13 Şubat 2020

, ,

Tude’nin 18. Plenumu Kararları



1984 başlarında Tude karşıtı suçlamalar üzerine ve ordu içerisinde oluşturulan ağla alakalı yargılamaların sonuçlanması ardından parti liderlerinin geriye kalan kısmı (İran’dan kaçmayı başaranlar) Avrupa’daki diğer üyelerle bir araya gelip Batı Almanya’da 18. Plenum adı altında toplandı. Toplantı sonunda kaleme alınan en önemli belge aşağıdaki kararları içeren belgeydi.[1]

● ● ●

 

1.

Emperyalizm, şahlık ve diktatörlük karşıtı bir halk devrimi olarak 1979 İran Devrimi, bu özelliklerine karşın, belirlediği toplumsal ve ekonomik hedeflere ulaşamamıştır.

2.

Yeni bir sınıfsal tabana sahip olan bir grup iktidara geldi, ama bu grubun sınıfsal açıdan dayandığı taban asla homojen değildi. Eski sistemin temellerini yok etmek için bazı tedbirler alınsa da devlet aygıtına neredeyse hiç dokunulmadı.

3.

İktidardaki mollalar farklı gruplardan oluşuyor, bir kesim büyük toprak ağalarına, bir kesim kapitalistlere, bir kesim de orta burjuvaziye dayanıyordu. Bunlar, “İslamî adalet” hedefine ulaşmak için politikanın ve ekonominin tekelde toplanması fikrine destek veren gruba ve bağımlı kapitalist sisteme arka çıkıyordu. (Mollalar, belirli bir sınıfa mensup özel bir katmanı temsil etmeseler de onların toprak ağalarından kapitalistlere, oradan orta ve küçük burjuvaziye dek uzanan farklı toplumsal kesimlere mensup olduklarını söylemek mümkün. Mollalar, tüm sınıfları temsil etmek suretiyle, sınıfsal çelişkilerin üzerinde duran bir güçmüş gibi davrandılar.

4.

Büyük kapitalistler, özellikler ticaret burjuvazisi ve büyük toprak ağaları, şeriatın arkasına sığınıyorlar ve İran’ı ümmet adına hareket ettikleri iddiası ile yönetiyorlar. Özgürlükçü ölçütlere göre yaşamak yerine İran toplumu, en arkaik varoluş koşullarına geriliyor.

5.

İşçiler, bilhassa sanayi proletaryası, devrime iştirak etti ve toplum ile politik sistemde radikal değişikliklerin yapılmasını istedi. Tude ve başka örgütler, halkın isteklerini savundu ve ciddi bir çaba içine girdi ama mollalar politik iktidarı ele geçirdi, böylelikle devrim sona erdi. Mollalar, devrimi toplumsal devrime dönüştürmediler. Anti-emperyalist, diktatörlük karşıtı demokratik devrim, bağımlı kapitalizm sistemini diriltme amacı doğrultusunda, ortaçağcı teokratik despotizmin kurulmasıyla sonuçlandı.

6.

Benisadr’ın cumhurbaşkanlığından indirilmesiyle birlikte Humeyni ve arkadaşları, devrimin politik liderliğini ele geçirdi ve süreç içerisinde İslamî rejim sağa kaydı. Emekçi sınıfların çıkarları adına tek bir adım bile atılmadı.

7.

İçte ve dışta yürütülen sağcı politikalar, sosyo-ekonomik sorunlara, enflasyona, şehirlere yönelik göçe ve petrol gelirlerine bel bağlayan bir ekonomiye yol açtı.

8.

Irak’la girilen savaşa son verilmesi, emekçilerin en önemli arzusudur. Bu savaşın asıl yükünü emekçiler çekmektedir. Amerikan emperyalizminin hayrına olan bu savaşın sürdürülmesi, her iki ülkenin halkı için felaketten başka bir şey getirmeyecektir. Yapılacak ateşkes ve adil şartlar üzerinden imzalanacak barış anlaşması kitlelerin çıkarına olacaktır. Bu barışa katiyetle uyulmalıdır.

9.

Kürt halkına yönelik savaş mahkûm edilmeli, İran’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde tüm halklara özerklik verilmelidir.

10.

Sovyetler Birliği’nin öncülük ettiği, özgürlük, bağımsızlık ve toplumsal ilerleme için mücadele eden savaşçılar görülmeden, anti-emperyalist mücadele asla mümkün değildir. Sovyetler, bağımsızlıktan mahrum edilmiş kitlelerin oluşturduğu ittifaklara da liderlik etmektedir. Emperyalizmse kurtuluş hareketlerini dünyadaki tek dostundan kopartmak derdindedir. İslam Cumhuriyeti içerisinde “Ne Batı Ne Doğu” şiarı ile ABD emperyalizmini sosyalizmle eşitleyen kesimlere rastlanmaktadır. Sovyet karşıtı histeri, halkımızın çıkarlarına karşı yürütülen, gayrimilli bir politikadır.

11.

İslamî rejimin işkence, baskıyla alınan itiraflar, politik casusluk ve resmi ideolojinin dayatılması üzerine kurulu baskı siyasetini sert bir dille eleştiriyoruz.

12.

Tude’ye [Kitle Partisi’ne] yönelik ağır saldırılar ve partinin yasaklanmasından beri binlerce üyesinin hapse atılması temelsiz suçlara dayanmaktadır. Bu konuda rejimin dile getirdiği sebepler geçersizdir. Asıl sebep, bizim adalet davamızdır, programımızın ülkedeki emekçilerce ve yurtseverlerce ilgi görmesidir. Rejim, tam da ideolojik açıdan zayıf olduğu için terör ve baskı yoluna başvurmaktadır.

13.

Hapisteki bazı dostlarımız işkencede öldürüldüler, davalarını yiğitçe savunanlar ise idam edildiler. Tarihimizin tahrif edilmesi, suçlanan insanların temel haklarının ellerinden alınması, sahte itiraflar ve işkence partimizin duruşunu asla değiştiremeyecek. Biz, tutuklu parti üyelerimizin hapiste oldukları süre boyunca parti içerisinde resmi bir konuma ve göreve sahip olmadıklarını, geleceklerine ileride tek tek karar verileceğini beyan ediyoruz.

14.

Tüm kardeş komünist partiler ve işçi partileri, her şeyden önce Sovyet Komünist Partisi, partimize yönelik baskıları protesto etmiştir. Tude’yi komünist partilerin ve işçi partilerinin oluşturduğu o büyük aileden hiçbir güç kopartamaz.

Batı Almanya
30 Nisan 1984

[Kaynak: Sepehr Zabih, The Left in Contemporary Iran, Hoover Institution Press, 1986, s. 191-192.]

Dipnot:
[1] Bkz.: Rahe Tudeh, “The Resolution of the 18th Plenum of the Tudeh Party Central Committee” (30 Nisan 1984).

0 Yorum: