“Dem bu demdir.”
14
Ocak’ta DEM/HDP, İstanbul’da Filistin’e özgürlük için miting düzenleyecek.
Bugün 10 Ocak 2024, Aksa Tufanı 7 Ekim 2023’te başladı. Tufan, üç ayı geride
bırakarak siyasi dengeleri bir kez daha altüst etti hem de meşruiyetin kanıtı
olarak siyonistlerin yaptığı soykırıma varan eylemleri tüm dünyanın gözleri
önüne sererek. Dini ve dili fark etmeksizin birçok ülkede milyonlar Filistin
için sokakları doldurdu.
32.Gün ve diğer yazılarımızda
belirttiğimiz gibi Tufan, kimlerin Filistinli olmadığını açığa çıkardı. Tam üç
ayın üzerinde zaman geçti, artık 10 bin çocuk yok, şehirler yok, gazeteciler
yok, hastaneler yok, insani yardım depoları yok, şairler yok, kadınlar yok,
oğullar kızlar yok, babalar yok, aileler yok, evler yok, anılar yok, var olan
tek şey Filistin halkı için direniş ve acı. Kendi acılarından, yaralarından kan
emip ayakta kalmayı öğreniyorlar, zeytin ağaçları gibi yurtlarında kalmada
direnerek. Geri adım atmıyorlar. Hiçbir emperyalist ülkeden, hatta kendileriyle
aynı dili ve mezhebi paylaşan ülkelerden bile destek görmeden, ayakta
kalıyorlar. Tarihin en onurlu sayfalarında yer alacaklar.
Çocukların
cinsiyetinin tartışıldığı, UNICEF’in emperyalistlerin sömürdüğü ülkelerde
girişimciliğe ve modern eğitim sistemine destek adı altında sömürüye yeni
kuşaklar yetiştiren eğitim programları oluşsun diye paralar aktardığı, İLO’nun çocuk
işçiliği sözde yasakladığı, eğitim sendikalarının tarikat karanlığına karşı “çocukları
savunduğu”, feminizmin ataerkiye karşı kadınları savunduğu, özgürlüğü beden ve
cinselliğe indirgediği emperyalist aşamada yaşandı bu acılar.
Karşı
çıkılan “kutsal aileyi” siyonizm yok ediyor! Basın özgürlüğü olmadığından,
yurdunu terk eden elitler, Filistin’de gazeteciler öldürülürken sessiz, çünkü
basın özgürlüğü onlar için emperyalizmden fon alarak halkın zihnine emperyalizm
sevgisi yerleştirmek. Sağlık çalışanlarına saldırıldığı ve ekonomik koşullardan
dolayı ülkeyi terk eden sağlıkçılar için söylem geliştiren hekim meslek
odaları, hastanelerin vurulup sağlık çalışanlarının katledilmesi karşısında
sessiz. Tufan, tartışılan ne çok çelişkiyi somut gerçeklerle ortaya çıkardı,
hem de bedeli canla ödenerek.
Hüdapar,
Filistin’e destek adı altında Batman’da miting düzenleyerek kaç bin Kürdü alana
doldurup direnen Hamas’ı değil, şeriatçı Hamas’ı kitlelere aşılayıp IŞİD’i bir
kez daha yeniden üretirken, DEM sessiz kaldı. Kürdü sırtından hançerleyen
Hizbullah’a karşı tek olumsuz söz etmeyen Hüdapar “Kürtler artık sahipsiz
değil!” diyerek propaganda yapan Hüdapar...
Tufan’ın
başladığı ilk haftada “Sol” direnişi sahiplenmezse gerici zihniyet ve çevreler
Hamas üzerinden Filistin direnişini sahiplenip kitlelere yön verecek mealinde
tespitte bulunmuştuk, sonuç ortada. Dünya sessiz kalmadı, halklar sessiz
kalmadı. Emperyalistler ve onlardan medet umanlar sessiz kaldı, İHD sessiz
kaldı.
“Hüdapar’a
niye Batman’da alan açtınız?” diye sorarken meseleye sonucun buraya geleceğinin
öngörüsünden hareketle yaklaşmıştık. “Kürd, dinle ilişkisi bağlamında, Filistin
halkıyla din ve ezilen kardeşliği üzerinden bağ geliştirecek” demiştik, ama
emperyalizmin Ortadoğu’daki denge ilişkilerine Filistin değil Kürtler feda
edildi. “Gazze diyen solcular ve demokratlar yanı başındaki Kürd’ü görmeyen
samimiyetsizler” tepkisi veren gazeteler, insan hakları derneği sözcüleri,
gazeteduvarları Kürd’e bakınca Filistin’i gördü, ama Filistin’e bakıp Kürdü
göremedi. Öyle olunca da doğanın boşluk tanımama ilkesi harekete geçti ve Kürd’ün
din kardeşliği hassasiyetine Hüdapar’lar politika üretti. Bunun sorumlusu
sizsiniz. Hamas’a bakıp IŞİD’i görenler, Şeyh Said’e sahip çıkıyor. Çelişki
kimde, nerede!
Eleştirdiğiniz
ve şirazesi kaymış sollar da tam sizin istediğiniz gibi. “Türk şiiri ırkçıdır”
diyorsunuz, bunu siz diyorsunuz, çünkü bunu yazana alan açıyorsunuz,
milliyetçiliği yeniden üretiyorsunuz ama kültür, sanat, yayın alanında suyun
başını tutan sollar bir cümle tepki vermiyor size. 10 Ekim’i, 6-7 Ekim ve 29
Aralık grevlerini unutturmak istiyorsunuz.
Amacımız
mitinginize set çekmek değil, gün çoktan döndü burada. Sizin yaptığınız, olsa
olsa zamanda yolculuk olur. Harmanda iziniz olmadı, hasatta da sözünüz
olmayacağının farkındasınız, ama emperyalizmi üç ay sessiz kalıp motive
ettikten sonra peşinizden gelen Kürd’ün yön değiştirmesine şimdi engel olmak
istiyorsunuz. Şahsından bağımsız olarak Musevi yurttaşlarımızı ürkütmemek için
İsrail konsolosluğu önündeki açıklamalara katılmama duyarlılığı gösteren İHD
sözcüsüne de mitingde kürsü veriniz, ona ve sözcüsü olduğu kuruma haksızlık
etmeyiniz, bu konuda üç aydır duyarlılık gösterdiler.
Sonra
sol görünmek adına ittifakınızla vekillik kazanan sol partileri de yanınıza
alınız. Patriyarka karşıtı olup Ukrayna’daki kadınları, çocukları ve LGBT’leri
savunan üçüncü dalga feministlerini de yanınıza alınız, analar katledildiğinde
Gazze’de, sesi çıkmayanları.
Peşinizden
sürüklediğiniz işçi ve emekçi sendikalarını da yanınıza alınız. Okullar vuruldu
Gazze’de. Daha çok var dostlarınız ama söz anlamını yitirdi acının karşısında.
Gerisi hayat, gerisini hayat gösterecek. Düştüğü süt kovasında çırpınıp sütü
tereyağı yaptıktan sonra onun üzerinden sıçrayıp kurtulmak da bir çıkış yoluydu,
ama fare sütün içinde boğuldu.
Tufan
ideolojik bir ayrışmaydı, aynıları aynı yere dizdi, ak buğdayla kara buğdayı
ayıkladı ve ayıklıyor ama gerisi sayıklama...
Nafile,
beyhude, yerinde sayma bunun adı. Tarihin tekeri geriye dönmedi, dönmeyecek de.
10
BİN ÇOCUK ÖLDÜ.
S. Adalı
10 Ocak 2024
0 Yorum:
Yorum Gönder