Halkların
Uluslararası Mücadele Birliği (ILPS) üyelerine, koronavirüsün sebep olduğu
sağlık krizi konusunda harekete geçme çağrısı yaptı. 16 Mart 2020 tarihi
itibarıyla 150 ülkede 167.000 üzerinde vaka var ve bunların altı binden fazlası
ölümle sonuçlandı.
Küresel
salgın, kapitalizmin halklara hizmet etme becerisine sahip olmadığını ortaya
koymuştur.
Virüse
en fazla sağlık hizmetlerine ve hastanelere erişme ihtimali zayıf olan, düşük
ücretler alan veya az gelire sahip işçiler maruz kalıyor. Öte yandan neoliberal
rejim, Avrupa’da ulusal sağlık sistemlerini paramparça etti ve özelleştirdi. Bu
da sağlık krizinin daha da fazla derinleşmesine neden oldu.
Büyük
ulusötesi ilâç şirketlerinin tekeline teslim olmuş, özelleştirme sürecinin
kurbanı sağlık sistemleri, test, takip, kontrol ve tedavi çalışmaları türünden
geniş ölçekli önleyici faaliyetleri yürütemeyecek durumda. Halkın mevcut sağlık
sistemlerine dönük güveni hızla azalıyor.
Birçok
kapitalist ülkede devlet makamları, koronavirüs krizi ve ekonomik kriz
karşısında kendi ekonomilerini canlandırmak için çırpınıp duruyor, bu amaçla
felâketi önlemek için ülke ekonomilerine milyarlarca dolar pompalamak için
uğraşıyor.
Devasa
meblağlara ulaşmış borçlar ve bütçe açıkları yanında faizin ekonominin krize
sürüklendiğinin delili olarak, kapitalist ülkelerin işleri tarihteki en düşük
düzeye geriledi, koşullar giderek ağırlaştı.
Küresel
salgın ve ekonomik kriz ilk gününden beri kötü yönetildi, bunun sebebi, birçok
ülkede kapitalist kurumların üzerlerine geçirdikleri neoliberalizm denilen dar
ideolojik ceketti. Neoliberalizm, son kırk yıldır kemer sıkma politikaları
uyguladı, mevcut sağlık krizinin çözüme kavuşturulması için gerekli olan sağlık
hizmetlerine ve halkla alakalı diğer hizmetlere ayrılan bütçeyi kıstı.
Bu
süreçte tek tek kişilerin ellerini yıkaması ve sosyal mesafe yükümlülüğünü
yerine getirmesi işe yarasa da toplamda geniş ölçekli tehditlerin ortadan
kaldırılmasına bu tür tekil adımlar katkı sunmayacak.
ABD
gibi birçok ülke, birincil değil, ancak ikincil veya üçüncül önleyici sağlık
tedbirlerine başvurabiliyor. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Teşkilâtı,
salgının baş gösterdiği günden meseleyi iki ay sonra uluslararası
gündeme taşıdı, şimdi ise iki kurum da dayanışmacı müdahale fonu için para
toplamakla meşgul. Dünyadaki tekelci kapitalist sistem krizde olduğu için
kaynaklar da giderek daralıyor. İşçiler, işlerini ve geçim imkânlarını
yitiriyor.
O
ümitsiz hâlleriyle virüsü kontrol altına alamayan kimi hükümetler, tıbbi
çalışmalar yerine tecrit yöntemine, hatta askerî müdahaleye başvurdu.
Cumhurbaşkanı Duterte’nin liderliğinde hareket eden Filipin hükümetinin aldığı
bir aylık tecrit, sıkıyönetime evrildi. Esnek çalışma ile ilgili düzenlemeler
devreye sokuldu, toplantılar, mitingler ve her türden insan hakları
çalışmalarına yasak geldi.
ILPS,
süreçten etkilenen işçilerin gelirlerinin ve test-tedavi imkânlarına ücretsiz
erişiminin güvence altına alınmasını istiyor. Hükümetler, virüsün bulaşma
ihtimali bulunan kesimleri öncelikli hâle getirmeli. Muktedirler, bu süreçte
sağlık krizi konusunda hesap vermeliler. Sosyal mesafelenme, salgını yönetmek
için başvurulacak bir yol olsa da toplumsal dayanışmayı, politik örgütlenme
pratiğini ve politik eylemliliği yok etmek için kullanılmamalı.
Halk,
birlik olup sağlık hizmetleri konusunda kendi kolektif çalışmalarını devreye
sokmalı. Şirketlerin açgözlülüğü ve emperyalist politikaların karşısına halk
sağlığı ile çıkılmalı.
Kapitalizmin
sebep olduğu bu ve buna benzer sorunlar, ancak işçilerin üretim ve zenginlik
üzerinde sosyalist mülkiyet ilişkisini tesis etmesiyle, sağlığın ve halkı
ilgilendiren diğer hizmetlerin toplumun kontrolüne girmesiyle, kâr amaçlı
üretimin ve hizmet sunumunun ortadan kaldırılmasıyla çözüme kavuşturulabilir.
ILPS
17 Mart 2020
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder