23 Ocak 2016

, ,

Kürdistan’ın Siyonistleşmesi


Jeff Halper’ın son kitabı War Against the People [“Halka Karşı Savaş”], özünde şu bitmek bilmeyen teröre karşı savaşta bizlerin birer Filistinliye dönüştüğümüzü söylüyor. Filistin meselesi küreselleşti ve bu, Halper’ın ifadesiyle, İsrail’in “güvenlik tekeli ve güvenlik tekeline dayalı savaşı”nın bir sonucu. Irak ise söz konusu gelişmenin somut bir tezahürü. Bu bağlamda Irak’ı yaşanan tarihsel ve günümüze ait olaylar var etti. İsrailleşme ise yavaş ve istikrarlı bir biçimde Irak’ın Kürd bölgesinde karşılığını buluyor.

ABD’nin Irak’ı işgal etmesini motive eden şey, İsrail lobisiydi. İşgal, İsrail’in politik ve bölgesel çıkarlarına uygundu. Zira İsrail, güvenlik anlayışı ve teröre karşı savaş üzerinde duruyordu. Aynı lobi İran’la ilişkili olarak da benzer bir askerî çözümü dayattı. Irak’ta ortaya çıkan sonuçlar, IŞİD, artan güvensizlik ve terör karşısında kimilerini rahatsız etti.

Irak-Suriye İslam Devleti ile İsrail-Suriye Yahudi Devleti arasında rahatsız edici benzerlikler var. Bu bağlamda Irak’ın Kürd bölgesi ve Irak Kürdleri 2003 Irak işgali bağlamında ilginç bir konuma sahip oldular. Kürdlerle İsrailliler arasında doğrudan veya dolaylı işleyen politik ve ekonomik ilişkiler karşısında aradaki ilişki, güvenlik, işbirliği, eğitim ve yardım ile bağlantılı. Bu ilişki, Irak Kürdlerinin İsrail’e petrol ihraç etmeleri, aynı zamanda Netanyahu’nun Kürd devletini desteklemesi ile daha da güçlendi.

Dolayısıyla İsrail adalet bakanının bağımsız Kürd devleti ile ilgili olarak yaptığı “onlara yardım etme zamanı” açıklaması, Kürdler ve İsrail arasındaki ilişkilerin resmileştirilmesi süreci olarak görülmeli. Tabii, İsrail’in haklı olarak Kürdlerin kendi kaderini tayin hakkını desteklerken, Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını haksız bir biçimde inkâr etmesi arasında belirli bir çelişki söz konusu. Bu da Halper’ın başka bir gelişmeye dönük vurgusunu haklı çıkartıyor. Zamanlama asla tesadüfî değil.

Peşmerge, IŞİD’le savaşma kılıfı ardında Irak’taki köyleri yıkarak Arapsızlaştırma sürecini hızlandırıyor. Bu ev yıkma taktiği İsrail Ev Yıkımlarına Karşı Çalışma Komitesi olarak bilinen örgüte işaret ediyor. Arapsızlaştırma, Siyonizmin özü. Bu işte İsrail devletinin güvenlik aygıtı kullanılıyor. Filistinliler, bu Arapsızlaştırma politikasını Nekbe olarak biliyorlar. Bu politika, İsrail eliyle Kürdlere ihraç ediliyor. Söz konusu politika, İsrail’de standart bir prosedür olarak kullanılıyor.

Irak’ta kendi bölgelerine kaçan Arap mültecilerin Kürdlerle ilişkisine dair bilgiler, İsrail’in Filistinlilerle ilişkisine dair endişelere benzer endişeler içeriyor. İsrail, Filistin toprağını Yahudileştiriyor. Kürdlerin de benzer hamleler yaptığı iddia ediliyor. Kendi kaderini tayin hakkı anlayışına ve devletleşmeye dönük atıf Araplar hilafına yapılıyor. Halper’ın “bu bitmek bilmeyen teröre karşı savaşta hepimiz Filistinli olduk” sözü geçerliliğini koruyor. Kürdler de Siyonizmle ortak ideolojik bakış açısı üzerinden belirli bir konum alıyorlar. Buradaki soru şu: Kürdler, Filistinli olmamak için hayatta kalmaya dair bir taktik mi geliştiriyorlar yoksa ırkçılık, yerleşimcilik, ırk ayrımcılığı ve zulme cevaz mı veriyorlar? Ortadaki hakikat ne olursa olsun yaşananlar rahatsız edici ve sorgulamayı bile gerektirmeyecek biçimde uygunsuz.

Ahmed Musa
Kaynak

0 Yorum: