01 Mart 2024

Kronşdat İsyanı’yla İlgili Gerçekler

1. Kronşdat’taki İsyan

Mart 1921’de Kronşdat’ta askerler, Sovyet hükümetine karşı isyan ettiler. İki hafta süren isyan, Bolşevik hükümet tarafından bastırıldı. Kronşdat İsyanı, sürekli tartışılan konulardan biri: O, “Zalim Bolşevikler”e karşı gerçekleştirilmiş kahramanca bir ayaklanma mıydı? Yoksa bir karşı devrim girişimi miydi? Bu konuyu araştırmaya başlamadan önce, Kronşdat İsyanı’nın sadece aptalca bir anarşist eylem olduğunu düşünüyordum; ama gerçekte durum, bundan çok daha beterdi.

2. Bugüne Dek Kendisini Muhafaza Etmeyi Bilmiş Bir Efsane Olarak Kronşdat

Kronşdat İsyanı, bugüne kadar tartışma konusu olmaya devam etti. Bunun nedeni, bu olayın, anarşistler ve revizyonistler tarafından olduğu kadar kapitalistler ve emperyalistler tarafından da iddia edilen “komünist istibdadın” bir örneği olarak defalarca kullanılmasıdır. Cümlesi de komünistlerin isyanı bastırmak zorunda kalmalarının, onların işçi karşıtı, baskıcı ve devrim karşıtı olduklarının kanıtı olduğunu iddia ediyor. Bu, elbette basite indirgeyici, çocukça bir düşünce ve saf demagojidir. Daha önce de Bolşeviklere karşı başka ayaklanmalar ve komplolar tertiplendi. Ancak Kronşdat İsyanı, anarşist ve kapitalist propaganda amaçlarına çok daha uygundu, çünkü en azından görünüşte, onun altında (zenginlerden ziyade) esas olarak köylü kökenli askerlerin imzası vardı. Üstelik en azından görünüşte sol bir gündemi vardı. Ancak yüzeyden algılanan görünümler, her daim gerçeğin tamamını yansıtmayabilir.

Rusya’nın ilk kapitalist başkanı ve tarihin en nefret edilen Rus lideri Boris Yeltsin, Kronşdat İsyanı’nı övdü ve onun ne kadar kahramanca bir pratik, Bolşeviklerinse ne kadar kötü bir güç olduğunu ispatlasınlar diye Kronşdat arşivlerini araştırmacılara açtı. Ne yazık ki bu geri tepti, çünkü birincil kaynaklar onun sonucunu hiçbir şekilde desteklemiyordu. Açılan arşivler, isyancıların ilk elden anlatımları, gizli Beyaz Muhafız raporları, makaleler, anılar ve çok daha fazlasını içeren, çeşitli Sovyet, Beyaz Muhafız, Menşevik, anarşist ve Batılı kapitalist kaynaklardan alınan binden fazla belge içeriyordu.

İsyan patlak verdiğinde, kapitalist medyada hemen övgüyle karşılanıp desteklenmişti. Aslında isyan patlamadan daha iki hafta önce kapitalist medyada zaten övülüyor ve tanıtılıyordu. Bu zaten isyanın kapitalistler ve batılı emperyalist ülkeler tarafından organize edildiğini veya en azından maddi araçların ve paranın oradan geldiğini ortaya koyuyor.

3. İsyanın Lideri Petriçenko

İsyanın lideri Stepan Petriçenko adında siyasi bir maceracıydı. Kızıl Ordu’daydı ama kendisini bir anarko-sendikalist olarak görüyordu. Aynı zamanda bir Ukrayna milliyetçisi olan Petriçenko, anlaşılan o ki hayatının önemli bir kısmında anarko-sendikalist olarak faaliyet yürütmüş, Kronşdat isyanından bir yıl önce de Beyaz Ordu’ya katılma girişiminde bulunmuş bir isimdi. Anarşist tarihçi Avrich şöyle yazıyor:

“Petriçenko, Nisan 1920’de memleketine döndü ve görünüşe göre Eylül veya Ekim ayına kadar orada kaldı. […] Daha sonra Amerikalı bir gazeteciye, yetkililerin onu karşı-devrimci faaliyetler şüphesiyle birden fazla kez tutukladığını söyledi. Hatta beyazlara katılmaya bile çalıştı […].”[Avrich, Kronstadt, s.95.]

Avrich, ayrıca kitabında, kendisinin keşfettiği, Kronşdat’ta bir ayaklanmanın örgütlenmesine ilişkin gizli bir Beyaz Muhafız muhtırasını aktarıyor.

Kronşdat’taki olayların hemen ardından, isyanın liderlerinin ve organizatörlerinin Beyaz Muhafızlar olduğuna veya Beyaz Muhafızlarla birlikte çalıştığına dair sağlam kanıtlara zaten sahiptik. Şimdi elimize geçen arşiv sayesinde yığınla kanıta sahibiz. Aksini iddia eden varsa ya cahildir ya da yalan söylüyordur.

4. İsyan Nasıl Organize Edildi?

1921 yılında, Birinci Dünya Savaşı ve İç Savaş yıllarının ardından ülke harabeye dönmüştü. Yakıt ve yiyecek her daim son derece kıttı. İç savaş sürdüğü sürece halk, tüm bu mahrumiyetleri kabullendi. Savaşta bunun kaçınılmaz olduğunu anlamıştı. Ancak 1921’de savaş sona ermek üzereydi. Çok sayıda asker, Kızıl Ordu tarafından evlerine gönderildi ya da en azından, bu askerler cephe hattından çekildi. Bu, insanların artık Beyaz Ordu ile savaşmaya odaklanmaması ve etrafta dolaşan çok sayıda uyumsuz, işsiz askerin olması huzursuzluğa yol açtı. Köylüler, aynı zamanda savaş zamanının sabit fiyatlarla tahıl talep etme politikasına da direnmeye başladılar. Askerlerin çoğu çiftçiydi. Bütün bunlar, kendiliğinden huzursuzluğa sebep oldu. Hükümetin politikası, durumu değerlendirme, savaş politikasından barış politikasına geçme, ülkenin yeniden inşasını ve ekonominin canlanmasını organize etme üzerine kuruluydu. Ancak bu, bir günde tamamlanamayacak kadar zor bir işti.

Yakıt eksikliği nedeniyle çok sayıda fabrikanın geçici olarak kapatılmasının ardından, Petrograd’da huzursuzluk çıktı. Bazı Menşevik karşı-devrimciler, kansız bir müdahaleyle tutuklandı. Kronşdat’ta işçilerin vurulduğu ve hatta fabrikaların bombalandığına dair yalan yanlış söylentiler yayıldı. Gericiler, bu söylentilerden istifade etti, onların yayılmalarına katkıda bulundu.

“İlk gelen haberlere, denizcilerin aklını hızla karıştıran bir dizi yanlış söylenti eşlik etti. Örneğin Vasili Adası’nda hükümet birliklerinin göstericilere ateş açtığı, grev liderlerinin ise Çeka’nın (istihbarat teşkilatının) bodrumunda vurulduğu söylendi.” [Avrich, Kronstadt, s.71.]

“Petrograd grevleri sayıca giderek azalıyordu […]. Ancak silahlı saldırı ve isyan söylentileri bahriyelileri çoktan sarsmıştı. 2 Mart’ta, ayaklanmalar neredeyse bitmek üzereyken, şehrin ‘genel bir ayaklanma’ içinde olduğuna dair hatalı bir haber hazırlandı ve bu haber ertesi gün yayınlandı.”[Avrich, Kronstadt, s.83.]

İsyan için gerekli ideolojik hazırlık bu şekilde yürütüldü.

1 Mart’ta Kronşdat’ta anti-komünist açıklamaların ve yalanların yayıldığı kitlesel bir miting düzenlendi. Miting, komünistlerin konuşmasına izin verilmeyecek şekilde organize edilmişti. Sovyet seçimlerinin yapılması gerektiği konusu gündeme getirildi.

Ertesi gün, yani 2 Mart’ta, askerlerin delege toplantısı yapıldı. Bu toplantıda, tüm komünistlerin tutuklanması önerildi. Delegeler hayrete düştüler. Ancak isyanı düzenleyenler, silahlı komünist birliklerin toplantıyı kuşatıp herkesi tutuklayacağı yönünde, tamamen asılsız ve histerik bir iddia ortaya attılar ve bu nedenle, komünistlerin toplanıp tutuklanmasının sözde haklı ve gerekli olduğu iddia edildi. Bu korku propagandası, isyancılar tarafından akıllıca kullanıldı. Delegelerin düşünecek zamanları da bilgiye erişim imkânları da yoktu. Komünistlere konuşma fırsatı verilmedi. Bu sayede gericiler, anti-komünist politikalarını hayata geçirme imkânı buldular.

“Bolşevik komiser, usuldeki düzensizliklere itiraz edemeden, sözü topçu silahlarından sorumlu ‘askeri uzman’ Koslovski tarafından kesildi. Eski bir çar generali olan Koslovski, komiserin sözünü ‘vaktiniz doldu’ diyerek kesti.”[Avrich, Kronstadt, s.81.]

Maceracı, anarko-sendikalist ve sözde Beyaz Muhafız Petriçenko, “Geçici Devrimci Komite”nin seçildiğini açıkladı. Bu komite iktidarı ele geçirecekti:

“Toplantı başkanı Petriçenko, toplantıyı sakinleştirdi ve şunları söyledi: ‘Devrimci Komite [...] şunu ilan ediyor: Mevcuttaki tüm komünistler tutuklanacak ve ancak durum açıklığa kavuşturulduğunda serbest bırakılacak’.” [Introduction to Kronstadt Tragedy]

“Birdenbire salondan bir ses […], tüfekler ve makineli tüfeklerle donatılmış, komünistlerin bulunduğu 15 cemsenin toplantıyı dağıtmak üzere yola çıktığını haykırdı. Haber bomba gibi düştü, delegeleri alarma geçirdi ve kafalarını karıştırdı. […] Komünistlerin meclise saldırı hazırlığında olduklarına dair yalan haber, Geçici Devrimci Komite’nin kurulmasının asıl tetikleyicisiydi [...]. Petriçenko da bu söylentiden yararlandı ve 2.000 komünistten oluşan bir müfrezenin toplantıyı dağıtmak üzere olduğunu duyurdu. Bir kez daha kargaşa çıktı ve delegeler, büyük bir heyecanla salonu terk ettiler.” [Avrich, Kronstadt, s.84.]

Akıllıca yürütülen propaganda faaliyetinden ve hile üzerine kurulu pratikten istifade eden Petriçenko, “Geçici Devrimci Komite”nin asker delegeleri tarafından seçildiğini iddia etti. Oysa bu, yalandı. Hiçbir seçim yapılmamıştı. Ancak kitleler bunu bilmiyordu; belki de delegeleri toplantılarında böylesi bir komite seçmişti? Bunu kim söyleyebilir? Bu, böylesine gerici bir darbenin nasıl yapılabileceğinin güzel bir örneği.

Geçici Devrimci Komite aslında hiçbir zaman seçilmedi; üyeleri zaten seçilmişti. Gerçek şu ki komite, iddia edilen seçimden bir gün önce emir ve mesajlar gönderdi. Komite şunları ifade ediyordu:

“Komünist Parti’nin yetkileri elinden alındı. Artık her şeyden Geçici Devrimci Komite sorumlu. Komünist Parti üyesi olmayan yoldaşlardan kontrolü kendi ellerine almalarını istiyoruz. [Kronstadt Tragedy içinde yayımlanan “Kronşdat’taki Tüm Karakollara” başlıklı bildiriden]

Avrich, ayrıca GDK’nın hiçbir zaman seçilmediğinden bahsediyor, ancak bunun yalnızca “doğru seçimleri yapmak için yeterli zamanın olmamasından kaynaklandığını" iddia ediyor. [Avrich, Kronstadt, s. 84.]

Bu “Geçici Devrimci Komite”, aslında oportünistlerden, kapitalistlerden ve karşı-devrimcilerden oluşuyordu. Bu komitenin iki üyesi, Ekim Devrimi’ni reddeden Menşevikti. Menşevikler ve onların yabancı destekçileri, Rusya’nın kapitalizme ihtiyacı olduğuna ve işçi devrimine hazır olmadığına inanıyorlardı. Komitenin diğer bir üyesi olan Ivan Oreşin, Çar’ın önde gelen partilerinden biri olan kapitalist Kadet Partisi’ne mensuptu. Komitenin başkanı, gelecek vadeden Beyaz Muhafız üyesi Petriçenko’ydu. Kronstadt isyancılarının gazetesinin genel yayın yönetmeni Sergey Putilin de kapitalizm yanlısı harbiyelilerin destekçisiydi. Bu anlamda, hem Kronşdat İsyanı’nın siyasi liderliği hem de isyanın propaganda organları karşı-devrimcilerin kontrolü altındaydı.

Gerçek bir devrime ne devrim karşıtı Menşevikler ne de kapitalistler öncülük edebilirdi. Kronşdat İsyanı, başından beri esasen karşı-devrimci bir isyandı. Fakat bu, sadece bir başlangıçtı.

GDK’nın diğer üyeleri, karaborsa spekülatörü Verşinin, eski polis komiseri Pavlov ve “bir zamanlar Petrograd’da en az altı ev ve üç dükkâna sahip olan” iki eski kapitalist veya emlak sahibi Baykov ve Tukin’di. Başka bir komite üyesi olan Kilgast’ın, Kronşdat ulaştırma dairesindeki hükümet fonlarını zimmetine geçirmekten suçlu bulunduğu, ancak Bolşevik Devrimi’nin üçüncü yıldönümünde genel af kapsamında serbest bırakıldığı bilinen bir gerçekti. [Avrich, Kronstadt, s. 93-94.]

“Perepelkin, muhtemelen isyancı liderler arasında anarşist olduğu bilinen tek kişiydi. Böyle olmasına rağmen, özgürlükçü görüşlerini yayma imkânı bulacağı oldukça iyi bir konumdaydı. Buna karşın bahriyeliler, anarşistlerin her ortamda dile getirdikleri, devletin ilgası fikrine destek sunmuyorlardı.” [Avrich, Kronstadt, s.170]

Kronşdat isyanı liderleri, şu veya bu şekilde devrimci oldukları izlenimi yaratmayı önemli görüyorlardı. Askerlerin ruh hâllerini ölçmek ve onları kandırmaya çalışmak zorundaydılar. Kronşdat isyanının lideri, geleceğin Beyaz Muhafızı Petriçenko, 1 Mart’taki halka açık toplantıda “tüm sosyalist partilere” tam özgürlük verilmesini önerdi. Askerler, bu öneriyi şu türden öfkeli cümleleri haykırarak karşıladılar: “Bu, sağcı sosyalist devrimciler ve Menşevikler için özgürlüktür! HAYIR! Mümkün değil! […] Kurucu Meclislerine dair her şeyi biliyoruz! Buna ihtiyacımız yok!” [Kuzmin Raporu, Petrograd Sovyeti Stenografi Raporu, 25 Mart 1921, Aktaran: Kronstadt Tragedy]

Petriçenko, kendisine destek veren kitlenin yanından uzaklaşmaması için dikkatli bir yaklaşım sergiliyordu. GDK’ya mensup olan öğrenci Ivan Oreşin şunları söylüyordu:

“Kronşdat Ayaklanması, eski sovyetin yenisiyle değiştirilmesi bahanesiyle patlak verdi […]. Konuşmacılar, oy verme hakkının burjuvaziyi kapsayacak şekilde genişletilmesi meselesine hiç değinmediler ve bu konuda özel bir dikkat gösterdiler. İsyancılar arasındaki karşıtlığı körüklemek istemediler. […]. Kurucu Meclis’ten hiç bahsetmediler ama bu meclisin yavaş yavaş kurulacağını düşündüler […].” [Oreşin, Volia Rossii içinde (Nisan-Mayıs 1921), aktaran: Shchetinov, Kronstadt Tragedy]

İsyanın liderleri için askerlerin hedeflerini gerçekte desteklemedikleri açıktı, bu yüzden gerçek hedeflerini gizli tutmak zorundaydılar. Gizli manevralarla “aşamalı olarak” bu hedeflere ulaşılması gerekiyordu.

Tüm bu operasyonlar boyunca isyanın gerici örgütleyicileri, hâlâ ihtiyatlı bir şekilde devrimci ve işçi yanlısı bir dil kullanmaya çalışıyorlardı. Birbirlerine “yoldaşlar” ve “devrimci komite” diyorlardı. Ancak komünistlerin ezilmesi gerektiğine kesinlikle inanıyorlardı. Güttükleri amaçlara, büyük olasılıkla Petriçenko’dan etkilenmiş, belirsiz ifadelerle dile getirilmiş bir anarşist ideoloji denk düşüyordu. “Bolşevik zulmüne karşı özgürlük”, “Komünizmsiz Sovyetler” türünden yığınla demagojik sloganı dillerine doluyorlardı.

Petriçenko’nun Beyaz Muhafız olmak istediğini bilmeseydik bile, Kronşdat isyancılarının bilindik manada bir anarşist teoriyi takip etmediği çok açıktı. Vatansız bir toplum değil, anti-komünist bir askeri diktatörlük kurmak istiyorlardı. 300 komünist tutuklanıp hapishanelere atıldı ama yüzlerce komünist de kaçmayı başardı.

“GDK’nın komünist devrime sadık kalan komünistlere yönelik baskıları, isyancıların sözde barışçıl niyetlerini tamamen yalanlıyor. GDK toplantılarına ait tutanakların neredeyse tamamında, komünistlere ve hâlâ tutuklu olanlara karşı mücadelenin sürekli ilgi odağı olduğu görülüyor. Son aşamada, idam cezasının kaldırıldığı ilan edilmesine rağmen, askeri mahkeme tehdidine bile başvuruluyordu.” [Agranov, Nisan 1921, aktaran: Shchetinov, Kronstadt Tragedy]

Hapishanenin komutanı, Şustov adında anarşist bir hayduttu. Bir anarşist olduğunuzu ve tüm hapishanelerin kaldırılmasını savunduğunuzu, ama aynı zamanda tam anlamıyla bir hapishane müdürü olduğunuzu ve sürekli olarak yüzlerce komünisti tutukladığınızı hayal edin! Şustov, şehrin önde gelen komünistlerini vuracak cellât olarak seçilmişti. Toplu infaz gerçekleştirmek gibi bir plana sahipti:

“18 Mart sabahı erken saatlerde Şustov, 23 mahkûmun bulunduğu hücrenin önüne makineli tüfek kurdu. Onun komünistleri katletmesi ancak Kızıl Ordu’nun buz tutmuş arazi boyunca ilerlemesi sayesinde engellenebildi.” [Kronstadt 1921: Bolshevism vs. Counterrevolution,” Spartakist Sayı. 6 Bahar 2006]

5. Kronşdat’ın Talepleri

Lenin, Kronşdat’ın taleplerinin alabildiğine belirsiz ve netlikten uzak olduğu gerçeğine dikkat çekiyordu. Bu, kaçınılmaz bir durumdu, zira bunlar gerçekçi siyasi öneriler değil, Beyaz Muhafızlar iktidara gelip komünistleri ve diğer muhalefeti ezene kadar yeterince desteğe kavuşmayı amaçlayan, ütopyacılık, kendiliğindencilik ve demagojik propagandadan oluşan bir bileşkenin ürettiği fikirlerdi.

Başlıca talepler şunlardı [Kaynak: 1 Mart Kararı, aktaran: Kronstadt Tragedy]:

1. Sovyetlerde yeni seçimler. Kronşdat’ta komünistler tutuklandı, böylelikle onların seçimlere katılmalarına izin verilmedi. Bunun yerine sovyetler, Menşeviklerle, Beyaz Muhafızlarla, anarşistlerle ve Sosyalist-Devrimci Kerenski gibi Ekim Devrimi karşıtlarıyla doldurulacaktı. Elbette gericiler, bu uygulamanın başka yerlere de yayılacağını ve Sovyet hükümetinin istikrarsızlaşmasına katkıda bulunacağını umuyorlardı. Bunun anarşist bir “devletsiz” düzen olmadığını söylemeye gerek yok.

2. 1918’de Lenin’e suikast girişiminde bulunan Sosyalist Devrimcilerin solcu teröristleri de dâhil olmak üzere anti-komünist partiler için tam hareket serbestiyeti. Teröristin kurşunu Lenin’in boynuna isabet etti ama Lenin hayatta kaldı. Talebe göre, işte bu türden anti-komünist güçlere tam hareket serbestiyeti tanınmalı, ancak tabii ki Kronşdat’taki komünistler ezilmeli, her türlü faaliyetleri yasaklanmalıydı. Burada da gericiler, bu uygulamanın başka alanlara da yayılacağını umuyorlardı.

3. Sendikalara ilişkin hükümet düzenlemesi olmamalı. Elbette pratikte bu, yalnızca sendikaların sovyet hükümetini kınaması, sovyet hükümetiyle bağlarını kesmesi ve onun emirlerine uymaması anlamına geliyordu. Sendikalar, hükümetin ekonomik yönetim ve işyeri demokrasisi için ana aracı olduğundan, bu talebin uygulanması kaosa yol açacaktı. Sendikaların işçi hükümetiyle işbirliği yapmama talebi de özünde anti-sosyalist bir talepti. Proleter bir devletle çalışan sendikalar, planlı ekonominin ve sosyalist inşanın önemli bir parçasıydılar.

4. Menşevik sabotajcılar, Sosyalist Devrimci teröristler ve ayaklanmaları örgütleyenler gibi anti-komünist isyancılar, hapishanelerden çıkartılmalıdırlar.

5. İsyancılar daha fazla tayın talep ediyorlardı. Elbette herkes, daha yüksek ücret ve daha fazla tayın istiyordu ama bu, sadece halktan destek bulmaya yönelik ucuz bir girişimdi. Buna ek olarak, Bolşevik hükümeti, nitelikli profesyonellere, burjuva yetkililere ve stratejik bölgelerdeki işçilere biraz daha yüksek maaş ve daha iyi yemek vermek zorunda kaldı. Bunu yapmak istemese de böylesi adımlar atmaya mecburdu. Bu profesyonellerin ve yetkililerin yerlerinin hemen değiştirilmesi mümkün değildi. Eğer işbirliği yapmazlarsa hükümetin başı büyük belaya girecekti. Bu nedenle Bolşevikler, onların yerine Kızıl uzmanlar eğitilene kadar bu insanları devlet kademelerinde barındırmak zorundaydı. Haksızlık gibi görünebilir ama bu ihtiyacın farkına varamamak, ütopik aptallığın bir başka örneğidir.

6. “Savaş komünizmi”nin veya tahıl müsaderelerinin kaldırılması. Bu, halkın desteğini alabilecek bir talepti. Köylüler, savaşla ilgili çabaları için gerekli olmasına rağmen, savaş komünizmi denilen sistemden hiçbir zaman hoşlanmadılar. İsyancılar, genellikle çiftçilerin arazilerini ve mülklerini uygun gördükleri şekilde kullanabilmelerini talep ediyordu. Kolektif çiftçilik ya da sosyalist planlı bir ekonomi istemiyorlardı; toprak sahibi olacak kadar şanslı olan herkesin, onu elinden geldiğince kullanması ve piyasada rekabet edebilmesi gerekiyordu. Topraksız insanlar toprağa kavuşamayacak, büyük çiftçiler daha da büyüyecek diye düşünülüyordu.

7. İsyancılar, komünistlerin ordu ve fabrika yönetiminden uzaklaştırılmasını ve ordudaki komünist siyasi birimlerin kaldırılmasını talep etti. Bu noktada orduda hâlâ Çar ve Kerenski dönemlerinden kalma çok sayıda profesyonel subay ve asker bulunuyordu. Komünistler, bu subaylara becerileri ve profesyonel askeri eğitimleri nedeniyle ihtiyaç duydular ve onları kullandılar. Ancak bu subay ve askerler, komünist veya işçi olmadığından ve genel olarak güvenilmez olduklarından, Bolşevikler, subayları denetlemek için “siyasi komiserlik” makamını icat ettiler.

“Eski çarlık subayları […] siyasi komiserlerin denetimi altında ‘askeri uzman’ (voenspetsy) olarak istihdam ediliyordu. Bu şekilde, yeni bir Kızıl komutanlar birliği eğitilene kadar, o çok ihtiyaç duyulan liderlik deneyimi ve teknik bilgi aktarılma imkânı bulunuyordu.” [Avrich, Kronstadt, s.66.]

