08 Aralık 2024

, ,

Şam Düştü



Şam düştü ve Suriye’de bir dönem bitti.

Dualarım Suriye halkıyla birliktedir, inşallah yüzlerin güldüğü, esenlik içinde yaşayacakları aydınlık bir gelecek onları bekliyordur.

Suriye halkında büyük bir sevinç ve mutluluk var. Allah’tan niyazım, bu sevincin kalıcı olmasıdır.

Kuşkusuz, artık gidenin değil, gelenin önemli olduğu bir süreç başlıyor. Yeni statükonun nasıl oluşacağı netleşmiş değil. Filistin başta olmak üzere bütün bir bölgede etkilerini göreceğimiz bir dönemin başındayız. Düşüncelerimi birkaç madde hâlinde paylaşmak istiyorum:

1. Bütün bir sürecin en dikkat çekici noktası, gelişmelerin hızıydı. Pek çok farklı görüşe sahip uzman, Şam’ın bu kadar kısa sürede düşeceğini beklemiyordu. Birkaç istisna nokta hariç hemen her şehir çatışmasız bir şekilde düştü. Muhtemelen sahanın değil, masanın daha belirleyici olduğu bir sonuçla karşı karşıyayız. Masadan kastım, sadece Rusya-İran-Türkiye değil. ABD ve İngiltere’nin dâhil olduğu pazarlıklardan söz ediyoruz.

Ancak masada da Rusya’nın tutumunun belirleyici olduğu anlaşılıyor. Tabii ki bu pazarlıklarda neler konuşulduğunu bilmiyoruz. Merak ettiğim soru şu: Rusya’nın Ukrayna meselesi karşılığında ABD’yle bir anlaşması oldu mu? Bunu Ukrayna savaşındaki gelişmeler gösterecek.

2. Türkiye sonuçtan memnun mu? Bunu bilemiyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhaliflerin Şam’a kadar yürümesini beklediğini belirtmekle birlikte, bu yürüyüşte bazı sıkıntıların olduğunu da söylemişti. Yeni statükoda PYD-YPG’nin konumu ne olacak? Sanırım Türkiye’nin gelişmelerden memnuniyetini bu sorunun cevabı belirleyecek.

Yine Cumhurbaşkanı X’ten yaptığı açıklamada Suriye’nin toprak bütünlüğüne vurgu yapmıştı. Suriye bütün olarak kalacak mı, belli değil. Bölünmesi ihtimal dâhilinde. Bazı uzmanlara göre ikiye ya da üçe bölünecek. Eğer bu konuda masada bir anlaşma olmadıysa bölünmenin kanlı geçmesi muhtemel.

3. İran, bu süreçten en zararlı çıkan ülke oldu. İran’ın stratejik ilerlemesi muhtemelen duracak ve savunmaya çekilecek. İran, bu aşamadan sonra ABD-İngiltere-İsrail için daha kolay hedef hâline geldi. Aksa Tufanı’nda ağır darbeler alan Hizbullah’ı ise Lübnan’da zor günler bekliyor. Yeni statüko belli değil ancak büyük ihtimal Hizbullah’la bağlantısı kesilecek ya da zorlaşacak. Bu, Hizbullah ve dolayısıyla direniş cephesi için büyük bir darbe demek.

4. Bunun Filistin’de sonuçları olacaktır. Hizbullah’la birlikte Yemen cephesinin de hedefe girmesi mümkün. Zaten uluslararası sistem tarafından tanınmıyor ve 14 aydır ABD-İngiltere tarafından vuruluyor. Nitekim dün (ya da önceki gün) Biden bu konuda açıklama yaptı. Diğer taraftan 14 aydır savaşan HAMAS, liderlerini kaybetti ve Gazze zor durumda. Şunu söylemek mümkün: 14 aydır savaşan direniş cephesi (HAMAS ve Gazze’deki direniş grupları, Hizbullah, Yemen, Irak İslami Direnişi) ağır yaralar alırken, normalleşme cephesi işine baktı. Burada Netanyahu’nun savaşın ilk günlerindeki sözünü yeniden hatırlamakta fayda var: “Tahtlarınızı korumak istiyorsanız, sessizce oturun”.

Muhtemelen sessizce oturanlar ödüllendirilecek, bedel ödeyenler suçlanacak ve cezalandırılacaktır. Kendini Kuzey’de rahat hisseden İsrail, muhtemelen önce Gazze’yi bitirecek ve sonrasında Batı Şeria’yı ilhak edecek. Nitekim Maliye Bakanı Smotrich, geçtiğimiz gün Batı Şeria’da 24 bin dönüm toprağın yeni yerleşimler için ilhak edildiğini duyurdu. Filistin direnişini zor günlerin beklediğini söyleyebiliriz.

5. Yeni Suriye’nin İsrail’le ilişkileri nasıl olacak? Filistin direnişiyle ilişkileri nasıl olacak? İsrail’i tanıyacak mı? Bunları zaman gösterecek ancak ABD’nin gelişmelere yaklaşımını ve bazı işaretleri esas aldığımızda Suriye’de kurulacak yeni statükonun İsrail’i rahatsız etmeyeceğini, bu konuda bir güvence alındığını düşünebiliriz. Aksi takdirde Yemen’i bombalamaya giden İngiltere-ABD-İsrail uçaklarının ellerinde “HTŞ terör örgütüdür” argümanı varken gelişmeleri neden izlemekle yetindiğini sormak durumundayız.

6. Son olarak şunu söylemek isterim, pek çok kez söylediğimiz gibi: Mazlumların arasında bir fark gözetmiyorum: Dini, dili ve ırkı ne olursa olsun. Yine de sevinçlerimizin, acılarımızın ve umutlarımızın bölgemizi işgal eden ABD-İngiltere-İsrail tarafından yönlendirilmesi kaygısını hep taşıyorum. Allah’tan başka yalvaracak ve yakaracak kimsemiz yok. Ona yalvarıyorum: Allah’ım, Suriye halkının sevincini baki kıl. Bu sevincin düşmanlarımız tarafından istismar edilmesine izin verme.

Mücahit Gültekin
8 Aralık 2024
Kaynak

0 Yorum: