21 Mayıs 2020

,

Yeni Normal


Aniden yaygınlaşma imkânı bulan Zoom ve Google Meet gibi çok ekranlı video sohbet uygulamaları, esasen geleceğe dair rahatsız edici bir öngörüde bulunuyorlar. Buna göre şirket politikaları ve prosedürleri, “yeni normal” denilen sürece göre tepeden tırnağa yapılandırılacak. Bu yeni normalde insanlar, mecburen sosyal temastan kaçınıp evlerinde veya arabalarında yaşamaya devam edecekler.

Bu öngörüyü en fazla dillendiren kurumlardan biri de dünyanın en büyük danışmanlık şirketlerinden biri olan McKinsey & Company. Bu şirket, salgın sebebiyle dijital teknolojilere geçiş sürecine hazırlık yapılması gerektiğini söyleyen doksan günlük planını dün yayınladı.

McKinsey, 1926’da kurulan bir Amerikan yönetim danışmanlığı firması. Dünya genelinde 120’nin üzerinde ofisi var. Boeing, Google, Facebook ve IBM gibi devasa şirketlerin yönetim kademelerine getirdiği isimlerle hem özel hem de kamu sektöründe ciddi bir nüfuz elde etti. McKinsey, muktedirler hiyerarşisinin en üst seviyelerinde ciddi bir nüfuza sahip olduğu, ama aynı zamanda gizlilik meselesine gösterdiği bağlılık üzerinden kapitalizmin Cizvitleri olarak anılıyor.

Doksan Günlük Plan

Doksan günlük planda şirketlerin son virüs salgını ardından yüzleşecekleri yeni gerçeklikte atılması gereken dört adım izah ediliyor ve bizim, uzaktan çalışmanın gündeme geleceği, dijital cihazların hizmetler sahasına giriş yapacağı tarihsel dönemin eşiğinde olduğumuzu söylüyor.

Planı otuz günlük dilimler hâlinde hazırlayan firma, “müşteri beklentileri”nin gözden geçirilmesini, uzaktan çalışmanın öncelikli olduğu şirket yapısına yönelmeyi ve tüm sektörlerde dijital kanalları benimseme sürecini hızlandırmayı öneriyor. Yani temelde şirketlere, aşina oldukları ofis ortamı anlayışını geride bırakma, bu noktada dijital üzerine kurulu yeni paradigmaya geçişi ve bu sürecin yönetimini pürüzsüz kılmak için uzaktan çalışma destek ekiplerini oluşturma önerisinde bulunuyor.

Diğer önerilerinden biri de “teknolojik imkân ve becerilerin tek tek modernize edilmesi.” Burada, tamamıyla dijital operasyonlar esnasında yüzleşilecek “siber riskler”in değerlendirilmesi üzerinden geçici süre bulut tabanlı bilgisayar teknolojisinin kullanılması üzerinde duruluyor. Kepenklerini yeniden açan ekonomi dâhilinde Amerikalıların yüzleşecekleri yığınla yapısal değişimin ana bileşenini ise yapay zekâ teşkil ediyor.

Sonuçların Değerlendirilmesi

Görünen o ki buna benzer planlar, ileride de gündeme gelecek. Bu planlar, sıradan insanlar için önemli sonuçlara yol açacak ve onların hayatlarını değiştirecek. McKinsey’nin iddiasına göre yeni koronavirüs salgınını durdurmak için alınan tedbirler, “tüketicilerin ve iş dünyasının dijital cihazları sekiz hafta içerisinde benimsemelerini sağladı ve bu noktada hepimizi beş yıl ileri fırlattı.” Bu her yanından neşe fışkıran cümlenin ardından şirket, bankalar, okullar, hastaneler ve hizmet sektörü hep birlikte dijitalleştirilmiş bir ekonomiye geçiş yaptığı takdirde bu sektörlerde görülmesi beklenen tüm farklı değişim türlerini sıralıyor.

Tam da bu noktada McKinsey, tüketim alışkanlıklarının bir süre daha salgın öncesi düzeye dönemeyeceği konusunda uyarıda bulunuyor, buradan da şirketlere, yeni normale geçiş yaparken “yapısal kapasite aşımı” meselesiyle uğraşmak için hazırlık yapmalarını tavsiye ediyor. “Kapasite aşımı”, endüstriyel kapasitenin üretim düzeylerini aşmasını ifade ediyor. Bu hâliyle, düzenli olarak cereyan eden iktisadî dalgalanmaların olağan seyri dâhilinde çözüme kavuşturulan, istikrarsızlıkla alakalı bir belirti olarak ele alınıyor. Oysa McKinsey, yapısal kapasite aşımından söz ederek, şirketlere dijitalleşmiş bir ekonominin kurulmasının biraz daha zaman alacağı, yaklaşan zor günlere ancak bu sayede daha iyi hazırlanacağı konusunda ikazda bulunuyor.

Öte yandan bu kapasite aşımı sorununun üstesinden gelinmesi noktasında birçok şirket, gerekli kaynağa sahip değil. Hatta McKinsey bile dijitale geçiş işlemini tam anlamıyla yapmak için en az 12 ilâ 18 aya ihtiyaç olduğunu söylüyor. Ayrıca birçok şirket, McKinsey’nin bu yeni cesur dünyada başarı için zaruri olduğunu düşündüğü operasyonel kararları alabilmesi için ellerindeki analiz modellerini bütünüyle yeniden oluşturma imkânından yoksun.

Umurlarında Değiliz

Zaten bu milyarderlerin ekonomik düzeninde en altta durduğumuzdan, bu dijital ekonomiye geçiş, bizim için adaletsizliğin derinleşmesinden başka bir anlama sahip değil.

Elon Musk, Twitter’da malının mülkünün büyük bir kısmını satıp savacağını yazdığında birçok kişi, bu türden bir adımı ancak “eğitimli, kültürlü” birinin atabileceğini söyleyerek Musk’ı göklere çıkarttı. Ama bu insanlar şu gerçeği görmüyorlar: Salgından sonra oluşacak olan, Mckinsey’nin teşvik ettiği ekonomi dünyasında Elon ve dostları bizim evlerimize taşınıyor.

Şirketler, örgütlenme modellerini uzaktan çalışma esasına göre ayarladıklarında evlerimiz onların yeni çalışma ofisleri hâline gelecek. ABD’deki şirketler, ellerindeki binaları ve büroları satarak veya kiralayarak servetlerine servet katacak, bizim oturma odamızsa patronumuzun yeni konferans salonu hâline gelecek. Hatta bugün bazı çalışanlar, kimi hesaplar içine girip patronlarının büro ihtiyacını parasal açıdan karşılayabilmek için kirası düşük ev arayışına giriyorlar.

Ekonominin kepenklerini tekrar açması, toplumun daha fazla kendini kapatması anlamına gelecek. Hepimiz virüs bulaşacak korkusuyla mecburen evlerimize tıkılacağız. Gıda ürünlerine erişim, yukarıdan dayatılan bazı politikalara tabi hâle gelecek. Amerikan toplumunun büyük bir kısmı, toplumsal ilişkilerin yeni aldığı dijital biçimi zımnen kabullenmiş görünüyor. Muhtemelen spor etkinlikleri seyircisiz düzenlenecek. Henüz en kötüsüyle yüzleşmiş değiliz.

Raul Diego
15 Mayıs 2020
Kaynak

0 Yorum: