18 Ağustos 2021

,

Gehlen


1951’de San Fransisko’nun beysbol takımı Giants ile New York’un takımı Yankees arasında oynanan maçı seyredenler arasında kırklı yaşlarında, iyi giyimli iki Alman da vardı. Bu adamlara genç bir isim de eşlik etmekteydi. Bu genç, o Almanların CIA’deki şefi idi.
İki Almandan biri olan Reinhard Gehlen, önemli bir isimdi. İkinci Dünya Savaşı’nda Hitler’in doğu cephesi istihbarat şefi olarak görev yaptı. Süreç içerisinde Yabancı Doğu Orduları [Fremde Heere Ost] isimli istihbarat örgütü, Sovyet savunmasının zayıf noktalarını belirlemek için çalışmalar yürüttü. Gehlen’e bağlı örgüt, ayrıca Yahudilerin, Komünistlerin ve diğer Nazi düşmanlarının yerlerini belirlemekteydi. Belirlenen isimler, sonrasında Hareket Birlikleri [Einsatzgruppen] tarafından idam ediliyorlardı.
Gehlen’in adamları, bilgilerin önemli bir bölümünü Sovyet savaş tutsaklarından temin ediyorlardı. Nazi kontrolündeki tutsakların sayısı, bir süre sonra dört milyona ulaşmıştı.
İstihbarat konusunda gösterdiği başarılar sayesinde Gehlen, Hitler’in gözüne girdi. Bir süre sonra tümgeneralliğe yükseltildi.
Maçın oynandığı gün statta Gehlen’in yanında bir de Heinz Herre isminde biri vardı. Herre, doğu cephesinde Gehlen’le birlikte çalışmıştı. Sovyetler’i derinlemesine incelemiş olan Herre, süreç içerisinde Rusça öğrenmiş, ülkenin siyasetine ve kültürüne ait detaylara vakıf olmuştu. Artık asıl merakı, Amerika idi. Tek derdi, Amerikalı meslektaşlarına yaranmaktı.
Gehlen, savaşın sonlarına doğru ABD-Sovyet ittifakının dağılacağını gördü ve bu ihtimali, kimi Nazi mensuplarının Moskova’ya karşı batı güçleriyle birleşmek suretiyle hayatta kalma fırsatı olarak değerlendirdi. Kaderinin Soğuk Savaş başlarında stratejik açıdan sahip olduğu değer konusunda Amerikalı efendilerini ikna etmesine bağlı olduğunu biliyordu.
Bu süreçte Gehlen, Amerikan askerlerinin geldiğini görüp Bavyera dağlarına gitti, içinde Nazilerin Sovyetler’le ilgili olarak topladıkları bilgileri içeren mikrofilm çantalarını toprağa gömdü. Ardından Gehlen, Amerikan askerlerini ikna ederek, Doğu Avrupa ile ilgili uzmanlığını ve gizli bağlantılarını ABD’nin hizmetine sundu.
Gehlen, bir askeri uçağa binerek, arkadaşlarıyla birlikte ABD’ye gitti. Virginia’nın Fort Hunt bölgesindeki zengin mahallelerden birine yerleştirildi. Allen Dulles gibi Amerikan istihbarat elemanlarıyla tanıştı. Dulles, Gehlen’i dinledikten sonra ABD hükümetinin eski Nazi istihbarat çalışmalarını kendi denetimi altına alması gerektiği konusunda üstlerine rapor verdi. Nazi casuslarını savaş suçlusu olarak Sovyetler’e teslim etmek yerine Gehlen gibi isimler, bir askerî gemiye bindirilip Almanya’ya gönderildiler.
Almanya’da Gehlen ve ekibi, Amerikalı subaylar tarafından, Münih yakınlarındaki Pullach köyüne yerleştirildi. Burası, daha öncesinde Hitler’in sırdaşı Martin Bormann’ın çalışmalarını yürüttüğü yerdi.
Gehlen’in hayalinde Hitler’in askerî istihbarat ağını ABD’nin ulusal güvenlik sistemi içerisinde yeniden inşa etmek vardı. Amerika’nın cömert yardımları sayesinde Gehlen Örgütü, Batı Almanya’nın ana istihbarat kuruluşu hâline geldi.
1948’de ateşli tartışmaların ardından CIA, Gehlen’in eski Nazi yanlısı isimleri istihdam etmesinin yarattığı rahatsızlık sebebiyle bu örgütün denetiminin Amerikan ordusunun elinden çıkmasını istedi. Bunun üzerine Gehlen, eski SS veya Gestapo üyelerini istihdam etmeyeceği konusunda Amerikalı komutanlara güvence verdi. Gelgelelim Gehlen Örgütü büyüdü ve Nazi rejiminin ünlü isimlerinin bazılarını bünyesine kattı.
Bu isimlerden biri de Dr. Franz Six’ti. Berlin Üniversitesi’nin eski profesörlerinden olan Six, Yahudi soykırımı için hazırlanmış Nihai Çözüm isimli plana katkıda bulunmak için okuldan ayrıldı. Hatta bu süreçte doğu cephesindeki SS ölüm mangalarından birine öncülük etti.
Savaştan sonra Six, Gehlen Örgütü’ne girdi. Ama bir süre sonra Amerikan ordusuna bağlı istihbarat ajanlarınca tutuklandı. Savaşta işlediği suçlar sebebiyle dört yıl hapis yattı. Hapisten çıktıktan bir iki hafta sonra Franz Six, Gehlen’in Pullach köyündeki örgüt karargâhına gitti.
CIA içindeki Amiral Roscoe Hillenkoetter gibi isimler, başkandan Gehlen operasyonuna son vermesini istediler. Ertesi yıl Almanya’nın Karlsruhe kentindeki CIA istasyon şefi, Gehlen’in örgütüyle birlikte hareket ettikleri gerekçesiyle üstlerine rahatsızlığını bildirdi ve örgütü “ihtiyar delikanlının eski Nazi subaylarından oluşturduğu ağ” olarak tarif etti, ayrıca “örgütün geleceğin demokratik Almanya’sı açısından bakıldığında istenmeyen birçok ismin toplaştığı yer” olduğunu söyledi. Fakat Gehlen, Washington’da güçlü ve nüfuzlu destekçilere sahipti.
Gehlen’e ulusal güvenlik kurumu içinde asıl Dulles hizbi destek veriyordu. Süreç içerisinde Dulles çizgisi hâkim hâle geldi.
Ekim 1948’de CIA’in Münih istasyonunda görevlendirdiği yeni şef olan James Critchfield’a Gehlen operasyonunu değerlendirme görevi verildi. Otuz bir yaşındaki Critchfield, Allen Dulles’ın adamıydı. Savaş sonrası dönemde Viyana’da ordu istihbaratı için çalışırken yetenekli bir isim olarak tanımlanan Critchfield, sonrasında CIA’e alındı. Kaleme aldığı son raporunda Critchfield, CIA’in Gehlen’in örgütünü kendi kanatları altına alması gerektiği çıkarımında bulunuyordu. Soğuk Savaş sürecinde uygulanacak siyaseti bu önemli ilişki biçimlendirdi.
David Talbot
[Kaynak: Allen Dulles, the CIA, and the Rise of America’s Secret Government, HarperColling Publishers, 2015.]