15 Ekim 2025

,

İbranicede “Ateşkes” Kelimesi Yok



Clausewitz’in epey kullanılan önermesi bize, “savaşın siyasetin başka araçlarla sürdürülmesi” olduğunu söyler. Siyonistler bağlamında ele alınıldığında, diplomasinin savaşın başka araçlarla sürdürülmesi olduğu gerçeği ise pek görülmez. Filistin Direnişi’nin Siyonist düşmana karşı yürüttüğü diplomatik savaş alanında elde ettiği son “ateşkes” anlaşması da bu şekilde ele alınmalı.

İlk Aşamada Öne Sürülen Şartlar

Anlaşmanın ilk (ve belki de tek) aşaması, düşmanlıklara ara verilmesini, bu süreçte Direniş’in elindeki tüm canlı Yahudi aşırılıkçı sömürgecileri ve ortadan kaldırılanların cesetlerini (elde toplam 48 yaşayan ve ölü Yahudi üstünlükçüsü mevcut) serbest bırakması karşılığında, Siyonistlerin işkence üzerine kurulu zindanlarından kurtarılacak iki bin Filistinli tutsağın serbest bırakılmasını öngörüyor.

Ancak, Siyonist işgal tarafından kaçırılan en az iki bin Filistinlinin daha bu ateşkes sonrasında esaret altında kalması ihtimali göz önüne alındığında, müzakerelerin daha ayrıntılı yürütülmesine ihtiyaç duyulacak. Anlaşma ayrıca, Siyonistlerin Gazze topraklarının yüzde 47’sinden çekilmesini de gerektiriyor, ancak Direniş yetkilileri, bu koşulun yerine getirileceğine şüpheyle yaklaşıyorlar.

Siyonistlerin ateşkes yapmayacağından herkes emin. Hatta bu satırları yazarken, Siyonistlerin Filistinli aileleri Boeing’in Apache AH-64 saldırı helikopterlerini sık sık kullanarak korkuttuklarına, Gazze ile Han Yunus semalarından yükselen dumana tanıklık ediyoruz. Bu helikopterler, kısa süre önce Katar Havayolları’nın 96 milyar dolar, Abu Dabi’ye ait Etihad’ın 14,5 milyar dolar, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu’nun Riyad Havayolları adına 37 milyar dolar bağışladığı Boeing şirketinden geliyor.

Donald Trump, anlaşmanın birkaç gün içinde imzalanacağını duyurdu. Siyonistler adına anlaşmanın ayrıntılarından fiilen sorumlu olan dört Yahudi aşırılıkçı, Steve Witkoff, Jared Kushner, Binyamin Netanyahu ve baş danışmanı Ron Dermer ise, Siyonist devletteki bir kabine toplantısında, anlaşmaya ve öncesindeki soykırıma övgüler yağdırdı. Witkoff ve Kushner’ın işgal altındaki Kudüs’te düzenlenen bir Siyonist kabine toplantısında bulunması, mecazi ifadelere yer bırakmayacak bir gelişme. Amerikalıların bugün, imparatorluklarının onlarca yıldır Yahudi üstünlükçülerinin çıkarları tarafından ve onlar için yönetildiğini geç de olsa anlamalarına şaşırmamak gerek.

Filistin ve Katar İçin Bir Zafer

Tüm bu tantanaya rağmen, Katar arabuluculuğu ve Mısır ile Türkiye’nin zorlamasıyla, Kahire’de muzaffer Filistin Direnişi'nin kabul ettiği şartlara dayalı böylesine kapsamlı bir diplomatik yenilginin ardından, Binyamin Netanyahu, Siyonist teşekküldeki iç siyasi rakipler ve iç baskılarla başa çıkamayacağından, bu savaş devam edecek, hatta cereyan ettiği alan genişleyecek.

Trump rejiminin Müslümanların çoğunluğu teşkil ettiği ülkeleri kendi devletlerinde Siyonizme bağlı kalmaya zorladığı geçen ayki BM Genel Kurulu’ndan bu yana, Türkiye ve Mısır temsilcileri, Filistin Direnişi’ni teslim olmaya, silahsızlanmaya ve Siyonist sömürgeciliğe karşı mücadelesini sonlandırmaya defalarca zorladı.

Gazze’deki kimi Filistinlilerin de dile getirdiği gibi, anlaşma, tüm zorluklara, bombalara ve tüm dünyanın suç ortaklığına rağmen iki yıl süren soykırımdan sağ çıkan “Filistin mücadelesinin ve kararlılığının” bir sonucu. Tutsakların özgürlüğü her şeyden önce onların başarısıdır, ancak gene de şu görülmeli: Siyonistler, muhtemelen, serbest bırakılan rehineleri kısa süre içerisinde suikast girişimlerinin hedefi haline getirecek.

Anlaşma, Katar’ın baş arabulucu olarak yürüttüğü strateji açısından da büyük bir başarı. Bu strateji, bir yandan Siyonist teşekkül denilen davul ile Beyaz Saray’daki tokmağının soykırımcı taleplerini, diğer yandan da hem Filistin halkının yaşadığı tarifsiz acıları dindirme hem de Siyonist işkence zindanlarında tutulan binlerce Filistinli rehinenin serbest bırakılmasına yönelik acil ihtiyaç arasında hassa bir denge tesis etmiştir.

Filistin Direnişi, yakalanan Siyonist işgalcilere karşılık Filistinli rehinelerin serbest bırakılmasını her daim gündeminin en üst sırasına koymuş, diğer tüm koşulları buna ve soykırımın son bulması talebine bağlamıştır. Ancak İbraniceye bu adımlar ancak soykırım sürecindeki bir yavaşlama olarak tercüme edilecektir. Bu koşullardan en azından birini gerçekleştirmek için çarklar dönmektedir.

Esirleri Kurtarmak, Milleti Birleştirmek

Filistin Direnişi, hareketin her bileşenini görmeye, Siyonist zindanlarından her örgütten rehinenin serbest bırakılmasına özen göstermiştir. Bugün Hamas, tüm toplumsal bileşenleriyle Filistin adına müzakere yürütüyor çünkü o, hem askeri hem de diplomatik düzlemde Filistin’i temsil ediyor. Ancak masada Filistin’den başka yapılar da var. Bu müzakere turunda Hamas heyetine, iki yıldır Filistin’in ortaya koyduğu askeri mücadeleye destek sunan Kudüs Tugayları ile Siyonist saldırılara karşı konulmasında önemli bir rol oynayan, FHKC’ye bağlı Ebu Ali Mustafa Tugayları gibi Direniş örgütlerinin temsilcileri de eşlik ediyor.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreteri olarak Ebu Ali Mustafa'nın halefi Ahmed Saadet (diğer adıyla Ebu Gassân), Direniş’in serbest bırakılmasını talep ettiği, tanınmış rehinelerden biridir. Siyonistler onun, kana susamış Yahudi aşırılıkçı ve Filistin etnik temizliğinin savunucusu, Moledet partisi kurucusu, dönemin Siyonist “turizm bakanı” Rehavam Ze'evi’nin, 2001 yılında işgal altındaki Kudüs’te düzenlenen efsanevi bir operasyonla ortadan kaldırılması sürecini yönetmek suretiyle Ebu Ali Mustafa'nın şehit edilmesinin intikamını aldığını söylüyorlar.

Siyonist işkence zindanlarında tutulan en ünlü Filistinli rehinelerden bir diğeri de, Filistin topraklarını kurtarmak için Kassam Tugayı’nın birçok önemli operasyonunu yöneten Batı Şerialı Hamas askeri komutanı İbrahim Hamid’dir. Siyonistler Hamid’in, İkinci İntifada kapsamında 96 Yahudi üstünlükçü sömürgeciyi ortadan kaldırdığını, 400’den fazlasını yaraladığını söylüyorlar. Siyonist savunma kurumları, her zamanki üslupla, Hamid’in bu anlaşma kapsamında serbest bırakılamayacağını, onun “Yahya Sinvar’ın yerini alacağını” söylüyorlar. Dolayısıyla, Şin Bet, Siyonist propagandacı Nadav Eyal’e Hamid’in Sinvar’dan iki hatta üç misli daha tehlikeli olduğuna dair brifing verme ihtiyacı duydu. Kısa süre içerisinde Hamid, büyük olasılık 11 Eylül saldırısı benzeri birçok saldırıdan sorumlu tutulacak, servetinin 6 milyar dolar olduğu açıklanacak. Ayrıca Türkiye’de imal edilmiş, Hermès marka lüks deri çantanın resimleri de paylaşılacak.

Siyonistlerin serbest bırakmayı reddettiği, Hamas’ın üst düzey yetkililerinden Musa Ebu Marzuk’un partisinin bu anlaşma neticesinde serbest bırakılması konusunda ısrarcı olduğunu bildirdiği tutuklulardan biri de otuz yılını zindanlarda geçiren, Filistin genelinde halkı birleştirecek başkan adayı olarak kabul edilen, Fetih’in önemli isimlerinden Mervan Bergusi.

Mutabık Kalınamayan Konu Başlıkları

Siyonistlerin Bergusi, Hamid ve Saadet’i serbest bırakmayı reddetmesi, Direniş’in bağlı kalabileceği tek aşama olan anlaşmanın ilk aşamasını uygulamaya dökmenin ne denli zor olacağının erken bir göstergesi niteliğinde. Trump’ın önerdiği “barış planı”nın müteakip aşamalarının fazlasıyla ölçüsüz ve aşağılayıcı olduğunu görmek gerekiyor. Anlaşmanın ilgili aşamaları, Filistin’in (dolayısıyla dünyanın geri kalanının) Pax Judaica (“Yahudi Barışı”) koşullarında, tam anlamıyla, ebediyete dek Siyonistleşmesini ifade ediyor.

Yahudi üstünlükçüleri, Lübnan’da yaptıkları gibi teslimiyet ve silahsızlanma talep edebileceklerini sanıyorlarsa, Filistin Direnişi üzerindeki nüfuzlarını fazla abartıyorlar. Şimdiden Gazze’nin iç kesimlerinde Filistinlileri Direniş’in onayı olmadan Siyonistleştirmek için uğraşıyorlar. Kuzey Carolinalı bir beyin cerrahı olan Dr. David Hasan buna örnek. Bu adam, bir yandan yardım, diğer yandan da “İsrail dostu bir müfredat” ile 20.000 aç Filistinli yetimin beynini yıkamaya çalışıyor, bu bağlamda, o hastalıklı “Gazze Çocuk Köyü” projesini hayata geçiriyor.

Direniş, şu anda Yahudi devletinin Gazze’de tecavüz, işkence ve infazlarda taşeron olarak kullandığı Yasir Ebu Şebab’a bağlı IŞİD çetelerinin kökünü kurutmakla meşgul. Ancak zamanla Direniş’in, bu köy projesi türünden Siyonizm programlarına ve onların koordinatörlerine de aynı kararlılıkla yaklaşacağına hiç şüphe yok. Bu, Batı Asya’yı Siyonistleştirme ve hegemonik bir Yahudi İmparatorluğu kurma gibi şahsi takıntıları bulunan, Hasidik Yahudiliğe bağlı Habad hareketi mensubu Jared Kushner'ın Donald Trump’ın safında yer aldığı koşullarda sürtüşmelere yol açacak bir durum.

Netanyahu’nun her türden ilerlemeyi engellemek için izleyeceği en bariz yol şu: Direniş tarafından savaş esiri olarak tutulan Yahudi sömürgecileri geri alıp, geri çekilmek yerine Gazze’deki savaşı sürdürmek, ayrıca İslam Cumhuriyeti’ne tekrar saldırmak. Netanyahu, küresel hegemonyanın ABD’den Siyonist devlete tamamen devredilmesi anlamına gelen Pax Judaica’yı hayata geçirmeye her zamankinden ve tarihteki diğer tüm figürlerden daha yakın.

Müslümanların çoğunluğu teşkil ettikleri devletlerin Kushner’ın arabuluculuğunda yürütülen bu “barış planı” kapsamında Siyonizmi redde tabi tutmaları düşük bir ihtimal. Kushner ve kendisinin çocukluğundan beri baba bildiği Netanyahu, ülkeyi ve bölgeyi Siyonistleştirme projesini uygulamak için uğraşacak.

Bazen Savaş Barıştan Daha Hayırlıdır

İslam Cumhuriyeti’nin başına Siyonist dostu bir hükümet geçip Trump’a Amerika’nın taleplerine boyun eğeceğini söylese bile o, Yahudi üstünlükçüleri ve ABD ile savaşa girmenin hayatta kalmanın tek yolu olduğunu görecek. Ya da İran, kültürel kimliğini, ideolojisini, dinini ve ekonomik bağımsızlığını tümüyle kaybedeceği ölüm yürüyüşünü aheste aheste sürdürecek.

Bugün İslam Cumhuriyeti, devrimci sloganlara lafta bağlılık gösteren Azerbaycan’dır. Tehlike şu ki, bu “barış planı”, bir sonraki aşamaya geçtiğinde, o lafta bağlılık bile ortadan kalkacak. İslam Cumhuriyeti, Siyonistlerden ve Amerikalılardan kaynaklanan tehdidin boyutunu fark etseydi ki fark etmesi için başka bir savaşa ihtiyaç var, Azerbaycan’ı taklit etmekle yetinmeyecek, bunun yerine, askeri birliklerine Bakû'yü ele geçirmelerini emredecektir.

David Miller
13 Ekim 2025
Kaynak

0 Yorum: