08 Nisan 2020

, ,

Gassân Kenefâni Günü


Filistinli yazar Gassân Kenefâni, Beyrut’taki bir sokakta duran aracının kontağını çevirmesiyle patlayan bomba sonucu öldüğünde 36 yaşında idi. Patlama esnasında yanında küçük yeğeni de vardı.
Filistin’in en çok sevdiği yazarlardan biri olan Kenefâni, 8 Nisan 1936’da dünyaya geldi. Tutkulu ama bir o kadar da coşkulu bir hayat yaşadı. İlyas Huri’nin de dediği gibi, “tekrar başa dönmek için sondan başlayan, masal gibi insandan çalınmış anları aktaran, ortadan kaybolmadan önce tek bir söze indirgenmiş karakterlere yer veren kısa eserler” ortaya koydu.
Çocukluğundan beri ölümün gölgesinde yaşadı. Tip 1 diyabet teşhisi konulan Kenefâni, 1948’de Akka’daki evini terk etmek zorunda kaldı. Mülteciliğin çilesiyle yüzleştiğinde henüz 12 yaşında idi. Şam Üniversitesi’nde edebiyat okudu. Sonra öğretmenlik yapmak için Kuveyt’e gitti. Ardından Beyrut’a yerleşti, burada Danimarkalı eylemci Anni Høver’le tanışıp evlendi. Kenefâni, son on yılını Lübnan’da geçirdi, burada gazetecilik, yayın yönetmenliği yaptı. Ayrıca Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin liderliğini üstlendi.
Altmışlar boyunca ve yetmişlerin başında birçok eser kaleme alan Kenefâni yazılar yazdı, çalışmaları yayına hazırladı, başka yazarlara akıl hocalığı yaptı, söyleşiler verdi, konferanslara katıldı, FHKC’nin çalışmalarını yürüttü. İki çocuğu olan Kenefâni, diyabetin epey çilesini çekti. Rim Mezun’un aktardığı kadarıyla Kenefâni, bir keresinde Kahire’de düzenlenen Arap Gazeteciler Birliği Konferansı’nda bayılmıştı. Mezun, Kenefâni’yi coşkulu bir yazar olarak tarif ediyor ve onun “hep bir şeyler yazdığını, yazdıklarını yırtıp attığını, sürekli daha güzeli ve etkileyici olanı aradığını” söylüyor.
İlyas Huri gibi Kenefâni de politik mücadelede yazar olarak önemli bir rol oynadı. Kenefâni, bir İskandinav radyosuyla yaptığı söyleşide şunları söylüyordu: “Politik çalışmalarımda ait olduğum örgütü savunuyorum. Karakterlerime politik konumlarını kayıtsız şartsız ifade etme hürriyeti veriyorum.”
Bazı eleştirmenler, Kenefâni’nin yazılarını siyasetinin sınırladığını söylediler, hatta Hayfa’ya Dönmek isimli romanını modası geçmiş bir ajitprop çalışması olarak nitelediler. Oysa romanları, bilhassa Güneş’teki İnsanlar (1963) ve Hayfa’ya Dönmek (1970), onlarca yıl okurlarda karşılık buldu, görsel sanatlar, sinema, tiyatro ve başka romanlarda birçok isme ilham verdi.
Mülksüzlüğü, oportünizmi ve göç meselesini ele alan romanı Güneş’teki İnsanlar, 1972’de sinemaya aktarıldı. Yönetmenin dediğine göre Kenefâni, ölmeden önce filmi seyretme imkânı buldu. Suikasttan yıllar sonra eserleri birilerinin canını sıkmaya devam etti. 1977’de İsrail Güneş’teki İnsanlar’ın tiyatro uyarlamasının Nasıra’da sahnelenmesini yasakladı. Ayrıca tartışmalara yol açan ve çok sevilen hikâyesi Hayfa’ya Dönmek, ciddi tartışmalara, edebiyat alanında ortaya konulan tepkilere ve yorumlara yol açtı.
Iraklı-İsrailli romancı Sami Michael’in 2005’te İbranice olarak kaleme aldığı Trafalgar’daki Güvercinler, Hayfa’ya Dönmek’e cevap olarak kaleme alındı. Kenefâni’nin romanında evlerin boşaltılması sonrası 1948’de kazara evde bırakılan beş aylık bir bebekten bahsedilir. Haldun isimli bebeği, boşaltılan eve yerleşen İsrailli bir çift büyütür. Bebeğin ailesi oğullarını görme imkânı yıllar sonra eve döndüklerinde bulur.
Michael, romanı bilhassa kadınların sesinin işitilmemesi üzerinden eleştirir. Ama bir yandan da Haaretz gazetesine verdiği söyleşide terk edilmiş çocukta kendisini bulduğunu söyler ve kitapla ilişkisini “tıpkı aşk gibiydi. Birini sevdiğinizde onu neden sevdiğinizi izah edemezsiniz” cümleleriyle tarif eder.
Susan Ebulhavva’nın popüler olmuş, İngilizce kaleme alınmış olan, 2010 tarihli Cenin’de Sabah romanı da Hayfa’ya Dönmek romanını sıçrama noktası olarak kullanır ve ondan ilham alır. Bu roman da 1948’de geçmektedir ve bir aileden alınan, Yahudi Soykırımı’ndan kurtulmuş İsrailli biri tarafından büyütülmüş, David adını almış bir çocuktan bahsedilir.
Hayfa’ya Dönmek de tiyatroya uyarlanır. Bu oyun, İsrailli yetkililerin epey canını sıkar. 2011’de İsrailli oyun yazarı ve gazeteci Boaz Goan, Washington Post’a yaptığı açıklamada “romanın kendisini mahvettiğini, bunun en önemli sebebinin de romanın okuru İsrailli ve Filistinli karakterlere sempati duymasını sağlaması olduğunu” söyler. Bu roman üzerinden Goan, romanı 95 dakikalık bir oyun hâline getirir. Önemli bir kısmı İbranice olan oyun, prömiyerini 2008’de yapar, ardından da ABD’deki tiyatro seyircisiyle buluşur.
Kenefâni’nin eserleri ayrıca görsel sanatları da etkilemiştir. Büyük Iraklı sanatçı Dia Azzavi, Kenefâni’nin hikâyelerini temel alan, Hüzünlü Portakalların Ülkesi isimli bir koleksiyon hazırlar. Sonrasında Telegraph’la yaptığı söyleşide Azzavi şunu söylemektedir: “Kenefâni, beni bizim kuşağımız dâhilinde olan bitenlerin bir parçası olmanın önemini görmemi sağladı. Yaşananlara yabancı olmanız mümkün değil.”
8 Nisan 2020

0 Yorum: