1984
başlarında Tude karşıtı suçlamalar üzerine ve ordu içerisinde oluşturulan ağla
alakalı yargılamaların sonuçlanması ardından parti liderlerinin geriye kalan
kısmı (İran’dan kaçmayı başaranlar) Avrupa’daki diğer üyelerle bir araya gelip
Batı Almanya’da 18. Plenum adı altında toplandı. Toplantı sonunda kaleme alınan
en önemli belge aşağıdaki kararları içeren belgeydi.[1]
● ● ●
1.
Emperyalizm,
şahlık ve diktatörlük karşıtı bir halk devrimi olarak 1979 İran Devrimi, bu
özelliklerine karşın, belirlediği toplumsal ve ekonomik hedeflere
ulaşamamıştır.
2.
Yeni
bir sınıfsal tabana sahip olan bir grup iktidara geldi, ama bu grubun sınıfsal
açıdan dayandığı taban asla homojen değildi. Eski sistemin temellerini yok
etmek için bazı tedbirler alınsa da devlet aygıtına neredeyse hiç dokunulmadı.
3.
İktidardaki
mollalar farklı gruplardan oluşuyor, bir kesim büyük toprak ağalarına, bir
kesim kapitalistlere, bir kesim de orta burjuvaziye dayanıyordu. Bunlar,
“İslamî adalet” hedefine ulaşmak için politikanın ve ekonominin tekelde
toplanması fikrine destek veren gruba ve bağımlı kapitalist sisteme arka
çıkıyordu. (Mollalar, belirli bir sınıfa mensup özel bir katmanı temsil
etmeseler de onların toprak ağalarından kapitalistlere, oradan orta ve küçük
burjuvaziye dek uzanan farklı toplumsal kesimlere mensup olduklarını söylemek
mümkün. Mollalar, tüm sınıfları temsil etmek suretiyle, sınıfsal çelişkilerin
üzerinde duran bir güçmüş gibi davrandılar.
4.
Büyük
kapitalistler, özellikler ticaret burjuvazisi ve büyük toprak ağaları, şeriatın
arkasına sığınıyorlar ve İran’ı ümmet adına hareket ettikleri iddiası ile
yönetiyorlar. Özgürlükçü ölçütlere göre yaşamak yerine İran toplumu, en arkaik
varoluş koşullarına geriliyor.
5.
İşçiler,
bilhassa sanayi proletaryası, devrime iştirak etti ve toplum ile politik
sistemde radikal değişikliklerin yapılmasını istedi. Tude ve başka örgütler,
halkın isteklerini savundu ve ciddi bir çaba içine girdi ama mollalar politik
iktidarı ele geçirdi, böylelikle devrim sona erdi. Mollalar, devrimi toplumsal
devrime dönüştürmediler. Anti-emperyalist, diktatörlük karşıtı demokratik
devrim, bağımlı kapitalizm sistemini diriltme amacı doğrultusunda, ortaçağcı
teokratik despotizmin kurulmasıyla sonuçlandı.
6.
Benisadr’ın
cumhurbaşkanlığından indirilmesiyle birlikte Humeyni ve arkadaşları, devrimin
politik liderliğini ele geçirdi ve süreç içerisinde İslamî rejim sağa kaydı.
Emekçi sınıfların çıkarları adına tek bir adım bile atılmadı.
7.
İçte
ve dışta yürütülen sağcı politikalar, sosyo-ekonomik sorunlara, enflasyona,
şehirlere yönelik göçe ve petrol gelirlerine bel bağlayan bir ekonomiye yol
açtı.
8.
Irak’la
girilen savaşa son verilmesi, emekçilerin en önemli arzusudur. Bu savaşın asıl
yükünü emekçiler çekmektedir. Amerikan emperyalizminin hayrına olan bu savaşın
sürdürülmesi, her iki ülkenin halkı için felaketten başka bir şey
getirmeyecektir. Yapılacak ateşkes ve adil şartlar üzerinden imzalanacak barış
anlaşması kitlelerin çıkarına olacaktır. Bu barışa katiyetle uyulmalıdır.
9.
Kürt
halkına yönelik savaş mahkûm edilmeli, İran’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde
tüm halklara özerklik verilmelidir.
10.
Sovyetler
Birliği’nin öncülük ettiği, özgürlük, bağımsızlık ve toplumsal ilerleme için
mücadele eden savaşçılar görülmeden, anti-emperyalist mücadele asla mümkün
değildir. Sovyetler, bağımsızlıktan mahrum edilmiş kitlelerin oluşturduğu
ittifaklara da liderlik etmektedir. Emperyalizmse kurtuluş hareketlerini
dünyadaki tek dostundan kopartmak derdindedir. İslam Cumhuriyeti içerisinde “Ne
Batı Ne Doğu” şiarı ile ABD emperyalizmini sosyalizmle eşitleyen kesimlere
rastlanmaktadır. Sovyet karşıtı histeri, halkımızın çıkarlarına karşı
yürütülen, gayrimilli bir politikadır.
11.
İslamî
rejimin işkence, baskıyla alınan itiraflar, politik casusluk ve resmi
ideolojinin dayatılması üzerine kurulu baskı siyasetini sert bir dille
eleştiriyoruz.
12.
Tude’ye
[Kitle Partisi’ne] yönelik ağır saldırılar ve partinin yasaklanmasından beri
binlerce üyesinin hapse atılması temelsiz suçlara dayanmaktadır. Bu konuda
rejimin dile getirdiği sebepler geçersizdir. Asıl sebep, bizim adalet
davamızdır, programımızın ülkedeki emekçilerce ve yurtseverlerce ilgi
görmesidir. Rejim, tam da ideolojik açıdan zayıf olduğu için terör ve baskı
yoluna başvurmaktadır.
13.
Hapisteki
bazı dostlarımız işkencede öldürüldüler, davalarını yiğitçe savunanlar ise idam
edildiler. Tarihimizin tahrif edilmesi, suçlanan insanların temel haklarının
ellerinden alınması, sahte itiraflar ve işkence partimizin duruşunu asla
değiştiremeyecek. Biz, tutuklu parti üyelerimizin hapiste oldukları süre
boyunca parti içerisinde resmi bir konuma ve göreve sahip olmadıklarını,
geleceklerine ileride tek tek karar verileceğini beyan ediyoruz.
14.
Tüm
kardeş komünist partiler ve işçi partileri, her şeyden önce Sovyet Komünist
Partisi, partimize yönelik baskıları protesto etmiştir. Tude’yi komünist
partilerin ve işçi partilerinin oluşturduğu o büyük aileden hiçbir güç
kopartamaz.
Batı Almanya
30 Nisan 1984
[Kaynak:
Sepehr Zabih, The Left in Contemporary Iran, Hoover Institution Press,
1986, s. 191-192.]
Dipnot:
[1] Bkz.: Rahe Tudeh, “The Resolution of the 18th Plenum of the Tudeh
Party Central Committee” (30 Nisan 1984).
0 Yorum:
Yorum Gönder