Kronstadt isyancıları, bu sistemin kaldırılmasını talep ettiler. Bu, kimi anarşistlere cazip gelecek bir talep olsa da ortaya olumsuz bir sonuç çıkartacağı açıktı. Kızıl Ordu’daki komünist olmayan subaylar sosyalist emirlere uymayacak, bu da Kızıl Ordu’nun proleter bir ordu olmaktan çıkmasına neden olacaktı. Gerçek şu ki, bu süreç çok çabuk işledi ve eski çarlık subayları, Kozlowski, Wilken ve diğerleri, çok geçmeden her şeye hâkim birer güçmüş gibi ortalıkta dolaşmaya başladılar. Aslında efendilikleri sadece isyan esnasında geçerliydi.

Sosyalist-Devrimcilere göre Beyaz Muhafız General Kozlovski, Kronşdat İsyanı’nı Savunma Konseyi’ne “seçildi”, oysa onun seçilmesi pek mümkün değildi. Muhtemelen bu göreve karşı-devrimciler eliyle getirilmişti. Almanya’da yayınlanan Menşevik gazetesi Sosyalistiçeski Vestnik [“Sosyalist Haberci”], Kozlovski ve diğer Beyazların Menşevikleri ve Sosyalist-Devrimcileri Sovyet hükümetine karşı genel bir askeri saldırı başlatmaya ikna etmeye çalıştıklarını, ancak onları ikna edemediklerini yazdı. Menşevikler şunu söylüyordu: “Ayaklanmanın siyasi liderleri saldırıya geçme konusunda isteksizdi ve bu fırsat heba edildi.”

6. Kronşdat’taki Beyaz Muhafızlar ve Kapitalistler

Beyaz göçmenler, hemen Kronşdat isyancılarına katılma planları yapmaya başladı. Beyaz general Denikin’in eski bir çalışanı olan NN Çebişev, bu sefer hakkında şunları yazıyordu:

“Beyaz subaylar ayağa kalktılar ve Kronşdat’taki mücadeleye katılmanın yollarını aradılar […]. Kıvılcım göçmenlere sıçradı. Herkesin morali yükseldi.” [Şetinov’dan aktaran, Introduction to Kronstadt Tragedy]

Emperyalist Fransa ve Büyük Britanya, Rusya sınırındaki kapitalist devletleri Kronşdat isyanını desteklemeye teşvik etti. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon, 11 Mart’ta Finlandiya’ya gizli bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Majestelerinin Hükümeti kendi başına müdahale etmeye hazır değil […]. Çok gizli: Ancak Finlandiya hükümetine benzer bir yol izlemesi veya derneklerin ya da bireylerin [isyanı] desteklemesine mani olması konusunda tavsiyede bulunmak için ortada bir sebep yok.” [Documents on British Foreign Policy 1919-1939]

Kronşdat isyancıları, zengin kapitalistler ve beyaz göçmenlerden yiyecek ve para yardımı alıyorlardı. Sivastopol’un eski komutanı Çar yanlısı Baron P. Y. Wilken, parayı teslim etmek için casus bağlantılarını kullandı. Telgraflarında fonların “Mart ayının başında paraya ihtiyacı olan” Helsinki aracılığıyla gönderileceğinden söz edilmekteydi [Russkaia voennaia emigratsiaa 20-x-40x godov].

“Eski çarlık maliye bakanı Kokovtsev’in başkanlığındaki Rus bankaları, Kronşdat için para toplamaya başladılar. Rusya’daki emperyalizm yanlısı partinin başkanı olan Guçkov, yiyecek temini için İngiliz ve Amerikan hükümetleriyle temasa geçti. [Radek, Kronstadt Uprising, 1921]

“Paris'teki Beyaz Muhafız göçmenleri, isyancılar için para ve yiyecek toplama işini organize ettiler ve Amerikan Kızıl Haçı da kendi bayrağı altında Kronşdat’a yiyecek gönderdi.” [A History of USSR, Cilt 3, s. 307.]

“Paris'teki Rusya Ticaret ve Sanayi Birliği, Kronşdat’a yiyecek ve diğer malzemeleri gönderme niyetini açıkladı. […] İlk başta ‘Rusya’nın kurtuluşu denilen o kutsal dava’da Kronşdat’a yardım sözü dâhilinde iki milyon Fin markı toplanmıştı.” [Avrich, Kronstadt, s.116]

“Rusya-Asya Bankası 225.000 frank katkıda bulundu. Avrupa çapındaki diğer Rus bankaları, sigorta şirketleri ve finans firmalarının yanı sıra tüm tahsilatları Finlandiya’daki temsilcisi Tseidler’e ileten Rus Kızıl Haçı tarafından ek fonlar bağışlandı. 16 Mart’ta Kokovtsev, Paris’teki Rus Bankaları Komitesi’ne, Kronşdat’a yatırılan mevduatın hâlihazırda 775.000 frankı aştığı bilgisini veriyordu […].” [Avrich, Kronstadt, s.117]

Kronşdat isyanının liderleri, 6 Mart’ta beyazlara karşı olduklarını iddia ettikleri bir makale yayımladılar. Ancak bu, daha çok bir aldatmacadan ibaretti, çünkü Petriçenko ve arkadaşlarının çoğu Beyaz Muhafız’dı. İki gün sonra, 8 Mart’ta, aralarında Sosyalist-Devrimcilerin idari merkezinden bir kuryenin, Finlandiya Devlet Güvenliği’ne mensup bir ajanın, monarşist Petrograd savaş örgütünün iki temsilcisinin ve dört subayın da bulunduğu gizli bir müttefik heyetini kabul ettiler. Heyetin içinde Baron Wilken de bulunuyordu.

Beyazlar, Finlandiya’dan gelen bir “Kızıl Haç” heyeti kılığına bürünmüşlerdi. Beyaz Muhafız Tseidler’in karargâhına sunduğu ayrıntılı raporun ardından heyet, derhal GDK ve ana karargâhtaki subayların düzenledikleri ortak toplantıya davet edildi. Kronşdat’a gıda, malzeme ve para gönderilmesi işini organize etmek için Kızıl Haç’ın bir kılıf olarak kullanılması planlandı (Kaynak: Tseidler, Red Cross Activity in Organizing Provisions Aid to Kronstadt, 25 Nisan 1921].

Beyaz göçmen ve eski Kronşdat lideri Kupolov, daha sonra bazı Kronşdat liderlerinin (muhtemelen Menşevikler ve anarşistler) monarşistlerin ve Beyaz Muhafızların komplolarından pek memnun olmadığını yazdı. Ancak Petriçenko, onu sadece kullanıyordu ve sonunda ondan da kurtulmayı planlıyordu. Kupolov o yazıda şunları söylüyordu:

“GDK, Kronşdat’ın monarşist bir örgütün ajanlarıyla dolduğunu görünce sosyalist olmayan partilerle pazarlık yapmayacağını ve onlardan yardım kabul etmeyeceğini açıkladı. Ama Petriçenko ve karargâh, monarşistlerle gizli kurdukları bir bağ üzerinden çalışmaya başladı ve komiteyi alaşağı etmek için gerekli zemini hazırladı.” [Kupolov, “Kronstadt and the Russian Couterrevolutionaries in Finland: From the Notes of a Former Member of the PRC”]

Tam da bu nedenle Bolşevikler, Kronşdat isyancıları arasında bulunan birçok kişinin Beyaz Muhafızlara veya kapitalist sınıfa mensup olmamasına karşın, ortaya koydukları eylemin Beyaz Muhafızlara ait karşı-devrimci ve kapitalizmi yeniden tesis etmeye yönelik hedeflere doğru ilerlenmesine katkıda bulunduğu tespitini dile getirdiler. Bolşeviklere göre, esasında Beyaz Muhafızlar, Menşevikleri ve beceriksiz oportünistleri kullanıyorlardı.

O süreçte GDK şu tür bir iddiada bulundu:

“Kronşdat’ta tüm iktidar, sadece devrimci bahriyelilerin elindedir, iftiracı Moskova Radyosu’nun ilan ettiği gibi General Kozlovski’nin önderliğinde hareket eden Beyaz Muhafızların değil. Burada bizim sadece bir generalimiz var, o da hâlihazırda tutuklu bulunan Baltık Filosu Komiseri Kuzmin.” [Avrich, Kronstadt, s.99]

Sürgünde olan Petriçenko ise şunları söylüyordu:

“Dış dünyayla bağlantımız koptu, istesek de yurt dışından yardım alamadık. Hiçbir yabancı örgüte, ajanı olarak hizmet etmedik. ne kapitalistlere, ne Menşeviklere, ne de Sosyalist-Devrimcilere çalıştık.” [Avrich, Kronstadt, s.113]

Bugün Petriçenko’nun onun yalan söylediğini biliyoruz. Kronşdat’ta bulunan anarşist bahriyeli Perepelkin şunları söylüyordu:

“Burada, daha önce birlikte gemiyle yolculuk ettiğim, Sivastopol’un eski komutanı Baron Wilken’i gördüm. GDK tarafından bize yardım teklif eden heyetin temsilcisi olarak tanınan kişi artık oydu. Buna öfkelendim. Ben dedim ki, içinde bulunduğumuz durum bu, konuşmak zorunda olduğumuz kişi bu. Petriçenko ve diğerleri üzerime saldırdılar... Başka çıkış yolu olmadığını söylediler. Tartışmayı bıraktım ve öneriyi kabul edeceğimi söyledim. İkinci gün ise 400 kilo yiyecek ve sigara aldık. Dün Beyaz Muhafız Baronu ile karşılıklı dostluk kurmayı kabul edenler, Sovyet iktidarından yana olduklarını haykırdılar.” [Komarov Report, 25 Mart 1921]

“Subay kariyeri isyancı liderler tarafından bilinen Wilken’i harekete geçiren gerekçelere dair her türden şüphe bir kenara bırakıldı ve Devrimci Komite onun teklifini kabul etti.” [Avrich, Kronstadt, s.122]

Tabii bu günümüze kadar devam etti. Rojava’daki sahte anarşistler de tamamen aynı argümanları ileri sürdüler. Amerikan emperyalistlerinin onlara finansman, eğitim, askeri destek ve silah sağlaması nedeniyle Amerikan emperyalistleriyle işbirliği yapmak zorunda olduklarını söylediler. Peki gerçekten bu destek olmadan kendi başlarına kazanmalarını mı bekliyorlardı? Ancak bu tür oportünist mantık, her hareketi kapitalistlerin ve emperyalistlerin biçare kuklalarından başka bir şeye indirgememektedir.

Wrangel’in sağ kolu beyaz general Von Lampe, anarşistleri, Menşevikleri ve Sosyalist-Devrimcileri küçümsüyor, yapıp ettiklerini gülerek karşılıyordu. Günlüğüne, propagandalarının bahriyelilerin [Beyaz Çar yanlısı] subayların etkisi altında olduğu fikrini ortadan kaldırmaya yönelik gerekçelerle dolu olduğunu” yazan Von Lampe, “Sosyalist-Devrimciler, böyle bir mücadelede katı ve kararlı tedbirlerin gerekli olduğunu anlamıyorlar” tespitinde bulunuyordu (akt.: Schetinov, Kronstadt Tragedy).

İsyancıların gazetesinin yayın yönetmeni Lamanov şunları söylüyordu:

“Kronşdat’ın Sovyet birlikleri tarafından ele geçirilmesine kadar hareketin Sol Sosyalist-Devrimciler tarafından örgütlendiğini sanıyordum. Hareketin kendiliğinden olmadığına ikna olduktan sonra, artık ona sempati duymadım... Artık hem Rus hem de yabancı Beyaz Muhafızların harekete dâhil olduğuna kesinlikle ikna oldum. Finlandiya’ya kaçış beni buna ikna etti. Artık bu harekete katılmamı affedilemez aptalca bir hata olarak görüyorum.” [Minutes of Cheka Interrogation of Anatoly Lamanov]

15 Mart’ta Kronşdat isyancıları, destek istemek için liderlerinden ikisini gizlice Finlandiya'ya gönderdi. O dönemde Finlandiya, Sovyet Karelya’yı işgal eden ve Rus Beyaz generallerini destekleyen zalim Mannerheim, Beyaz Muhafız hükümeti ve şirketi tarafından yönetiliyordu. İsyan bastırıldığında, 17 Mart’ta Petriçenko ve liderler Petropavlovsk ve Sivastopol gemilerinin mürettebatına gemileri havaya uçurup anti-komünist Finlandiya’ya kaçmalarını emretti. Ancak bu zamana kadar askerler, liderlerinin gerici olması gerektiğini düşünüp emirlere uymadılar. Ayaklandılar, gemileri kurtardılar ve ellerine geçen tüm subayları ve Geçici Komite üyelerini tutukladılar.

Kronşdat İsyanı başarısız olduktan ve liderleri Finlandiya’ya kaçtıktan sonra Wrangel’in Beyaz Ordu’suna katılmayı kabul ettiler:

“Mayıs 1921’de Petriçenko ve Ino Kalesi kampındaki bazı mülteci arkadaşları, Bolşevikleri devirmek ve Şubat 1917 devriminin kazanımlarını yeniden sağlamak için düzenlenecek yeni harekâtta General Wrangel’e gönüllü olarak hizmet vermeyi kararlaştırdılar.” [Avrich, Kronstadt, s.127]

Artık Kronşdat’ta olmadıkları için artık Ekim Devrimi’ni destekliyormuş gibi yapmalarına gerek yoktu. Artık sadece Kerenski’nin Şubat Devrimi’ni övüyorlardı!

Petriçenko çetesi ve Wrangel’in beyaz güçleri “Tüm iktidar Sovyetlere, partilere değil” sloganlarını muhafaza etme konusunda anlaştılar [...] bu slogan, komünistler devrilene kadar yalnızca ‘uygun bir siyasi manevra’ olarak kullanılacaktı. Zafer kazanılır kazanılmaz bu slogan rafa kaldırılacak ve geçici bir askeri diktatörlük kurulacaktı [Avrich, Kronstadt, s. 127-128].

7. Gericilerin Propaganda Sahasında Yürüttüğü Kampanya

Kronşdat isyancıları ve onların kapitalist müttefikleri, isyanı desteklemek için büyük bir propaganda kampanyası yürüttüler. Bolşeviklerin zulüm yaptığını, herkesin onlara karşı ayaklandığını öne süren yalanlar yayınladılar. Gerçek şu ki böyle bir şey olmadı.

Kronşdat’ta çıkan bir gazetede 7 Mart günü yayınlanan “Petrograd’dan Son Haberler” başlıklı yazıda şunlar söyleniyordu: “İşçilere ve denizcilere yönelik toplu tutuklamalar ve infazlar devam ediyor.” Finlandiya’nın kapitalist yanlısı gazetesi Hufvudstadsbladet [“Başkentin Gazetesi”], 8 Mart’ta Menşevikler tarafından kendisine aktarılan şu yalanları yayınladı: “Petrograd işçileri grevde [...] kızıl bayraklı kalabalıklar hükümet değişikliği, yani komünistlerin devrilmesini talep ediyor.” 11 Mart’ta Kronşdat gazetesi şunu yazıyordu:

“[Bolşevik] hükümeti panik içinde. Çığlığımız duyuldu. Petrograd’daki devrimci bahriyeliler, Kızıl Ordu askerleri ve işçiler şimdiden yardımımıza geliyorlar […]. Bolşevik iktidar, toprağın ayaklarının altından kaydığını hissediyor ve Petrograd’da sokakta toplanan beş veya daha fazla kişiden oluşan herhangi bir gruba ateş açılması emrini veriyor […].”

“Gelen haberlere göre Moskova ayaklandı. Petrograd savaşıyor” [London Times’ın 2 Mart 1921 tarihli haberi]

“Petrograd ve Moskova, geçici bir hükümet kuran isyancıların eline geçecek.” [Matin, 7 Mart]

“İsyancı bahriyeliler karaya çıktı.” [Matin, 8 Mart]

“Rusya’da ayaklanma” [Vossische Zeitung, 10 Mart]

“Petrograd’da Sosyalist-Devrimcilerden, Menşeviklerden ve muhtelif anarşist ekiplerden geriye kalanlar güçlerini birleştirdi ve yeni oluşan Çar yanlısı Petrograd Muharebe Teşkilâtı’yla birleştiler. [Teşkilâtın Helsinki bürosuna sunduğu rapor, 28 Mart 1921 civarı; aktaran: Kronstadt Tragedy].

Çar ve kapitalist yanlısı teşkilât hatta Menşeviklerin bildirilerini bastı! 14 Mart günü sosyalizmden ya da sovyetten tek kelime bahsetmeyen, buna karşılık, ‘iktidar halka’ verilsin diye kitleleri ‘kanlı komünist rejim’e karşı ayaklanmaya çağıran ve Kronşdat isyanı ile dayanışma içinde olduğunu dile getiren bir bildiri dağıttı.” [“Tüm Yurttaşlara, İşçilere, Kızıl Ordu Askerlerine ve Bahriyelilerine Çağrı”, 14 Mart 1921, akt.: Kronstadt Tragedy]

“Kerenski’nin danışmanı Savinkov, Polonya [kapitalist] hükümetinin parasıyla basılan Varşova gazetesi Svoboda’da [“Özgürlük”] 24 Şubat günü çıkan nüshasında övüngen bir dille şunu söylüyordu: ‘Bolşeviklerle savaşıyorum. Tuhaf görünse de söylemem gerek. Kolçak, Denikin, Wrangel ve hatta Petlyura ile savaşmış kişilerle birlikte yürütüyorum savaşı.’[…]” [Radek, Kronstadt Uprising, 1921]

Savinkov, Kronşdat bahriyelilerinin Aurora zırhlısını ele geçirdiğini ve toplarını Petrograd’a ateşlediğini yazdı. Oysa bu olay, hiçbir vakit cereyan etmedi. Yazısında şunları söylüyordu:

“Aurora kruvazörünün Petrograd’a ateş açması, 25 Ekim 1917’de Kerenski’nin bakanlığının merkezi olan Kışlık Saray’ın bombalanmasıyla işlenen günahtan duyulan pişmanlığın ifadesiydi.”

“Kadet Partisi’nin sağ kanadının yayın organı o günlerde şunu yazıyordu: ‘Kronşdat ayaklanması korkutucu, çünkü Ekim Devrimi fikrine karşı bir ayaklanma’. Paris’teki Rus Sanayicileri ve Finansörleri Derneği, Kronşdat’tan gelen haberleri duyunca, temel noktaları olarak aşırılıkçı talepler veya isyanın ilkel nedeni ile ilgilenmemeye karar verdi. ‘Bahriyeliler komünist hükümetin devrilmesinden yanaydı.’[…] [Dernières Nouvelles de Paris, 8 Mart].” [Radek, Kronstadt Uprising, 1921]

Gerici isyancılar, Petrograd ve Moskova’da Kronşdat isyanını desteklemek için kitlesel ayaklanmaların patlak verdiğini iddia ediyorlardı. Oysa bu, apaçık bir yalandı. Menşevik lider Dan bile 1922 tarihli kitabında “Kronşdat İsyanı’nın Petersburg işçileri tarafından hiçbir şekilde desteklenmediğini” itiraf ediyordu (akt.: The Mensheviks in the Kronstadt Mutiny, Krasnaill Letopis, 1931, Sayı. 2). Bunu anlamak kolay, çünkü isyan, herhangi bir gerçek siyasi örgüte veya programa dayanmıyordu. Bu, Beyaz Muhafız gericileri ve siyasi maceracılar tarafından asılsız söylentiler ve yalanlar yayarak, Kronşdat’taki geçici zorluklardan ve kafa karışıklığından yararlanarak bir askeri darbe gerçekleştirmek, komünistleri ezmek, işçi ve köylülerin gerçekte olan biteni anlamalarını engellemek için organize edilen bir komploydu.

İşçilerin isyana destek sunmaları mümkün değildi. Zira isyanın yaşandığı yerlerde işçiler, kendi işçi ve komünist teşkilâtlarına sahiplerdi. Kronşdat İsyanı, anarşistleri, Sosyalist Devrimci teröristleri ve Menşevikleri uşakları olarak kullandı. Menşevikler, sayıca çok olmasına karşın, onlar bile kandırıldılar. Zira o dönemde Beyaz Muhafızlar, isyanın birçok boyutunu kendi amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalışıyordu.

Şunu da belirtmek gerek: Sol Sosyalist-Devrimciler, Sol Menşevikler ve hatta Anarşistler gibi en iyi devrimci unsurlar, Ekim Devrimi’nden hemen önce ya da kısa bir süre sonra, izledikleri yanlışın farkına varmış ve Bolşevik Parti’ye katılmışlardı. Artık yalnızca teröristler, ütopyacılar ve sağcı Menşevikler gibi en kötü unsurlar Bolşeviklere karşı çıkıyorlardı. Anarko-sendikalist “İşçi Muhalefeti” de Kronşdat İsyanı’nın bastırılmasında Bolşevikleri destekledi.

8. “Komünistsiz Sovyetler! Kahrolsun Komünizm!”:
Kronşdat İsyancılarının İdeolojisi Üzerine

Ekim Devrimi ile devrilen Rus kapitalist liderlerden Milyukov, Paris’te yayınlanan gazetesinde gericilerin Kronşdat’taki isyana destek vermesi gerektiğini yazıyordu. Tam da bu sebeple yazar “Kahrolsun Bolşevikler. Yaşasın Sovyetler!” sloganını savunuyordu [Poslednie Novosti, 11 Mart 1921). İlk adım, Bolşevik komünistlerden kurtulmaktı, bundan sonra kapitalistlerin iktidarını yeniden kurmak kolay olacaktı.

“Kronşdat karşı-devrimcilerine ‘Komünistsiz Sovyetler!’ sloganını armağan eden, kapitalist yanlısı Milyukov’du.” [A History of the USSR, Cilt 3, s.307]

Stalin de aynı şeyi söylüyordu:

“[…] ‘Komünistsiz Sovyetler!’ sloganı, Rus karşı devriminin lideri Milyukov’un sloganıydı.” [J. Stalin, Articles and Speeches, Moskova, 1934, s.217]

“Ama sınıf düşmanı uyumuyordu. Zor ekonomik durumdan ve çiftçilerin memnuniyetsizliğinden yararlanmaya çalıştı. Beyaz Muhafızlar ve Sosyalist-Devrimciler tarafından düzenlenen kulak ayaklanmaları, Sibirya’da, Ukrayna’da Tambov Valiliği’nde (Antonov Ayaklanması) alevlendi. Her türden karşı-devrimci unsurun (Menşevikler, Sosyalist-Devrimciler, anarşistler, Beyaz Muhafızlar ve burjuva milliyetçileri) faaliyetleri yeniden canlandı. Düşman, Sovyet iktidarına karşı savaşmak için yeni taktiksel yöntemlere geçti. Kendini Sovyet boyasıyla örtmeye başladı ve artık o eski ve iflas etmiş ‘Kahrolsun sovyetler’ sloganı yerine ‘Sovyetler için, ama komünistler olmadan’ sloganını kullanıyordu.

Sınıf düşmanının yeni taktiklerinin açık bir ifadesi, Kronşdat’taki karşı-devrimci isyandı. Mart 1921’deki 10. Parti Kongresi’nden bir hafta önce başladı. İsyan, Sosyalist-Devrimciler, Menşevikler ve yabancı devletlerin temsilcileriyle temas hâlinde olan Beyaz Muhafızlar tarafından yönetildi. İsyancılar, başlangıçta kapitalistlerin ve toprak sahiplerinin iktidarını ve mülkiyetini yeniden tesis etme çabalarını bir “Sovyet” kuklasının ardında gizlemeye çalıştılar. ‘Komünistsiz Sovyetler’ sloganını ortaya attılar. Karşı-devrim, sözde Sovyet sloganlarını kullanarak, Sovyet iktidarını devirmek için küçük-burjuva kitlelerin hoşnutsuzluğundan yararlanmaya çalıştı.

Kronşdat İsyanı’nın patlak vermesini iki durum kolaylaştırdı: savaş gemilerindeki mürettebatın bileşimindeki bozulma ve Kronşdat’taki Bolşevik örgütünün zayıflığı. Ekim Devrimi’ne katılan eski bahriyeliler neredeyse tek tek cepheye gitmiş ve Kızıl Ordu saflarında kahramanca savaşmışlardı. Filoya, devrimin güçlendiremediği yeni ek ekipler katılmıştı. Bu yeni bileşim, köylülüğün üretilen tahılı devlete teslim etme ve savaş komünizmi politikasına yönelik hoşnutsuzluğunun somut bir karşılığıydı. O dönem Kronşdat’ta faal olan Bolşevik örgütü, kadroların önemli bir bölümünü cepheye gönderdiği için epey zayıftı.” [History of CPSU(B) Short Course]

Anarşist tarihçi Avrich, Kronşdat bahriyelilerinin çoğunluğunun daha önce anti-komünist güçlerde savaştığını yazıyor:

“[...] bizzat Petriçenko’dan, Kronşdat garnizonunun ‘dörtte üçünün’ Ukrayna’dan geldiğini, bunların bir kısmının Sovyet Donanması’na katılmadan önce güneydeki Bolşevik karşıtı güçlerde görev yaptığını biliyoruz.” [Avrich, Kronstadt, s.93]

“1918-1920 arası dönemde sayıları kırk bini aşan Kronşdat bahriyelileri, iç savaş süresince Kızıl Ordu saflarını tüm cephelerde takviye etti.” [Avrich, Kronstadt, s.62]

“İç savaş yıllarında Baltık Filosu’nda büyük bir değişim yaşandığına hiç şüphe yok. […] Uzun süredir ikamet edenlerin yerini kırsal bölgelerden gelen askerler aldı. […] 1921’e gelindiğinde […] denizcilerin dörtte üçünden fazlası köylü kökenliydi; bu oran, Petrograd bölgesindeki sanayi işçilerinin filonun önemli bir bölümünü teşkil ettiği 1917’dekinden çok daha yüksekti.” [Avrich, Kronstadt, s.89]

Şehirdeki komünist teşkilâtın zayıflığı, siyasi açıdan eğitimsiz, hatta anti-komünist olan kırsal kesimden kitlesel akının yanı sıra siyasi eğitimli, deneyimli proleterlerin savaş sırasında cepheye gönderilmesiyle ilgiliydi. Bu tür faktörler üzerinden, Ütopyacı Sosyalist Devrimciler, teröristler, Anarşistler, Menşevikler ve lafını esirgemeyen, niyetini olduğu gibi ortaya koyan kapitalistler, çar yanlıları ve Beyaz Muhafızlar Kronşdat’ta geçici bir süre güçlü bir konuma geldiler.

Bolşevik parti örgütünün Kronşdat’taki göreli zayıflığının nedenlerinden biri de Troçkistlerin ve Zinovyevistlerin burada güçlü bir konuma sahip olmalarıydı:

“O zamanlar Baltık Filosu’nda siyasi eğitim çalışmaları zayıf bir şekilde organize edilmişti. Troçkistler […] lider pozisyonlara girmeyi başardılar […].” [A History of the USSR, Cilt 3, s.307]

Trotskiy ve Zinovyev’in oportünist hizipleri arasında bir iktidar mücadelesi baş gösterdi. Bu sıralarda Lenin, Trotskiy’nin savaş komünizmi ve sendikaların rolü konularındaki bürokratik tutumuna karşı ideolojik bir mücadele yürütüyordu. Zinovyev, kendi oportünist grubunu güçlendirmek için bundan istifade etti. Troçkistlerin kendisi de bunu itiraf ediyor:

“Zinovyev, Trotskiy’nin aceleciliğinden yararlandı ve Petrograd-Kronşdat bölgesindeki kendi üssünü Trotskiy’e karşı seferber etti […]. Zinovyev, Kronşdat parti örgütünün baraj kapaklarını geri unsurlara açtı ve aynı zamanda parti içi çekişmelerde zehirli bir atmosfer yarattı. Kronşdat Komünist Partisi’nin teşkilât yapısındaki çürüme, isyanı mümkün kılan belirleyici faktörlerden birisiydi.” [“Kronstadt 1921”, Spartakist Sayı. 6 Bahar 2006]

Kötülerin onuru yoktur! Birkaç yıl sonra Trotskiy ve Zinovyev’in ayrılıkçı klikleri güçlerini Bolşevik Parti’ye karşı birleştirdi.

“Partinin otoritesi, savaş komiseri Trotskiy’i Zinovyev’le karşı karşıya getiren filodaki siyasi kontrol mücadelesi nedeniyle daha da zayıfladı. […] Bu anlaşmazlığın bir sonucu olarak, komiserler ve diğer parti yöneticileri, taban üzerindeki nüfuzlarının büyük bir kısmını yitirdiler.” [Avrich, Kronstadt, s.70]

9. Antisemitizm

Kronşdat isyancılarının en iyi devrimci unsurları değil, siyasi açıdan en geri unsurlardan bazılarını temsil ettiğinin bir başka göstergesi de, onlarda yaygın biçimde görülen antisemitizmdi. Antisemitizm, o dönemde Rusya’da yaygın görülen bir eğilimdi, fakat komünistler arasında hoşgörüyle karşılanmıyordu. Çiftçiler arasında işçilere göre daha yaygındı:

“Birçoğu, Ukrayna’dan ve antisemitizmin zehirlediği Rusya’daki farklı bölgelerden gelen Kronşdat bahriyelileri arasında Yahudilere yönelik derin bir nefret vardı.” [Avrich, Kronstadt, s.179]

Kronşdat’ta çıkan gazetelerinin birinin yayın yönetmenliğini yapan Lamanov, insanların sürekli olarak Yahudilerin “Rusya’yı nasıl katlettikleri”nden bahseden Yahudi karşıtı makaleler yazdığını, ancak genellikle bunların yayınlanmasını engellemeyi başardığını söylüyordu [Kaynak: “More Transkript of Anatoly's Interrogation Lamanov”, 25 Mart 1921].

“Geçici Devrimci Komite’nin üyesi Verşinin, Yahudi ve komünist zalimlere karşı ortak eylem çağrısında bulundu […].” [Avrich, Kronstadt, s.155]

“Yahudiler, ihtiyaç ve sıkıntı zamanlarında ortak bir günah keçisiydi […]. Özellikle acımasız bir dilin kullanıldığı bir pasajda bir bahriyeli, Bolşevik rejimine ‘ilk Yahudi cumhuriyeti’ diyerek saldırıyordu. […]. Yahudileri yeni bir ‘ayrıcalıklı sınıf’ olarak tanımlayan yazar, hükümetin Kronşdat’a verdiği ültimatomu ‘Yahudi Trotskiy’nin ültimatomu’ olarak adlandırıyordu. Yazarın iddiasına göre bu görüşler birçok bahriyeli tarafından da paylaşılıyordu. Devrimci Komite üyesi Verşinin’in 8 Mart’ta yaptığı çağrı da bunun deliliydi: “Bu savaş sahasında attığınız ‘Hurra’ nidalarınız artık yetsin, bize katılın, gidip şu Yahudileri yere serelim. Biz işçiler ve köylüler, onların o lanetli hâkimiyetlerinin çilesini çekiyoruz.” [Avrich, Kronstadt, s. 179-180]

10. Bolşevikler İsyancılarla Neden Barış Yapmadı?

Anarşistler genellikle Bolşeviklerin Kronşdat isyanını kendi iktidarlarına yönelik büyük bir tehdit olarak gördüklerini iddia ediyorlar. İddiaya göre, isyancıların “kahramanca mücadelesi” herkese Bolşevikleri devirme konusunda ilham verebilirdi. Oysa bu, tümüyle yanlış bir görüş.

Lenin konuyla ilgili şunu söylüyordu:

“İrlanda’da yaşanan ve İngiliz İmparatorluğu’nu tehdit eden karışıklıklar yanında Sovyet devletini parçalayacağı söylenen bu olayın esamisi bile okunmaz.” [Lenin, “On Kronstadt Mutiny”, cilt 36]

Menşevik lider Dan, 1922 tarihli kitabında şunu itiraf ediyordu: “Kronşdat İsyanı, Petersburg işçileri tarafından hiçbir şekilde desteklenmedi” (akt.: “The Mensheviks in the Kronstadt Mutiny”, Krasnaill Letopis, 1931, Sayı. 2]

Bolşevik hükümeti isyanı bastırdı çünkü Beyazlar hâlâ iç savaşı yabancı emperyalistlerin desteğiyle sürdürmek için bir sıçrama tahtası olarak kullanmaya çalışıyorlardı: “Yani yetkililerin korktuğu şey isyanın kendisi değildi [...]” [Avrich, Kronstadt, s.134].

“Bolşevikler daha çok [beyaz] göçmenlerin Kronşdat’a erişim sağlama ve burayı anakaraya çıkarma yapmak için üs olarak kullanma kararlılığıyla ilgileniyorlardı. Bu, iç savaşın yeniden başlamasından başka bir anlama gelmezdi […].” [Avrich, Kronstadt, s.134]

Buz hızla eriyordu, bu yüzden zaman çok önemliydi. Kronşdat’ın son derece güçlü bir kalesi ve ağır silahları vardı. Saldırmak çok zor olurdu. Eğer buzlar erirse oraya ulaşmanın tek yolu, savaş gemileri kullanmak olacaktı. Kronşdat’ın da iki savaş gemisi vardı. Bu nedenle, Bolşevikler bekleyip sonra hemen saldırdıktan sonra kaleyi ele geçirmezlerse, ortaya çıkan savaş, büyük kayıplara ve maddi hasara neden olabilirdi. İsyancılar, ayrıca çok ileri gittiklerini ve geri dönüşün olmadığını anladılar. Artık bu durumdan çıkış yolu bulamayacaklarını ve mümkün olduğu kadar uzun süre mücadele etmeleri gerektiğini gördüler.

Zinovyev, isyancılarla hiçbir sonuç vermeyen ve yalnızca karşı-devrimcilerin savunmalarını güçlendirmelerine izin veren anlamsız bir dizi müzakere yürüttü: “Zinovyev, hainlerle yedi gün boyunca müzakere etti ve onlara kendilerini sağlamlaştırmaları için zaman verdi” [A History of the USSR, Cilt 3, s. 307]

11. Trotskiy’nin Rolü

Trotskiy’nin Kronşdat İsyanı’nın bastırılmasına önderlik ettiği ve askerlerin Trotskiy’nin önderliği altında zulümlere imza attığı, sıklıkla iddia edilen bir konudur. Ancak bu iddiaların her ikisi de yanlıştır. İsyanın askeri düzlemde bastırılmasına tek bir isim vardı, o da Voroşilov’du. Trotskiy’nin kendisi daha sonra şunu yazacaktı: “Gerçek şu ki, ben kişisel olarak Kronşdat ayaklanmasının bastırılmasında en ufak bir rol oynamadım.” (Trotsky, “More on the Suppression of Kronstadt”]

Üç yüz kadarı Onuncu Bolşevik Parti Kongresi’ne katılmış olan askerler kahramanca mücadele ettiler, fakat o dönemde Trotskiy ile iktidar mücadelesi içinde olan Zinovyev, askeri operasyonla ilgili türlü yalanların yayılmasını sağladı ve bu süreçte operasyonun Trotskiy tarafından organize edildiğini, tüm yanlış ve kusurların ona ait olduğunu söyledi. Oysa aslında isyanın patlak verdiği süreci besleyen bir isim Trotskiy ise diğeri de Zinovyev’di. Trotskiy, bürokratik hataları yanında, kara ordusu ve donanmada ideolojik eğitimi eksik bırakmış olmasıyla, Zinovyev de partinin faaliyetlerini sabote etmişliğiyle sürece katkıda bulunmuştu.

12. İsyanın Bastırılması

“İsyancılar ilk kaleyi, filoyu ve büyük miktarda silah ve füzeyi ele geçirdi. Uluslararası karşı-devrim elde edilen zaferi kutladı. Ancak düşmanlar çok çabuk sevindiler. İsyan, Sovyet birlikleri tarafından hızla bastırıldı. Parti, en iyi evlatlarını, partinin onuncu kongresine katılmış olan delegelerini Voroşikov yoldaş önderliğinde Kronşdat isyancılarının üzerine gönderdi. Kızıl Ordu askerleri ince buz üzerinde Kronşdat’a doğru ilerlemek zorunda kaldı. Buz kırıldı ve birçok kişi boğuldu. Neredeyse zaptedilemez olan Kronşdat kalelerinin fırtınaya maruz kalması gerekiyordu.” [A History of the CPSU(B) Short Course]

“Kızıl Ordu’nun seçilmiş birimleri, Kronşdat’taki karşı-devrimi bastırmak için seferber edildi. Bu sırada toplanan Onuncu Parti Kongresi, onları güçlendirmek üzere K. E. Voroşilov önderliğinde 300 delegeyi bölgeye gönderdi. 16 Mart’ta devrimci askerler Kronşdat’ın ana kalelerine saldırı başlattılar, sürekli makineli tüfek ateşine ve üzerinde ilerledikleri zaten kırılgan olan buzu kıran patlayan mermilere rağmen ileri atıldılar. Saldırı kollarının ön saflarında Bolşevik cesareti ve yiğitliğinin somut örneği olan Voroşilov vardı.” [A History of the USSR, Cilt 3, s. 307-308]

Fin Bolşevik
4 Mart 2021
Kaynak

Kaynakça:
Paul Avrich, Kronstadt: The 1921 Uprising of Sailors in the Context of the Political Development of the New Soviet State. Paul Avrich, anarşizm yanlısı bir isim olmasına rağmen, gerçeklere dayanan birçok faydalı bilgi sunuyor. Ona göre Kronşdat isyanı başarıya ulaşması mümkün olmayan bir trajik olay. Yazar, kitabı boyunca isyanın arkasında Beyaz güçlerin olduğu gerçeğini kabule yanaşmıyor. Ama isyancıların Beyazlarla, Çarcılarla, kapitalistlerle, dış güçlerle, Menşeviklerle ve Sosyalist Devrimcilerle işbirliği yaptığını kabul etse de bunun önemli olmadığını söylüyor. Kitabı, arşivlerin kapalı olduğu bir dönemde, 1970 yılında kaleme alınmış. Bu sebeple, yazar ağırlıklı olarak iddialarını destekleyen, gerçekten kopuk Menşevik ve Anarşist kaynakları temel alıyor ve birçok yerde Petriçenko’nun sözüne kıymet veriyor. Ayrıca Avrich, Marksizmi anlamadığı için onu tahrif etme yoluna gidiyor. Belki de Bolşevik karşıtı sonuçlara ulaştığı için Amerika’da basılma imkânı bulabildi. Ama gene de dile getirdiği yeni gerçeklerle değerli bir çalışma olduğunu söylemek gerek.

“White Guard Memorandum On Organizing An Uprising In Kronstadt”, akt.: Avrich.

“Kronshtadtskaia tragediia 1921 goda, dokumenty v dvukh knigakh” (“Kronstadt Tragedy”) isimli çalışmada yer alan birincil kaynaklar:

* Kuzmin Report, 25 Mart 1921

* Agranov Report, Nisan 1921

* “To All Posts of Kronstadt,” Kronstadt Izvestia

* Ivan Oreshin, Volia Rossii (Nisan-Mayıs 1921)

* Kronşdat 1 Mart Tarihli Karar

* Tseidler, Red Cross Activity in Organizing Provisions Aid to Kronstadt, 25 Nisan 1921.

* Kupolov, “Kronstadt and the Russian Counterrevolutionaries in Finland: From the Notes of a Former Member of the PRC”

* Komarov Report, 25 Mart 1921

* Von Lampe’s Diary entry

* Minutes of Cheka Interrogation of Anatoly Lamanov

“Kronstadt 1921: Bolshevism vs. Counterrevolution”, Spartacist #6 Bahar 2006. Dikkatimi birçok önemli kaynağa çeken çok iyi bir makale. Yazar kimi yanlış Troçkistleri savunuyor olsa da bunun bir önemi yok, zira bu görüşlerin pratikte Kronşdat mevzuu ile bir alakası bulunmuyor, dolayısıyla göz ardı edilecek görüşler.

Documents on British Foreign Policy 1919-1939

Russkaia voennaia emigratsiaa 20-x—40-x godov

Radek, The Kronstadt Uprising, 1921

History of the USSR, Cilt 3, PDF

Stalin, Articles and Speeches, Moskova, 1934, Rusça baskısı, s. 217, akt.: A History of the USSR, Cilt. 3

Hufvudstadsbladet, 8 Mart, akt.: “The Truth about Kronstadt”, Wright

Kronstadt Izvestia,7 ve 11 Mart, akt.: Wright

Sotsialisticheski Vestnik, 5 Nisan 1921, akt.: Wright

“Petrograd et Moscou Seraient aux Maine des Insurgés qui ont Formé un Gouvernement Provisoire.”, Matin, 7 Mart, akt.: Wright

“Der Aufstand in Russland.”, Vossische Zeitung, 10 Mart, akt.: Wright

“The Mensheviks in the Kronstadt Mutiny,” Krasnaill Letopis, 1931, Sayı. 2

Dernières Nouvelles de Paris, 8 Mart, akt.: Radek

Trotsky, “More on the Suppression of Kronstadt”

History of the CPSU(B) short course, MIA

Lenin, “On the Kronstadt Revolt”, MIA

0 Yorum: