Örgütümüz
nerede olursa olsun, yoldaşlarımız bir şeyler yapmalıdır.
Bizim
devrimci örgütümüz eyleme giriştikçe büyür, bir yerlerden gönderilen siyasi
asistanların yardımıyla değil.
Buna
karşılık eylem, ancak kendisine altyapı hazırlanmasıyla mümkündür. Eylem
meselesi, öncülük etmek için ulusal bir koordinasyona sahip olma meselesi
değildir, çünkü öyle bir durumda yukarıdan aşağıya doğru örgütsel bir yapı inşa
yaratmamız gerekir. Böyle bir örgütlenme yolu ise devrim yapmak için önce parti
ya da örgüt yaratanların yoludur.
Bizim
yolumuz ise farklıdır. Bizim için öncelikle temel olan, eylem ve stratejidir.
Örgütse bunun bir sonucudur ve devrimci eylemle eşzamanlı olarak doğar. Örgüt,
aşağıdan yukarıya doğru gelişir, yukarıdan aşağıya doğru değil.
Bütün
devrimci altyapı, stratejik anlayışa dayalıdır ve devrimci stratejiye bağlı
olan eylemden doğar. Gerilla teknik açıdan geliştirilmezse, devrimci altyapı da
oluşmaz.
Silah,
patlayıcı, mühimmat kullanma, sabotaj, mayın döşeme, patlayıcı yerleştirme,
köprü patlatma noktasında Brezilya devriminin stratejik vizyonuna sahip olan
teknisyenlere ihtiyacımız var.
Teknik
hazırlığı olan gerillalarla birlikte, doğru bir devrimci altyapı inşa
edebiliriz.
Bizim
için en önemli şey, geliştirilmesi gereken kadrolardır. Bu kadrolar yoksa,
kararlı devrimciler bulunmuyorsa, devrimin ateş gücü zerre değer ifade
etmeyecektir. Her kararı insan alır. Öyle olmasaydı, her şeye silahlar karar
veriyor olsaydı, sadece silahlara ihtiyacımız olurdu, onları kullanacak
insanlara değil.
Örgütümüzde
strateji ön plandadır. Örgütümüzde komuta, gerilla eylemlerini belirleyen ve
stratejik görevler üstlenen herkesin katılım gösterdiği stratejik merkezdedir.
Brezilya
devriminin küresel boyutu hâlihazırda oluşmuştur, artık önemli olan, onu
pratiğe dökmektedir. Yerel plan, küresel plandan türer ve bu plan, stratejik
merkezden geçici ya da uzun bir kopukluk dönemi olsa bile taktik eylemlerle
neticelendirilmelidir.
Mücadelemizin
ilk aşamasında en büyük kaynaklar, kadro yaratılmasına ve stratejik eylemlere
ayrılmıştır, devrimci eylemi terk ederek bir örgüt yaratmaya değil. Bu, devrim
sorununu mükemmel ve tam bir örgütün kendisine bırakmaz, aksine, eylemi öne
çıkartır. Örgütsel yapı, hiçbir zaman eylemden ve devrimden önce gelmez. Öncüyü
öncü yapan, eylemdir.
Bazı
yoldaşlar, örgütümüzün tamamlanmış, bir mükemmelliğe erişmiş olduğunu sanıyor.
Böyle bir düşünce yanlıştır. Örgütümüz, eylemiyle büyüyüp gelişmektedir.
Örgütümüzün
her bir bileşenine düşen bir görev vardır. Tecrübe herkesindir.
Örgütümüzde
liderler seçimlerle belirlenmezler. Liderler, eylemle ve eylemlere şahsi olarak
katılımlarıyla uyandırdıkları güvenle doğarlar.
Hepimiz
gerillayız, teröristiz ve soyguncuyuz. Devrim yapma görevini yerine getirmek
için diğer devrimcilerin oylarına ihtiyaç duyan kişiler değiliz. Demokratik
merkeziyetçilik, bizimki gibi devrimci örgütlerde işlemez.
Bizim
örgütümüzde olan şey, devrimci demokrasidir. Devrimci demokrasi ise devrimci
eylemin ve devrimci eyleme katılanların sahip olduğu işleve olan güvenin bir
sonucudur.
Bazı
yoldaşlar, devrimci örgütün önceden kurulduğunu ve sadece devrimin meyvesini
vermesinden önce çalıştığını düşünüyorlar.
Hayır.
Devrim zayıfken örgüt de zayıftır ve kusurludur. Eylemler arttıkça, örgüt de
büyür. Örgüt sıfırdan inşa edilir.
Devrim
muzaffer olduğunda, örgüt yeni sorunlarla karşı karşıya kalır ve yeni duruma
uygun olarak yeniden formüle edilir. Öncü, devrim sırasında ve zafer
kazanıldığında ortaya çıkar.
Devrimden
önce bir parti inşa etmenin örgütsel ilkeleri başka bir şeydir, devrimci
eylemiyle kaim olan bizimki gibi örgütlerin ilkeleri başka bir şeydir. Bu
ilkeler dört adettir:
1.
Her devrimcinin görevi, devrim yapmaktır.
2.
Devrimci eylemler için kimseden icazet almayız.
3.
Sadece devrime bağlıyız.
4.
Sadece devrimci araçlarla hareket ederiz.
Bir
kere öncüllerimiz inşa ettikten ve demokratik merkeziyetçiliğe ait olmayan,
yönlendirildiğimiz ilkeleri benimseyip devrimci eylem inisiyatifini ele
aldığımızda, gerisi teferruattır. Sonuçlarla yüz yüze gelmeye cesareti
olmayanlar, bir hayal kırıklığına uğrayarak kendisini devrim yolunun kenarında
bulacaklardır.
Henüz
sahip olmadığımız bir güce sahip olduğumuzu düşünmek, tehlikelidir. Eylemimiz
makul bir hacme sahip olmadığında ve devrimci hareketteki eşitsizlik bölge
bölgeye farklılık arz ettiğinde ve büyük olduğunda, örgüt bir bütün olarak
küçük eylem hacmine ve hareketin eşitsizliğine uygun olarak hareket etmek
zorundadır.
Örgütü
başarıya, hareketteki büyüme, eylem hacmindeki artış, bölgelerde devrimci
hareketin yüzleştiği eşitsizliğin giderilmesine dönük çabalar götürecektir.
Carlos Marighella
Ulusal Kurtuluş Hareketi
Ağustos 1969
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder