Bronx
Savaş Karşıtı Koalisyon, gerilla sineması dizimiz dâhilinde hazırladığı Uyuşturucu
Ölümdür isimli belgeselini 11 Ekim günü seyircilerle buluşturdu.
Filmin
ardından gerçekleştirilen soru-cevap oturumuna eski Genç Lordlar Örgütü üyesi,
akupunkturcu Walter Bosque de katıldı. Katılanlar, devrimci hareketin toplumu
iyileştiren faaliyetlerinin kapsamının genişletilmesi ve sürdürülmesiyle ilgili
tartışmalara katkıda bulundular.
İşçilerin,
Siyahilerin ve Latinlerin yaşadığı Bronx, oksikodon gibi morfin türleri,
sokakta üretilen fentanil ve eroin gibi uyuşturucuların kullanımında hızlı bir
yükselişe tanıklık etti.
Biz,
sentetik olanlar da dâhil tüm uyuşturucuların kullanımını, kişisel ve özel bir
mesele değil, kapitalizmden ve hükümetin ihmallerinden kaynaklanan sistemsel
meselelere ait bir semptom olarak görüyoruz. Mevcut kriz, toplumumuza ciddi
zararlar veriyor. Yoksulluğun, yabancılaşmanın ve sömürünün etkisi altında
olanlar, baskıcı gündelik koşullar karşısında geçici bir rahatlama sağlamak
adına yüzlerini uyuşturuculara dönüyorlar. Bağımlılık, devletin dayattığı
şiddetin ve kapitalist sömürünün çilesini çekenlerin boynunda ağır bir yük.
İşçi
sınıfını desteklemek ve kalkındırmak şöyle dursun, kapitalist toplum, fentanil,
eroin ve kokain gibi uyuşturucuların toplumsal bağları kopartmasına, sağlığı
harap etmesine ve devrimci potansiyeli boğmasına izin veriyor. Bu noktada
uyuşturucu bağımlılığı, kitlelerin enerjisinin örgütlenme ve direniş
pratiklerinden uzaklaşmasına ve toplumların zayıf düşürülmesine katkıda bulunan
bir tür zulüm aracı olarak iş görüyor.
Ama
öte yandan, bugün tarih başka bir hikâye anlatıyor. Devrimci hareketlerin
yazdıkları bu hikâye, dirençle ve iyileşme pratikleriyle ilgili. Bronx’taki
devrimciler, bugün toplumların bağımlılık belasından kurtulmanın, eski
güçlerine yeniden kavuşmanın mümkün olduğunu ortaya koyuyorlar.
Uyuşturucu
Ölümdür isimli belgesel, aramızdan ayrılmış olan Dr. Mutulu Şakur’un
uyuşturucu bağımlılığıyla mücadelede akupunktur tedavisine başvuran Genç
Lordlar ve Kara Panter Partisi ile yürüttüğü, toplumu dönüştürücü çalışmalar
üzerinde duruyor. Bu örgütler, ortaya koydukları çalışmalarla bireyleri
bağımlılıktan kurtarmakla kalmıyorlar, aynı zamanda topluma devrimci mücadeleyi
yeniden inşa etmek ve devrimci değişim için gerekli saha çalışmasının ihtiyaç
duyduğu gücü temin ediyorlar.
Bu
tarih, bize bağımlılıktan kurtulmaya dönük çalışmaların kişinin kendisini
toparlamasını sağlayacak adımlardan daha fazlasına ihtiyaç duyduğu gerçeğini
anımsatıyor. Uyuşturucuyla mücadele, kolektif iyileşme sürecine, toplumsal
dayanışmanın yeniden tesis edilmesine ve eşitsizlikle ümitsizliği besleyen
sistemsel gerçeklere karşı koymak için gerekli olan devrimci ruhun
canlandırılmasına ihtiyaç duyuyor.
Çin’in
Oynadığı Devrimci Rol
Bu
çabada Çin’in oynadığı öncü rolü kabul etmek zorundayız. Afyon Savaşları
(1839–1860) İngiliz emperyalizmine hizmet eden güçlerin ABD desteğiyle Çin’i
nasıl sömürdüklerini ortaya koyuyor. İlgili süreçte emperyalist güçler,
ticaretle alakalı koşulları kendi lehlerine çevirmek için Çin’in üzerine afyon
boca ediyorlar. On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Çin halkının yaklaşık yüzde
onu afyon bağımlısı hâline geliyor, bu da ulusal bir krize yol açıyor.
1949
devrimi sonrası Çin Halk Cumhuriyeti, süreç içerisinde afyon üretimini ve
tüketimini devrimci toplumsal reformlarla sıfırladı. 10 milyon bağımlıyı tedavi
etti, uyuşturucu tacirlerini kurşuna dizdi, afyon yetiştirilen bölgelere yeni
ürünlerin ekilmesini sağladı. Yüz yıldır ülkenin çilesini çektiği bela dört
yılda savuşturuldu.
Mao
Zedong’un 1965’te yaptığı, sağlık hizmetleriyle ilgili önemli konuşma ve
imzaladığı 26 Haziran tarihli yönerge, köylerde herkesin sağlık hizmetinden
istifade etmesi meselesine vurgu yapıyordu. Bu adım üzerinden “yalın ayaklı
doktorlar” programı yürürlüğe kondu. Söz konusu girişim kapsamında köylerde
temel tıbbi hizmetleri sunabilecek sağlık emekçileri eğitildi, yeterli hizmet
alamayan kesimlerin ihtiyaçlarının karşılanmasına dönük çalışmalarda modern ve
geleneksel tıptan birlikte istifade edildi. 1968’de bu program, ulusal sağlık
politikasının ana bileşeni hâline geldi.
Çin,
bağımlılık belasından kurtulma, yoksulluğu ortadan kaldırma, halk sağlığı
hizmetlerini iyileştirme konusunda önemli başarılar elde etti. Bu başarılar,
devrimci hareketlerin dönüştürücü potansiyellerinin delilidir.
Nihayetinde
Çin küresel güç hâline geliyorsa küresel güney de önemli bir güce dönüşüyor
demektir. Zira bugün Çin, ABD imparatorluğunun ve dayattığı yaptırımların
tarihsel düzlemde ezdiği milletlere yardım eli uzatmaktadır.
Bronx
ve Çin’deki direniş tarihi ve toplumsal iyileştirme pratikleri, günümüzde
Gazze’de karşılık buluyor. Seksenlerde İsrail işgali altında iken Gazze,
bağımlılık, alkolizm ve suç gibi önemli toplumsal meselelerle yüzleşti. Bu
meseleler, İsrail’in Filistin halkını moralsiz kılmak ve direnişi zayıflatmak
için uyguladığı politikalarla birlikte daha da derinleşti.
Hamas
Gazze’de Uyuşturucu Bağımlılığıyla Mücadele Ediyor
Hamas’ın
kurucusu Şeyh Ahmed Yasin ve yoldaşları, bu toplumsal meselelerin tahrip edici
etkisini gördü ve önemli adımlar attı. Hep birlikte Müslüman gençlik
dernekleri, kulüpler ve İslami toplum kurumları inşa edip uyuşturucu
kaçakçılığıyla mücadele ettiler. İnsanların bağımlılık belasından
kurtulmalarına katkıda bulundular, toplumsal bağları güçlendirecek çalışmalar
yürüttüler. Hamas’ın toplumu temel alan yaklaşımı insanların sağlığını
iyileştirdi, toplumsal dokuyu güçlendirdi, Filistinliler arasında saygıya ve
güvene dayalı ilişkilerin kurulmasını sağladı.
Askeri
kanadı olan politik bir partiye dönüşmeden önce Hamas, esas olarak Gazze
halkının kalkındırılmasına ve şifa bulmasına odaklandı. 1987’de Birinci
İntifada’nın başladığı dönemde örgüt, toplumsal ihtiyaçları karşılamaya yönelik
çabaları sayesinde birçok Filistinlinin güvenini ve desteğini kazandı.
Bu
atılan ilk adımlar, Hamas’ın sonrasında Siyonist işgale karşı yürütülen
direnişte öncü bir güç hâline gelmesini sağlayacak sürecin zemini teşkil etti.
Hamas’ın uzlaşmaz tavrı ve her türden araçla direnme arzusu, işgalci gücü
tehdit ediyordu. Bunun neticesinde İsrail, ABD’nin Hamas’ı terörist örgüt
listesine almasını sağladı.
2006’da
Hamas’ın seçimlerden zaferle çıkması üzerine ABD ve İsrail, Filistin’in kendi
kaderini tayin hakkını ortadan kaldıracak tedbirlerle karşılık verdi. Bu
tedbirler dâhilinde ABD ve İsrail, seçim sonuçlarını tanımadığını duyurdu,
Filistin hükümetini ikiye böldü. Batı Şeria Filistin Yönetimi’ne, Gazze’nin
idaresi ise Hamas’a teslim edildi. Ardından da Gazze’ye yönelik, on sekiz yıl
sürecek abluka süreci başladı.
Bugün
Filistin kurtuluş mücadelesinin öncü kolu olan Hamas, Filistin devrimi adı
altında, diğer tüm direniş örgütlerini bölgesel düzeyde koordine eden güç.
Bronx,
Çin Halk Cumhuriyeti ve Gazze genelinde yazılan toplumsal direncin ve örgütlü
direnişin tarihi, sistemsel zulüm karşısında toplumun öncülük ettiği
iyileştirici çalışmaların ne kadar güçlü sonuçlara yol açabileceğini ortaya
koyuyor.
Bronx Savaş Karşıtı Koalisyon
13 Ekim 2024
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder