25 Mart 2024

,

Sandık Sandığa Dayalı



Yerel seçim sürecinin son bir haftasına girdik.

Seçim tarihinde hiç görülmediği kadar partilerin aday tanıtım afişlerini çevremizde görüyoruz. İsrafı bitireceğini iddia eden aday bile kentin her noktasını, hatta bir kavşağın tamamını dev bez afişlerle doldurttu.

Seçimin onlar için ne kadar önemli olduğu belli. Öyle bir noktaya geldi ki bazı kentlerin valileri bile parti fark etmeksizin afişler toplatılmalı, trafiği aksatıyor yönünde yazı yayınladı. Trafik, sömürünün bekası açısından önemli.

Yüzlerce dairesi olan adaylar, belediye başkan adayı göstermeyip CHP’yi destekleyip “denetleme görevi bizde” diye meclis üyesi adaylığı çıkarmakla yetinen sol partiler, deprem kentinde kaç dönemdir belediye yönettiği hâlde halkın tepkisine rağmen tekrar aday olan CHP’liler, 2007’de seçimi boykot edip de sonrasında CHP-YSP’yi destekleyen sol çevreler...

Bu kimin seçimi? İşçinin aday gösterildiği bir parti henüz yok. “CHP’yi destekleyelim kültür ve sanat faaliyetlerinde nefes aldık, tarikatların sermayesi kesildi, belediyede sol çevreleri görelim...” gibi söylemler üstyapıyla ilgili taleplerdir. Altyapı olan sömürü düzeniyle ilgili bir talep yok.

Büyükşehirlerde kiralar asgari ücreti aşarken bu durumdan yararlanan ilk mülk sahipleri CHP’li seçmenin yüzde sekseni bulduğu Kadıköy, Beşiktaş, Bakırköy, Şişli, Sarıyer oldu. Sağ seçmenin ağırlıkta olduğu diğer ilçeler ise neredeyse bu meblağların yarısı civarında. Sağ ilçelere kurulacak tiyatro binaları, parklar, mesire alanları, metrolar, aslında her yeri Kadıköy yapıp kirayı artırmaya ya da “cazibe merkezi” kılmaya yönelik hamleler.

Düzenleyecekleri konserlerde de Munzur Festivali’ne alınmayan sanatçılara yer verilmedi, verilmez. Şikâyet edilen, geri kalmışlık değil, aydınlık rantlara sahip olmak.

Daha kentsel dönüşüm gerçekleşmeden bu ilçelerdeki evlerin kira bedeli ortada. Mesele bundan ibaret.

O kentlerin ve ilçelerin geriliğine neden olan da gerici, faşist, ırkçı, mafyatik, çeteci yapılanmaya mahalleri teslim eden soldur. Teslim etmeye direnenler de “Narodnik, kaba, eril” diye itham edilerek yalnızlaştırıldı.

“Muhalif” denilen belediyelerin ne uyuşturucuya ne müteahhide ne de yozlaşmaya karşı bir çalışması oldu, olamaz da. O yüzde seksen oy veren laik, seküler, aydınlık mahalleli kendi evinin duvarına nakşedilen faşist yazı ve logoları silmekten aciz. O yazılar, sömürü devam etsin diye verilen gözdağıdır.

Sol, o gözdağına boyun eğdi. Apartmanına kamera taktıracak seçmen de sol seçmendir, çünkü o, mülk sahibidir. Kamerayı en çok o sever, düzenleyeceği etkinlikler de kamerasız olmaz.

Müteahhitlerin, mimarların, mühendislerin, avukatların, beyaz yakalıların yöneteceği belediyenin işçi emekçiye faydası yok. Bizim derdimiz, sömürü düzeniyle ve onun insan tahrip etme politikasıyladır. Doğunun CHP’sinin de böyle bir derdi yok.

S. Adalı
25 Mart 2024

0 Yorum: