02 Aralık 2024

, , ,

Marinetti ve Fütürizm

Fütürizm; Kübizm, Ekspresyonizm ve Dadaizm gibi sadece avangart sanat okulu veya eğilimi değil. Her şeyin ötesinde Fütürizm, İtalyan hayatına özgü bir şey. 

Fütürizm, Kübizm, Ekspresyonizm ve Dadaizm gibi sanatsal yaratıma özgü bir anlayış veya biçim üretmedi. O, ilişki kurduğu hareketlerin anlayışlarını veya biçimlerini kısmen veya bütün olarak benimsedi. 

Yeni bir sanat oluşturma çabası içine girmek yerine, eski sanatı yok etmek için uğraştı. Ama Fütürizm, sadece sanatı yenileme hareketi değil, ayrıca politikayı yenileme hareketi olmak istedi. Bir felsefe olmak için çabaladı. Bu yönüyle Fütürizm, İtalya’nın yakın tarihindeki diğer olgulara ait manevi köklerle iç içe geçen veya onlara dolaşan manevi köklere sahipti.

Fütürizmin vaftiz töreninin üzerinden on beş yıl geçti. Şubat 1909’da Marinetti ve diğer sanatçılar Paris’te ilk Fütürist Manifesto’nun altına imzalarını attılar ve metni yayınladılar. Fütürizmin arzusu beynelmilel bir hareket olmaktı. Tam da bu sebeple Paris’te doğdu. Ama onun alnında temelde İtalyanlara has biçime ve öze ufak adımlarla kavuşmak yazılıydı. Onun reisi, (duçesi), lideri, harekete can vereni, İtalya mizacına sahip bir sanatçıydı.

Marinetti, Güney İtalyalıların tipik bir örneği. Tüm Avrupa’yı dolaştı. Paris’te, Londra’da ve Petrograd’da dersler verdi. Ancak Fütürizm, İtalya dışında hiçbir yere uyum sağlayamadı, hiçbir yerde kalıcı ve yaşamsal bağlar kuramadı.

Bir dönem Fütürist hareketin saflarında olan insanlar, Papini, Govoni, Palazeschi ve Folgore gibi günümüz İtalya’sının önemli sanatçılarının etkisi altına girdiler. Böylelikle Fütürizm, yenilenmeyi hemen gerçekleştirmeye yönelik çok boyutlu bir arzuyu ifade eder hâle geldi.

Liderleri, Fütürizmin bir doktrin, bir dogma olmasını istiyorlardı. Sonradan kaleme alınan Fütürist manifestolardaki ana eğilim, bu doktrini ve dogmayı tanımlamak yönündeydi.

Nisan 1909’da o ünlü manifesto ortaya çıktı. Nisan 1910’da yayınlanan Fütürist resim manifestosu geçmişçi Venedik manifestosuna karşı çıkan bir metin olarak kaleme alınmıştı. Altında Boccioni, Carrá, Russolo, Balla, Severini gibi isimlerin imzası vardı.

Ocak 1911’de Valentine de Saint Point, Fütürist Kadın Manifestosu’nu, Nisan 1912’de ise Boccioni, Fütürist Heykel Manifestosu’nu kaleme aldı. Mayıs ayında Fütürist Edebiyat Manifestosu, Marinetti’nin imzasıyla yayımlandı.

Resim sanatı alanında Fütüristler şu soruyu sordular: “Hareket ve ışık, bedenlerin maddiliğini yok ediyor mu?” Müzik alanında ise Fütüristler, kalabalıkların, fabrikaların, trenlerin ve okyanusu aşan gemilerin müzikal ruhunu yorumlama eğilimini başlattılar. Edebiyat alanında özgürce kelimeler icat ettiler. Bunlar, sözdiziminden ve iç tutarlılıktan yoksun kelimelerdi. Marinetti, bu işi “hiçbir bağı olmayan hayal gücü” pratiği olarak tarif ediyordu.

Ekim 1913’de Fütüristler sanat alanından politika alanına geçiş yaptılar. Önceki programların aksine beynelmilel değil gayet de İtalya’ya has olan bir politik program yayımladılar. Bu programda “saldırgan, kurnaz ve kuşkucu” bir dış politika anlayışı savunuluyordu. Dışarıya yönelik yaklaşımı konusunda Fütürizm kendisini emperyalist, fetihçi ve savaşçı bir güç olduğunu söylüyordu. O, anakronik bir yaklaşım dâhilinde, Roma İmparatorluğu’nun yeniden kurulmasını istiyordu. İçeriye yönelik olaraksa kendisinin sosyalizm ve ruhban sınıfı karşıtı olarak tanımlıyordu. Hâsılı, kaleme aldığı program devrimci değil, gerici bir programdı. Fütürist değil geçmişçiydi. Sadece estetikle alakalı sebeplerle üretilmiş bir edebiyat anlayışına sahipti.

Sonra Fütürist mimari manifesto, ardından da Fütürist sentetik tiyatro manifestosu kaleme alındı. Böylelikle Fütürizm farklı konularla ilgili fikirlerini içeren programını tamamlamış oldu. Artık bir eğilim değil, eğilimler demetiydi.

Tüm bu eğilimlere Marinetti, ortak ruhu ve ortak yazınsal birikimi kazandırdı. O dönemde Marinetti, Batı dünyasındaki en ilginç ve en özgün karakterlerden biriydi. Birinin de ifade ettiği biçimiyle o, “Avrupa’nın kafeini”ydi.

Marinetti, İtalya’da savaş konusunda en aktif propaganda faaliyeti yürüten insanlardan biriydi. Fütürizmin kaleme aldığı tüm metinler ve yazılarda “savaş dünyayı arındıracak yegâne temizlik maddesi” olarak gösterilip yüceltiliyordu. İtalya’nın Trablusgarp’ı fethetmesinin ardında Fütüristlerin teşviki ve tahriki vardı. Bu savaş girişiminde asker olarak yer alan Marinetti savaş üzerinden temin ettiği motifleri ve vezni tüm şiirlerinde ve kitaplarında kullandı. Örneğin Mafarka, sıcak Afrika ikliminden ve toprağından ilham alan bir romandı. Sonrasında Marinetti ve arkadaşları “Avusturya’ya saldırılsın!” korosunun en önünde yer aldılar.

Savaş, Fütüristlerin kendi damak tatlarına, zevklerine ve kabiliyetlerine uygun bir mesleğe sahip olmalarını sağladı. Barışa düşmanlardı. Savaşın yol açtığı çileler, barış yanlılığının güçlenmesine neden olmuştu. İtalya’da emperyalizm ve savaş eğilimi zayıfladı. Sosyalist Parti ve Katolik Parti seçimlerden zaferle çıktı, iktidarın gidişatında ve yöneliminde güçlü bir etkiye kavuştu.

Aynı dönemde Fransa, Almanya ve Rusya’da geliştirilmiş anlayışlar ve sanatsal biçimler İtalya’ya göç etti. Böylelikle Fütürizm avangart sanat alanındaki tekel olma vasfını yitirdi. Carrá gibi isimler, Valori Plastici [“Plastik Değerler”] dergisinde Rus ve Alman sanatında gelişmiş en yeni akımları tanıtmaya başladılar. Evolá, Retina şehrinde Dadaist bir şapel inşa etti. Bragaglia isimli sanat evi ve bu evin sakinlerinin çıkarttığı Cronache di Attualitá [“Güncel Olayların Tarihçesi”] dergisi Avrupa’daki avangart sanatın en seçkin örneklerine ev sahipliği yaptı.

Dinamizminden hiçbir şey yitirmemiş olan Marinetti, sahneyi bir saniyeliğine bile terk etmedi. Şair arkadaşı Cangiullo ile birlikte Fütürist tiyatro anlayışını geliştirdi. Paris ve Roma’da dokunmanın gücü üzerine dersler verdi. Tabii bu arada politikayı hiç unutmadı. O dönemin en yeni fikri ve eylemi Bolşevizmdi. Marinetti, Más allá del comunismo [“Komünizmin Ötesinde”] isimli kitabını yazdı. Fütürist ideolojinin komünist ideolojinin önünde yürüdüğünü söyledi. Zamanla faşist harekete bağlandı.

Bugün Fütürizm, faşizmin manevi ve tarihsel bileşiminin ana unsurlarından birisidir. Daha önce D'Annunzio’ya atıfla, faşizmin dannunziyoculuk olduğunu söylemiştim. Fütürizm, bu dannunziyoculuğun bir veçhesidir. Dannunziyoculukla Marinetticilik, aynı madalyonun iki yüzüdür. D’Annunzio’nun kendisini klasik biçime sevdalı biri olarak takdim etmesinin, Marinetti’ninse bu biçimi yok ettiğini söylemesinin bir önemi bulunmamaktadır. Anlayış ve mizaç itibarıyla Marinetti de tıpkı D’Annunzio gibi pagan, estetist, aristokrat ve bireycidir. D’Annunzio’daki paganizm, bezgin bir karaktere sahipken, Marinetti’de ifrata varmış durumdadır.

Marinetti, İtalya’da Hristiyan düşüncesinin en büyük düşmanlarından birisiydi. Antonio Labriola, onu faşizmi psikolojik düzeyde imal eden isimlerden biri olduğunu söylerken haklıydı. Aktardığına göre, Marinetti, İtalyan gençliğine şiddet tapıncını, insani duygulara yönelik nefreti ve savaşa bağlılığı vaaz eden bir isimdi.

Faşizmin geliştiği ortam, Fütürizmi diriltti. Fütürizm tarikatı, bugün hâlâ güçlü. Marinetti, İtalya’da Futurismo y Fascismo [“Fütürizm ve Faşizm”] isimli kitabıyla bir kez daha sahneye çıkma imkânı buldu. Bu kitapta yer alan ve kendisinin çıkarttığı Noi [“Biz”] dergisinde yayımlanan bir makalesinde Niçeciliğe ve romantizme bağlı olduğunu söylüyor. Felsefecilerin ve sanatçıların idaresi anlamında “Sanatokrasi (Artekrasi)” fikrinin pagan bir anlayışla vücut bulmasını istiyor. Politikacıların örgütlediği ve yönettiği toplum yerine sanatçıların örgütlediği ve yönettiği bir toplumun hayalini kuruyor. Eşitliği temel alan kolektivist fikrin karşısına Eşitsizliği temel alan bireycilik fikrini çıkartıyor. Sürekli adalet, kardeşlik ve demokrasi kavramlarına saldırıyor.

Politik düzeyde Fütürizmi faşizm absorbe etti, özümseyip kendi bünyesine kattı. Roma’da çıkan aşırı gerici ve faşist gazete L’Impero’yu [“İmparatorluk”] Settimelli ve Carli isimli iki Fütürist yazar çıkartıyordu. Bu gazetede çıkan bir makalesinde Settimelli, “mutlak krallık rejiminin en mükemmel rejim” olduğunu söylüyordu.

Zamanla Fütürizm, ruhban karşıtı fikirlerinden ve putkırıcılığından vazgeçti. Öncesinde Vatikan’ı ve tüm müzeleri yok etmek isteyen Fütürizm, bugünlerde faşizmle uzlaştığı için bu arzularını terk etti. Faşizm, güçlerini krallıkla ve kiliseyle birleştirdi. Tüm gelenekçi güçler, geçmişin tüm güçleri, ister istemez, tarihsel düzlemde birbirine yakınlaştı ve zamanla bir araya geldi. Böylelikle Fütürizm, çelişkili bir biçimde, geçmişçi bir akım hâline geldi. Mussolini’nin ve kara gömleklilerin idaresine giren Fütürizmin bugün simgesi, Roma İmparatorluğu’ndan alınmış olan, sapı çubuklarla örülü baltadır.

José Carlos Mariátegui
1925
Kaynak

Kitap PDF

0 Yorum: