05 Ocak 2016

,

Beyaz Milisler


Şu an itibarıyla birçok insan, ABD hükümetinin toprak yönetim politikalarına, yeterince kabul ve saygı ile yaklaşmamasına karşı çıkan Avrupalı (beyaz) milislerin Doğu Oregon’a nasıl üşüştüğünü işitmiştir. Bu milisler Portland’ın doğusunda, beş saat uzaklıkta bulunan Burns kasabasına 30 dakikalık mesafedeki devlete ait bir kuş gözetleme alanını işgal ettiler. Bu protestoda “gerçek Amerikan vatanseverliği”ni göstermek amacıyla Amerikan bayrağı kullanıldı ve “Tanrı’nın takdiri”ne atıfta bulunup duruldu. Elbette bu insanlar ortak kimi özelliklere sahip: Avrupalılardı, çoğu yaşlıydı, ideolojik olarak sağcıydı ve büyük kısmı kurgu ile gerçek arasında ayrım yapamaz durumdaydı. Birçoğunuz bu insanları gayet iyi tanıyorsunuz, çünkü bunlar sizin babanız, ağabeyiniz, oğlunuz, kızınız, anneniz, kocanız, eşiniz vs. Dolayısıyla, bu insanları neyin harekete geçirdiğini anlamak için vakit harcamaya da gerek yok. Bunları anlamak öyle zor bir iş de değil. Bunlar zulmün tadına ilk kez varmış, kendisini haklı gören Avrupalılar. Oysa bizler bu zulme yüzlerce yıldır maruz kalıyoruz. Dolayısıyla bu insanların tepkisi şaşırtıcı değil, kimseyi hayal kırıklığına da uğratmamalı. Asıl bıktırıcı ve mide bulandırıcı olan, bizim Avrupalı müttefiklerimizin bu sağcı akrabalarının, komşularının ve cemaat üyelerinin eylemlerine sürekli tepki geliştiriyor olmaları.

Doğu Oregon’daki bu en son milis eyleminden beri sosyal medya bilinçli beyazların tepkileriyle doldu taştı. Beyaz toplumun bu en güzide kesiminin ürettiği tepkiyi Afrika toplumu içerisinde polis karşıtı terörizme karşı protestolara yönelik beyaz milislerin tepkisiyle kıyaslamak mümkün. Kanaatimce bu “müttefikler” beyaz milisler gibi bir duruş sergilediğimiz vakit devlet eliyle öldürülmeyeceğimizi söylüyorlar. Sanki bizim bu konuyla ilgili bir sözümüz yokmuş gibi. Beyaz solcuların analizlerinin en güçlü yanı bu. Diğer yandan da bu milis eylemini yapan kardeşlerinin bu işte parmağı olmadığını açıklığa kavuşturmak için beyaz milisler marjinalleştirilip duruluyorlar.

Bunlarda yeni bir şey yok, abartılacak bir yan da. Milislerin işgal ettikleri topraklar onlarca yıl önce o topraklardan çıkartılmış Paiute yerlilerinin atalarına aitti. Bu yerliler hâlâ hayatta ve bugün Burns’de çekinerek yaşıyorlar. Beyaz milisler yerlilerin topraklarını işgal edip oralara yerleşenlerin en son versiyonundan başka bir şey değiller. Bunların ABD hükümetine meydan okumayla ilgili gündemleri kapitalist sistemde sömürülen emekçiler ve yerlilerin toprakları üzerinde hangi beyazların iktidar sahibi olacağına karar vermek amacıyla Avrupa’da süren sınıflar mücadelesinin yeni bir tezahüründen başka bir şey değil. Bu grubun lideri Ammon Bundy adında biri. Bu adam Nevada’da beyaz milislere evsahipliği yapan beyaz üstünlükçü Cliven Bundy’nin oğlu. Diğer bir isimse İslam karşıtı beyaz aktivist Jon Ritzheimer. Bu da ideolojik beyaz üstünlükçülüğün bu milis hareketinin temelini teşkil ettiğini doğruluyor. O hâlde beyazların “hükümete karşı silâh almalıyız, kıyımdan geçirileceğiz” diye sosyal medyada mesajlar yağdırmasına hiç gerek yok. Biz sizden daha iyi kavrıyoruz meseleyi, böylesi kötü zamanlarda söz konusu çelişkilerin nasıl bir hâl aldığını. Sizden tek istediğimiz, bu insanların sizin insanlarınız olduğunu anlamanız. Facebook’ta “lanet olsun şu milislere” diye yazmak yerine oturun, hısım akrabanızı örgütlemek için kapsamlı bir strateji geliştirin. Onlara asıl kavganın kapitalist sisteme karşı verilmesi gerektiğini öğretin. Bu sistemin Afrikalılara ve yerlilere de zulmettiğini söyleyin. Sokaklarda bizim insanlarımızı o ajanları ile vuran devlete karşı yaptığımız protestolardaki öfkeyle onların öfkesinin arasında bir fark olmadığını izah edin. Onlara, mücadelemize somut bir destek sundukları gün bu zulmün biteceğini anlatın (onlar bilsinler, bizim her zaman yoksul, çile çeken Avrupalılarla dayanışma içerisinde olduğumuzu). Diğer beyazları eğitmek için bir kıyaslama maksadıyla bizden istifade edin en azından. Bu bilgiden yararlanmak suretiyle çok hayırlı bir iş yapmış olursunuz.

Bu çok önemli bağı kurmak beyaz solun sorumluluğudur. O bağı kurmanız mümkün. Biz kuramayız, çünkü bu insanlar bize güvenmemek üzerine programlanmışlar. Oysa bu insanlar sizin akrabalarınız. Komşularınız. İş arkadaşlarınız, dostlarınız. Onların anlayacakları dilden konuşabilirsiniz. Onları etkileyebilirsiniz. Onları örgütleyebilirsiniz. Peki ama neden yapmıyorsunuz bunları? Biz kendi insanımızı kapitalist sisteme karşı örgütlüyoruz, öte yandan da bir başına, başkalarından gayrı bir iş yapamayacağımızı görüyoruz. Tarih kapitalist sistemin Afrikalı kitlelere ve diğer adalet mücadelelerine karşı Avrupalı yoksul emekçileri birer nefer olarak nasıl kullandığına dair örneklerle dolu. Ku Klux Klan’ın ve neonazi gruplarının işçi sınıfı içerisinde üye bulmasının nedeni bu. Bu milislerin ekseriyetinin işçi sınıfına mensup beyazlar olmasının sebebi bu. Mesele, bu insanları bilinçlendirecek aktif ve kesintisiz bir politik eğitimin verilmiyor oluşu. Başka bir deyişle, siz ilerici olduğunu söyleyen beyazlar, yapmanız gereken işi yapmıyorsunuz. Bu nedenle biz böylesi olaylara tanık olduğumuzda sizin nasıl ve neden hata yaptığınız geliyor aklımıza. Her sağcı milisin varlığı sizin sorumluluklarınızdan kaçışınızın bir kanıtı. Bir köpeği kediyi kovaladı diye suçlayamayız, dolayısıyla bu milislerin yaptıkları işlerden daha iyi şeyler yapmasını bekleyemeyiz. Onlardan daha çok şey bildiğinize göre, suçlanacak olan da sizlersiniz. Esasında bu laflara bile gerek yok, çünkü siz de çelişkilerin gayet net bilincindesiniz. O hâlde işe aile üyelerinizden başlayın, yoksa sonra sizler arasındaki farktan bahsetmek bizim için güç olabilir.

Ahjamu Umi
3 Ocak 2016
Kaynak

0 Yorum: