Devlet denilen putun yanında bir din imal edildi.
O dinin taşıyıcıları fukara Müslüman’a sürekli şirk, müşrik ayetleri okudu.
Telkin ve tembih yolu ile o Müslümanlar sürekli müşrik seviyesinde tutuldular.
Onlar o taşıyıcıların yanına oturdukları vakit gerçek Müslüman olabileceklerine
inandırıldılar. Devlet dini, Müslümanları mümin olmaktan alıkoymak, müşrik
kılmak, buradan da ölene dek Müslüman olma hakkını bahşedecek güç olarak onları
esir almak demekti.
O Müslümanların başka bir kavimden olanları isyan
etti. Onlara “kendi din kardeşlerinize nasıl başkaldırırsınız?” dediler. O
kavimdekiler de “siz kardeşlik emreden dine küfür içresiniz” diye cevap
verdiler.
O asilere “nankör” dediler sonra. Devletin
önlerine koyduğu çanağı vicdan ve akıl haznesiyle yer değiştirenler,
kendilerine verilen ekmeğin sahibine köleliği telkin ettiler. Beraber ekilen,
beraber biçilen buğdayı, terle yoğrulan, Allah’ın malı olan ateşte pişirilen
ekmeği zalimlerin mülkü kıldılar.
Öpülen, baş üzerinde tutulan, yere düşse
kaldırılan Ekmek ve Kur’an, devlete bağlılıkta iç içe geçirildi. Müslüman halk
ekmeğini devlete borçlu olduğunu düşünmeye başladı. Nesimî’nin sözleriyle “rızkımı
veren Hûda’dır, kula mihnet eylemem” sözü hükmünü yitirdi.
AKP ilk beş yılını muhalif bir iktidar partisi;
2010’a dek uzanan süreci muktedir bir muhalefet partisi olarak geçirdi.
2010’dan beri ise gerçek muktedirlerin gölgesinde parti-devletmiş gibi yaparak
geçiriyor. Bu gerçeği fark edenlerin saldırılarına AKP sürekli “darbe” diyerek
karşılık veriyor. Her türlü eleştiri “darbe” kelimesiyle karşılanıyor ve tabana
sürekli 28 Şubat hatırlatılıyor.
“Darbe” kelimesinin sıklıkla yinelenmesi 28
Şubat’a atıfta bulunmakla ilgili. Özünde “Ey sayemizde ekmek yiyenler, bugün
bize saldıranlar size verdiğimiz ekmeği sizden çalmaya çalışıyorlar, uyanık
olun” diyor. Bin yıl sürecek olan 28 Şubat, AKP eliyle güncelleniyor. Esasında
darbe rızkın sahibine küfretmek, devleti tek gerçek sahip olarak görmekle
alakalı.
28 Şubat’ı yapanlar ise Kürd’e yıllarca “hain”
diyordu. Verilen ekmeğe ihanet etmekle suçluyordu. Bugün AKP ile bu iki söz
birbirine bağlandı. AKP’nin “darbe”si ile 28 Şubatçıların “hain”i birleşti. AKP
bu sayede vardı, varoldu, varoluyor. Şimdi "ekmeği ben veriyorum, bana
köle olun" diyor. Bu zulümdür.
O, milleti üç-beş zenginin, üç-beş paşanın önünde
diz çöktürüyor. Bunun için yüzlerce yıldır iktidarların kalıbına dökülmüş dini
bir sopa niyetine kullanıyor. Subaşlarını bu sayede tuttuğunu iyi biliyor.
Müslüman halkın öfkesini kontrol etmek, onu iktidara zararsız kanallara akıtmak
onun tek amacı, tek işlevi.
Mümin olmakla Müslüman
olmak arasında bir mesafe var. Hûda’nın önünde eğilmekle devletin önünde eğilmek
arasında da. Müslüman’ın Müslüman olmak ve kalmak için zalimlere ihtiyacı yok.
Ekmeği O’nun rızkı, kavgası da.
Eren Balkır
18 Ocak 2016
0 Yorum:
Yorum Gönder