01 Ocak 2016

Suudi Koalisyonu


Suudi öncülüğünde kurulacağı duyurulan “anti-terör” koalisyonu büyük bir şüpheyle karşılandı. Bu, sadece Suudilerin samimiyetine dair şüphelerle alakalı değil. “Koalisyon”un savaşacağı iddia edilen teröristlerin önemli bir kısmı zaten bizzat Suudilerin icadı.
CNN’in yayınladığı makalede şöylesi bir iddia yer alıyor:
“İslamî aşırıcılığa ‘hastalık’ diyen Suudi Arabistan, terörizmle mücadele etmek için 34 Müslüman ülkeden oluşan bir koalisyonun kurulduğunu duyurdu.
Suudi Prens Vekili ve Savunma Bakanı Muhammed bin Selman’ın ifadesiyle bu duyuru, ‘bu hastalığa karşı mücadele konusunda hassas olan İslam dünyasının sürece dâhil olma talebinin üzerine gerçekleştirildi.’[…]”
Yeni koalisyonun kara kuvvetlerini içerip içermediği sorusuna Suudilerin üst düzey diplomatı Paris’te “her şey masada” diyor.
Gerçekte ise onlarca yıldır Suudiler Batı parasının, silâhının, desteğinin, direktiflerinin aktığı aslî kanal. Tüm bu faaliyetler Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Batı-Suudiler ortaklığının jeopolitik hırslarına hizmet ediyor.
Batı’nın geleneksel güçlerindeki güçsüzlükle gezegen üzerinde kudret tesis etme becerisi arasında belirli bir ilişki söz konusu. Bu gerçek bölgeye giren, gelenek dışı terörist güçlerin yükselişiyle bağlantılı.
Batı IŞİD konusunda cahilmiş gibi davranıyor, gelişmelere şaşırıyor, örgütü izah edemiyor. Rusya’nın müdahalesinden sonra IŞİD’in varlığı riske giriyor.
IŞİD’in yükselişi Batı ve bölgedeki ortaklarının önceden planladığı bir sürecin ürünü. 2012 tarihli İstihbarat Teşkilâtı raporu da bunu kabul ediyor:
“Eğer durum açmaza girerse Doğu Suriye’de (Haseke ve Deyrizor) kendisini bu şekilde deklare etmiş olsun ya da olmasın, Selefi beyliği kurulması ihtimali söz konusu. Suriye rejimini tecrit etmeyi amaçlayan, muhalefete destek veren güçlerin istediği de tam olarak bu. Söz konusu talep, Şii yayılmasının (Irak ve İran) stratejik derinliği ile alakalı.”
Bu “destek veren güçler”e açıklık getirmek gerek. Bunlar rapora göre “Selefi bir beylik” kurma peşinde:
“Batı, Körfez ülkeleri ve Türkiye muhalefeti; Rusya, Çin ve İran ise rejimi destekliyor.”
Raporda şu da söyleniyor: Suudilerin “koalisyon”u çözümün değil, tüm terörizmin kaynağıdır. Genişletilmiş Ortadoğu’da militan aşırıcılık denilen pis suyu arıtmak için bir koalisyon hâlihazırda mevcut zaten: Rusya, Çin, İran ve elbette Suriye.
Ardında Süregiden Terörizmin Saklandığı Perde
Suudilerin devreye soktuğu anlatının bir parçası olan koalisyon küresel terörizmin aslî kaynağı. Buna ek olarak Suudiler sınırları dışında askerî operasyonlar düzenliyorlar. Suudi güçleri komşu Yemen’de savaşıyor. Libya’dan Suriye’ye dek uzanan bölgede Körfez ülkeleri ve Suudilere ait askerler gizli veya yarı-gizli olarak faaliyet yürütüyor.
Terörizmle mücadele için bir koalisyon kurmak Suudilerin ağzına bir sakız daha veriyor. Böylece bölgeye yerleştirdikleri terörist vekil güçlerin desteklenmesinde doğrudan rol oynadıkları gerçeğini gizleme imkânı buluyorlar. IŞİD’le savaşmayan ama onu Suriye’ye müdahale için bir bahane olarak kullanan ABD gibi Suudi Arabistan da benzer bir imkân için herkesin destek vereceği bir hikâye uyduruyor.
Terörizmin dünya genelinde mağlup edilmesiyle ilgilenenler sorunun çözümünden dışlanıyorlar ve ilk planda bu terörizmin yaratılmasından sorumlu tutuluyorlar. Suudilerin koalisyon kurduklarına dair duyuruları şüpheyle karşılanıyor, hatta bir dizi sebepten ötürü alaya alınıyor. Ayrıca böylesi bir mücadeleyle ilgili olanların bölgeyi söz konusu pis sudan arıtma konusunda samimi bir istek ve irade ortaya koymaları gerekiyor.
ABD Savunma İstihbarat Teşkilâtı’nın raporu sayesinde mücadeleye öncülük eden ülkelerin listesini de edinme imkânı buluyoruz.
Tony Cartalucci
30 Aralık 2015

0 Yorum: