“Trolleme”, internet ortamındaki forumlarda ve sosyal medyada kişilerin kavgaya,
tartışmaya dâhil olmasını, ardından da ani ve düşünmeden tepki geliştirmesini
sağlamak için başvurulan bir yöntem. Hareketli oltalar ve renkli yemlerle
balığın yakalanmasını ifade ediyor. Bu hâliyle “Trolleme” kelimesini Türkçede “yemleme”
kelimesiyle karşılamak mümkün.
Her
çözüm sürecinde sosyalist harekete bu türden yemler ve oltalar sallanıyor.
Bugün o sallanan yemlerin ve oltaların sebebini sorgulamak gerekiyor.
Dem Parti eşbaşkanı Bakırhan, son açıklamasında sosyalist hareketi trollüyor. Bakırhan, Öcalan’ın Marx’ın öldüğü için tamamlayamadığı kitabını yazdığını söylüyor. Bu ülkede Bakırhan’ın ağzının ortasına Kapital’i çarpacak kimse bulunmuyor!
Bunu
yapacak hiçbir örgüt yok, çünkü herkes, Marksizm-Leninizm denilen yükten ve
kirden kurtuldu. Bu nedenle, her çıktığı sempozyum ve panelde Marksistleri
trolleyen, bıyık altındaki müstehzi gülüşüyle onları alaya alan Cengiz Çiçek
gibi isimlere paye veriliyor. Egemenlerle kurulan somut ilişkilerin kibri sebep
oluyor o istihzaya.
Bakırhan,
aslında Kapital’in eksik cildinden söz ediyor. Kapital’in
planlaması dâhilinde Marx’ın son cildi devlet meselesine ayırdığı söylenir.
Ölümü üzerine bu cilt yazılamamıştır. Engels’in sonrasında Alman
sosyalistleriyle yürüttüğü polemiklerin bu cilde dair notlar içerdiği iddia
edilir. İşte uzun mapusluğu süresince Öcalan, devlet meselesini çözümlemiş, bir
sonuca ulaştırmış, teorinin ipini Marx ve Marksizmi aşan bir kazığa
bağlamıştır. Demokratik modernite, her derdin devasıdır.
Bu
deva, sermaye lehine devletin “zayıflatılması” projesiyle ilgilidir. Devletler,
zayıfladıkları dönemde şirketleşerek veya belirli işlerini şirketlere
devrederek ayakta kalmaya çalışmışlardır. Sol da burada dönüşmüş, uluslararası sermayeye
bağlanmış, söz konusu bağlanmayı “enternasyonalizm” ambalajına sarmıştır. Uluslararası
sermayeyle özdeşleşen solcu özne, enternasyonalizme başka bir içerik
kazandırmıştır. Kendisi de bu içeriğe uyum sağlamıştır.
Muazzez
İlmiye Çığ ve ekibinin devrimcilere “örgüt olduk ama birey olamadık” düsturunu
öğrettiği dönemde bir cümle daha ezberletilmiştir: “İktidar, her şeyi bozuyor,
yozlaştırıyor, çürütüyor.” Mukaddes Erdoğdu Çelik ve hareketinin işaret ettiği “Erkekliğin
çürüten niteliği”nin gerekçesini de burada aramak gerekiyor. Erkeklik bir imge
olarak, iktidara işaret ediyor. Solcular, birilerine “biz muktedir olmak
istemiyoruz, o bizi bozar” mesajını iletiyorlar.
Emperyalizmin
ideolojik saldırısı, devrimciler ve sosyalistler şahsında sonuç vermiştir.
Mukaddes Erdoğdu Çelik, “feministler iktidar olma mücadelenize mani olmuyor ki”
diye güzelleme yaparken feministlerin iktidara ve mücadelesine karşı olduğunu
gayet net bilmektedir. O feminizme onca para bu sebeple akıtılmaktadır.
“Devlet
ve iktidar, çürütür, yozlaştırır, bozar” diyenlerle “örgüt olduk, birey
olamadık” diyenler, iç içe geçmişlerdir. Geçmişin muhasebesi, bu düzlemde
gerçekleştirilmiştir. Neticede ortaya şu tür bir fikir çıkmıştır: “Marksizm,
sosyalizm, birey ölçüsünde, birey düzleminde kaldığı sürece hoş bir seda. Örgüt ve iktidar
olduğu vakit bozuluyor, bu güzelliğe halel getirmeyelim. Çiçeğimiz saksısında
kalsın!” Bu ülkede Batılı Marksist külliyat, bu süzgeçten geçirilerek
aktarılmıştır. Marksizmi Marx’tan “çıkartan” Lenin’e küfredilmiş, sosyalizm
ülküsünü Fransız gerçekliğinden kopartan Marx, bir kez daha toprağa gömülmüştür.
Tuncer
Bakırhan, solu trollerken yukarıda bahsini ettiğimiz iki düstura ve ezbere
kanmayanları açığa çıkarmak, avlamak ve marjinalleştirmek derdindedir. Bu
açıdan, Mukaddes Erdoğdu Çelik de röportajında yeni çözüm sürecinin emirleri
uyarınca konuşmaktadır. Böylesi bir dönemde devlete, “birey olmak istiyoruz” ve
“devlet veya iktidar olmak istemiyoruz” denilmek zorundadır. Bunu mecazen
demenin en iyi yolu, tabii ki feminizmdir. Feminizm, kadının erkeğe üstün
yanlarının yok edilmesi operasyonudur.
Burada
fikriyat, egemenlerin ve sermayenin yaşamsallığına, yaşama imkânlarına ve hayatta
kalma becerisine teslim olacaktır. Feminizm, her daim egemenlere, muktedirlere
ve sermayeye işaret eder. Erkeklik çürütür, diriltip yaşatansa tabii ki sermayedir.
Birey, kolektiften kaçırılıp muktedir olma imkânlarından uzak tutulmalıdır.
Trollemenin amacı budur.
Bugün
kitle örgütlerinde, sendikalarda ve genel legal siyaset alanında Dem’likteki şapın
amacı, kolektifi dağıtmak, muktedir olma imkânlarını ortadan kaldırmaktır. Kürt
hareketi, varlık gerekçesi ve zeminiyle başka bir sosyalist harekete yaşama
imkânı veremez. Onu trollemeye, tuzağa çekmeye, belirli bir kıvama getirmeye
mecburdur. Ondaki liberalizm, sosyalistlerdeki liberalizmi kendisine benzetmek
zorundadır.
Bu
kıvam, örgüt ve iktidar olma imkânlarını ortadan kaldırmakla ilgilidir. Neticede
koskoca Marksist-Leninist-Komünist hareket, feminizm derneğine dönüşmelidir. Kitle
arayışı, kitle kuyrukçuluğuyla neticelenmiştir.
Burjuva solcuların burjuvazi eleştirisi de aynı düzlemde durmaktadır. Onlar da burjuvazi, büyük bir yükü omuzladığı, örgütlendiği, neticede iktidarı aldığı için onun yozlaştığını, çürüdüğünü, bozulduğunu düşünmektedirler. Asıl ülküye, öze ve manaya bağlı kalan burjuva solcular, sadece örgütün ve iktidarın bozduğu, tahrif ettiği burjuvaziyi arındırmanın, sağaltmanın, ıslah etmenin derdindedirler. Bunların devrim ve sosyalizm gibi bir derdi olamaz.
Bu ıslah etme işlemi de hasbelkader, kazara, zorunluluk neticesinde proletere, yoksula ve ezilene açılan ülküyü, özü ve manayı geri almakla ilgilidir. Burjuvazi, azınlık olduğu için mecburen yoksula, halka açılmak, böylelikle kirlenmek durumunda kalmıştır. Burjuva sosyalistlerinin derdi, bu kiri temizlemekle, özü ve manayı korumakla ilgilidir.
Kürt hareketi de bu anlatılan hikâyeden ari değildir. Artık onun derdi, yoksulu, proleteri, ezileni örgütlemek ve muktedir kılmak değil, kirlenen, tahrif edilen, bozulan burjuva dizgeyi ve kurguyu öze, manaya ve ülküye uygun hâle sokmaktır. Trolleme çabalarının sebebi budur.
Herkes, burjuvazinin aşılmaz olduğuna, onun örgütüne
ve iktidarına teslim olmamız gerektiğine, siyasetin sadece kirleri ve pürüzleri
giderme işini ifade ettiğine ikna olmuştur. Kadının erkekten üstün yanlarının törpülenmesinde
olduğu gibi proleterin, yoksulun ve ezilenin burjuvadan üstün yanları bir bir
toprağa gömülmektedir.
Eren Balkır
4 Aralık 2024
0 Yorum:
Yorum Gönder