25 Aralık 2024

,

İşçi Sınıfının Yolu


Nikâh Şahitleri

TKP’nin Balıkesir’in Bandırma ilçesinde düzenlediği etkinlikte konuşan Engin Solakoğlu, bu ülkeden ayrılmama nedenini yurtseverlikle ilişkilendiriyor. Koç Holding’in önemli isimlerinden birinin oğlu olan Solakoğlu’nun nikâh şahidi de CHP ve Koç Holding yöneticileri.

Kendisini sosyalist hareket diye tarif eden çevrelerin egemenlerle ve burjuvaziyle kıydığı nikâhın bedelini emekçi halk sınıfları ödüyor. Mürüvvet, semt evlerinde kendini var ediyor. Bugün o ilçenin bağlı olduğu kentteki bir fabrikada meydana gelen patlamada 11 işçinin yaşamını yitirdiği bilgisi ajanslara düşüyor. Bu olay karşısında Kemal Okuyan "farkında mısınız?" diyerek emekçilere parmak sallıyor. Çözüm, emekçileri kendi partisine ram etmek ama o partinin Fatih Yaşlı’sı, sosyalist hareketi CHP tabanına örmenin tezini yeniden üretiyor.

Onlar için halk yok, CHP tabanı var. Hiçbirinin derdi, emekçileri sınıfsız sömürüsüz bir düzene hazırlamak değil, emekçileri Koç’un sermayesine sömürtmek. Emekçileri o nikâh töreninin organizasyonuna çalışan yapanlar, bugün partisine komünist niteliğini iliştirip mızrakların ucuna Marksizmi asanlardır. O nikâhı kıyan hoca da İsmail Saymaz. SEP başkanı Güneş Gümüş, partisiyle ilgili haber yapan İsmail Saymaz’a “İsmail Hocam” diye hitap ediyor. İsmail Saymaz, sosyalist harekete hoca tayin ediliyor.

Tekrar TKP konusuna dönecek olursak, semt evlerinin ördüğü bir mahalle mücadelesi hattı yoktur. Konduların yıkımlarına, uyuşturucuya ve çeteleşmeye karşı mücadeleye o semt evleri kapalıdır. TKP’li psikolog-psikiyatristlerin uyuşturucu bağımlısı genci semt evlerinde terapi-tedavi ettiğine rastlamazsınız. Sözde antiemperyalistlerdir ama emperyalizmin uyuşturucuyla bedene ve zihne saldırdığı gerçeği onların politik mücadelesinin dışındadır.

O beden ve zihin vatandır, TKP bu gerçeği göremez. TKP, 2007 seçimlerinde “Sürüden ayrılma zamanı” diyen partidir. Eğitim Sen içinde partiye yakın öğretmenlerini Eğitim İş’e çekip Fatih Yaşlı’nın tezini hayata geçirendir. Ömrü hapis, sürgün ve bedellerle geçen Nazım Usta’nın adını verdiği kültür merkezinde alkol satar, o merkeze saldıran ülkücüleri püskürtemez. 

Eğitim Sen’den ayrılır fakat ayrıldığı sendikanın yönetim kadrosu, zaten başka bir sol partinin bar-meyhane ortağı kişilerden oluşur, özünde onları ve TKP’yi birleştiren nokta, işçileşmeye düşmanlıktan ve burjuvalaşma arzusundan ileri gelir.

Şimdi sorulması gereken sorulardan bazıları şunlardır: Bir müzik grubu bile baskı görürken TKP, EMEP, SOL Parti, DİP, Halkevleri, TÖP neden baskı görmez? Sokak röportajına katılan insanlar bile yargılanırken Kemal Okuyan ve diğer parti başkanları neden herhangi bir zorlukla karşılaşmaz? Bunun nedeni, emperyalizme uzlaşıda aranmalıdır.

O uzlaşıda Troçkist olunması da sorun teşkil etmez. İDP’ye yakın Nisan gazetesinin Suriye’de yaşanan gelişmeleri değerlendirmesi, emperyalizmin beslemesi çeteleri “halk” diye göstermesidir ki bu yaklaşım Ufuk Uras’ı bile geride bırakmıştır.

Gürcistan sorununda solun hiç beklenmedik çevreleri bile her türlü tepkide umut arıyor fakat gösterilerin asıl amacı, AB müzakerelerine devam edilmesini ve emperyalizmin fonlarının kesilmesine yol açacak politikaların engellenmesini sağlamak.

Bugün ideolojik alanda kendiliğindencilikle, küreselcilikle, postmodernizmle, üç dünyacılıkla ve anarşizmle mücadele etmemiz gerekiyor. Politik alanda ise kendini sol gösterip laisizm ve yaşam biçimcilik dışında hiçbir siyaseti olmayan sol çevrelerin emperyalizmin ideolojik aygıtı olduğu gerçeği emekçi sınıflara açıklanmalı ve bu gerçek her seferinde dile getirilmelidir.

Mehir

Egemenlerle ve burjuvaziyle kıyılan nikâhın bedelini halk ödüyor. Bugün asgari ücret 22 bin lira olarak açıklanıyorsa bunun nedeni sol ve sendikalardır. Zincir marketleri boykot edemeyen o semt evleri, sendikalar ve sol, serbest piyasanın güvencesidir. O çok geri diyerek tepeden baktıkları çevreler Filistin için İsrail ürünlerini boykot ettikçe fiyatlar yarıya indi. Buradan çıkarılması gereken ders, solun serbest piyasayı ve şirketleri boykot edememesidir.

Asgari ücrete yapılan zammı CHP'nin, solun ve sendikaların eleştirmesi bile politik etiği aşar çünkü İBB memur ve emekli maaşının zammının yüzde on beşi geçmeyeceği beklenen ortamda daha zam oranları açıklanmadan İspark, ücretlerine yüzde elli ile yüzde yüz on beş arası zam yaptı. Buna hiçbir sol çevrenin yayını ses çıkarmadı.

Sol, sermayenin ve egemenlerin çıkarına zeval gelmeyecek şekilde hareket ettiği sürece emekçiler asgari yaşam sürdüreceklerdir. Geriye kalan kendiliğindencilik politikasına teslim olmayacağız. En işçici olduğunu iddia eden EMEP bile kendiliğindencidir. Onun ve diğer sol çevrelerin yönetim ittifakı kurduğu Eğitim Sen ve KESK’te şubeden genel merkez düzeyine kadar birçok yöneticisinin söylemi, “Bize ‘ne yani, hepimiz işçi mi olacağız?’ diye soruyorlar, ‘yok yanlış anladınız, düzen değişirse hepimiz burjuva olacağız’ diyoruz iş yerleri ziyaretlerinde”, “Biz bir türlü STK olmayı başaramadık”, “Biz 1 Mayıs için yürüyüşten çekiliyoruz, alanda kalmak üyenin inisiyatifidir” cümleleri üzerine kuruludur.

Bugün o sendikaları emek özgürlük ittifakının vekil adayları yönetiyor. Ne CHP’nin ne de emek özgürlük ittifakının ve tüm bunların bileşenlerinin eşit ve adil bir düzen diye derdi var, onların derdi, asgari yaşamın emekçilere dayatılması için burjuvaziye kırmızı halı sermektir. O halıyı onların elinden çekmediğimiz sürece sömürüle sömürüle insanlığımızı yitireceğiz. Çözüm, emekçiler olarak doğru hatta bir araya gelip sömürüye karşı mücadele etmenin yollarını geliştirmekten geçiyor.

S. Adalı
25 Aralık 2024

0 Yorum: