Anlaşılan
o ki İsrail, işgal altında tuttuğu tüm Lübnan topraklarından çekilse bile, ABD
ve İsrail, Hizbullah’ın ömrü boyunca silâhsızlanma önerisini reddedeceği gerçeğini herkese hatırlatmak için elinden geleni yapacak.
Lübnan
medyasında, İsrail’in kısa süre önce Hizbullah’a ABD’nin üst düzey danışmanı
Amos Hochstein aracılığıyla ilettiği son teklife dair haberlere yer veriliyor.
Teklife
göre İsrail, Hizbullah’ın Litani Nehri’nin kuzeyindeki hareketini sonlandırması
karşılığında, Şiba ve Gacar çiftliklerinden çekilmeyi ve Lübnan’la arasındaki
kara sınırlarını kaldırmayı kabul edecek.
Bu
öneri, Hizbullah’ın elindeki “kozlar”ı almayı ve onu Lübnan’ın işgal altındaki
topraklarını kurtarma” bahanesinden mahrum kılmayı öngören mantığı temel
alıyor. Oysa İsrail, Hizbullah’ın direnişini ulusal sınırlarla tanımlı bir olgu
olmaktan çıkarttığı gerçeğini ve bu yönde onlarca yıldır verdiği mücadeleyi gözden
kaçırıyor.
Hizbullah’a
göre İsrail’le çatışmak, varoluşsal ve sadece sınırlara indirgenemeyecek bir
şey.
Hizbullah’ın
genel sekreter yardımcısı Şeyh Naim Kasım, 2006’daki Temmuz Savaşı esnasında bana
şunu söylemişti:
“İsrail, tüm mevcudiyeti
ve varlığı ile saldırılarına devam ettiği sürece, bizim mücadelemiz bitmez.”
Hizbullah’ın
diğer üst düzey yöneticileri de o dönemde bana, “sorunun İsrail Lübnan’dan
çekilse bile çözüme kavuşmayacağını” söylemiş, devamında şu tespiti
yapmışlardı:
“Direniş bizim
kırmızıçizgimizdir, Şiba kurtulsa bile silâhlarımızı teslim etmemiz asla söz
konusu olamaz.”
Hizbullah,
bu konuda Hamas’tan çok daha radikal bir örgüt. Örneğin Hamas, 2017’de bildirgesini revize edip 1967 sınırları
temelinde kurulacak Filistin devleti fikrini kabul ederken Şeyh Naim Kasım,
örgütü iki devletli çözümü kabul ettiği, tarihî Filistin’den vazgeçtiği için
eleştirmişti.
İsrail’in
önerisindeki diğer bir sorun da bu önerinin ülke içerisinde Hizbullah’a yönelik
olarak yapılan silâhsızlanma baskısının onu köşeye sıkıştıracağını varsayması.
Oysa Nasrallah, Direniş’in (Mukavemet’in) ulusal konsensüs gibi bir
beklentisinin bulunmadığını, buna ihtiyaç dahi duymadığını, zira direnişin
kendileri için bir “görev” olduğunu defaatle dile getirmişti.
İsrail’in
açıklaması üzerine Şeyh Naim Kasım, dün partisinin silâh gücünü azaltma veya
ortadan kaldırmaya dönük her türden çabaya karşı çıktıklarını açık bir dile
ifade etti. Kasım konuşmasında, İsrail’in uyguladığı “zulmün” alanını
daraltmak, her sahada ona meydan okumak için caydırıcı gücün muhafazasının sahip
olduğu değer üzerinde durdu.
Nasrallah
ise 2011 yılında İsrail’le yapılan savaşla ilgili yaptığı konuşmada, savaşın Hizbullah
için varoluşsal öneme sahip olduğunu dile getirmiş, bu öneme vurgu yapmış,
devamında da şunu söylemişti:
“Yürüttüğümüz savaş sadece
erkeklerin kanıyla değil, kadınların kaderi, çocukların kırık kemikleriyle
ilgilidir. […] Bu savaş, bir halkın, bir milletin, bir kaderin, kutsal
mekânların, tarihin ve geleceğin meselesidir.”
Emel Saad
13 Aralık 2023
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder