08 Ağustos 2021

Neoliberal Akıl

Neoliberal aklın dört temel özelliği vardır.

1.

Klasik ekonomistlerin düşüncesinin aksine piyasa, doğal bir veri değil, inşa edilmiş bir gerçeklik olarak ortaya çıkar. Böylesi bir gerçeklik, devletin fiilî müdahalesine, aynı zamanda belirli bir hukuk sisteminin kurulmasına ihtiyaç duyar. Bu anlamda neoliberal söylem, doğrudan piyasa düzeninin ontolojisi üzerinden dil bulmaz. Çünkü kendi meşruiyetinin zeminini “eşyanın doğal düzeni”nde bulamadığından bu söylem, “inşa edilmiş bir proje” olarak, sahip olduğu niteliğini bilinçli bir biçimde ve alenen kabul eder.

2.

Piyasa düzeninin özünü, değiş tokuş değil, rekabet oluşturur. Rekabetse farklı üretim birimleri veya “teşebbüsler” arasındaki eşitsizlik ilişkisi olarak tarif edilir. Sonuçta piyasanın inşasında rekabet, ekonomi pratiklerinin genel kuralı olarak ele alınır. Bu bağlamda liberallerin öğretip durdukları şu temel dersin belirleyici olduğunu kabul etmek gerekmektedir: gece bekçiliği görevinin ötesine geçmesi gereken devletin asli işi, genel çerçeveyi denetlemek ve ekonomi sahasının tüm faillerinin saygısını kazanmak için kurucu rekabet ilkesi temelinde genel çerçeveyi-düzeni oluşturmaktır.

3.

1890-1920 arası dönemin ilk liberalizmine ve reformist liberalizmine yenilik getiren neoliberal akıl açısından devlet, sadece söz konusu çerçevenin muhafızı değildir, devlet, kendi faaliyetleri dâhilinde rekabet kuralına bizzat tabidir. “Özel hukuk toplumu” denilen ideal üzerinden baktığımızda, “devletin uygulanmasından sorumlu olduğu hukuk kuralları noktasında istisnai bir yere sahip değildir” diyebiliriz. Buna karşılık, kendi kendisini kurallardan ari kılan, kendi varlığını devre dışı bırakan bir devlet, kuralların katı muhafızı olma rolünü yerine getirmemiş olur. Oysa özel hukuk önceliklidir. Bu da kamu hukukuna ait tüm kategorilerin altını oyar. Bu kategoriler, resmiyette iptal edilmese bile işlevsel açıdan geçerliliğini yitirirler. Devlet, iç işleyişinde ve diğer devletlerle ilişkisinde kendisini bir işletme, bir tür teşebbüs olarak görmek zorundadır. Bu sebeple piyasayı inşa etmekle yükümlü olan devlet, aynı zamanda piyasa kurallarına göre inşa edilir.

4.

Rekabet kuralını genelleştirme ihtiyacı, devletin sınırlarını aşar. Bireyleri ve ilişkilerini etkiler. Gerçekte devletin faaliyetleri düzleminde belirleyici olması gereken, işletme ve şirket temelli yönetim anlayışı, birey denilen teşebbüsün kendi kendisini yönetmesinde karşılık bulur. Yönetim sürecinin özel failleri gibi bir teşebbüs olarak devlet, dolaylı olarak bireyleri birer işletme ve teşebbüsmüş gibi hareket eden unsurlar hâline getirmek zorundadır. Bu anlamda neoliberalizme has yönetim tarzı, “devletin eylemini aşan ve öznenin kendisine yönelik tutumunu yöneten yönetim tekniklerini” içerir. Bu süreçte teşebbüsün kendisi, özneleşme tarzı hâline gelir. Herkes, yönetilmesi gereken bir işletme, fayda sağlayacak bir sermayedir.

Pierre Dardot
Christian Laval

[Kaynak: The New Way of the World: On Neoliberal Society, Çeviri: Gregory Elliott, Verso, 2013.]