12 Ocak 2024

, ,

T Cetveli


Dem bu demdir.


14 Ocak’ta DEM/HDP, İstanbul’da Filistin’e özgürlük için miting düzenleyecek. Bugün 10 Ocak 2024, Aksa Tufanı 7 Ekim 2023’te başladı. Tufan, üç ayı geride bırakarak siyasi dengeleri bir kez daha altüst etti hem de meşruiyetin kanıtı olarak siyonistlerin yaptığı soykırıma varan eylemleri tüm dünyanın gözleri önüne sererek. Dini ve dili fark etmeksizin birçok ülkede milyonlar Filistin için sokakları doldurdu.

32.Gün ve diğer yazılarımızda belirttiğimiz gibi Tufan, kimlerin Filistinli olmadığını açığa çıkardı. Tam üç ayın üzerinde zaman geçti, artık 10 bin çocuk yok, şehirler yok, gazeteciler yok, hastaneler yok, insani yardım depoları yok, şairler yok, kadınlar yok, oğullar kızlar yok, babalar yok, aileler yok, evler yok, anılar yok, var olan tek şey Filistin halkı için direniş ve acı. Kendi acılarından, yaralarından kan emip ayakta kalmayı öğreniyorlar, zeytin ağaçları gibi yurtlarında kalmada direnerek. Geri adım atmıyorlar. Hiçbir emperyalist ülkeden, hatta kendileriyle aynı dili ve mezhebi paylaşan ülkelerden bile destek görmeden, ayakta kalıyorlar. Tarihin en onurlu sayfalarında yer alacaklar.

Çocukların cinsiyetinin tartışıldığı, UNICEF’in emperyalistlerin sömürdüğü ülkelerde girişimciliğe ve modern eğitim sistemine destek adı altında sömürüye yeni kuşaklar yetiştiren eğitim programları oluşsun diye paralar aktardığı, İLO’nun çocuk işçiliği sözde yasakladığı, eğitim sendikalarının tarikat karanlığına karşı “çocukları savunduğu”, feminizmin ataerkiye karşı kadınları savunduğu, özgürlüğü beden ve cinselliğe indirgediği emperyalist aşamada yaşandı bu acılar.

Karşı çıkılan “kutsal aileyi” siyonizm yok ediyor! Basın özgürlüğü olmadığından, yurdunu terk eden elitler, Filistin’de gazeteciler öldürülürken sessiz, çünkü basın özgürlüğü onlar için emperyalizmden fon alarak halkın zihnine emperyalizm sevgisi yerleştirmek. Sağlık çalışanlarına saldırıldığı ve ekonomik koşullardan dolayı ülkeyi terk eden sağlıkçılar için söylem geliştiren hekim meslek odaları, hastanelerin vurulup sağlık çalışanlarının katledilmesi karşısında sessiz. Tufan, tartışılan ne çok çelişkiyi somut gerçeklerle ortaya çıkardı, hem de bedeli canla ödenerek.

Hüdapar, Filistin’e destek adı altında Batman’da miting düzenleyerek kaç bin Kürdü alana doldurup direnen Hamas’ı değil, şeriatçı Hamas’ı kitlelere aşılayıp IŞİD’i bir kez daha yeniden üretirken, DEM sessiz kaldı. Kürdü sırtından hançerleyen Hizbullah’a karşı tek olumsuz söz etmeyen Hüdapar “Kürtler artık sahipsiz değil!” diyerek propaganda yapan Hüdapar...

Tufan’ın başladığı ilk haftada “Sol” direnişi sahiplenmezse gerici zihniyet ve çevreler Hamas üzerinden Filistin direnişini sahiplenip kitlelere yön verecek mealinde tespitte bulunmuştuk, sonuç ortada. Dünya sessiz kalmadı, halklar sessiz kalmadı. Emperyalistler ve onlardan medet umanlar sessiz kaldı, İHD sessiz kaldı.

“Hüdapar’a niye Batman’da alan açtınız?” diye sorarken meseleye sonucun buraya geleceğinin öngörüsünden hareketle yaklaşmıştık. “Kürd, dinle ilişkisi bağlamında, Filistin halkıyla din ve ezilen kardeşliği üzerinden bağ geliştirecek” demiştik, ama emperyalizmin Ortadoğu’daki denge ilişkilerine Filistin değil Kürtler feda edildi. “Gazze diyen solcular ve demokratlar yanı başındaki Kürd’ü görmeyen samimiyetsizler” tepkisi veren gazeteler, insan hakları derneği sözcüleri, gazeteduvarları Kürd’e bakınca Filistin’i gördü, ama Filistin’e bakıp Kürdü göremedi. Öyle olunca da doğanın boşluk tanımama ilkesi harekete geçti ve Kürd’ün din kardeşliği hassasiyetine Hüdapar’lar politika üretti. Bunun sorumlusu sizsiniz. Hamas’a bakıp IŞİD’i görenler, Şeyh Said’e sahip çıkıyor. Çelişki kimde, nerede!

Eleştirdiğiniz ve şirazesi kaymış sollar da tam sizin istediğiniz gibi. “Türk şiiri ırkçıdır” diyorsunuz, bunu siz diyorsunuz, çünkü bunu yazana alan açıyorsunuz, milliyetçiliği yeniden üretiyorsunuz ama kültür, sanat, yayın alanında suyun başını tutan sollar bir cümle tepki vermiyor size. 10 Ekim’i, 6-7 Ekim ve 29 Aralık grevlerini unutturmak istiyorsunuz.

Amacımız mitinginize set çekmek değil, gün çoktan döndü burada. Sizin yaptığınız, olsa olsa zamanda yolculuk olur. Harmanda iziniz olmadı, hasatta da sözünüz olmayacağının farkındasınız, ama emperyalizmi üç ay sessiz kalıp motive ettikten sonra peşinizden gelen Kürd’ün yön değiştirmesine şimdi engel olmak istiyorsunuz. Şahsından bağımsız olarak Musevi yurttaşlarımızı ürkütmemek için İsrail konsolosluğu önündeki açıklamalara katılmama duyarlılığı gösteren İHD sözcüsüne de mitingde kürsü veriniz, ona ve sözcüsü olduğu kuruma haksızlık etmeyiniz, bu konuda üç aydır duyarlılık gösterdiler.

Sonra sol görünmek adına ittifakınızla vekillik kazanan sol partileri de yanınıza alınız. Patriyarka karşıtı olup Ukrayna’daki kadınları, çocukları ve LGBT’leri savunan üçüncü dalga feministlerini de yanınıza alınız, analar katledildiğinde Gazze’de, sesi çıkmayanları.

Peşinizden sürüklediğiniz işçi ve emekçi sendikalarını da yanınıza alınız. Okullar vuruldu Gazze’de. Daha çok var dostlarınız ama söz anlamını yitirdi acının karşısında. Gerisi hayat, gerisini hayat gösterecek. Düştüğü süt kovasında çırpınıp sütü tereyağı yaptıktan sonra onun üzerinden sıçrayıp kurtulmak da bir çıkış yoluydu, ama fare sütün içinde boğuldu.

Tufan ideolojik bir ayrışmaydı, aynıları aynı yere dizdi, ak buğdayla kara buğdayı ayıkladı ve ayıklıyor ama gerisi sayıklama...

Nafile, beyhude, yerinde sayma bunun adı. Tarihin tekeri geriye dönmedi, dönmeyecek de.

10 BİN ÇOCUK ÖLDÜ.

S. Adalı
10 Ocak 2024

0 Yorum: