Sendika.org,
Kılavuz, Yolculuk, Komite öncülüğünde 19 Ekim’de Şişli Tiyatrosu’nda “Bağımsız
Devrimci Siyasetin Gereklilik ve Olanakları” konulu bir panel-forum düzenlendi.
Ülke siyaseti yeniden şekillenirken, sosyalist stratejinin ne ve nasıl olması
gerektiği konusunda görüşler sunuldu. Sunucuların açılış konuşmasında
belirttiği Sendika.org dosyalarının somut şekilde yüz yüze tartışmaya açılması
yönündeki ifadesi önemli. Bu öneme daha sonra değinmek gerekiyor.
Her
konuşmacının tek tek ne söylediğini aktarmak yazının özünü dağıtmak olur.
Açılış konuşmasında da belirtildiği gibi platform, sadece dört kurumdan
oluşmuyor. Sunucu-yöneticilerden Ali Ergin Demirhan, bir konuşmacının
enternasyonal birliği düşünmeye dikkat çekmesi üzerine söz alarak, Latin
Amerika solunun kıta bazlı enternasyonal kurma toplantısına gittiğini, Marksist
literatürden uzak söylemlere şahit olduğunu ve ülkemiz solunu küçümsememek
gerektiğini iddia etti.
Öncelikle
Latin Amerika solu, tüm yanlışlarına rağmen, anti-emperyalist ve anti-faşist
mücadeleye göre hareket etmiş bir geçmişe sahiptir. Kendi özgün koşulları
içerisinde düşünüldüğünde FARC’ın çekildiği alanlara emperyalizmin uyuşturucu
çeteleri yerleşmiştir. Latin Amerika’nın Bolivarcı sol anlayışı ve stratejisi
küçümsenmeyecek derecede önemli değerlere ve deneyimlere sahiptir. Ali Ergin
Demirhan’ın son yazılarında belirttiği gibi CHP ile ama CHP'siz
taktiği/dinamizmi harekete geçirmede CHP’nin rolünü önemsemesi, ki taktik
stratejinin üstüne çıkmıştır, Latin Amerika solunu Demirhan’ın eleştirisinden
azade kılar.
Hemen
her konuşması, bir bütün olarak soyut kavramlar etrafında strateji arayışına
girdi. Beş dakikalık konuşmalarda somut hiçbir plan ortaya konulmadı.
Stratejiden anladıkları, bir Halkevci konuşmacının belirttiği gibi, seçim
sonucu yönetim el değiştirirken sosyalistlerin konumunun ne olacağıdır.
Basit
bir düzen içi denklemde ele alındığında iki partili sistemde yönetim boşluğunu
CHP’nin dolduracağı açıktır. Buna razı gelmiyorlarsa parlamentarizme ayak
uydurup seçim partisi kurmaları gerekir. Her konuşmacıda ısrarlı bir “sokak”
vurgusu vardı. Bu vurgu o kadar şiirsel ve soyuttu ki köylünün mücadelesi ve
tüm toplumsal mücadele sokak diye sembolize edildi. Sokaktan anladıkları
Saraçhane-Maltepe-Kadıköy-Taksim güzergâhıdır.
Üniversitelerde
faşist mücadeleyi püskürttüklerini söyleyenler oldu. Bu, palavradan ibarettir.
Faşist çetelerle mücadele etme gücü bu solda yok çünkü bu solda kitle ve
kolektif mücadele geri bir anlayış olarak kabul edildiğinden, bireyler toplamı
esas alınır.
Politik
mahallelerden biri olan Eyüp-Karadolap’ta solun duvar yazılarının arasına “Arap
Emrah” yazısı karışıyorsa, sokaklar uyuşturucu çetelerine teslim ediliyorsa,
fuhuş kurumsal yapısını aşıp toplumsal virüse dönüşmüşse solun faşistlerle
mücadelesinden söz edilemez.
Selim
Açan, strateji konusundaki dosyaya yazılar yolladı. İttifaklar aradı. Platforma
Alınteri’den temsilci yolladı. Temsilci, konuşmasında uzun zamandır “devrimci
odağın” oluşturulması gerektiğini dile getirdiklerini söyledi. Bugün yaşanan
boşluğun bu olduğuna dikkat çekti. Bu durumda hiçbir zaman parti
olamadıklarını, stratejilerinin olmadığını, Aktan İnce gibi ittifaksız hareket
edemediklerini de itiraf etmiş oldu. Bir parti odak olamıyorsa sorunu iç
yapısında, stratejisinde ve ideolojisinde aramalıdır. Odak olmak isteyip de
kendine “devrimci proletarya” diyen bir yapı, DY’nin şemsiyesi altında
sağanaktan kurtulma kolaycılığını seçiyor. Bu, bilinçli bir tercihtir.
DY
ekseninde Şişli’de strateji arayışının tarihsel kökenini gözden kaçırmamak
gerekiyor. DY, 12 Eylül öncesinde partileşme sürecine girmemiştir, mahkemelerde
“dergi çevresi” olduklarını iddia ettiler. Bugün de bu platformu
düzenleyenlerin yapı-partiler olmama nedeni dikkat çekicidir. Pankartta imzası
bulunan çağrıcılar dergi/yayın çevreleridir.
DY,
12 Eylül'e direnmemiştir. Oğuzhan Müftüoğlu, darbe gerçekleştiğinde ne
yapmaları gerektiğini Murat Belge’ye sormuştur. Birikim’de Mahir eleştiriden
çok saldırıya uğrarken DY, 1980 öncesinde buna karşılık vermemiştir. Tarihî
eşik geldiğinde DY direnmemeyi tercih etti. DY geçmişte neyse bugün de aynıdır.
ÖDP kurulduğunda birçok yapıyı Şişli’deki gibi bünyesine katıp çoğunluğun
kararının azınlığı bağlamayacağını savundu. Bu anlayıştan partileşme ve devrim
çıkmaz.
DY’nin
bugün Şişli’de gerçekleştiği dinamizmin tasfiyesi ve reformizmin platforma
dökülmesidir. Solda bu ittifak arayışlarının temelinde kendi gücüne
güvensizlik, ideolojik zayıflık ve inisiyatif alamamak vardır.
Şu
soruyu sormak yerindedir: Elli yıllık geçmişe sahip olduğuyla övünüp tarihin
mirasını tüketen sol yapıların elli yıldır bir stratejisi olmaz mı? Yok!
“Ülke
sosyalist solunun stratejisi ne olmalı?” sorusu üzerine kurulu, ittifak kurma amaçlı
tartışma platformu, temelden bilinçli bir yanlışın çarpık sonucudur. Devrim
iddiası olan sosyalist bir partinin-yapının stratejisi, kendi ekonomi-politik
tahlillerinin sonucunda ortaya çıkar. Strateji, bu yönüyle fraksiyonel bir
özgünlüğe sahiptir. Tartışmaya ve ortak arayışa çağrılan, buna olumlu yönde
katılıp “öneri”(!) sunan tüm solun ortak strateji belirleme hedefi varsa zaten
şimdiye kadar devrimci hareket olmadıklarını açıkça kanıtlamış oluyorlar.
DY’nin
lokomotif olduğu yerden sınıf işbirlikçiliği, sivil toplumculuk ve uzlaşmacılık
çıkar. Bu düzlemde değerlendirildiğinde Aydın Çubukçu’nun da neden Birikim’in “Lenin”
dosyasına yazı verdiği daha net anlaşılır.Dost-düşman-iç düşman ayrımının
netleşmediği ve saflaşmadığı yerde kitlelere ihanet ve güvensizlik boy
gösterir.
Diyalektiğe
“inanmadığını” söyleyen Murat Belge ile diyalektiği “çöp” kabul eden Celal
Şengör bu solun akıl hocalarıdır. Aydın Çubukçu ve Oğuzhan Müftüoğlu’nun
partilerinin ideologu Murat Belge, pozitivist-aydınlanmacı şekilde halktan
nefret etme teorisyeni Celal Şengör’dür.
Konuşmalara
damgasını vuran soyut bir söylem daha var: “Dünya büyük altüst oluşlar yaşıyor,
dünya hızlı bir değişim sürecine girdi” vs. Bu, aldatıcı bir küreselleşme
söylemidir çünkü konuşmaların neredeyse hiçbirinde emperyalizm ve
anti-emperyalizm vurgusu yoktu. Bugün emperyalizmden arındırılmış bir
strateji-taktik ve çözümleme yerçekimi kanununa savaş açmakla özdeştir.
Dünya
değişmedi. Sömürü, işgal, talan aynı şekilde devam ediyor. Değişen bir şey
varsa o da emperyalizmin zihinlerden insan ilişkilerine ve değerlere kadar her
güzelliği çürütüp insanı tarih sahnesinde çıkarma operasyonunun sürdüğüdür.
Sömürü ve işgalin yoğunluğu artarak devam ediyor, emperyalizm iç olgu olarak
her an her durumda kendi çarpıklığını yeniden üretiyor. Bu kavgada-savaşta
ideolojisi zayıf olan, düzene teslim oluyor. Bu teslimiyet, ittifak
arayışlarını ve dönekliğin teorisini yazmayı elzem hâle getiriyor. Bu
çarpıklığın somut göstergelerinden biri de kadın konuşmacı varsa sırasının öne
çekileceğinin söylenmesidir.
Özetle,
DY’nin ve TKP’nin tertiplediği hiçbir platformdan taktik-strateji ve değişime
yönelik somut planların çıkmayacağıdır. Egemen sınıflara bu kadar göstere
göstere strateji aradıklarının ilanını yapmak, zaten ideolojik-politik açıdan
ölüyü diriltecek keramet aramaktır. Bu platformu gören egemenler ve burjuvazi
saldırının yoğunluğunu daha da artıracağının teminatını almış olur.
Stratejisinin ve ideolojisinin olmadığını ilan edip ittifak kurarak ortak strateji
belirleme peşine düşen bu çevreler, halka değil, ancak sömürüye teminat verir.
Bu
platformda vurgulanan “sokak” kavramı da CHP’nin gece bekçiliğini yapma
görevinin karşılığıdır. Sokak diyen bu sol, o küçümsedikleri Latin Amerika
solunu ezmek için Trump'a teşekkür eden Nobel ödüllü barışseveri yürekten
tebrik eden NATO’cu Ekrem’e milis gücü olabilir ancak.
Kürt
milliyetçi hareketini Rojava’da emperyalistlerin bayrağı altında bağımsızlık
aradığı için eleştiren sol, aynaya bakmalıdır. Hâlen bayrağından orak-çekici
çıkarmayan varsa biri Rojava’da Kürt milliyetçi hareketinin, diğeri Saraçhane’de
NATO’cu CHP’nin garantörlüğünde o bayrağı dalgalandırmaktan utanmamıştır.
Ali
Ergin Demirhan’ın sendika.org’u da platformda strateji arayan sol da Saraçhane’de
NATO’cu bir partinin çatısı altında ona milislik yapmıştır. Platformda
konuşanlardan biri, Saraçhane’den sonra 1 Mayıs’ta Kadıköy’e gidenlerin
kendilerini yalnız bıraktığından yakınıyor. Bu yakınma, reformist aldatmacanın
dile gelişidir. Hâlen o CHP’nin nasıl kurtarılacağının stratejisini arayan
aynadaki suretleridir.
Bu
ittifakın diğer fahri bileşeni ve DY şefinin kurduğu ÖDP-Sol Parti de CHP’yi
kurtarmak için “Memleket Buluşmaları” düzenliyor. İlkeli ittifak, eylemde
birlik, ajitasyonda farklılık iken DY ittifakçılığının özeti, “Biçimde
farklılık, özde birlik”tir.
Sonuç
olarak, çözülmeyen her çelişki çürütmeye mahkûmdur ve solun ezici çoğunluğu
ideoljik-politik açıdan çürümüştür. Çelişkiyi içte/ideolojide aramak yerine
ittifakta arayanların ideolojik taziyesi, Şişli Tiyatrosu’nda gerçekleştirildi.
Devrim iddiası olan hiçbir yapı, stratejilerinin ne olacağı tartışmasına
girmez, ittifak arayışına meyletmez. Sürecin insanını yaratır, geleneğin
zincirine yeni değerler ekler, gücünü ideolojisinden ve halka güvenden alır.
Bugün
ideolojik-politik ve eylemsel açıdan savaşılması gereken odak emperyalizmdir. “Holdingci”
söylemi emperyalizmden soyutlanmış çarpık kapitalizmi, yukarıdan örülmüş
burjuvaziyi, Alman emperyalizmine ait 8 bin, Fransız emperyalizmine ait 450,
İngiliz ve Hollanda emperyalizmine ait 3 bin, İtalyan emperyalizmine ait bin
beş yüz şirketi, egemenlerin ve emperyalizmin desteğiyle halkın üzerine
çöreklenen sermaye düzenini yok saymaktır. Böyle bir sınıfsal analiz, temelden
çürüktür.
Burjuva
kadını “kız kardeşi” sayan solun emperyalizme ve son Nobel ödüllü barışsevere
kızma hakkı yoktur. Ali Ergin Demirhan’ın Latin Amerika solundan haz etmeme
nedeni, anti-emperyalist mücadeledir. Müftüoğlu’dan, Çubukçu’dan, Okuyan’dan
(perestroyka ve glasnost sürecine dergi çıkarıp destek veren TKP revizyonizmi
yaşanmışken) anti-faşist ve anti-emperyalist önder çıkaramayanlar, Şişli
Tiyatrosu’nda meddah gösterisi yapmaya mahkûmdur. Bu kadar soyut gevezelik,
somut durumun somut çözümlemesini yapıp harekete geçmemek için düzenlenen
temsilin tiratlarıdır.
Sömürüyle
kuşatılmış yaşam her açıdan somuttur, çözümü de son derece somuttur: İdeolojik
netliğe/sağlamlığa uygun politik pratik adımlar, mahallelerden-iş
yerlerinden-tarlalardan başlayan birleşik mücadele.
Sinan Akdeniz
21
Ekim 2025


0 Yorum:
Yorum Gönder