Peru
cumhurbaşkanı Pedro Castillo, hapse atıldı. Kongreyi kapatıp 9 ay içerisinde
yeni seçimlerin yapılacağını duyuran Castillo, olağanüstü hâl ilân etti, ama bu
girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Bunlar neden yaşandı? Sebeplerini anlamak
için 2016 yılına dönmek gerekiyor.
O
yıl sağcı Pedro Pablo Kuczynski, eski diktatör Alberto Fujimori’nin kızı, aşırı
sağcı Keiko Fujimori’yi geride bırakarak cumhurbaşkanı seçildi. Kuczynski’nin cumhurbaşkanı
olduğu dönemde Keiko’nun partisi kongredeki çoğunluğu elinde bulunduruyor ve bir
biçimde intikam almak istiyordu.
Alabildiğine
gerici olan kongre, 2017’de Kuczynski kabinesine güven oyu vermedi. Bunun üzerine
Fujimori’nin başında bulunduğu Halk Gücü Partisi, iki kez cumhurbaşkanını
azletmek için uğraştı. İkinci girişimin neticesinde, Mart 2018’de yolsuzluk
suçlaması ve ilgili belgelerin servis edilmesi sonrası Kuczynski istifa etti.
Aynı
yıl Martín Vizcarra yemin edip cumhurbaşkanı oldu. İş ve siyaset dünyasındaki
yolsuzluklarla mücadeleyi merkeze koyan Vizcarra, Fujimori’nin partisinin
elinde bulunan kongrenin öfkesini üzerine çekti. Vizcarra, cesurca bir adım
atıp Peru meclisini feshetti.
2019’da
kongre, yolsuzlukla mücadele kapsamında gündeme gelen, anayasayla alakalı
reformlara mani olunca, Vizcarra, Peru meclisindeki 130 koltuk için özel bir
seçimin yapılmasını istedi. Bu da ülkede ilk kez görülen bir durumun oluşmasına
yol açtı. 2020 başında artık kongrede dokuz ayrı parti vardı. Birçoğu yeni olan
bu partilerin hiçbirisi çoğunluğu ele geçiremedi.
Ardından,
2020’de Peru İçin Birlik Partisi’nin kongredeki temsilcisi Edgar Alarcón,
cumhurbaşkanı Martín Vizcarra’nın azledileceği sürece öncülük etti. Kasım 2020’de
Vizcarra azledilince Halkın Eylemi Partisi’nin başkanı Manuel Marino
cumhurbaşkanı oldu. Halk, bu gelişmeyi darbe olarak niteledi ve ülke genelinde
eylemler yaptı.
İki
hafta boyunca ülkeyi altüst eden eylemler neticesinde Merino’nun darbesine
karşı ilericiler bir birleşik cephe meydana getirdiler. Eylemlerde Brian ve
Inti isminde iki genç ölünce Merino geri adım atmak zorunda kaldı. Ardından, Mor
Parti’nin kurucularından Francisco Sagasti, 2021 seçimlerine dek geçici olarak
cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturdu.
2021
seçim süreci heyecanlı geçti. Muhafazakârların kazanacağı düşünülen seçimde iki
aday öne çıktı. Aşırı sağcı Keiko Fujimori ve solcu öğretmen Pedro Castillo’nun
yarıştığı seçim sürecinde anketler Castillo’nun küçük bir farkla ilk turda
kazanacağını öngörüyorlardı. Haziran 2022’de Castillo, Fujimori’den sadece
yüzde 0,26 fazla oy alarak seçimi kazandı. 2016’da olduğu gibi Castillo’nun
başında bulunduğu Marksist Özgür Peru Partisi çoğunluğu elde edemedi. Fujimori’nin
partisinin içinde bulunduğu sağcı partiler, hükümete mani olma olarak özetlenen
planı tekrar yürürlüğe koymak için bir koalisyon meydana getirdiler.
İlk
aylardan itibaren Castillo, “ahlaki hasletlerden yoksunluk” suçlamasıyla azil
oylaması tehlikesiyle yüzleşti. Başa geçen ilk çiftçi ve ilk yerli olan, bu
başarıyı toplumsal servetin yeniden dağıtılmasını öngören solcu bir zeminde
elde eden Castillo’nun kabinesi, saldırının ilk kurbanı oldu.
Sadece
altı ay gibi kısa bir süre içerisinde kabine, yüzleştiği tehditler karşısında
istifa etmek zorunda kaldı. Bakanlar arasında solcu tarihçi ve eski gerilla Hector
Béjar, Marksist siyasetçi Guilermo Bermejo, Keçuva yerlisi iktisatçı Guido
Bellido ve ilerici bir isim olan Mirtha Vásquez bulunuyordu. Castillo’nun
hükümeti hiçbir zaman istikrar nedir bilmedi.
Şubat-Kasım
2022 arası dönemde başbakanlık görevini Aníbal Torres üstlendi. Ancak bir yıl
içerisinde Castillo, azil oylaması tehlikesi ve birkaç soruşturma ile
yüzleşince, bakanlar kurulunda da değişiklik yapılmak zorunda kalındı. Bugün Castillo
için üçüncü kez azil yoklaması yapılıyor.
Bu
dönemde kongre, yerlilerin özerkliğini tanıyan ve derin yoksulluğun çözüme
kavuşturulması için gerekli toplumsal ve ekonomik ölçütlerin karşılanmasını
öngören kanunların tıpkı Bolivya ve Ekvador’da olduğu gibi çıkartılmasına mani
olmaya çalıştı.
Sonuçta
bugüne gelindi. Castillo, neticede koltuğundan mahrum kalmasına neden olacak
üçüncü azil yoklamasıyla yüzleşti. Kendisine yönelik soruşturmalarla uğraşan
Castillo, kongredeki düşmanlarının kurduğu tuzağa düştü.
Öte
yandan Castillo, soldaki desteğini de yitirdi. Eski partisi Özgür Peru Partisi,
orta yolcular ve reformlarından yana olmayan, onu terörist olarak gösteren
medyadan etkilenen isimler, ona sundukları desteği çektiler. Bu dönemde yapılan
anketlerde Castillo’ya destek verenlerin oranı yüzde 24’e düştü. Kongredeki
desteği ise sadece yüzde 11 düzeyindeydi.
Castillo,
işte bu bağlamda kongreyi kapatıp yeni seçim çağrısı yapmaya karar verdi. Bu süreçte
anayasaya fazlasıyla bağlı hareket eden Castillo, polisin ve askerin
desteğinden mahrum kaldı. Tutuklanması sonrası kongre üyeleri, hep birlikte zafer
işaretlerinin yapıldığı bir resim çektirdi.
Saat
16 civarı Pedro Castillo’nun yardımcısı Dina Boluarte yemin ederek cumhurbaşkanı
oldu. 2026’ya kadar o koltukta oturacak olan Boluarte, ülkenin ilk kadın
cumhurbaşkanı. Sol, onu sağa tavizler vermekle suçlarken, sağ ise ondan nefret
ediyor.
Peru
Ulusal Yerli And ve Amazon Kadınları Örgütü (ONAMIAP) gibi yerli örgütleri, Dina
Boluarte’yi bu kongre diktatörlüğü sorununun parçası hâline geldiği için
eleştiriyorlar. Söz konusu sorunlar ise onları yapısal hâle getiren diktatör Alberto
Fujimori’nin kaleme aldığı 1992 anayasası ile bağlantılı.
Bugün
Peru toplumunun belirli kesimleri, kongrenin kapısına kilit vurulup Peru’nun
bitmek bilmeyen politik krizlerine sebep olan yolsuzluklara ve cehalete mani
olmak adına yeni bir anayasanın yazılmasını istiyorlar. Ancak ortada henüz Peru’yu
istikrara kavuşturacak kolay bir çözüm yolu yok.
Tüm
gözler Peru’nun üzerinde.
@AmautaNew
8
Aralık 2022
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder