23 Mart 2020

,

Küresel Sağlık Krizi


Küresel Sağlık Krizi:
Kapitalistlerin Acziyeti ve Açgözlülüğü
Macron hükümeti bu kriz karşısında öyle suçlu ki, öyle sorumsuzca hareket ediyor ki onu nefret değil, ancak isyan paklar.
Aşağıda devlet yetkililerine ve onların koronavirüs krizi karşısında işledikleri suçlara yönelik öfke ve nefrete dair değerlendirmelere yer verilecek.
Bildiğimiz gibi burjuva devletin asli rolü, kapitalist sınıfın çıkarlarını savunmaktır. Zaten bu sınıf da söz konusu işi bin bir suç işleyerek yapar.
Koronavirüs krizi gibi büyük krizler karşısında burjuva sınıfın çirkin yüzü daha da görünür hâle gelir. Kapitalistler, sağlığımızı eskiden olduğu gibi bugün de kendi kârlarına feda ederler!
Bilim insanları Ocak’tan beri küresel salgın riski konusunda uyarılarda bulunmasına karşın devlet, krize uzun sürece cevap geliştirmeyerek suç işledi. Onun ilk suçu buydu. Fransa’ya virüsün yayılmasına mani olacak tedbirler almak yerine hükümet, ekonomiyi kurtarmayı ve halkı ürkütmemeyi tercih etti. Hükümetin niyeti, küresel salgın dünya genelinde milyonlarca ölüme sebep olabilecek düzeye ulaşana dek ekonomiyi ayakta tutmaktı.
İkinci suçun tarihi eski, ama sonuçlarının bedelini bugün ödüyoruz: kamu hastanelerinin desteklenmesi noktasında tasarrufa gidildi. Bir dizi hükümet, kamu hastanelerinin güçsüzleştirecek adımlar dâhilinde yeterince personeli işe almadı, tıbbi ekipmana gerekli yatırımı yapmadı.
Sonuçta insanî ve maddi kaynaklar tükendi, bu da hastanelerin tüm hastalara bakmasını imkânsız hâle getirdi, buna bağlı olarak da sağlık emekçilerine virüs bulaşma oranı arttı. Ülkenin belirli yerlerinde yoğun bakım üniteleri yetersiz. Dolayısıyla birkaç gün içerisinde sağlık çalışanları, kimin öleceği kimin yaşayacağı ile ilgili o zor seçimi yapmakla yüzleşecekler.
Hükümetin üçüncü suçu ise onun salgına karşın, ekonomik üretimin devamlılığını ne pahasına olursa olsun sağlamak istemesi. Macron birçok kez şunu söyledi: “Ekonominin hayrı için tüm çalışanlar işlerine gitmeye devam etmeli.”
Oysa bu, tümüyle sorumsuzluk. Bugün kapitalistler, fabrikalarını ve inşaat sahalarını işletmeye devam ediyorlar. İşçiler işe gitmek için evlerinden çıkıyor, virüs bu insanlara bulaşıyor veya işçiler kendi arkadaşlarına virüs bulaştırıyor.
Öte yandan hastaneler çökmüş durumda. Kapitalistlerin ve hükümetin emtia üretimini ne pahasına olursa olsun sürdürme inatçılığı, muhtemelen virüs bulaşmış insan sayısının, dolayısıyla ölü sayısının katlanarak artmasına neden olacak.
Bugün alınması gereken yegâne karar, tüm önemsiz üretim birimlerinin (tesislerin, fabrikaların) kapatılmasıdır. Sadece gıda, temizlik ürünleri, tıbbi teçhizat üreten fabrikalar, elektrik santralleri ve bağlantılı kuruluşlar, internet sağlayıcılar, atık yönetimi veya su arıtma ile ilgili yerler açık bırakılmalı.
Buna karşın Macron, milyarder dostlarını korumayı, Amazon depolarında, önem arz etmeyen fabrikalarda ve atölyelerde işçilere virüs bulaşmasına izin vermeyi tercih etti.
Bu sektörlerdeki işçiler şunu bilmeli:
Hepiniz işten çıkma hakkınızı kullanabilirsiniz, bu hakkı kullanmaktan asla tereddüt etmeyin, kendinizi koruyun, akrabalarınızı, yakınlarınızı koruyun, hastane çalışanlarını ve tüm halkı koruyun!
Bugün halkın büyük bir kısmı hükümete karşı nefret dolu. Bu nefret, devletin acziyeti, kapitalistlerin de kâr oranlarını binlerce insanın canı pahasına koruma arzusu ile ilgili. Nefret, bir yandan da evde kalmaları gerekirken insanların işe gitmek zorunda olmaları ile bağlantılı. Takım elbiseli insanlar, bu krizin kahramanları kendileriymiş gibi ortalıkta kasıla kasıla yürüyüyorlar. Halk bu insanlardan nefret ediyor, çünkü asıl kahramanların takım elbiseliler değil, beyaz önlüklüler olduğunu biliyor. Halk, kamu hizmetlerinin paraya ihtiyaç duyduğu koşullarda şirketleri kurtarmak için devletin 300 milyar dolarını harcamaya hazırlanan hükümetten nefret ediyor.
Burjuvazi gene de dikkatli adım atmalı, zira bu salgın bittiğinde süreç isyana doğru evrilebilir çünkü biz, kardeşlerimizin, anamızın babamızın, dostlarımızın ölmesine izin verdiğiniz için sizi asla bağışlamayacağız.
Sevgili okurlarımız; kendinize dikkat edin, sevdiklerinize dikkat edin, mümkün oldukça evde kalın, süreçten zarar görme ihtimali bulunan komşularınıza yardım edin, kendilerini yalnız hissedenlere telefonla dost sıcaklığını hissettirin.
Si tu veux mon avis
[“Fikrimi Sorarsan”]
20 Mart 2020

0 Yorum: