Selam,
baldırı çıplak, yalın ayak, yoksul, onurlu, haysiyetli, devrimci ve yaşamı bir
direniş olarak sürdüren Yemen halkına olsun.
Yemen
ve devrimci halkı, yaptığı eylemlerle ve Filistin davasına verdiği destekle;
direnişin somut bir örneğini, “Emperyalizme karşı nasıl mücadele edinilir?”, “Nasıl
devrimci olunur?” sorusunun somut bir cevabını bize sunuyor, göz önüne seriyor.
Yerinde
oturup atıp tutanlar, dünyaya ahkâm kesenler, bu şanlı mücadele içerisinde, bu
direnişte neredeler acaba? Yoksa kendi koltuklarında oturup, karanlık
odalarında, ahbaplarıyla dünyayı cennete(!) çevirmenin programlarını mı hazırlıyorlar?
Bu olsa gerek, çünkü her işbirliği içerisindeki eylemlerinde dünyayı nasıl
cennete çevirdiklerinin örneğini Irak’ta, Afganistan’da, Vietnam’da ve diğer
coğrafyalar örneğinde görmüş olmamız lazım.
Tabii
bu cennet coğrafyasında direnen halklar da var ve onlardan biri de hiç şüphesiz
Yemen ve halkıdır. Çünkü onlar, Amerika’nın ve liderlik ettiği bloğun özgürlük(!)
söylemlerine ve coğrafyaya götüreceği özgürlüğe(!) karşı kendi bildikleri,
kendi tanımladıkları özgürlük savaşını veriyor, emperyalizme karşı ders
niteliğinde eylemlerde bulunuyor ve bize, gücün sözü değil, sözün ve sadakatin
gücünün aslolduğunu tekrardan hatırlatıyor, onlar direnişleriyle,
sadakatleriyle, samimiyetleriyle, gözleri pek ve cesur oluşlarıyla, düşmana
korku, mazlum halklara umut veriyorlar. Var olsunlar.
Özellikle
Filistin direnişindeki destekleriyle, her türlü tehditlere karşı özgürlük
yeminlerinden geri adım atmıyorlar.
Her
gün özellikle her Cuma namazı çıkışı sokaklara dökülen milyonların ağzından aynı
cümleler dökülüyor: “Amerika’ya ölüm, Filistin’e özgürlük”... Evet özgürlük,
tüm mazlum halklara hürriyet, özgürlük... Peki bu coğrafyada, bu topraklarda
(Türkiye), niye direnişe bu denli ses getiren destek yok, niye? Niye mi? Bizler
özgür değiliz.
Bilinen
bir gerçeği burada tekrar dile getirelim. Meşhur Rıdvan Hoca’yı biliriz.
Maraşlı imamdır kendisi, Kurtuluş Savaşı sırasında Bir Cuma günü, Cuma namazı
için camiye gelen cemaati, “buraya gelmeyin çünkü Cuma namazının ilk şartı
hür/özgür olmaktır” diyerek namaz kıldırmayıp cemaati camiden çıkarmıştır.
Neden mi çünkü toprakları içerisinde, bir kalesinde Fransız bayrağı olan halk
özgür değildir. Rıdvan Hoca, “Cuma’nın ilk şartı da hür olmak olduğundan, Cuma
size farz değildir ta ki Fransız bayrağını o kaleden söküp atana kadar” diyerek
namazı kıldırmamıştır. İşte örneklik, işte ilke...
Peki
gelelim şimdiye. En basitinden bu ülke NATO’nun bir üyesi midir? Evet, İncirlik
Üssü bu topraklarda mıdır? Evet. Kürecik Üssü bu topraklarda mıdır? Evet. Diğer
emperyal ilişkilerden bahsetme gereksinimi dahi yok, konjonktür ve şartlar,
yeni dünya sistemi/düzeni böyle işliyor, tabii buna laf edilir mi ki? Niye
düzenimize çomak sokalım. Peki şimdi şu soruyu soralım hocalarımıza: “Acaba bu
topraklarda Cuma’nın hükmü nedir? Özgür müyüz?”
Çok
söze gerek yok.
Selam
direnişçilere olsun, zafer onların olsun.
Serhat Altın
1 Nisan 2025
0 Yorum:
Yorum Gönder