17
Aralık 2022 günü yoldaş Jose Maria Sison’u ebediyete uğurladık. Bu mütevazı
profesör ve halkın hocası, hastanede iki hafta kaldıktan sonra vefat etti.
Onunla birlikte Kültür Devrimi günleriyle bugün arasında kurulmuş son canlı bağ
da koptu. Bize Marksizm-Leninizm-Maoizmi armağan eden deneyimlerin yaşandığı,
insanlığın evrensel barışla buluştuğu, işçi sınıfının efendi konumuna yükseldiği
o dönemin bugünle kurduğu bağ, Sison’un ölümüyle birlikte eksildi.
Beni
her daim etkilemiş üç önemli politik ve ideolojik isim var. İlki, hiç şüphe yok
ki halkın Malcolm X olarak bildiği Hacı Malik Şabaz. İkincisi Mao Zedung, üçüncüsü
de Ka Joma. Bu üç isim, yaptıkları konuşmalar, yazdıkları yazılar, ortaya
koydukları yaşamsal deneyimler, tüm hayatımı biçimlendirdi. Bende silinmez
izler bıraktı. Nasıl yaşayacağımı, nasıl mücadele edeceğimi, nihilizmin ve
bencilliğin sunduğu o alabildiğine cazibeli uyuşturucularına karşı nasıl
koyacağımı bana onlar öğretti.
Üçü
de emperyalizmin saldırısı altında olan, onun paramparça ettiği halkların içine
doğdular. Özelde Filipin ve Yeni Afrika halkı, ortak düşmana sahipti, üstelik aralarında
kan bağı da mevcuttu.
David
Fagen, ABD’nin halka karşı savaş yürüten işgal ordusu içerisinde yer alan Yeni
Afrikalı bir askerdi. Amerika’nın yeni yeni büyüyen emperyalist güç olarak savaş
yürüttüğü dönemde, 1899 yılında Fagen firar etti ve Filipin Devrimci Ordusu
içerisinde bir komutan olarak görev aldı. Yeni Afrikalı askerlerin maruz
kaldıkları ırkçı saldırılardan rahatsız olan Fagen, bu saldırıların
benzerlerinin kendi halkına, Filipin halkına yönelik olarak da gerçekleştirildiğini
görmüştü. Her iki halk da benzer aşağılayıcı ifadelerle anılıyorlardı.
David
Fagen, bugün Filipinler’de bir kahraman olarak anılıyor. Gebermekte olan
imparatorluğun o hastalıklı merkezinde yaşayan bir Siyahi olarak benim aklım ve
yüreğim de sömürüye ve zulme karşı mücadele eden tüm halklarla birlikte.
Ka
Joma’nın çalışmalarını incelerken karşımıza mütevazı, alabildiğine ciddi,
halkına ve ülkesine âşık bir insan çıkıyor. Onda belirgin bir mizah gücü de
mevcut. Bugün gülmeyi bile revizyonizm olarak gören birçok Amerikalı yoldaşta
gördüğümüz o mesafelilik, Ka Joma’da yok. Aynı ruh, Malcolm ve Mao’da da var.
Ona ne “dördüncü kılıç”, ne “kartal”, ne “büyük lider” ne de “halkın yüce
hizmetkârı” deniliyor. O sadece “Ka Joma” (“Joma Yoldaş”) olarak anılıyor. Ortaya
koyduğu eserleri ve yaşam pratiği başka bir unvana ihtiyaç duymuyor. Tam da bu
sebeple birçok komünist, onun ölümü üzerine değerli bir dostu yitirmişçesine
üzüldü, çünkü Joma, yapmacıklıktan ve kibirden arınmış, gerçek bir insandı.
Ondan alacağımız bir ders de bu.
Ka
Joma, tam da Amilcar Cabral’ın bahsini ettiği “sınıf intiharı”nı
gerçekleştirmiş bir isimdi. Zengin ve nüfuzlu ailesinin sunduğu imkânları ve
akademinin o huzurlu ortamını elinin tersiyle itti. Kaderini işçi ve köylülerle
birleştirdi, onların içinde, onlar gibi yaşadı. Üniversite günlerinde devrim
üzerine yoğun bir çalışma yürüttü, sonra da devrimin gerçekleşmesi için yürütülen
çalışmalara katkı sundu. İdeolojik ve politik birer savaşçı olarak Joma ve
arkadaşları, büyük bir titizlikle geçmişte revizyonistlerin koparttıkları
bağları yeniden kurdular, neticede 1968 yılında Filipinler Komünist Partisi’ni,
1969’da da Yeni Halk Ordusu’nu kurdular. Revizyonistlerin komplolarına ve
suikast girişimlerine rağmen Joma, yolundan hiç dönmedi. 1977’e Marcosçu
faşistlerin eline geçtiğinde en ağır işkencelere maruz kaldı, şiir ve teorik çalışmalar
kaleme almaya devam etti, kimseyi ihbar etmedi, serbest kaldıktan sonra devrimi
savunmayı ve devrim için çalışmayı sürdürdü, ta ki seksenlerin sonunda Aquino
hükümeti pasaportunu iptal edene dek. O günden sonra sürgün hayatı başladı.
Hollanda’ya giden Joma, burada da halkına sunduğu hizmete devam etti.
Ondaki
mücadele ruhu ve kararlılık, ondaki proleter ruhun, komünist ruhun, Filipinli
ruhunun neticesiydi. Aynı ruh, köleci güçlerin kurdukları mahkemelere, Jim Crow
yasalarına, her türden yağma pratiğine, hiçbir zaman bizim olmamış olan bu faşist
ülkenin öfkesine karşı direnen Yeni Afrika ulusunun deneyiminde de çıkıyor
karşımıza. Tüm proleterlerin ve ezilen ulusların dünyanın neresinde olurlarsa
olsunlar, kardeş olduklarını bir kez daha görüyoruz.
Ka
Joma, tüm dünya genelinde ilerici eylemcileri ve antiemperyalistleri bir araya
getiren antiemperyalist cephe, Halkın Mücadele Birliği’ni kurarak proleter enternasyonalizmin
ruhunu kaim kıldı. Aynı zamanda o komünistleri eğitmeye devam etti, eski
revizyonistlere karşı verdiği mücadeleden başlayarak, partinin ve ordunun
kurulduğu dönemi, ilk 25 yıllık fırtınalı dönemi, sıkıyönetim dönemini ve
sonrasını içeren süreç üzerinden elde ettiği deneyimi, o büyük hazineyi
herkesle paylaştı. Yazıları, şiirleri ve örnek kişiliği, ben dâhil tüm bir yeni
Maoist kuşağa ilham oldu.
Modern
Revizyonizmin Karşısında Sosyalizmin Safında Olun, Yanlışları Düzeltin, Partiyi
Yeniden İnşa Edin, Filipin Toplumu ve Devrim ve Marksizm-Leninizm
İçin El Kitabı isimli çalışmaları tüm komünistlerin okuması gereken eserler.
Kuruluşunda önemli bir rol oynadığı partinin yayınladığı belgeler ve kitaplar
da okunmalı.
Ka
Joma’nın ölümünün dünya genelinde tüm komünistlerin yüreklerinde derin bir boşluk
bırakacağına hiç şüphe yok. Ölüm haberini ilk aldığımda inanmadım, zira Filipin
hükümeti, ölümüne dair haberleri ara ara servis ediyordu. Komünist parti ölümü
teyit edince, “kahretsin” demekten başka bir şey gelmedi elimden. Bana çok şey
öğretmiş olan bir öğretmeni yitirmek canımı acıttı. O, devrimci geçmişle bugün
arasındaki canlı bağdı.
Emperyalizmin
merkezinde yaşayan, ülkesinde komünist partiden yoksun olan, her gün, her saat,
her dakika komünistleri mücadeleden kopartmak ve başka cazip şeylerle kandırmak
için uğraşan burjuva çürümüşlüğün, nihilizmin ve reformizmin gerçekliğiyle
boğuşan biri olarak benim için Ka Joma önemli bir isimdi.
Buna
karşın, o bize sayısız armağan verdi. Aldığı inisiyatifle o, Filipin işçisini ve
köylüsünü partisiyle ve ordusuyla buluşturdu. ABD, Kanada, İngiltere veya diğer
emperyalist ülkelerde yaşayan ve “Kazanabilir miyiz? Buna değer mi?” diye soran
her bir yeni Maoist bugün, onun hayatı ve eserleri üzerinden hep bir ağızdan
gür bir biçimde “Evet!” cevabını veriyor. Morali bozuk, mutsuz, bunalmış olan
herkes için onun yazıları, şiirleri ve deneyimi çölün ortasında bulunmuş su
gibi.
Ka
Joma’yı bizimle paylaştıkları için Filipin halkına ve mücadelelerine kızıl
selamı iletmek, tüm komünistlerin boynunun borcu.
Black Like Mao
17 Aralık 2022
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder