29 Ağustos 2021

,

Örnek Şehit: Naci Ali



Filistin milli hareketi ile bağlantılı kalıcı semboller ve hikâyeler üreten, herkesin sevip hürmet ettiği politik karikatürist Naci Ali’nin öldürülmesi, İsrail’in ne denli hain bir yapı olduğunu anımsatıp duran bir imge, hem de Filistin milli hareketinin içteki kırılganlığına dair bir işarettir.

Ali, aslında bağımsız bir karikatüristti. Lübnan’daki Aynü’l Hilve kampında büyüyen Ali, 22 Temmuz 1987 günü saldırıya uğradı. Naaşı, hep gömülmek istediği, anne ve babasının mezarlarının bulunduğu Celile’deki Şacara yerine Londra’da toprağa verildi.

Suikastta hem Mossad’ın hem de Arafat’a bağlı On Yediler Kuvveti örgütünün parmağı olduğuna ilişkin elde yeterince delil mevcut.[1]. Arafat’ın Ali’nin kendisine yönelik “alaycı ifadelerle yüklü yazısı” sebebiyle kızıp sürece dâhil olduğundan söz ediliyor.[2]

Ali’nin ortaya koyduğu sanat eserleri, hem vatanından hem de Aynü’l Hilve’den uzakta oluşu, ayrıca naaşının istemediği yerde toprağa verilmiş olması, onu sürgünde şehit olmaya dair bir sembol hâline getiriyor.

Ali, kendisi ile ilgili anma törenlerinde “senin kabrin halkın kalbidir” sloganı ile birlikte anılıyor. Bu ifadeyle mecazî olarak, artık ölü olan sanatçının milletin kalbinde gömülü olduğuna işaret ediliyor.

Ali, esas olarak, milli bir sembol hâlini almış olan karikatürü Hanzala ile birlikte anılıyor. Üzerindeki eski püskü kıyafetlerle yalın ayak ve sırtı dönük olarak çizilmiş olan çocuğun resimleri kamp duvarlarında, afişlerde, kolyelere takılan süslerde karşımıza çıkıyor.

Ali’nin tüm karikatürlerinde Hanzala, Filistinlilerin çektiği çileyi eleştirel gözlerle gözlemleyen biri olarak resmediliyor. Karikatürün bir köşesinde uyarıcı bir isim ve bir imza olarak görünüyor.

Ölünce Ali ve Hanzala bütünleşti, bir oldu. Görsel sanatlar alanında çalışmalar üreten isimler, Ali’yi onurlandırmak adına çizimlerine Hanzala’yı eklediler.

Ali böylelikle hem şehit hem de şahit mertebesine yükseldi. Ölümünden sonra kaleme alınan hayat hikâyeleri, Ali’nin karikatürist olarak sahip olduğu yeteneği Gassân Kenefâni’nin keşfettiğini söylüyorlar.[3] Buradan da düşmanın ve dostların katlettiği, kurban edilmiş aydınlar cemaati teşkil ediliyor. Bu cemaat, Lübnan’daki müşterek hikâyenin tanığı ve taşıyıcısı olarak resmediliyor.

Sol örgütler Ali’yi büyük bir hayranlıkla anıyorlar.[4] Ali, aynı zamanda Arafat’ın ezeli düşmanı olan Ebu Nidal örgütünce de hürmet edilen bir isim. Örgüt, Libya’daki üssüne Naci Ali Üssü ismini veriyor.

Ayrıca Ebu Nidal örgütünün yayın organı Filastinü’s Savra’nın (Fetih-Devrim Konseyi) künyesinde ve her sayfasının kenarında Hanzala çizimine yer veriliyor. Örgüt, hep Filistinlileri hedef kitle olarak belirliyor. Dolayısıyla örgütün amacı ve niyeti, esasen Naci Ali’yi anmak suretiyle FKÖ ile Fetih’in sahip olduğu hegemonyaya ve meşruiyete karşı koymak.

Milliyetçilik sahnesinde örnek şehitler, simgesel birer kahramana dönüşüyorlar. Bu isimler, halklarının hikâyelerinin somutlaşmış hâlleri olarak görülüyorlar. Örnek şehitler, hikâyeleri, millet düzleminde hem partinin hem politikanın hem de milletin hikâyesi olan, herkesçe kahraman görülen isimler hâline geliyorlar.

Lale Halili

[Kaynak: Heroes and Martyrs of Palestine: The Politics of National Commemoration (2007), s. 133-134.]

Dipnotlar:
[1] Britanya, İsmail Savvan isimli Filistinli Mossad ajanını yargılayıp hapse attı, ayrıca Ali suikastıyla bağlantılı iki İsrailli diplomatı sınır dışı etti. [Patrick Seale, Abu Nidal: A Gun for Hire. New York: Random House, 1992: s. 5]. Oysa cinayette ayrıca Arafat’ın güvenlik birimi On Yediler Kuvveti mensubu Abdurrahman Mustafa isimli bir subayın da parmağı vardı [Yezid Y. Sayigh, Armed Struggle and the Search for State: The Palestinian National Movement, 1949–1993. Oxford: Oxford University Press, s. 603.]

[2] Sayigh, a.g.e., s. 603.

[3] al-Hurriya, 27 Aralık 1987: s. 41.

[4] al-Hadaf, 12 Ekim 1987: s. 37.

0 Yorum: