29 Nisan 2025

Balon

Aram Pehlivanyan gençlik yıllarında ailesi ile birlikte

 

TKP’nin gösterime sunduğu Medusa’nın Salı belgeselinin şimdiye kadar beş bölümü yayınlandı.

Belgeselde Hrant Dink’in katledilmesine giden sürece değiniliyor. TKP, 1915’in yüzüncü yılı olan 2015’te yaptığı açıklamada, “Aram Pehlivanyan (Ahmet Saydan), Şahabettin Bakırsan, Armenak Bakırcıyan (Orhan Bakır)” isimlerine yer verip, bu insanların halkların kardeşliği ve eşitlik mücadelesi için bedel ödediğinden bahsediyor.

2015’te yapılan açıklama göstermeliktir. Asıl adı “Anarad Hığutyun Rahibeler Okulu” fakat bugün TKP'nin en önemli gelir kaynağı olan Kadıköy NHKM binasının 100 yıldan daha önceye dayanan öyküsünden bir bölüm şu şekildedir:

“1982 yılında öğrenci sayısı 80 civarına düşünce Okul, Milli Eğitim’e yapılan başvuru ile kapatılmıştır. Öğrencilerin bir kısmı, Moda’daki Aramyan Uncuyan Okulu’na bir kısmı da devlet okullarına gitmiştir. Bakanlık, ‘3 yıl içinde tekrar açabilirsiniz’ demiş ama tekrar açılamamış. Vakıf Yöneticileri, binayı başka bir okula, daha sonra özel bir sağlık kuruluşuna kiralamak istemişler. Bakanlık izin vermemiş. Bina, yıllarca boş ve metruk kalmış. 2000’li yıllarda AB uyum yasalarında yapılan düzenlemeler doğrultusunda, Bakanlık’tan ‘Kültürel konularda kiralanabilir’ izni çıkmış. 2004 yılında bina, bahçesiyle birlikte, Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’ne kiralanıyor. Bu sözleşme sonrası bina ve bahçesi derlenip toparlanıyor ve aslına zarar vermeden kullanılmaya başlanıyor.”[1]

NHKM sayfasında yer alan tarihçede bu bilgilerin hiçbirisine değinilmez. Bina, sanki öylesine metruk bırakılmış ya da tarihten soyutlanıp gökten zembille inmişçesine bir gerçeküstülüğe sahiptir.

Açıklamada dikkat çeken bir nokta var: Bakanlık, binanın okul ve sağlık kuruluşuna vakıf tarafından kiralanmasına izin vermiyor, fakat AB uyum yasalarından sonra kültürel konularda kiralanması için TKP’ye izin çıkıyor. Yani NHKM Kadıköy, AB emperyalizminin açtığı iskanda kuruluyor.

Okula ve sağlık kuruluşuna izin verilmeyip TKP’ye izin verilmesinde sorun görmeyenler, TKP’yi komünist parti olarak görmeye devam edebilirler. TKP’nin geminin kaptan koltuğuna oturtmak istediği, tam olarak AB emperyalizmidir.

Bir ülkenin komünist partisine emperyalist kapitalizm aşamasında rahatça bina kiralanıp gelir kaynağı çıkarılması ve insan toplaması için izin veriliyorsa orada konuşulması gereken konu, o partinin sermaye düzenine ideolojik aparat olduğudur.

Tekrar yazının başında değindiğimiz, TKP’nin sözde sahiplendiği isimlere dönecek olursak, Aram Pehlivanyan partili bir şairdir, yoksulluk içinde geçen ömrü Suriye’ye ve orada bir süre yaşadıktan sonra Doğu Almanya’ya kaçışla şekillenmiştir. Almanya yıllarında da Nâzım Usta’nın ev ziyareti yapacak kadar dostluğunu kazanan biridir, aynı partide yoldaş olup ikisi de İstanbulludur.

Ne komünist ne de partili bir şair olmasının TKP için önemi vardır. Aram’ın adı TKP'nin hiçbir kurumuna verilmediği gibi onun kitabını Aras Yayıncılık basmasaydı TKP, adını bile anmazdı.

Aram üzerine TKP’nin yazdığı bir eser bulunmadığı gibi onu anan şiir etkinliği de yapmaz, Ermeni vakfının binasına AB uyum yasalarıyla çöken TKP, Aram’ın fotoğrafını da o binaya asmaz.

TKP’nin gerçeği ve arzuladığı düzen, İttihatçı ideoloji üzerine kuruludur. O yüzden, 19 Mart sürecinde ona ilk birlik daveti Vatan Partisi’nden geldi.

Medusa’nın Salı belgeseli her yönüyle eleştirilmesi mümkün bir belgeselken biz, yazımıza sadece bir yönünü aldık. Bugün şu soruyu tekrarlayarak sormak, ideolojik kavgada TKP’nin komünist olduğunu netleştirecektir: Okul ve sağlık kuruluşuna kiralanması için izin çıkmayan vakfa, komünist olduğunu iddia eden partiye kültür işleri için kiralanması konusunda izin çıkmasının tarihsel-politik karşılığı nedir?

İdeolojik mücadelenin en karmaşık ve kitle bağı kuran ayağı, kültür alanıdır. Sistem demek ki TKP’yi komünist parti olarak kabul etmiyor ki Ermeni halkına ait bir binada Nâzım’ın adı altında bar-meyhane kurulmasında beis görmüyor.

Nasıl Bir kültür merkezidir ki 100 yılı aşkın tarihe sahip olan Ermeni kültürünün eseri olan bir binanın dokusunu bünyesinden kazıyıp atıyor? Bu yönüyle TKP’nin laiklik söylemi kuru gürültüden ibarettir. Binanın sokağa bakan kısmına meyhane masası atıp halka yürüyecek alan bırakmayanların kamuculuk söylemi de safsatadan ibarettir.

TKP işçi emekçi sınıflar eşit bir düzene kavuşamasın diye vardır. Nâzım’ın adına gölge düşüren, “Komünist” adını tekeline alan, bar-meyhaneden gelir elde edip hiçbir partili çalışanı ihraç edilmeyen TKP’dir.

Ekonomi-politik ve ideolojik açıdan bakıldığında TKP çok iyi bir Kemalist partidir. Sınıflar mücadelesi açısından bakıldığında, TKP değil komünist, reformist bile olamayacak kadar ideolojik geriliğin sembolüdür.

Bugün “Kadıköy izni çıkmazsa Taksim’i zorlarız” diyen (aslında Taksim’de 1 Mayıs’ın yapılmasını istemeyen) Okuyan’ın TKP’si ile Taksim’de 1 Mayıs kutlayacağı yalanını kitlelere söyleyen Özel’in CHP’si arasında hiçbir fark yoktur.

1980 öncesi TKP’nin de ideolojik-politik kodları bugünkünden farklı olmadığından, Türkçe ve Ermenice şiirler yazan Aram Pehlivanyan sürgünde yaşamını yitirdiğinde bir bildiri yayımlar fakat o bildiride Aram’ın Ermeniliği bir kez daha sürgün edilir.

S. Adalı
29 Nisan 2025

Dipnot:
[1] Arif, Atılgan, “Anarad Hığutyun Rahibeleri Okulu (Nazım Hikmet Kültür Merkezi)”, 13 Mayıs 2019, Mimdap.

0 Yorum: