08 Ekim 2025

,

Direniş İsrail’i Kuşatan Güvenli Duvarı Yıktı


7 Ekim, uzun süredir zihinlere hâkim olan varsayımların sınırlarını ve ezilen bir halkın kararlılığının gücünü gözler önüne serdi. İsrail’in yenilmez olduğuna dair onlarca yıl içerisinde kökleşmiş olan algı, tek bir günde yerle yeksan edildi. Strateji, cesaret ve kararlılığın en sağlam askeri hesapları bile altüst edebileceği ispatlandı.

Mahmud Derviş bir keresinde, esprili bir ifade dâhilinde, “ne büyük şans ki İsrail, Yasir Arafat’ın konuşmalarına asla inanmıyor, inansaydı, Filistinlileri yok edene kadar her gün bombalardı” demişti. Bu mizahın altında acı bir gerçek yatıyordu: Karşımızda hep, Arapların ve Müslümanların, özellikle de Filistinlilerin yaşamaya layık olmadığına ve direnemeyeceklerine inanan, üstünlük üzerine kurulu bir İsrail zihniyeti vardı.

İsrail, bu inancı güçlendirmek için onlarca yıl boyunca acımasız savaşlar yürüttü; hâkimiyet kurdu, meşruiyet denilen şeyi ayaklar altına aldı, yalnızca Arapların Filistin devleti özlemlerini ezmeyi değil, aynı zamanda Filistin varlığını tamamen ortadan kaldırmayı da hedefledi. Ancak yenilmezlik duygusu, 2000 yılında Lübnan’dan çekilmesiyle birlikte çökmeye başladı. Direnişi söndürmesi beklenen şey, onu yeniden canlandırdı. 2000 ile birlikte Filistin’de yeni bir çatışma dönemi başladı.

Bir zamanlar Oslo üzerinden İsrail’i alt edebileceğine inanan Arafat bile, işgalci gücün tek bir taviz vermeyeceğinin farkındaydı. İsrail’in Filistin üzerindeki baskısını sıkılaştırıp her türlü direnişi bastırmasını oturup izleyen Arafat, Fetih örgütünün silahlı unsurlarının zincirlerini serbest bıraktı, ayrıca, Lübnan ve Filistin’deki direniş güçleriyle yeniden iletişim kanalları açtı. Hizbullah’ın 2000 zaferinin İkinci İntifada'ya ilham verdiğini açıkça belirterek, silahlı direnişe dönüleceğini duyurdu.

İsrail, 2005 yılında Gazze’de yaptığı yanlış hesabı yineledi, geri çekilmeyi zafer sanarak geri adım attı. Direniş devam ederken, işgalci güç, ırk ayrımcılığı, yerleşimler ve amansız saldırılar üzerine kurulu bir yayılmacı gündem izledi. Caydırıcılığı yeniden tesis etmeyi amaçlayan 2006 tarihli Lübnan savaşı, İsrail’in krizini daha da derinleştirdi, ABD’nin daha geniş bölgesel planlarını altüst etti.

Vazgeçmeyen İsrail, daha da ileri gitti. 1948’den kalan Filistinlilere baskı uyguladı, Batı Şeria’daki yerleşimlerin alanını genişletti, Gazze’ye defalarca saldırdı, Lübnan, Suriye ve İran’daki direniş liderlerini ortadan kaldırmak için en büyük harekâtını başlattı. Ancak İsrail, Gazze’yi yanlış yorumladı ve Mahmud Abbas’ın teslimiyeti hareketin tükendiği şeklinde yorumladı, Gazze’nin başkaldırısını salt bir çaresizlik olarak değerlendirdi. Oysa Gazze, Lübnan ve Irak’tan ders çıkararak evrim geçirmişti. 2000 ve 2006’daki dersleri görmezden gelen İsrail, Filistin direnişine dair tüm hayallerini yerle bir eden Aksa Tufanı Harekâtı ile sarsıldı.

İzzeddin Kassam Tugayları’nın başlattığı harekât, kimse için şaşırtıcı değildi. Hamas’ın 2014’ten beri sürdürdüğü ve 2017’den sonra güçlenen siyasi mesajları ve seferberliği, statükodan kopuşunu açıkça ortaya koymuştu. Ancak İsrail ve durağan Arap zihniyetinin büyük bir kısmı, direnişin düşmanın sadece zayıf yönlerine değil, güçlü yönlerine de saldırabileceğini göremedi. Direniş, İsrail’in Gazze merkezli tüm tahkim edilmiş savunma hattını hedef aldı, İsrail tarihinin en büyük istihbarat aldatmacalarından birini gerçekleştirdi, gözetleme aygıtını köreltti ve yoğun kaynak kısıtlılığı karşısında farklı güçleri harekete geçiren operasyonları koordine etmeyi bildi.

Caydırıcılık gücüyle övünen bir devletin eksiklikleri ortaya döküldü. Fakat eleştirmenler mızraklarını hemen direnişe yönelttiler. Filistinlilerin bu başkaldırının bedelini ödemesini istediler. Bu sesler, yenilgiyle şekillenen, işgali bir kader olarak kabul eden bir zihniyetin tezahürüydü.

Bu savaşın Gazze’nin teslim olmasıyla sonuçlanacağına inananlar, tarihin kendisini yanlış anlıyorlar. Derdimiz, Gazze savaşçılarını onurlandırmaktır. Bu onurlandırma çabası, yüceltmek değil, takdir etmektir. Gazze, tarihin halklara nadiren kolay seçenekler sunduğunun ispatıdır.

İbrahim Emin
7 Ekim 2025
Kaynak

0 Yorum: