Diğer yandan Nijerya, IŞİD’e karşı verilen
mücadelede Suudilerle ittifak içerisinde olduğunu duyurdu. İki ülke de baskı ve
insan hakları ihlalleri üzerinden eleştirilere muhatap oluyor. Suudiler,
El-Kaide, IŞİD ve Nijerya’daki Boko Haram gibi terörist gruplara ilham veren
Vehhabizm ideolojisini teşvik ediyor.
Son birkaç ay içerisinde tek hapse atılan Zekzeki
değil. Nijerya, kökeni ne olursa olsun her türden politik muhalefeti eziyor.
Tutuklamalar ve baskı politikası, nizamı yeniden tesis etme vaadiyle seçimleri
kazanan emekli general Muhammed Buhari’nin iktidara gelmesinden birkaç ay sonra
devreye sokuldu.
Zekzeki, ülkede öne çıkan, önemli bir muhalif
isim. Söz ve eylemleri bağlı bulunduğu İslamî Hareket'in ezilmesi için yeterli
görülüyor. Eric Draitser’a göre Zekzeki, küresel emperyalist çatışma dâhilinde
bir araçtan ibaret:
“Temelde
bence herkes Zekzeki katliamını yanlış okuyor. Konuyla ilgili kalem oynatan
herkes, meseleyi uygun bir bağlam içerisine yerleştiremedi. Esasında bağlam
Nijerya değildi. Burada ana bağlam olarak, bir yandan Suudi Arabistan ve
Katar’ın bir yandan da İran’ın bulunduğu, daha kapsamlı işleyen küresel vekâlet
savaşına bakmak gerekiyor.”
Buna göre Draitser, Zekzeki’nin tutuklanmasının
hem 2 Ocak’ta Şeyh Nimr’in idam edilişi hem de Nijerya’daki siyasetle ilişkili
olduğunu söylüyor. Esasında Suudiler, burada dünya genelinde İranlıları
istikrarsızlaştırmaya ve kışkırtmaya çalışıyorlar.
İbrahim
Zekzeki ve Nijerya’da İslamî Hareket’in Doğuşu
İran’da ABD ve İngiliz güçlerini deviren İslam
Devrimi’ni esasta destekleyen kanaat şu idi: üçüncü dünyanın Batı’ya
bağımlılığı yeni sömürgeciliğin ve tekelci kapitalizmin doğal bir sonucuydu. Bu
derdin yegâne dermanı “işçi sınıfı enternasyonalizmi” idi. İran’ın başarısından
ilham alan Zekzeki, 1979’da Nijerya’da İslamî Hareketi kurdu ve ülkede Şiilik
anlayışını yaymaya başladı. Ülkenin yüzde 45’i Müslüman. İslamî Hareket’in
doğuşundan önce nüfusun neredeyse tamamı Sünni idi. Şiilerin sayısı azdı ve
ülkedeki önemli bir azınlıktı.
Afrika Danışmanlık Grubu Alt Sahra Afrika şubesi
kurucusu Batu’l Ohayun şunu söylüyor: “Şiiler genelde Nijerya’ya gayet iyi
entegre olmuşlar, ayrımcılık veya zulme maruz kalmıyorlar.” Ama Zekzeki’nin
hareketi ile özel ve ayrıksı bir çatışma söz konusu. Hareketin merkezi ülkenin
kuzeyinde bulunan önemli kentlerden Zarya.
Zekzeki hareketi ile Nijeryalı liderler arasındaki
çatışmanın kaynağı Sünnilik-Şiilik arasındaki öğreti farklılıkları değil, zira
Şiiler evrensel insan haklarına destek verdikleri ve Nijerya’nın İsrail ve
Suudi Arabistan’la kurduğu ittifaklara yönelik muhalefetleri konusunda zerre
pişmanlık duymuyorlar. Temmuz 2014’te Zarya’da Kudüs Günü kutlamaları esnasında
Nijerya güçleri 34 göstericiyi katletti. Öldürülenler arasında Zekzeki’nin üç
oğlu da vardı. Kudüs Günü, İsrail’in ırk ayrımcılığına karşı Filistinlilerin
verdiği mücadelenin yüceltildiği bir tatil günü.
Nijerya
ve Suudilerin İran’la Yürüttüğü Vekâlet Savaşı
Ama böylesi pozisyon alışlar Buhari’nin
cumhurbaşkanlığının ilk günlerinde saldırılara maruz kalma noktasında yeterli
birer sebepti. Draitser’ın da ifade ettiği üzere, saldırı ve tutuklamalara
sebep olan Zekzeki’nin İran’la bağları idi:
“ABD
merkezli terörizm karşıtı kaynaklar, Ortadoğu’dan ve tüm dünyadan kimi odaklar
Zekzeki’yi İran’ın vekili olarak resmettiler. Zekzeki ve ailesi birçok kez
İran’ı ziyaret etmiş, bu ziyaret İran devleti eliyle desteklenmişti. Şii
olanlar ve İran’ı destekleyenler bile meseleyi bu şekilde değerlendirdiler. Tüm
bu hareketler İran tarafından finanse ediliyordu. İran’ın Nijerya’daki İslamî
Hareket'i de finanse ettiğine hiç şüphe duyulmuyordu. Zekzeki ve takipçileri
neden Nijerya ordusunun hedefi oldu peki? Bunun sebebi neydi?
Suudi
Arabistan ve Katar Suriye’de zemin kaybettikçe, İran’ın Rusya ve Suriye ordusu
safında savaşa girmesiyle bu iki ülke dünyanın diğer bölgelerinde İran’ın
çıkarlarına karşı hamleler yapmaya başladı.
Zekzeki
katliamı da tam olarak bu noktada gerçekleşti. Nimr’in ve diğer Şii isimlerin
idamı da buraya denk düşüyor. Tüm bunlar, Suudiler ve Katarlılar İran’ın vekil
güçleri ve İran’ın nüfuzuna karşı dünya genelinde saldırının birer parçası.”
Draitser’ın ifadesiyle, Suudiler Yemen’de
Husilerin iktidarı alması konusunda İran’ı suçluyorlar. Suudiler kanlı
çatışmaya bu sebeple dâhil oluyorlar. Suudiler ve Katarlar aynı zamanda Boko
Haram gibi terörist gruplar ve Müslüman Mağrip içinde El-Kaide gibi Vehhabi
İslam’ı ilham kaynağı olarak gören grupların desteği üzerinden Afrika genelinde
güç kazanıyorlar.
“Kanaatimce
Suudiler ve Katarlılar yüksek komutadaki Nijeryalı subaylara ciddi paralar
verdiler, hatta bunların arasında bir de general var. Burada amaç Zekzeki ve
hareketini silmek, böylelikle İranlılara bir mesaj vermek. Sanırım Nijerya
ordusunun İslamî Hareketi’nin tam tersi olan Boko Haram yerine Zekzeki’nin
hareketine odaklanmasının sebebi bu.”
Aralık’ta verdiği bir mülâkatta Nijerya’daki
İslamî Hareket’in sözcüsü İbrahim Musa da Draitser’ın şüphelerini dile getiriyor:
“Muhtemelen
bu hükümet eski cumhurbaşkanı Goodluck Jonathan’ın başlattığı işi bitirmeye
karar verdi. Kanaatimize göre bu komployu Vehhabiler, İsrailliler ve onların
Amerikalı sahipleri hazırladılar.”
Nijerya
İsrail’in En Büyük Müttefikidir
Yirminci yüzyılın sonlarından beri Nijerya
hükümeti ABD ve Suudilerin müttefiki olan İsrail ile güçlü stratejik ve
ekonomik bağlara sahip. İsrail’in sağcı Siyonist gazetesi Arutz Sheva Eylül 2014’te yaptığı haberde Nijerya’nın “İsrail’in en
büyük müttefiki” olduğunu söylüyor.
Arutz
Sheva muhabiri Jonny Paul şu bilgiyi
veriyor: “2012-2013 arası dönemde Nijerya’nın İsrail’e yaptığı ihracat 165
milyon dolardan 276 milyon dolara çıktı.” 50 kadar İsrail şirketi Nijerya’da
şube açarken, İsrail’de 5.000’in üzerinde Nijerya şirketi faaliyet yürütüyor.
Eylül 2015’te Mekke’de yaşanan, 700’den fazla
hacının öldüğü, 800’ünün yaralandığı izdiham sonrasında Suudi hükümeti önlem
almadıkları, alınan güvenlik önlemlerine uymadıkları için hacıları suçladı. Zekzeki,
bu olay üzerine “Suudi hükümetinin öldürdüğü bu hacıları suçlaması saçmalık,
bu, insanı aşağılayan bir yaklaşım, burada suçlu olan Suudi hükümetidir. Bu
sözleri trajedinin gerçek sebebini örtbas etmek için sarf ediyorlar.” dedi. Zekzeki,
Suudi kraliyet ailesini suçladı. İzdihamın yaşanmasının sebebi bu ailenin
bölgeye yaptığı ziyaretti. “Zekzeki’ye göre trajediye sebep olan, Suud
prensinin konvoyu idi. Zekzeki, bu suça iştirak eden herkesin ölüm cezasına
çarptırılması gerektiğini, binlerce masum hacının ölümüne sebep olduklarını
söyledi.”
Zekzeki’nin bu sözlerini aktaran The Daily Trustegazetesinde çıkan
haberde Zekzeki, sadece Mekke’deki felâket konusunda Suudi liderlerini
suçlamakla kalmadı, ayrıca tüm Ortadoğu’da yaşanan ızdırapta Suudilerin payı
olduğunu söylüyordu. “Suudiler dünyayı kandıramazlar, işledikleri suçlar ve
yaşanan trajedi konusunda kendilerini temize çıkartamazlar. Zira Yemen,
Bahreyn, Irak ve Suriye’de kendi din kardeşlerini öldürenleri tüm dünya
tanıyor.”
Demek ki Zekzeki, Nijerya Suudilerle diplomatik
bağlarını sağlamlaştırdığı bir süreçte tutuklandı. Nijerya Suudilerin gündeme
getirdiği “terörizm karşıtı” ittifakının bir parçasıydı. Hükümet sözcüsü Garuba
Şehu 17 Aralık’ta “bu ülke söz konusu ittifaka resmen davet edildi.
Cumhurbaşkanı Buhari bu konu üzerinde düşünüyor” diyordu.
Suudilerin öncülük ettiği terörizm karşıtı ittifak
eleştirilerle karşılandı. Bu eleştirileri dile getirenler söz konusu ittifakın
şüpheli olduğunu söylediler ve bunun Vehhabiliğin yayılması için kullanılacak
başka bir cephe olarak tanımladılar. Konuyla ilgili eleştiriler ayrıca bu
ittifakın El-Kaide, IŞİD ve Boko Haram’a ilham vereceği üzerinde duruyordu.
Aralık ayında New Eastern Outlook sitesi
de Zekzeki ve diğer isimlerin Suudilerin terörizme verdiği desteğe yönelik
gerçekleştirdiği saldırısına dâhil oldu:
“Gerçekte
onlarca yılın sunduğu kanıtların da ortaya koyduğu üzere aşırıcılara bağlı para
askerlerden oluşan ordulara Batı parasının, silâhlarının, desteğinin ve
talimatlarının aktığı ana kanal Suudiler. İslam’ın politik düzlemde saptırılmış
bir versiyonunu temsil eden Vehhabilikle beslenen bu ordulara söz konusu
destek, Batılıların ve Suudilerin Ortadoğu, Kuzey Afrika (MENA) ve diğer
bölgelere yönelik jeopolitik arzularını gerçekleştirmek için veriliyor.”
Zekzeki’nin Destekçileri Tutuklama Sonrası
Onun
Sağlığından Endişeliler
Bir ordu sözcüsünün Zekzeki ve takipçilerinin
ezilmesini savunması gerçekten şaşırtıcı. Zira bu hareket yıllardır barışçıl
sivil itaatsizlik eylemleri gerçekleştiriyor. Nijerya ordusu sözcüsü Albay Sani
Osman 16 Aralık’ta şunları söylüyordu: “Başkalarının yasal işlerini ve
faaliyetlerini icra etmesine mani olmaları, yolları bloke etmeleri sebebiyle
Şii grubu üyeleri insanların hayatlarını kaybetmesine sebep oldular.” Devamında
albay şunları ifade ediyordu:
“Bu
grup yıllardır yolları kapatıyorlar, sıradan yurttaşları tehdit ediyorlar,
onların güçlüklerle yüzleşmesine sebep oluyorlar, günlük hayatı rahatsız
ediyorlar. Çünkü bunlar kanuna aykırı mıdır değil midir, yapılan eylem kanunî
midir değil midir hiç bakmadan kamusal alanı kullanma konusunda ısrar ettiler.
Bu durum asla hoşgörülemez ve kesinlikle engellenmelidir.”
Hoşgörülmeyen koşullar karşısında bir insanî hak
olarak kabul edilen sivil itaatsizlik ordunun zulmünü, Zekzeki’nin oğullarından
Ali’nin ve diğer yüzlerce kişinin ölümünü asla meşrulaştıramaz.
Zekzeki ve karısı Ziynet birkaç gün ortadan
kayboldu. Sonra Nijerya polisi Aralık sonunda onların gözaltında olduğunu,
tutuklama esnasında aldıkları yaralar yüzünden tedavi gördüğünü kabul etti.
Nijerya polisi müfettişi “emrin yukarıdan geldiği”ni, tek bir destekçisinin
bile Zekzeki ile temas kuramayacağını söyledi. Zekzeki’nin hareketine mensup
kişiler her ne kadar barışçıl hareket edeceklerini ısrarla dile getirseler de
Nijerya ordusu hareketin Zarya’daki kurmay başkanına suikast düzenleyeceğini
söyleyip durdu.
Zekzeki’nin İslamî Hareket'i hakları ve liderleri
için gösteriler düzenlemeye devam ediyor. Harekete mensup bir grup kadın 6
Ocak’ta Zekzeki ve diğer tutuklu Şii Müslümanların serbest bırakılmasını talep
etmek için bir yürüyüş düzenledi.
“Çoğunluğu
siyah giyinmiş kadınlar Kaduna’daki Nijerya Gazeteciler Sendikası bürosuna
yürüdüler. Ellerinde dövizlerle liderlerinin ve hareketin diğer üyelerinin
serbest bırakılmasını talep ettiler.”
Şii Kadın Kolu sekreteri Haciya Ayşe Hasan
gazetecilere hükümetin “ölümlerden etkilenen tüm ailelere ve tüm ilişkilere
Diyya (kan parası) ödemeyi” kabul etmesi gerektiğini söylüyor:
“Şeyh
Zekzeki ve karısının derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasını talep ediyoruz.”
ABD dışişleri bakanlığı bile katliamın
soruşturulmasını talep eden insan hakları savunucuları korosuna katıldı ama
muhtemelen Nijerya gerekli hızlılıkta harekete geçmeyecek. Zekzeki’nin
tutuklanması ülkede muhalif seslerin ezildiği bir dönemde gerçekleşti. Polis
Biafralı ayrılıkçı grubun lideri Nnami Kanu’yu hâlâ elinde tutuyor. 18 Aralık
günü Nijerya güçleri Kanu için yapılan yürüyüşte beş kişiyi vurup öldürdü.
Nijerya güvenlik şefi Sambu Dasuki de gözaltında. Onun gözaltına alınmasının
sebebi, Boko Haram’la mücadele için ayrılan fondan zimmetine para geçirdiği
iddiası.
2 Ocak’ta eski kültür bakanı Femi Fani-Kayode Twitter’da
Zekzeki ve diğer tutsaklara yapılan kötü muamele konusunda uyarıda bulunuyor.
Draitser’a göre, bu saldırıların bir suç ortağı da
Amerika. “Nijerya’daki istikrarsızlık ABD eliyle kışkırtılıyor, zira ABD
Nijerya’yı temelleri zayıf bir vekil ülke ve müttefik olarak görüyor.
Hatırlayın, Nijerya son birkaç yıldır Çin’le önemli işlere imza atmıştı.”
Eylül’de International
Policy Digest için yazılar yazan Taylor Butch “Nijerya Çin’in yeni en iyi
arkadaşı” olduğunu söylüyor.
“On
yıl önce stratejik ilişkiler kurmalarından beri Çin ve Nijerya arasında iki
taraflı işleyen ticaret ilişkileri arttı.”
Petrol zenginlerinin Suudilerle İran, ABD ile Çin arasında
yaşanan kavgada sahip olduğu güç karşısında, Nijerya halkının çilesi bir süre
daha devam edecekmiş gibi görünüyor.
Bu noktada Draitser şu
sonuca ulaşıyor: “Sanırım tanık olduğumuz şey, ABD’nin Nijerya’nın diğer safa
geçmesine mani olmaya dönük çabaları.”
Kit O’Connell
15 Ocak 2016
15 Ocak 2016
0 Yorum:
Yorum Gönder