Kendisini liberal olarak tanımlayan birçok isim,
Trump’ı değil kendilerinin halk adamı olduğuna inanıyor, oysa hepsi de gayrimeşru
savaşlara “acınacak hâlde kişiler” olarak niteledikleri isimlerden daha fazla
destek veriyor.
Amerikalı liberaller, Trump’ın başkanlığı
karşısında deliye döndüler. ABD’nin istisnai olduğuna inandıkları ve dünyanın
geri kalan kısmına dilediği şekilde müdahale edebilme hakkına sahip olduğunu
düşündükleri için hiçbir zaman güvenilir kişiler olmadılar.
Liberaller, sırtlarını Vietnam’da veya Irak’ta
Amerikalı öldüren savaşlara yönelik protestolara dayayabilirler. Oysa hepsi de
genelde emperyalizmin emirlerine göre hareket ediyor. Bu noktada emperyalizmin
hoşuna gitmeyen kişilere saldırıyorlar, Amerikalıların incinmesine izin
vermeyenleri kucaklıyorlar.
Tam da bu sebeple Trump, onlar için ciddi bir
açmaz. Trump liberallerin deccali, edepsizi, aptallığı ile gurur duyan
kibirlisi, beyaz ayak takımının bilinçaltını ifade eden ırkçısı. Ona karşı
çıkmak için birçok sebep var ama liberallerin Trump’a yönelik saldırıları genel
mânâda sağcı. Geçmişte Irak’ta kitlesel imha silâhlarının bulunduğu konusunda
yalan söyleyen kişiler, bugün Trump karşıtı olan isimlerin laflarını papağan
gibi tekrarlıyorlar.
Bunların savaş propagandasına yönelik
geliştirdikleri itiraz, daha çok Cumhuriyetçi Parti ve Bush karşıtlığının bir
sonucu idi. Aslında ABD müdahalelerine karşı çıkmıyor, barıştan yana saf
tutmuyorlardı. Bilâkis liberaller, gerekçesi kendilerinin hoşuna gidecek bir savaşın
çıkmasını büyük bir hevesle bekleyip duruyorlar.
Bugün kendisini “direniş” olarak isimlendiren bu
grup, hükümetleri gıda ve ilâç temini için gerekli işlemleri yapmaktan
alıkoymak suretiyle Venezuelalıları ve İranlıları öldüren ABD yaptırımları
konusunda tek laf etmiyor. O çok sevdikleri haber kanalları Evo Morales’in “diktatör”
olduğunu söyleyip onu deviren darbe için gerekçeler ortaya koyduğunda, nasıl
oluyorsa başkanın başını çektiği emperyalizmi savunan laflar sıralıyorlar.
Liberallerdeki sürü mantığının en son örneği ise
orduya yönelik sevgi sözcükleri olarak çıktı karşımıza. Liberaller, genelde kendilerini
orduyla ilişkilendirmemekle bilinirler. Çocuklarını askere göndermezler. Ama nedense
birden Trump’tan hoşlanmayan subaylara sevgilerini dile getirme ihtiyacı duydular.
Bugün Slate
isimli internet sitesi, Trump’ın ordudaki emir komuta zincirini zayıflattığını
söylüyor. Bu sitede yazan isimler okulda iken, muhtemelen başkanın genelkurmay
başkanı olduğu sivil bir hükümet tarafından yönetildiğimizi öğreten dersi kırmışlar.
Hiçbir başkan, emir komuta zincirini zayıflatamaz. Başkan, o emir komuta
zincirinin bizatihi kendisidir. Generaller ve amiraller, onun direktiflerine
uymak zorundadırlar ve bunu her daim büyük bir mutlulukla yaparlar.
Emir geldiğinde Kore’ye napalm bombalarını bu
komutanlar attı. Aynı işi Vietnam’da da yaptılar. Irak’ı işgal ettiler. Chelsea
Manning ve Julian Assange’ın ortaya çıkardığı kadarıyla bu komutanlar masum
insanları öldürdüler ve bu katliamlar karşısında kahkahalar attılar. Oysa aynı liberaller,
komutanları hayranlıkla anmazlardı geçmişte.
Trump, liberallerin ülkesine ve kendilerine dair
tasavvuru yerle bir etti. Esasen birçok liberalin niyeti, muhafazakârlar gibi
şovenlik yapmak. Bunların tek hayali, Beyaz Saray’da bir Demokrat Partilinin
oturmasıyla adaletsizliklerin seviyesinin düştüğü bir ülkenin kurulması. Bu
noktada Amerikan tarihinin özünü teşkil eden eşitsizliğin, ırkçılığın ve başka
ülkelere saldırma siyasetinin unutulmasını istiyorlar. Trump’taki açık ırkçılık
ve aleni şaklabanlık, onların inançlarının yalan olduğunu ortaya çıkartıyor ve
hepsinin yalanlara ve mevcut propagandaya teslim olmasına yol açıyor.
Bu kafa karışıklığına katkı sunan temel bir unsur
da şirket medyası. Trump’ın savaş suçu işlediği gerekçesiyle yargılanan Deniz
Komandosu’nun davasının görüldüğü askerî mahkemeye müdahil olması, meşru bir
adım aslında. Deniz kuvvetleri müsteşarının bu müdahale sebebiyle istifa
etmesi, önemli bir gelişme. Asıl sorgulanması gerekense Amerika’nın Irak’taki
varlığına gereken önemin verilmemesi.
Nedense tam da bu noktada New York Times, Trump’ın kararına katılmayan eski müsteşarlara sayfalarında
yer veriyor ve onların Trump’ı kendi “değerler”ini paylaşmayan bir kişi olarak
gördüklerine dair görüşlerini aktarıyor.
Eğer liberaller ciddiye alınmak istiyorlarsa o
askerî değerleri, yaklaşık yirmi yıldır ABD ordusunun Irak’ta ve Afganistan’da
bulunuyor oluşunu ve üniformalı kişileri neden yere göğe sığdıramadıklarını
sorgulamalıdırlar. Bu savaşlar, tarihte görülen en uzun savaşlardır ve özü
itibarıyla birer savaş suçudur. Asıl üzerinde durulması gereken, Trump’ın düşük
rütbeli askerlerin Kongre’nin, başkanların ve şirket medyasının izniyle
işlenmiş suçları üzerine almasına imkân veren teamüle aykırı davranması değil,
bu savaşların ta kendisidir.
Trump, asıl fark yaratanın görünüş olduğunun
kanıtı gibidir. Obama başkan iken ABD, Afganistan’da Sınır Tanımayan Doktorlar’ın
başında olduğu bir hastaneyi bombaladı ve kırk kişiyi öldürdü. Bu eylem, askerî
işgallerin açık bir sonucuydu ve ölü insanlara zerre fayda sağlamadı. Obama
döneminde gerçekleştirilen drone saldırılarına Washington’da kimse karşı
çıkmadı. Hatta Demokrat Parti’nin tüm başkan adayları, Venezuelalıları öldüren
ve Trump’ın onay verdiği yaptırımlara güvendiklerini söyledi.
Amerika’nın istisnai bir yer olduğunu söyleyen
görüş, tümüyle çöpe atılmak zorunda. Bunu yaptığımız vakit, ordunun iyi ve kötü
kararlar aldığını söyleyen o aptal fikirler de hükmünü yitirecek. Sivil bir
hükümet üzerinde durulmaya başlanacak ve ABD’nin dünya genelinde neden sekiz
yüz civarında askerî üssü bulunduğu sorusu sorulacak. Bu da doğalında bu ülkede
alınan politik kararların dayandığı tüm öncüllerin sorgulanması için gerekli
yolu açacak. Eğer liberaller düşündükleri kadar zekilerse tam da bunu yaparlar.
Bu yeni gelişen duyguda daha kötü bir yan var. Temel
insan haklarının korunmasını isteyen insanlar, bugün Facebook’un içeriklerin ve
aktarılan hikâyelerin gerçekliğini kontrol etmesini istiyor. Facebook, NATO’nun
fonladığı sağcı düşünce kuruluşu Atlantik Konseyi’nden emirler alıyor. Bu sitenin
gerçeklik kontrolü amacıyla attığı adımlar, solcu siyahların ve Filistinlilerin
ayrıca müesses nizamı rahatsız eden herkesin sansürlenmesine neden oluyor.
Solcular “Rusya’nın malı” olarak
görülüp hedef alındığında veya Google, Black
Agenda Report gibi siteleri arama sayfalarında en alt sıraya kaldırıp
attığında liberallerin ağzından tek laf çıkmıyor. Onlar, Trump’ı dolap çeviren
yabancıların göreve getirdiğine dair masallara tüm kalpleriyle inanıyorlar. Bugün
kafa karışıklıkları tamama erdi, öyle ki liberaller, askerî düzeni veya
haklardan geriye kalanları bile elimizden alacak başka bir düzeni bile
savunacak duruma geldiler. Bunların “direniş” dediği şey, hepimizi ilgilendiren
apaçık bir tehlike.
Margaret Kimberley
4 Aralık 2019
0 Yorum:
Yorum Gönder