Kapitalistlerin Acziyeti ve Açgözlülüğü
Macron hükümeti bu kriz karşısında öyle suçlu ki,
öyle sorumsuzca hareket ediyor ki onu nefret değil, ancak isyan paklar.
Aşağıda devlet yetkililerine ve onların
koronavirüs krizi karşısında işledikleri suçlara yönelik öfke ve nefrete dair
değerlendirmelere yer verilecek.
Bildiğimiz gibi burjuva devletin asli rolü,
kapitalist sınıfın çıkarlarını savunmaktır. Zaten bu sınıf da söz konusu işi
bin bir suç işleyerek yapar.
Koronavirüs krizi gibi büyük krizler karşısında
burjuva sınıfın çirkin yüzü daha da görünür hâle gelir. Kapitalistler, sağlığımızı
eskiden olduğu gibi bugün de kendi kârlarına feda ederler!
Bilim insanları Ocak’tan beri küresel salgın riski
konusunda uyarılarda bulunmasına karşın devlet, krize uzun sürece cevap
geliştirmeyerek suç işledi. Onun ilk suçu buydu. Fransa’ya virüsün yayılmasına
mani olacak tedbirler almak yerine hükümet, ekonomiyi kurtarmayı ve halkı
ürkütmemeyi tercih etti. Hükümetin niyeti, küresel salgın dünya genelinde milyonlarca
ölüme sebep olabilecek düzeye ulaşana dek ekonomiyi ayakta tutmaktı.
İkinci suçun tarihi eski, ama sonuçlarının
bedelini bugün ödüyoruz: kamu hastanelerinin desteklenmesi noktasında tasarrufa
gidildi. Bir dizi hükümet, kamu hastanelerinin güçsüzleştirecek adımlar
dâhilinde yeterince personeli işe almadı, tıbbi ekipmana gerekli yatırımı
yapmadı.
Sonuçta insanî ve maddi kaynaklar tükendi, bu da hastanelerin
tüm hastalara bakmasını imkânsız hâle getirdi, buna bağlı olarak da sağlık
emekçilerine virüs bulaşma oranı arttı. Ülkenin belirli yerlerinde yoğun bakım
üniteleri yetersiz. Dolayısıyla birkaç gün içerisinde sağlık çalışanları, kimin
öleceği kimin yaşayacağı ile ilgili o zor seçimi yapmakla yüzleşecekler.
Hükümetin üçüncü suçu ise onun salgına karşın,
ekonomik üretimin devamlılığını ne pahasına olursa olsun sağlamak istemesi. Macron
birçok kez şunu söyledi: “Ekonominin hayrı için tüm çalışanlar işlerine gitmeye
devam etmeli.”
Oysa bu, tümüyle sorumsuzluk. Bugün kapitalistler,
fabrikalarını ve inşaat sahalarını işletmeye devam ediyorlar. İşçiler işe
gitmek için evlerinden çıkıyor, virüs bu insanlara bulaşıyor veya işçiler kendi
arkadaşlarına virüs bulaştırıyor.
Öte yandan hastaneler çökmüş durumda. Kapitalistlerin
ve hükümetin emtia üretimini ne pahasına olursa olsun sürdürme inatçılığı, muhtemelen
virüs bulaşmış insan sayısının, dolayısıyla ölü sayısının katlanarak artmasına
neden olacak.
Bugün alınması gereken yegâne karar, tüm önemsiz
üretim birimlerinin (tesislerin, fabrikaların) kapatılmasıdır. Sadece gıda,
temizlik ürünleri, tıbbi teçhizat üreten fabrikalar, elektrik santralleri ve
bağlantılı kuruluşlar, internet sağlayıcılar, atık yönetimi veya su arıtma ile
ilgili yerler açık bırakılmalı.
Buna karşın Macron, milyarder dostlarını korumayı,
Amazon depolarında, önem arz etmeyen fabrikalarda ve atölyelerde işçilere virüs
bulaşmasına izin vermeyi tercih etti.
Bu sektörlerdeki işçiler şunu bilmeli:
Hepiniz işten çıkma hakkınızı kullanabilirsiniz,
bu hakkı kullanmaktan asla tereddüt etmeyin, kendinizi koruyun, akrabalarınızı,
yakınlarınızı koruyun, hastane çalışanlarını ve tüm halkı koruyun!
Bugün halkın büyük bir kısmı hükümete karşı nefret
dolu. Bu nefret, devletin acziyeti, kapitalistlerin de kâr oranlarını binlerce
insanın canı pahasına koruma arzusu ile ilgili. Nefret, bir yandan da evde
kalmaları gerekirken insanların işe gitmek zorunda olmaları ile bağlantılı. Takım
elbiseli insanlar, bu krizin kahramanları kendileriymiş gibi ortalıkta kasıla
kasıla yürüyüyorlar. Halk bu insanlardan nefret ediyor, çünkü asıl
kahramanların takım elbiseliler değil, beyaz önlüklüler olduğunu biliyor. Halk,
kamu hizmetlerinin paraya ihtiyaç duyduğu koşullarda şirketleri kurtarmak için
devletin 300 milyar dolarını harcamaya hazırlanan hükümetten nefret ediyor.
Burjuvazi gene de dikkatli adım atmalı, zira bu
salgın bittiğinde süreç isyana doğru evrilebilir çünkü biz, kardeşlerimizin,
anamızın babamızın, dostlarımızın ölmesine izin verdiğiniz için sizi asla
bağışlamayacağız.
Sevgili okurlarımız;
kendinize dikkat edin, sevdiklerinize dikkat edin, mümkün oldukça evde kalın, süreçten
zarar görme ihtimali bulunan komşularınıza yardım edin, kendilerini yalnız
hissedenlere telefonla dost sıcaklığını hissettirin.
Si tu veux mon avis
[“Fikrimi Sorarsan”]
20 Mart 2020
0 Yorum:
Yorum Gönder