“Akıllı bir hükümdar ve becerikli bir komutan
casuslukta görevlendirmek için en zeki adamları seçmelidir.”
[Sun Tzu -Savaş Sanatı]
Mücadele
etmeyenler, mücadele edenlerin emeğiyle açtığı alanda kendini var etmeye
çalışırlar. Günümüz dünyasında ideolojik zafer kazanılmadan politik zafer
kazanmanın imkânı yoktur.
Daha
önce de belirttiğimiz gibi ideoloji, mücadelenin beynidir. İdeolojik mücadelede
önce zihinlerde hegemonya inşa edilmezse beyinden darbe alan canlıda görüldüğü
gibi vücudun dengesi bozulur. Bu yönüyle ideolojik mücadele, sosyalizm
mücadelesinin olmazsa olmazıdır.
İdeolojik
mücadele, iç ve dış olmak üzere iki boyutta yürütülür. Dış boyutta düzenin
ideolojisi, iç boyutta ideolojik sapma yer alır. Bugün sol, dış boyutla
ideolojik mücadeleyi yürütemeyecek durumdadır çünkü çürüme içeride başlamıştır.
Politik
kaygı, ideolojik iflası beraberinde getirmiştir. Kimlik politikalarından
milliyetçi savruluşa kadar kendini kaptıran sol, cinsiyetçi, muhazakâr,
ulusalcı algılanmama kaygısıyla emperyalizmin ideolojik-politik aparatına
dönüştü.
Çokluk
teorisinin mucidi Negri de Kızıl Tugaylar'ın şeflerindendi ve beş yıla yakın
cezaevinde kaldı. Geldiği yer ise küreselci ideolojiydi. Bugün sol, Negri’nin
yolunda revan, emperyalizmin ayağı altında turab olmuştur.
İştiraki’ye bu
solun bakışı ideolojik iflasın dışavurumudur. Belgesiz hiçbir yazıya ve
eleştiriye yer verilmediği hâlde her eleştiride görmemeyi/inkârı seçen sol
bastırmayı, bastıramıyorsa mülküne almayı ideolojik mücadele diye kitlelere
empoze ediyor. Bizim eleştirilerimize verecekleri yanıtları yok! Bu iddialı bir
söylem olmayıp yaşanan sürecin somut özetidir.
İdeolojik
mücadeleyi ve düşünceyi "Siz kaç kişisiniz, neredesiniz!" tepkisiyle
karşılayıp ideolojik alanla politik alan arasındaki çizgiyi düzlüyor, Hanzala’dan
bekledikleri gibi “yüzünüzü dönün” diyorlar. Yüz, görünme, ifşa-teşhir politika
yapma ve ideolojik mücadele diye sahneye çıkarılıyor. Tarihin değil, gösterinin
sahnesine çıkan, imaj peşindedir. İdeolojik mücadele surete değil, düşünceye ve
cesarete bağlıdır. “Eleştirdiğiniz konuda argümanlarınızı kanıtlayan belgeniz
var mı?” diye sormak yerine görüntü ve gösteri talep etmek, düzenin
ideolojisiyle değerleri tahribata uğratmaktır.
Lenin,
ideolojik mücadeleyi sözde solu ve sapma akımları eleştirme üzerine kurmuştu
çünkü güçlenmeyen iç kalenin ve zihni bulanmış askerlerin savaşma kararlığı
yoktur, sonuç, kaçınılmaz bir yenilgidir. Bugün neden sağ ideolojileri
eleştirmediğimizin yanıtı, dost-düşman ayrımını netleştirmekten geçer. Dost
eleştirilir, düşmanla savaşılır. Bugün sol, bu ilkeyi tersine çevirmiş durumda:
Düşman eleştirilir, dostla savaşılır.
İştiraki’ye
yönelik sol operasyonunun yanıtı sadece İştiraki’yi değil, ideolojik
mücadelenin ilke ve kapsam alanını bağlar. Bu yönüyle soruna öznel yaklaşım
sergilemek, benmerkezciliktir.
19
Mart protestolarında CHP’ye gece bekçiliği ve milisliği Saraçhane’de yapılırken
yüzüne Ekrem maskesi takan kişiye flama verdiği için eleştirdiğimiz çevrenin
taraftarları tarafından pespaye bir dille saldırıya uğradık. CHP’nin çizdiği
alanda Ekrem’in gösterdiği hedefte yürümenin sapma olduğunu, Gürcistan’da halk
hareketi aramanın anti-emperyalist odağın yönünü şaşırtmak olduğunu,
feodalizmle mücadele yürüttüğünü iddia edenlerin hakaretle karşılık vermesinin
sosyalist değerlere aykırı olduğunu dile getirdiğimizde faşistlere uzanmayan
dil bize uzandı.
Emperyalizmin
halkı sıkıştırdığı makasın iki kolundan biri DY, diğeri TKP’dir. Geriye
kalanlar, bu makasın kollarında hizaya dizilenlerdir. Bu gerçekle ideolojik
hesaplaşma yaşanmadıkça sömürüyü yıkmanın hiçbir yolu yoktur. İçte güçlü
olmayan, dıştakine yenilmeye mahkûmdur.
İçte
olduğunu iddia eden EMEP’in önceli HK, 70’li yılların ortasında Denizler
asıldıktan sonra 74 Affı’yla salıverilince ideolojik hesaplaşmayı Hüseyin İnan’ın
broşürü üzerinden yaptı: İnan’ın tezleri “Troçkist ve maceracı” kabul edildi.
Affı çıkaranlara diyet ödeniyordu çünkü döneklerin ortak özelliği, sırtını
döndüğü/içinden çıktığı yere vurmaktır, ilk hamle burayadır. Böyle kalmadı,
ardından kitaplar ve dergi dosyaları yayınlandı: “Mahir ve küçük burjuva
devrimciliği”; “İbrahim ve küçük burjuva devrimciliği.”
TKP
revizyonizmi HK’da canlanıyordu, ruhların göçü gerçekleşiyordu. Asıl Troçkist
aranıyorsa bugün TKP ve EMEP’tir, her ikisi de salt işçiciliği sosyalizm diye
ajite ediyor. Gorbaçov glosnast ve perestroyka açılımlarını yaptığında
Sovyetlerin çözülüşüne destek TKP’den geldi, bu sapmayı destekleyen dergi
çıkardılar.
Benzer
şekilde, partileşmeyi önüne koymayan DY sivil toplumculuğun, toplumsal
muhalefetçiliğin ve kendiliğindenciliğin ülkedeki mimarıdır. Bu nedenle makasın
iki kolu ideolojik açıdan teşhir edilip tasfiye edilmediği sürece Saraçhane’de
CHP milisliği yapanlar, