15 Mayıs 2020

, ,

Friedrich Adolph Sorge’ye Mektup

Sevgili Sorge,

Bugün sana artık çıkmayan Berliner Volks-Tribüne [“Berlin Halkının Kürsüsü”] gazetesinin iki eski sayısını gönderiyorum, diğer sayılar, Noel’de yaşanan karışıklık esnasında kayboldu. Bulursam, onları da göndereceğim sana. Postaya veremememin sebebi, benim son anda cevap verme gereği duyduğum şu Bakuninci makale. Bu iki sayıyı da ileride bir tartışma doğar diye tutmuşum elimde. Makalenin yer aldığı 13. sayı da kayıptı, ama sonra onu sana Bayan Kautsky’nin göndermiş olduğunu öğrendik. Bu makale de anarşistlere has o beş para etmez yalanlarla dolu. İhtiyar J. Ph. Becker’in kucağında büyümüş genç Cenevreli Heritier’nin imzasını taşıyan yazılarda yazar, benim cevabım karşısında uydurduğu görüşlerine kılıflar örmeye çalışıyor. Bana cevaben bir yazı yazdığı için ben de bir cevap yazıp kendisine, bu makale dizisindeki gibi laflar etmeye devam ederse, ellerine cetvelle vuracağımı söyledim.[1]

Senin de Workman’s Times [“İşçinin Çağı”] üzerinden öğrendiğin gibi, Bağımsız İşçi Partisi Bradford’da konferans düzenledi.[2] Sekter tutumları sayesinde bir yandan Sosyal Demokrasi Federasyonu[3] diğer yandan Fabyusçular[4], faaliyet yürüttükleri şehirlerde sosyalist hareketteki büyümeyi karşılayacak bir güce bir türlü kavuşamadılar. Dolayısıyla, üçüncü bir partinin kurulması, esasen kötü bir şey değil.

Sosyalist hareketin geliştiği, bilhassa kuzeydeki sanayi şehirlerinde güç kazandığı koşullarda yapılan bu ilk kongrede de görüleceği üzere, yeni parti, esasen Sosyal Demokrasi Federasyonu’ndan da Fabyusçulardan da daha güçlü. Hatta ikisinin toplamından daha büyük bir güce sahip olduğunu söylemek mümkün. Partinin üyeleri, gerçekten gelişkin insanlar. Ağırlıklı olduğu yer ise entrikaların dönüp durduğu, küçük hesapların yapıldığı Londra değil, diğer sanayi şehirleri. Partinin programı da bizimkine benziyor. Dolayısıyla Aveling, bu partiye katılıp yürütme komitesine girmekle iyi etti. Londra’daki memur zihniyetine esir olmuş küçük hesapların ve entrikaların peşine düşen zevat biraz kontrol altına alınsa, partinin taktikleri yanlış ellerce uygulanmasa, Bağımsız İşçi Partisi, kitlelerin aklını çelme konusunda başarılı olabilir. Hatta bu parti, Sosyal Demokrasi Federasyonu’ndan da Fabyusçulardan da kitle kopartabilir, böylelikle, birliği daha da güçlendirme imkânı bulur.

Sosyal Demokrasi Federasyonu, Hyndman’ı geri plana attı. Çevrilen entrikalar sonucu, şehirlerdeki delegeler sayesinde federasyon, Hyndman’ın halkın gözünde itibarsızlaşmasını sağladı. Başka isimlerin de bulunduğu İşsizler Komitesi’nde devrimci nutuklar atıp yeniden destek bulmaya çalışan Hyndman (ki dostları bile bu nutukları korkaklığının bir delili sayar) nihayetinde komitede Tussy ve Aveling’in nüfuzunun artmasını sağladı. Sosyal Demokrasi Federasyonu’nun hep dile getirip durduğu “en eski sosyalist örgüt benim, herkese hoşgörüyle yaklaşıyorum” lafının bir hükmü kalmadı ve onun ne olduğu anlaşıldı, sonuçta onun, olduğundan daha ufak bir güç olduğu görüldü.

Burada, Londra’da Fabyusçular, bir avuç kariyerist olarak, toplumsal başkaldırının kaçınılmaz olduğunu görüyorlar, ama bu büyük görevi eğitimsiz proletaryaya veremiyor, dolayısıyla ona öncülük edemiyorlar.

Fabyusçuların faaliyetlerine asıl yön veren unsursa devrim korkusudur. Sonuçta onlar, gayet eğitimli insanlardır. Bu ekibin bağlı olduğu sosyalizm, belediye sosyalizmidir. Ona göre üretim araçlarının sahibi olması gereken millet değil, komündür (belediyedir). Her hâlükârda çıkış noktası olarak alınması gereken odur. Onlardaki sosyalizm, burjuva liberalizminin en uç ve doğal sonucudur.

Dolayısıyla, taktik gereği Fabyusçular, esasen Liberalleri kendilerine hasım bellemezler, onları sosyalizme dair sonuçlara ulaşmaya ikna etmeye çalışırlar, buradan da liberalleri liberalizme sosyalizm aşısı yaparak kandırma yoluna giderler, liberallerin karşısına sosyalist adaylar çıkartmazlar, bunun yerine, liberal maskesi takma yoluna başvurmasalar da zorla o sosyalist adayları bir biçimde liberallere yutturmaya çalışırlar. Bu taktiğe başvurmak suretiyle Fabyusçular, ya ihanet zincirine sıkı sıkıya yapışmış, kendilerini kandıran birer ahmaktır ya da farkında olmayarak sosyalizm maskesi takıp halkı kandırmaya çalışan birer uyanık.

Bu insanlar, İngilizcenin bugüne dek ürettiği en iyi propaganda ürünleri yanında bir yığın çöp de üretmişlerdir. Ama bugün Fabyusçular, kendilerine has taktiklere başvuruyorlar ve sınıf mücadelesine alenen küfrediyorlar. Bu pratikleri yüzünden artık su çürüyor. Bunlar, Marx dâhil hepimize tam da sınıf mücadelesine işaret ettiğimiz için nefret kusuyorlar.

Bu beylerin arkasında büyük orta sınıfın gücü ve parası olduğunu söylemeye bile gerek yok. Bunların içinde Sosyal Demokrasi Federasyonu ile ortaklaşmayı reddeden, güven duyulabilecek birçok emekçi var. Şehirlerdeki üyelerinin altıda beşi bizimle aynı görüşte, bir eşiğe gelip dayandığımızda bu insanlar, söz konusu örgütün kapısını çarpıp çıkacaktır. Temsil gücüne sahip oldukları Bradford’da ise birçok kez Londra’daki yürütme komitesine itiraz eden görüşlere tanıklık edilmiştir.

Senin de gördüğün üzere hareket, burada kritik bir dönemece girmiş bulunuyor. Bu momentin bağrından yeni bir örgüt çıkartması yüksek bir ihtimal.

Kısa bir zaman öncesine kadar hareket, sanki [Bağımsız İşçi Partisi kurucularından] Henry Hyde Champion’ın kanatları altına girmiş gibiydi. Oysa bu Champion, bugünlerde sağcı muhafazakâr parti için çalışıyor. Fabyusçularsa Liberallere hizmet ediyor.

Champion’a müttefiki Maltman Barry eşlik ediyordu. Bu Maltman’ı sen Lahey’den[5] anımsarsın. Şimdilerde para karşılığı muhafazakârlara ajanlık ediyor ve partinin sosyalist kanadını yönetiyor.[6] Bu konularda Workman’s Times’ın Kasım ve Aralık sayılarına bakabilirsin. Ama sonra bu Champion, Labour Elector’daki [“Emekçi Seçmen”] yayın yönetmenliği görevine kaldığı yerden devam etti ve Workman’s Times ile yeni partiye parmak sallamaya başladı.

[İşçi Partisi’nin kurucularından İskoç sendikacı] Keir Hardie’nin yeni partinin başına geçmesi zekice bir hamleydi, ama öte yandan, partiden uzak durması ve seçmen kitlesi dışında faaliyet yürütmemesi [sendikacı ve siyasetçi] John Burns’e pahalıya patladı. Korkarım, kendisini içinden çıkamayacağı bir açmaza sürüklüyor.

Bu koşullarda Keir Hardie, James Shaw Maxwell gibi siyasetçilerin hırsları, onların birtakım gizli emellerin peşinden gitmelerine sebep olacak. Ama şunu da söylemek lazım. Parti gücünü ve üye sayısını artırdıkça, bu hırsların yol açtığı tehlike de aynı oranda azalacaktır. Zira parti, bu sayede bu türden rakip hiziplere asla alan açmayacaktır.

Son yıllarda sosyalizm, sanayi bölgelerinde kitleler arasında kendisine epey destek bulmuştur. O kitlelerin liderlerini düzene sokacağına dair güvenim tam. Yeterince aptallığın yapıldığına ve her türden kliğin kendisine alan bulduğuna dair tespit tabii ki doğru, ama uzun zaman sonra bu kliklerin makul sınırlar içinde tutulması artık mümkün hâle gelmiştir.

Birbirine hasım iki hiziptense üç rakip hizbin bulunması evladır. Birlik bu sayede tesis edilecek, yeni örgüt bu şekilde oluşacaktır.

23 Aralık günü Polonya ile ilgili olarak yazdıkların konusunda ise şunları söyleyebilirim: Prusyalılar, Kronşdat’tan beri Rusya ile savaşa hazırlanıyorlar. Bu savaşta büyük olasılıkla Polonya’nın safında yer alacaklar (ki bu konuda elimizde epey delil mevcut). Muhtemelen Polonyalılar, bu savaş ile birlikte Almanya’nın yardımıyla kurtulacaklarını umut ettikleri yeni bir savaşı kışkırtmak isteyecekler. Buna karşın, Berlin’in muradı bu yönde değil. Başlarındaki darbe belasından kurtuldukları vakit Alman Şansölyesi Leo von Caprivi, Polonyalıları yarı yolda bırakacak. Şu an savaşın bize hiçbir hayrı olmaz. İlerlemek için elimizde yeterince araç var, ama savaş, bu araçları tahrip eder.

Eşini ve seni tüm yüreğimle selamlıyorum. Pazar günü mektup yazan, maalesef geç kaldığı için postacıyı kaçıran Bayan Kautsky de sana selamlarını iletiyor.

Saygılarımla.

Friedrich Engels
18 Ocak 1893
Londra

[Kaynak: Marx-Engels, Collected Works, Cilt. 50, International Publishers, 2004, s. 81-85.]

Dipnotlar:
[1] 6 Ağustos-24 Aralık 1892 tarihleri arasında Alman sosyal demokratların gazetesi Die Berliner Volks-Tribüne’de bir dizi makale yayımlandı. Makaleleri kaleme alan, İsviçreli sosyalist Louis Heritier’ydi. “Jura Federasyonu ve Michael Bakunin” başlığını taşıyan makale dizisinde yazarın ismi, sadece son makalede kendisine yer bulmaktaydı. Bakuninci ilkelere sırtını yaslayan yazar, Birinci Enternasyonal’in İsviçre’deki faaliyetlerinin hikâyesini kendi açısından aktarmakta ve anarşist Jura Federasyonu ve Bakunin’in faaliyetlerini aklamaktaydı. 4-6 Nisan 1870’te La Chaux-de-Fonds’ta kongresini düzenlemiş olan federasyon, İsviçre’deki Enternasyonal’den kopmuş olan bir yapıydı. Buna ek olarak makalelerde ayrıca Genel Kurul, Marx ve arkadaşları, bilhassa Johann Philipp Becker ile ilgili kinayeli ifadelere yer verilmekteydi. Hatta bir yerde yazar, hiçbir mesnet ileri sürmeksizin, Enternasyonal’in Londra Konferansı’nın Marx’ın evinde toplandığını söylüyordu. 12 Kasım 1892’de yayımlanan onuncu makale ise gerçeği çarpıtan bir dizi ifadeyle doluydu. Bu sebeple Engels, konuşmaya ve bu türden imalı ifadelerle aktarılan iddiaları makale dizisi sonlanmadan çürütmeye karar verdi. Açıklamasını, bu mektupla birlikte Die Berliner Volks-Tribüne gazetesinin yayın kuruluna teslim etmesi için August Bebel’e gönderdi. Gazete, Engels’in açıklamasını 19 Kasım 1892’de yayımlandı (Bkz. 27. Cilt, s. 344-46). 24 Aralık 1892’de ise L. Heritier cevap yazısı gönderdi ve bu yazı, makale dizisinin son kısmı ile birlikte gazetede yer aldı. 15 Aralık 1892’de Engels’e yazdığı mektupta olduğu gibi bu yazısında da Heritier suçlamaları reddetmeye çalışıyordu. Ayrıca Engels’in şu mektuplarına da bakılabilir: 20 Ocak 1893’te Heritier’e yazdığı mektup ve 25 Mart 1895’te Kautsky’ye yazdığı mektup (Bkz. 50. Cilt, s. 85-6, s. 481.)

[2] Bağımsız İşçi Partisi, Britanya işçi sınıfının siyasete daha fazla dâhil olduğu, grevlerin sayısının arttığı bir dönemde, 13-14 Ocak 1893’te düzenlenen Bradford Konferansı’nda yeni sendikaların liderleri tarafından kuruldu. Partinin başında Keir Hardie isimli bir sendikacı bulunmaktaydı. Partinin programında üretim araçlarının kolektif mülkiyeti savunulmakta, sekiz saatlik işgünü, çocuk emeğinin yasaklanası, sosyal sigorta, işsizlik yardımları gibi talepler dile getirilmekteydi. Parti liderleri, pratik faaliyetlerinde meclisi esas alan mücadele biçimlerine odaklanmışlardı. 1900 yılında parti İşçi Partisi’ne katıldı.

[3] Sosyal Demokrasi Federasyonu, burjuva radikal demokrasi federasyonu temelinde Ağustos 1884’te kurulan İngiliz sosyalist örgüttür. Ağırlıklı olarak aydınlardan ve politik açıdan faal işçilerden oluşan, farklı sosyalist akımlara mensup unsurları bir araya getirmiştir. Programında ulusun tüm zenginliğinin onun yegâne kaynağı olan emeğe ait olması gerektiğini söylemektedir. Amacı ise üretim, dağıtım ve mübadele araçlarının toplumsallaştırılması ve “özgür emek” toplumunun inşasıdır. Britanya’nın Marksist fikirlere dayanan ilk örgütüdür. Başında otoriter yöntemlere meyilli bir isim olan Henry Hyndman bulunmaktadır. Destekçileri, sendikalar içinde çalışmanın gerekli olduğunu düşünmezler. Bu da örgütün işçi kitlelerinden kopmasını beraberinde getirmiştir. Federasyon bünyesindeki bir grup sosyalist (Eleanor Marx-Aveling, Edward Aveling, William Morris, Tom Mann vd.) Hyndman’a karşı gelmiş ve işçi hareketiyle güçlü bağlar kurulması fikrini savunmuştur. Taktik meselelere ve uluslararası işbirliği pratikleri üzerinden örgütte ayrışma yaşanmış, Sosyalist Birlik adında yeni ve bağımsız bir örgüt kurulmuştur.

[4] 1884’tte demokrat aydınlarca kurulan Fabyusçular Derneği’nin [Fabian Society] üyelerine verilen addır. Bu adı Kartaca hükümdarı Hannibal’la savaşırken tedbir ve ihtiyat üzerine kurulu bir taktiğe başvurmuş olan, “Geciktirici” unvanını alan Romalı komutan Quintus Fabias Maximus’tan almışlardır. Fabyusçular Derneği’ne Sidney ve Beatrice Webb, Bernard Shaw, H. Bland gibi ünlü isimler katılmıştır. Sanayi şehirlerinde yayınlarındaki sert kapitalist düzen eleştirilerine bağlı olarak işçilerden ciddi destek görmüştür. Ancak “evsiz” işçi sosyalistlerin desteğini gördüğü 1892 yılı hariç hiçbir dönemde örgütteki gayri resmi sendika üyelerinin sayısı toplam üyenin onda birini geçmemiştir. Burjuva toplumunun devrimci dönüşümü ihtimalini reddeden Fabyusçular, kapitalizmden sosyalizme “belediye sosyalizmi” dedikleri genel çerçeve dâhilinde uygulanacak reformlar üzerinden geçilebileceğine inanmışlardır. 1900 yılında dernek İşçi Partisi’ne katılmıştır. Taktiklerine uygun olarak başta simgeleri kaplumbağa, sonrasında ise kuzu postlu kurttur.

[5] Birinci Enternasyonal’in Lahey (Beşinci) Kongresi 2-7 Eylül 1872’de düzenlendi. Esasında bu, Birinci Enternasyonal’in son kongresiydi. Çalışmalarına esas olarak Marx ve Engels yön verdi.

[6] Engels, burada sanayi burjuvazisini ve aydınları (edebiyatçıları, avukatları vd.) temsil eden, Muhafazakâr Parti içerisindeki sol kanadı kastediyor. Sol Muhafazakârların derdi, demagoji üzerine kurulu, toplumsal reformlardan dem vuran bir program üzerinden işçilerin oylarını almaktı.

0 Yorum: