetimi’nden petrol kaçıran eski şebekeleri kullanmaktan ibaret. Bu, Kürd bölgesinin kuzeyin özerk kontrolünü icra etmeye başladığından beri, onlarca yıldır çekişmeye sebep olan ana konu. Kürd petrolünü kaçakçılar sınırı geçip Türkiye’ye tankerlerle taşıyordu. Türkiye’de kamyonlar uzun bir yol tepip Akdeniz’deki Ceyhan Limanı’na gidiyordu. Petrol Türk hükümetinin işlettiği Ceyhan Limanı’ndan gemileri Malta’ya giden taşımacılarca satın alınıyor, bu gemilerle petrol İsrail’in güneyindeki Ashdod Limanı türünden hedeflere götürülüyordu. Kürd Bölgesel Yönetimi, Irak Hükümeti ve Türk Hükümeti arasındaki uzun süreli çekişmenin ana sebebi buydu. Tolga Tanış Potus ve Beyefendi (2015) isimli kitapta bu trafiği belgeledi. Tanış’ın bu yasadışı şemaya dâhil olma konusunda suçladığı isim Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak’tı. IŞİD sadece yeni düzenleme dâhilinde Kürd Bölgesel Yönetimi’nin yerini almıştı.

IŞİD bu işi nasıl yapıyor? Örgüt petrolü onu Ceyhan’a taşıyan kaçakçılara satıyor. Ama bu noktada hikâye daha da ilginç bir hâl alıyor. Türkiye içinde petrol trafiğine dâhil olan kim? Ruslar petrolün taşınması konusunda ana fail olarak BMZ Grubu’na işaret edip bu grubu suçluyor. Burada karşımıza Bilal Erdoğan çıkıyor. Cumhurbaşkanı’nın damadı BMZ’nin sahiplerinden birisi. Financial Times’a göre BMZ Grubu geçen ay içinde iki yeni tanker satın almış. Petrol hacmi arttırılmış. Peki bu IŞİD petrolü mü? Rusların iddiasının daha da derinlemesine incelenmesi gerek. Birleşik Krallık parlamentosunda İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in ifadesiyle, “IŞİD’in yürüttüğü petrol kaçakçılığına hangi bankaların ve ülkelerin dâhil olduklarını bilmemiz gerekiyor.” En önemli soru bu. Asıl görmezden gelinen soru da bu.

Bu hikâyenin önemli bir bölümü Türkiye’de gayet iyi biliyor. Ülkede gazeteciler Türk Hükümeti’nin kevgire dönmüş Türkiye-Suriye sınırı boyunca oynadığı rolle ilgili cesurca yazılar yazdılar. Bu sebeple Erdoğan hükümeti medyaya karşı acımasız bir saldırı başlattı. Cumhuriyet gazetesi yayın yönetmeni Can Dündar ile Ankara bürosu şefi Erdem Gül bu baskı sürecinin sadece bir parçası. Dündar ve Gül cüret gösterip Suriye’de Türkiye’nin aşırı unsurlara silâh desteği sunulduğuna dair fotoğrafları yayınladı. Erdoğan Türkiye’de IŞİD’in insan örgütleme merkezlerini haber yapan New York Times’dan Ceylan Yeğinsu ile ilgili olarak da takibat başlattı. Bu meselelerle ilgili olarak basın hürriyeti için sıfır tolerans gösteriliyor. Biri Bilal Erdoğan, Berat Albayrak, Ahmet Çalık gibi isimleri ağzına alsa soruşturma tehlikesi ile yüzleşiyor. Çalık Ceyhan rafinerisinin anahtarlarını elinde bulunduruyor. İddialara göre IŞİD petrolü bu güzergâhtan geçiyor. Bu konuda tarafsız bir soruşturma yapılacak mı? Mümkün değil. Çok şeyin riske gireceği açık. Erdoğan bu türden bir bağ ispatlandığı vakit istifa edeceğini söyledi. Büyük ihtimalle herhangi bir bağ açığa çıkartılamayacak.

Rusların bu iddiaları sadece Ankara ile Moskova arasındaki gerilimleri artıracak. 3 Aralık’ta Rus Cumhurbaşkanı Putin düşürülen savaş uçağının intikamının daha alınmadığını söyledi. Tehditlerin hızı giderek arttı.

Şaşırtıcı biçimde Ceyhan Limanı ABD savaş uçaklarının Suriye’deki hedefleri vurduğu İncirlik Hava Üssü’nden birkaç saatlik mesafede. Burası kelimenin tam manasıyla IŞİD petrolünün taşındığı yer ve ABD uçaklarının burnunun dibinde. ABD IŞİD hedeflerini on dört aydır vuruyor ama petrol tankerlerini vurmuyor. ABD yetkilileri IŞİD’e ait petrol tankerlerini “sivil zayiat”a yol açar korkusuyla vurmadıklarını söylüyor. Esasında ABD geçen ay petrol tankerlerini vurduğunda önceden şoförleri bildiriler yoluyla uyarmıştı. Bu bayağı asil bir davranıştı ama kesinlikle ABD’nin karakterine aykırıydı. ABD genelde hedeflerini önceden uyarmaz. O sadece Rus savaş uçakları petrol tankerlerini vurduktan sonra onları vurmaya başlar. ABD tankerlere yönelik saldırısını Ruslar foyasını açığa çıkartmasın diye mi gerçekleştirdi? Bu soruyu ABD dışişleri bakanlığı görevlisine sorduğumda itiraz etti. Bana ABD’nin bugüne dek sadece tanker güzergâhları konusunda istihbarat topladığını, artık konvoylara saldırmaya hazır olduğunu söyledi. Ona göre, bu saldırının Rusların tankerleri bombalaması sonrası gerçekleşmesi sadece bir tesadüftü.

Batılı güçlerin Suriye’ye yönelik bombardımanı artık daha da yoğunlaşacaktır. Fransızlar Amerikalılara katıldılar. İngilizler bombardımanlara başlayacaklar, Almanlar da Fransızları destekleyecek. Hava bombardımanının mevcut tarihinin de gösterdiği üzere gerillanın havadan mağlup edilmesi öyle kolay bir iş değil. Örneğin ABD Vietnam güçlerini gökten bombaladı ama gene de savaşı kaybetti. İngilizlerse II. Dünya Savaşı’nda Almanların gerçekleştirdiği bombardımanın sadece İngiliz halkının direnme iradesini arttırdığına tanık oldular. Bu dersi unutmuş görünüyorlar.

Avrupalılar mülteci krizini çözmek istiyorlar. Onlar bombardımanın çıkarlar konusunda kendilerini daha ileri bir konuma taşıyacağına inanıyorlar. Oysa bu saldırılar sadece Suriye’de yerinden yurdundan olan insanların sayısını artıracak. Türk Hükümeti’nin “tampon bölge” talebi Avrupalıların çıkarına. Onlar bu bölgenin mülteciler için oluşturulacağına inanıyorlar. Oysa bu bölge sadece tankerleri Rus bombardımandan korumak için kullanılacak. Bu da Corbyn’in IŞİD’in elindeki petrol boru hattının kapsamlı bir soruşturmaya tabi tutulması ile ilgili talebini önemli kılıyor. Böylesi bir soruşturma şu soruları sormak zorunda:

1. Petrolü Musul’dan Türk sınırına kim taşıyor? Kamyonların sahibi kim?

2. Petrolü Türk sınırından Ceyhan’a kim taşıyor? Kamyonların sahibi kim?

3. IŞİD petrolü Türk Hükümeti’ne ait bir liman olan Ceyhan’dan nasıl geçiyor?

4. IŞİD petrolünü Türkiye’den çıkartan ve uzaktaki limanlara taşıyan gemiler kimin?

5. IŞİD petrolünün satışı ile yabancı alıcılar arasındaki işlemi hangi bankalar yapıyor? Bu bankaların da IŞİD petrolünün kaçırılması işine dâhil olduğunu söylemek mümkün mü?

Bu sorular etrafında gerçekleştirilecek bir soruşturma esasen geç kalmış bir soruşturma. Rusların suçlamalarını kabul veya reddetmek kâfi değil. Bu suçlamaların IŞİD’e kaynak yaratılması için kullanılan mevcut boru hatlarının açıklığa kavuşturulması noktasında bir fırsat olarak kullanılması gerekiyor. Bugün İngilizlerin yaptığı üzere, Suriye’de el-Ömer petrol sahalarının bombalanması yeterli olmayabilir. Bu tip bir soruşturma muhtemelen IŞİD petrolü konusunda daha kapsamlı bir süreç olarak işleyen suç ortaklığına dair kanıtların üzerindeki tozu alacaktır.

Vijay Prashad
3 Aralık 2015
Kaynak

0 Yorum: