“Covid-19
bayağı bulaşıcı bir virüs. MERS ve SARS’tan daha bulaşıcı. Ama onlar kadar
öldürücü değil. […] Daha önce ekonominin başına hiç böyle şeyler gelmemişti. Ekonomiyi
eski hâline döndürmek ve para kazanmak mümkün, ama insanı ölünce geri
getiremiyorsunuz. Bu sebeple ekonomi düzleminde çekilmesi gereken acıyı
çekeceğiz. Hastalığın ve ölümün yol açtığı acıyı en alt seviyeye çekmek için bu
büyük acıya katlanacağız.”
Gates insanları yanıltıyor. Covid-19’un MERS veya
SARS kadar öldürücü olmadığını söylerken, bu virüsün daha az ölüme sebep
olduğunu söylemiş oluyor ama bu noktada klinik semptomları ciddiye almıyor. “Daha
bulaşıcı” olduğu ile ilgili tespit, esasen bu virüsün daha kolay aktarıldığını
söylüyor ki burada hastalık semptomlarının varlığına veya yokluğuna dair bir
şey söylenmiş olmuyor. Dolayısıyla aslında kötü bir grip mevsiminde olduğumuza dair
tespitler, ekonomideki çöküşü meşrulaştırmak için kullanılıyor.[2]
Gates, mülâkatta bir “biz”den bahsediyor ama bu “biz”
tam olarak kimlerden oluşuyor, belli değil. Gates, “ekonomik boyutta bu acıyı çekeceğiz”
derken tabii ki kendisi gibi milyarderleri kastetmiyor. Peki bu “biz”
demesinden onun izolasyon kararının altında imzası olanlardan biri olduğu
sonucuna ulaşabilir miyiz?
Bugün milyonlarca insanın hayatı mahvolmuş
durumda. Binlerce küçük işletme, bu süreçten sağ çıkamayacak. 2016 baharında
medyada çıkan bir habere göre Amerikalıların yüzde kırkı, acil bir durumda 400
doların çok altında bir parayla yaşamak durumunda kalacak.[3] Bu izolasyon
sürecinde düşük gelirli insanlar, daha da kötü koşullarla yüzleşecek.
Teknoloji dehası olarak Gates, ya bahsini ettiği
çilenin ne düzeyde olduğunu görmüyor ya da o çileyi asla önemsemiyor. Bu berbat
durum sürdükçe herkesin sağlığı ciddi bir biçimde etkilenecek.
Bu izolasyon sürecinin virüsten daha fazla insanı
öldürüp öldürmeyeceğini anlamak için ayrıntılı araştırmalara gerek var. Ama
kısa vadede şunu görmek mümkün: kitleler kaygıyla, bunalımla daha fazla
uğraşmak zorunda kalacak, alkolle acılarından uzaklaşmak isteyecek, gerginlik
daha fazla şiddete yol açacak, ruh ve bedeni bir arada tutabilmek adına yapılan
son hamle dâhilinde birçokları suç işleyecek.
Mülâkatın bir yerinde Gates bombayı patlatıyor: “İleride
iyileşmiş olanlara ve aşı yapılmış kişilere sertifika vermek zorunda kalacağız.
Çünkü kimse, kontrolün gerektiği şekilde yapılmadığı ülkelerin bulunduğu
koşullarda, insanların dünyayı dolaşmasını istemeyecek.”
Gates, burada ne tür bir sertifikadan söz ediyor?
Aklında olanı anlamak için geçen Aralık ayında Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın
hazırladığı rapora bakabiliriz. MIT’de yapılmış ve vakıf tarafından fonlanmış
olan araştırmanın raporunda “kimlik dövmesi”nden söz ediliyor.[4] Kimlik,
aşılarla birlikte enjekte ediliyor ve gerektiğinde okunabiliyor. Kimlik dövmesine
sahip olmayan kişi, ölümcül bir virüsle yüzleşildiği noktada tehlikeli kabul ediliyor
ve bu kişinin hareket serbestiyeti kontrol altına alınıyor. Bu rapor herkesin
dikkatini çekmeli, zira gelen haberlere göre Gates, kendi çocuklarına aşı
yapılmasına izin vermemiş![5]
Alman gazeteci Ernst Wolff, uluslararası finansa
ve yol açtığı sonuçlara odaklanan bir isim. 20 Mart 2020’de verdiği mülâkatta
kıymetli tespitlerde bulunuyor.[6] Aktardığına göre Dünya Sağlık Örgütü’nün
para kaynakları ve üzerindeki kontrol yetmişlerde değişmeye başlıyor. Örgüt’ün
para kaynağı ve dizginleri tutan el değişiyor. Bu süreçte ilâç endüstrisi ve
özel vakıflar ulus devletlerin yerini alıyor.
Son süreçte Dünya Sağlık Örgütü, en büyük desteği Bill
ve Melinda Gates Vakfı’ndan alıyor. Örgüt içerisinde herkesten fazla güce sahip
olan Gates, bu sayede Dünya Sağlık Örgütü’nde devlet başkanına has bir statüye
kavuşuyor. Bu durum, dünya açısından önemli meseleler konusunda dünya
liderlerinin tartıştığı G20 zirvesi için de geçerli.[7]
Bir de bu noktada 18 Ekim 2019’da Dünya Ekonomi
Forumu ile Gates’in vakfının ev sahipliği yaptığı “201 No’lu Etkinlik”ten söz
etmek gerek. Burada ciddi bir salgın durumunda ortaya çıkabilecek ekonomik ve
toplumsal sonuçların ağırlığını hafifletmek için özel ve kamu ortaklığı
üzerinde duruluyor. Bu salgın uygulaması, Covid19 salgınından ve izolasyon
kararından dört ay önce yapılıyor.[8]
Gates, Covid-19’un diğer virüsler kadar öldürücü
olmadığını söylüyor. Burada izolasyon ve ekonomiyi durduran kararları şüpheyle
karşılamamız gereken bir tespit çıkıyor karşımıza. Muhalif epidemiyologların
sesi, bu süreçte medya eliyle susturuluyor.[9]
Bir de Salgınlara Hazırlık İnovasyonları
Koalisyonu’ndan söz etmek lazım. Gates’in vakfı, bu kuruluşun hem yatırımcısı
hem de ortağı. Misyonu ise “bulaşıcı hastalıklara karşı aşı geliştirme sürecini
teşvik edip hızlandırmak ve salgın esnasında insanların bu aşılara ulaşmalarını
sağlamak.”
Yaklaşık yüz milyar dolarlık servete sahip olan Bill
Gates, virüs salgınları ile ilgili karar alma süreçlerinde hep en önde duruyor.
Asıl ilgilendiği husus ise aşı üretimi. Dünyada herkesin her yıl aşı olmayı
kabul edeceği bir seviyeye gelinmesini istiyor. Bu sayede ilâç endüstrisi, hem
muazzam paralar kazanacak hem de ömrünü iyice uzatacak.
Her sene Covid-19 gibi dikkat çekici bir isim
bulunuyor, yeni virüs salgınına işaret ediliyor, gerçeğe dayansın ya da
dayanmasın, ölüm istatistikleri herkesin gözüne sokuluyor, böylece kitlelere
ölüm korkusu aşılanıyor.
Belirli durumlarda insanlık
için aşı elbette ki zaruridir. Ama şunu da bilelim: Dünya Sağlık Örgütü ne
vakit konuşsa o BMGV'nin çıkarlarından gayrı bir şeyden söz edemez.[10]
Bill Willers
15 Nisan 2020
Dipnotlar
[1] Rosemary Frei, “Bill Gates”, 4 Nisan 2020, Guardian.
[2] Kit Knightly, “Covid19 Death Figures”, 5 Nisan
2020, Guardian.
[3] Ylan Q. Mui, “Shocking Number”, 25 Mayıs 2016,
WP.
[4] “Bill Gates”, 23 Aralık 2019, 21.
[5] “Vaccinate”, 13 Mayıs 2019, US.
[6] Ernst Wolff, “Collapse of System”, 30 Mart
2020, Youtube.
[7] Natalie Huet ve Carmen Paun, “Most Powerful
Doctor”, 15 Nisan 2017, Politico.
[8] “Event201”, CHS.
[9] “Coronavirus Panic”, 28 Mart 2020, Guardian.
[10] “Politicize This Virus”, 8 Nisan 2020, RT.
0 Yorum:
Yorum Gönder