17 Şubat 2020

Liberaller Orduyu Sever

Kendisini liberal olarak tanımlayan birçok isim, Trump’ı değil kendilerinin halk adamı olduğuna inanıyor, oysa hepsi de gayrimeşru savaşlara “acınacak hâlde kişiler” olarak niteledikleri isimlerden daha fazla destek veriyor.

Amerikalı liberaller, Trump’ın başkanlığı karşısında deliye döndüler. ABD’nin istisnai olduğuna inandıkları ve dünyanın geri kalan kısmına dilediği şekilde müdahale edebilme hakkına sahip olduğunu düşündükleri için hiçbir zaman güvenilir kişiler olmadılar.

Liberaller, sırtlarını Vietnam’da veya Irak’ta Amerikalı öldüren savaşlara yönelik protestolara dayayabilirler. Oysa hepsi de genelde emperyalizmin emirlerine göre hareket ediyor. Bu noktada emperyalizmin hoşuna gitmeyen kişilere saldırıyorlar, Amerikalıların incinmesine izin vermeyenleri kucaklıyorlar.

Tam da bu sebeple Trump, onlar için ciddi bir açmaz. Trump liberallerin deccali, edepsizi, aptallığı ile gurur duyan kibirlisi, beyaz ayak takımının bilinçaltını ifade eden ırkçısı. Ona karşı çıkmak için birçok sebep var ama liberallerin Trump’a yönelik saldırıları genel mânâda sağcı. Geçmişte Irak’ta kitlesel imha silâhlarının bulunduğu konusunda yalan söyleyen kişiler, bugün Trump karşıtı olan isimlerin laflarını papağan gibi tekrarlıyorlar.

Bunların savaş propagandasına yönelik geliştirdikleri itiraz, daha çok Cumhuriyetçi Parti ve Bush karşıtlığının bir sonucu idi. Aslında ABD müdahalelerine karşı çıkmıyor, barıştan yana saf tutmuyorlardı. Bilâkis liberaller, gerekçesi kendilerinin hoşuna gidecek bir savaşın çıkmasını büyük bir hevesle bekleyip duruyorlar.

Bugün kendisini “direniş” olarak isimlendiren bu grup, hükümetleri gıda ve ilâç temini için gerekli işlemleri yapmaktan alıkoymak suretiyle Venezuelalıları ve İranlıları öldüren ABD yaptırımları konusunda tek laf etmiyor. O çok sevdikleri haber kanalları Evo Morales’in “diktatör” olduğunu söyleyip onu deviren darbe için gerekçeler ortaya koyduğunda, nasıl oluyorsa başkanın başını çektiği emperyalizmi savunan laflar sıralıyorlar.

Liberallerdeki sürü mantığının en son örneği ise orduya yönelik sevgi sözcükleri olarak çıktı karşımıza. Liberaller, genelde kendilerini orduyla ilişkilendirmemekle bilinirler. Çocuklarını askere göndermezler. Ama nedense birden Trump’tan hoşlanmayan subaylara sevgilerini dile getirme ihtiyacı duydular.

Bugün Slate isimli internet sitesi, Trump’ın ordudaki emir komuta zincirini zayıflattığını söylüyor. Bu sitede yazan isimler okulda iken, muhtemelen başkanın genelkurmay başkanı olduğu sivil bir hükümet tarafından yönetildiğimizi öğreten dersi kırmışlar. Hiçbir başkan, emir komuta zincirini zayıflatamaz. Başkan, o emir komuta zincirinin bizatihi kendisidir. Generaller ve amiraller, onun direktiflerine uymak zorundadırlar ve bunu her daim büyük bir mutlulukla yaparlar.

Emir geldiğinde Kore’ye napalm bombalarını bu komutanlar attı. Aynı işi Vietnam’da da yaptılar. Irak’ı işgal ettiler. Chelsea Manning ve Julian Assange’ın ortaya çıkardığı kadarıyla bu komutanlar masum insanları öldürdüler ve bu katliamlar karşısında kahkahalar attılar. Oysa aynı liberaller, komutanları hayranlıkla anmazlardı geçmişte.

Trump, liberallerin ülkesine ve kendilerine dair tasavvuru yerle bir etti. Esasen birçok liberalin niyeti, muhafazakârlar gibi şovenlik yapmak. Bunların tek hayali, Beyaz Saray’da bir Demokrat Partilinin oturmasıyla adaletsizliklerin seviyesinin düştüğü bir ülkenin kurulması. Bu noktada Amerikan tarihinin özünü teşkil eden eşitsizliğin, ırkçılığın ve başka ülkelere saldırma siyasetinin unutulmasını istiyorlar. Trump’taki açık ırkçılık ve aleni şaklabanlık, onların inançlarının yalan olduğunu ortaya çıkartıyor ve hepsinin yalanlara ve mevcut propagandaya teslim olmasına yol açıyor.

Bu kafa karışıklığına katkı sunan temel bir unsur da şirket medyası. Trump’ın savaş suçu işlediği gerekçesiyle yargılanan Deniz Komandosu’nun davasının görüldüğü askerî mahkemeye müdahil olması, meşru bir adım aslında. Deniz kuvvetleri müsteşarının bu müdahale sebebiyle istifa etmesi, önemli bir gelişme. Asıl sorgulanması gerekense Amerika’nın Irak’taki varlığına gereken önemin verilmemesi.

Nedense tam da bu noktada New York Times, Trump’ın kararına katılmayan eski müsteşarlara sayfalarında yer veriyor ve onların Trump’ı kendi “değerler”ini paylaşmayan bir kişi olarak gördüklerine dair görüşlerini aktarıyor.

Eğer liberaller ciddiye alınmak istiyorlarsa o askerî değerleri, yaklaşık yirmi yıldır ABD ordusunun Irak’ta ve Afganistan’da bulunuyor oluşunu ve üniformalı kişileri neden yere göğe sığdıramadıklarını sorgulamalıdırlar. Bu savaşlar, tarihte görülen en uzun savaşlardır ve özü itibarıyla birer savaş suçudur. Asıl üzerinde durulması gereken, Trump’ın düşük rütbeli askerlerin Kongre’nin, başkanların ve şirket medyasının izniyle işlenmiş suçları üzerine almasına imkân veren teamüle aykırı davranması değil, bu savaşların ta kendisidir.

Trump, asıl fark yaratanın görünüş olduğunun kanıtı gibidir. Obama başkan iken ABD, Afganistan’da Sınır Tanımayan Doktorlar’ın başında olduğu bir hastaneyi bombaladı ve kırk kişiyi öldürdü. Bu eylem, askerî işgallerin açık bir sonucuydu ve ölü insanlara zerre fayda sağlamadı. Obama döneminde gerçekleştirilen drone saldırılarına Washington’da kimse karşı çıkmadı. Hatta Demokrat Parti’nin tüm başkan adayları, Venezuelalıları öldüren ve Trump’ın onay verdiği yaptırımlara güvendiklerini söyledi.

Amerika’nın istisnai bir yer olduğunu söyleyen görüş, tümüyle çöpe atılmak zorunda. Bunu yaptığımız vakit, ordunun iyi ve kötü kararlar aldığını söyleyen o aptal fikirler de hükmünü yitirecek. Sivil bir hükümet üzerinde durulmaya başlanacak ve ABD’nin dünya genelinde neden sekiz yüz civarında askerî üssü bulunduğu sorusu sorulacak. Bu da doğalında bu ülkede alınan politik kararların dayandığı tüm öncüllerin sorgulanması için gerekli yolu açacak. Eğer liberaller düşündükleri kadar zekilerse tam da bunu yaparlar.

Bu yeni gelişen duyguda daha kötü bir yan var. Temel insan haklarının korunmasını isteyen insanlar, bugün Facebook’un içeriklerin ve aktarılan hikâyelerin gerçekliğini kontrol etmesini istiyor. Facebook, NATO’nun fonladığı sağcı düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nden emirler alıyor. Bu sitenin gerçeklik kontrolü amacıyla attığı adımlar, solcu siyahların ve Filistinlilerin ayrıca müesses nizamı rahatsız eden herkesin sansürlenmesine neden oluyor.

Solcular “Rusya’nın malı” olarak görülüp hedef alındığında veya Google, Black Agenda Report gibi siteleri arama sayfalarında en alt sıraya kaldırıp attığında liberallerin ağzından tek laf çıkmıyor. Onlar, Trump’ı dolap çeviren yabancıların göreve getirdiğine dair masallara tüm kalpleriyle inanıyorlar. Bugün kafa karışıklıkları tamama erdi, öyle ki liberaller, askerî düzeni veya haklardan geriye kalanları bile elimizden alacak başka bir düzeni bile savunacak duruma geldiler. Bunların “direniş” dediği şey, hepimizi ilgilendiren apaçık bir tehlike.

Margaret Kimberley
4 Aralık 2019
Kaynak

0 Yorum: