22 Aralık 2022

, ,

Filipin Halkının Dünyaya Armağanı: Ka Joma

17 Aralık 2022 günü yoldaş Jose Maria Sison’u ebediyete uğurladık. Bu mütevazı profesör ve halkın hocası, hastanede iki hafta kaldıktan sonra vefat etti. Onunla birlikte Kültür Devrimi günleriyle bugün arasında kurulmuş son canlı bağ da koptu. Bize Marksizm-Leninizm-Maoizmi armağan eden deneyimlerin yaşandığı, insanlığın evrensel barışla buluştuğu, işçi sınıfının efendi konumuna yükseldiği o dönemin bugünle kurduğu bağ, Sison’un ölümüyle birlikte eksildi.

Beni her daim etkilemiş üç önemli politik ve ideolojik isim var. İlki, hiç şüphe yok ki halkın Malcolm X olarak bildiği Hacı Malik Şabaz. İkincisi Mao Zedung, üçüncüsü de Ka Joma. Bu üç isim, yaptıkları konuşmalar, yazdıkları yazılar, ortaya koydukları yaşamsal deneyimler, tüm hayatımı biçimlendirdi. Bende silinmez izler bıraktı. Nasıl yaşayacağımı, nasıl mücadele edeceğimi, nihilizmin ve bencilliğin sunduğu o alabildiğine cazibeli uyuşturucularına karşı nasıl koyacağımı bana onlar öğretti.

Üçü de emperyalizmin saldırısı altında olan, onun paramparça ettiği halkların içine doğdular. Özelde Filipin ve Yeni Afrika halkı, ortak düşmana sahipti, üstelik aralarında kan bağı da mevcuttu.

David Fagen, ABD’nin halka karşı savaş yürüten işgal ordusu içerisinde yer alan Yeni Afrikalı bir askerdi. Amerika’nın yeni yeni büyüyen emperyalist güç olarak savaş yürüttüğü dönemde, 1899 yılında Fagen firar etti ve Filipin Devrimci Ordusu içerisinde bir komutan olarak görev aldı. Yeni Afrikalı askerlerin maruz kaldıkları ırkçı saldırılardan rahatsız olan Fagen, bu saldırıların benzerlerinin kendi halkına, Filipin halkına yönelik olarak da gerçekleştirildiğini görmüştü. Her iki halk da benzer aşağılayıcı ifadelerle anılıyorlardı.

David Fagen, bugün Filipinler’de bir kahraman olarak anılıyor. Gebermekte olan imparatorluğun o hastalıklı merkezinde yaşayan bir Siyahi olarak benim aklım ve yüreğim de sömürüye ve zulme karşı mücadele eden tüm halklarla birlikte.

Ka Joma’nın çalışmalarını incelerken karşımıza mütevazı, alabildiğine ciddi, halkına ve ülkesine âşık bir insan çıkıyor. Onda belirgin bir mizah gücü de mevcut. Bugün gülmeyi bile revizyonizm olarak gören birçok Amerikalı yoldaşta gördüğümüz o mesafelilik, Ka Joma’da yok. Aynı ruh, Malcolm ve Mao’da da var. Ona ne “dördüncü kılıç”, ne “kartal”, ne “büyük lider” ne de “halkın yüce hizmetkârı” deniliyor. O sadece “Ka Joma” (“Joma Yoldaş”) olarak anılıyor. Ortaya koyduğu eserleri ve yaşam pratiği başka bir unvana ihtiyaç duymuyor. Tam da bu sebeple birçok komünist, onun ölümü üzerine değerli bir dostu yitirmişçesine üzüldü, çünkü Joma, yapmacıklıktan ve kibirden arınmış, gerçek bir insandı. Ondan alacağımız bir ders de bu.

Ka Joma, tam da Amilcar Cabral’ın bahsini ettiği “sınıf intiharı”nı gerçekleştirmiş bir isimdi. Zengin ve nüfuzlu ailesinin sunduğu imkânları ve akademinin o huzurlu ortamını elinin tersiyle itti. Kaderini işçi ve köylülerle birleştirdi, onların içinde, onlar gibi yaşadı. Üniversite günlerinde devrim üzerine yoğun bir çalışma yürüttü, sonra da devrimin gerçekleşmesi için yürütülen çalışmalara katkı sundu. İdeolojik ve politik birer savaşçı olarak Joma ve arkadaşları, büyük bir titizlikle geçmişte revizyonistlerin koparttıkları bağları yeniden kurdular, neticede 1968 yılında Filipinler Komünist Partisi’ni, 1969’da da Yeni Halk Ordusu’nu kurdular. Revizyonistlerin komplolarına ve suikast girişimlerine rağmen Joma, yolundan hiç dönmedi. 1977’e Marcosçu faşistlerin eline geçtiğinde en ağır işkencelere maruz kaldı, şiir ve teorik çalışmalar kaleme almaya devam etti, kimseyi ihbar etmedi, serbest kaldıktan sonra devrimi savunmayı ve devrim için çalışmayı sürdürdü, ta ki seksenlerin sonunda Aquino hükümeti pasaportunu iptal edene dek. O günden sonra sürgün hayatı başladı. Hollanda’ya giden Joma, burada da halkına sunduğu hizmete devam etti.

Ondaki mücadele ruhu ve kararlılık, ondaki proleter ruhun, komünist ruhun, Filipinli ruhunun neticesiydi. Aynı ruh, köleci güçlerin kurdukları mahkemelere, Jim Crow yasalarına, her türden yağma pratiğine, hiçbir zaman bizim olmamış olan bu faşist ülkenin öfkesine karşı direnen Yeni Afrika ulusunun deneyiminde de çıkıyor karşımıza. Tüm proleterlerin ve ezilen ulusların dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, kardeş olduklarını bir kez daha görüyoruz.

Ka Joma, tüm dünya genelinde ilerici eylemcileri ve antiemperyalistleri bir araya getiren antiemperyalist cephe, Halkın Mücadele Birliği’ni kurarak proleter enternasyonalizmin ruhunu kaim kıldı. Aynı zamanda o komünistleri eğitmeye devam etti, eski revizyonistlere karşı verdiği mücadeleden başlayarak, partinin ve ordunun kurulduğu dönemi, ilk 25 yıllık fırtınalı dönemi, sıkıyönetim dönemini ve sonrasını içeren süreç üzerinden elde ettiği deneyimi, o büyük hazineyi herkesle paylaştı. Yazıları, şiirleri ve örnek kişiliği, ben dâhil tüm bir yeni Maoist kuşağa ilham oldu.

Modern Revizyonizmin Karşısında Sosyalizmin Safında Olun, Yanlışları Düzeltin, Partiyi Yeniden İnşa Edin, Filipin Toplumu ve Devrim ve Marksizm-Leninizm İçin El Kitabı isimli çalışmaları tüm komünistlerin okuması gereken eserler. Kuruluşunda önemli bir rol oynadığı partinin yayınladığı belgeler ve kitaplar da okunmalı.

Ka Joma’nın ölümünün dünya genelinde tüm komünistlerin yüreklerinde derin bir boşluk bırakacağına hiç şüphe yok. Ölüm haberini ilk aldığımda inanmadım, zira Filipin hükümeti, ölümüne dair haberleri ara ara servis ediyordu. Komünist parti ölümü teyit edince, “kahretsin” demekten başka bir şey gelmedi elimden. Bana çok şey öğretmiş olan bir öğretmeni yitirmek canımı acıttı. O, devrimci geçmişle bugün arasındaki canlı bağdı.

Emperyalizmin merkezinde yaşayan, ülkesinde komünist partiden yoksun olan, her gün, her saat, her dakika komünistleri mücadeleden kopartmak ve başka cazip şeylerle kandırmak için uğraşan burjuva çürümüşlüğün, nihilizmin ve reformizmin gerçekliğiyle boğuşan biri olarak benim için Ka Joma önemli bir isimdi.

Buna karşın, o bize sayısız armağan verdi. Aldığı inisiyatifle o, Filipin işçisini ve köylüsünü partisiyle ve ordusuyla buluşturdu. ABD, Kanada, İngiltere veya diğer emperyalist ülkelerde yaşayan ve “Kazanabilir miyiz? Buna değer mi?” diye soran her bir yeni Maoist bugün, onun hayatı ve eserleri üzerinden hep bir ağızdan gür bir biçimde “Evet!” cevabını veriyor. Morali bozuk, mutsuz, bunalmış olan herkes için onun yazıları, şiirleri ve deneyimi çölün ortasında bulunmuş su gibi.

Ka Joma’yı bizimle paylaştıkları için Filipin halkına ve mücadelelerine kızıl selamı iletmek, tüm komünistlerin boynunun borcu.

Black Like Mao
17 Aralık 2022
Kaynak

0 Yorum: