Tecridin kaldırılması talebiniz
karşılanmamışsa da biz, sizden açlık grevinize son vermenizi istiyoruz. Bu talebiniz
karşılanmadı, çünkü gericiler, kitlelerini güçlü bir şekilde harekete
geçirdiler, burjuvazi saldırıya geçti, sınıf mücadelesi, öznel koşullar
açısından yeterince gelişme kaydetmemişti, proletaryanın sınıf örgütleri
yozlaşmıştı, ayrıca devrimci sol çok zayıftı.
Bu isteğimizi bir emir olarak alın.
Gerçek şu ki yasal sol, yeni
faşizmin karşısında savunmasız ve biçare bir durumda olması sebebiyle, bir silâh
olarak dayanışma sürecini örgütleyecek beceriye sahip olamadı, ayrıca 0, RAF’ın
siyaseti ve gerillanın inşasıyla boy ölçüşecek bir gelişme kaydedemedi.
Açlık grevi, yasal solu şu türden
bir gerçeklikle karşı karşıya getirdi: yeraltında hareket etme becerisini
edinip geliştirme ihtiyacını, ayrıca burada proleter enternasyonalizminin somut
ifadesi olan silâhlı siyasetin zorunlu olduğu gerçeğini görmezden gelen politik
stratejileri fazlasıyla zayıftı. 1968’de kitleleri harekete geçiren pratiğimizi
bir dizi yenilgi takip etti: güçlerimiz bölündü, tarikatlar ortaya çıktı,
savunma konuma mahkûm eden bir çürüme ve yozlaşma sürecine girdik.
Biz, tutsakların açlık grevi
eyleminin, burada antiemperyalist siyasete aracılık edebilecek, onu harekete
geçirip örgütleyebilecek her şeyi yaptığını söylüyoruz. Greve devam edilmesi, mücadeleye
niteliksel açıdan hiçbir katkı sunmayacaktı.
Devlet, mücadele eden, her daim
mücadelesini sürdüren, her şeye rağmen mücadeleden vazgeçmeyen gerilla
tutsakları öldürerek direnişin ümitsiz bir yol olduğunu söyleyen bir propaganda
çalışması yürütmeyi hesap etti. Bu durumda sizin greve devam etmenize izin
vermemiz, sizi feda etmemiz anlamına gelecekti.
Biz, bu silâhı sizin elinizden
alıyoruz, çünkü mevcut güçler dengesi dâhilinde tutsakların mücadelesi artık
bizim silâhlarımızla yürütülmek zorundadır.
Zafer bizim olacak!
RAF
2 Şubat 1975
[Kaynak: The Red Faction: A Documentary History, Volume I: Projectiles for the People, Yayına Hazırlayanlar: J. Smith ve André Moncourt, Kersplebedeb 2009, s. 338.]
0 Yorum:
Yorum Gönder