3 Ocak 2020’de ABD, büyük bir terör eylemi ve
şeytanlık yaptı; İranlı komutan Kasım Süleymani’yi katletti. Süleymani, Ortadoğu
bölgesini terörize etmek için ABD ve Birleşik Krallık tarafından finanse edilip
eğitilen IŞİD ve diğer terörist vekillerinin yenilgisinde kilit bir isimdi.
Süleymani ve İran halkı, on yıllardır ABD emperyalizmine karşı direniyor. Onlar
gösterdiler ki mazlum milletler, emperyalistlerin hükümranlığından kurtulabilir
ve kendi kaderlerini tayin edebilirler.
İmparatorluğun kötülüklerinden İran’ı muhafaza ederken
tereddüdümüz olmamalı. Süleymani’nin, bölgeye ölüm, yıkım ve soykırım taşıyan
IŞİD ve diğer terörist vekil güçleri defetmekteki başarılarını takdir ve kabul
etmede tereddüdümüz olmamalı. Bunun harici Marksizme terstir ve doğrudan ABD
emperyalizmine destektir.
Marksizm-Leninizm için emperyalizme karşı mücadele
eden bir ulusal hareket, her zaman sonuna kadar desteklenmelidir.
Leninizmin İlkeleri isimli
eserinde Stalin, ulusal hareketleri ve bu hareketlerin emperyalizmi yenilgiye
uğratmadaki hayatî rolünü yazıyor. “Ulusal Sorun” başlığında Stalin şöyle
yazıyor:
“Ulusal
sorun, özel bir sorun, devletin bir iç sorunu olmaktan çıkarak, [sayfa 67]
uluslararası genel bir sorun hâline, bağımlı ülkelerin ve sömürgelerin ezilen
halklarının emperyalizmin boyunduruğundan kurtarılması genel sorunu hâline
gelmiştir.”
Dolayısıyla, mazlum Güney Yarımküre milletleri,
emperyalist güçlerin yenilgisinde doğrudan rol alırlar.
Stalin, Leninizmin “mazlum milletlerin ulusal kurtuluş
hareketlerindeki devrimci kabiliyetin ortak düşman olan emperyalizmi çökertmede
kullanılabileceği ihtimali”nden bahsediyor. Basitçe, karakterine bakılmaksızın
her ulusal kurtuluş hareketinde böyle bir devrimci potansiyel vardır, bu
hareketin düşmanı emperyalizm oldukça. Emperyalizm, özel ulusal
karakteristikleri ne olursa olsun, dünyadaki tüm komünistlerin ve mazlum
milletlerin baş düşmanıdır.
Son olarak Stalin’in belirttiği gibi, mazlum
milletlerin ulusal kurtuluş hareketlerini desteklemek haktır ve âdildir. Bu
ulusal kurtuluş hareketlerini bir “biçimsel demokrasi” bazında
desteklememeliyiz. Onun yerine, “emperyalizme karşı genel savaşım bilançosundaki
gerçek sonuçları bakımından, yani ‘soyutlanarak değil, dünya ölçüsünde’
değerlendirilmesi gerektiğini” söylüyoruz.
Herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için,
Stalin’in kullandığı örnekleri sunacağım.
Afganistan’daki Emir önderliğinde gelişen ulusal
kurtuluş hareketi monarşist ve sosyalizm karşıtıydı fakat İngiliz
emperyalizmine karşı dövüşüyordu. Emir’in devrimci ulusal hareketi, o sırada
Afganistan’daki herhangi bir sosyalist güçten daha güçlüydü ve Afganistan’ı
kendi kaderini tayine taşıyabilecek yegâne hareketti. Bu nedenle de İngiliz
emperyalizmine karşı Emir’i desteklemek zorunluydu. Bunun aksi bir durum ise
İngiliz emperyalizmini desteklemek, onu azdırmak manasına gelirdi. Stalin’in
verdiği diğer örnek olarak Mısır’da ise:
“Mısırlı
tüccarların ve burjuva aydınların Mısır'ın bağımsızlığı için savaşımı, Mısır
ulusal hareketinin önderliğinin burjuva kökenine ve burjuva niteliğine karşın,
nesnel olarak devrimci bir savaşımdır. Oysa İngiliz işçi hükümetinin Mısır'ın
bağımlı durumunu sürdürmek için savaşımı, bu hükümet üyelerinin proleter
kökenine ve proleter niteliğine, sosyalizm ‘uğruna’ olmalarına karşın, gerici
bir savaşımdır.”
Bu emperyalist saldırganlık ve kriz döneminde İran’a
ve onun liderlerine hâlen daha çemkirenler kendilerine “Marksist” demesinler,
hatta “solcu” bile demesinler, gidip emperyalistlere katılsınlar. Marksizm’in
ideolojisini ve temel ilkelerini görmezden geliyorsan, kendine “Marksistim”
deme.
Şimdi kendi uluslarının egemenliği için savaşan İran halkıyla uluslararası dayanışma zamanıdır. Biz, Latin Amerikalılar olarak, İran’ı ve ortak düşmanımıza karşı duran diğer herhangi bir milleti destekleyen, Küba’nın ve Venezuela’nın devrimci hükümetlerini takip ediyoruz.
Ortak
düşmanımız ABD emperyalizmidir.
Nicholas Ayala
3 Ocak 2020
Kaynak
0 Yorum:
Yorum Gönder