Ne
yazık ki Manifesto’nun bu yeni
baskısına önsözü tek başıma yazmak zorunda kaldım. Avrupa ve Amerika’daki tüm
işçi sınıfının herkesten daha fazla borçlu olduğu insan olarak Marx, şu an
Highgate Mezarlığı’nda yatıyor, mezarının üzerindeki ilk ot bitti bile. 14 Mart
1883’te öldüğünden beri Manifesto’yu
gözden geçirme veya ona ek yapma gereğini pek duymadım. Ama gene de şunları
açıktan bir kez daha dile getirmeyi gerekli görüyorum:
Manifesto’ya hâkim
olan temel düşünce, ekonomik üretimin, her tarihsel döneme denk düşen toplumun
ana yapısının o dönemin politik ve düşünsel tarihinin temelini teşkil ettiği;
(toprak üzerindeki ilkel komünal mülkiyetin dağılmasından beri) tüm tarihin
sınıf mücadeleleri, toplumsal evrimin farklı aşamalarında cereyan eden
sömürülen sömüren, ezenle ezilen sınıflar arasındaki mücadelelerin tarihi
olduğu, bu mücadelenin günümüzde sömürülen ve ezilen sınıfın (yani
proletaryanın) kendisini sömüren ve ezen sınıftan ancak tüm toplumu sömürüden,
zulümden ve sınıf mücadelelerinden sonsuza dek kurtardığı takdirde kurtarabileceği
bir aşamaya ulaştığına dair bu temel fikir, sadece ve tek başına Marx’a aittir.[1]
Bunu zaten birçok yerde dile getirmiştim. Ama artık
bu ifadenin Manifesto’nun girişinde
de yer almasının vaktidir.
Frederick
Engels
28 Haziran 1883
Londra
Dipnot
[1] “Bu ifadeyi Manifesto’nun İngilizce baskısına yazdığım önsözde şu şekilde dile
getirmiştim: “Kanaatimce Darwin’in teorisinin biyoloji konusunda yaptığını
tarih konusunda yapmak suretiyle biz, 1845’ten önce fikri düzlemde birbirimize
yakınlaşmışız. Bu görüşü Marx’tan bağımsız olarak İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu eserimde dile getirmiştim.
1845 baharında Brüksel’de Marx’la bir kez daha bir araya geldiğimizde onun bu
fikri çoktan geliştirmiş olduğunu ve onu burada ifade ettiğimden daha yalın ve
net bir biçimde ortaya koyduğunu gördüm.” [Engels’in Manifesto’nun 1890 tarihli Almanca baskısına düştüğü not]
0 Yorum:
Yorum Gönder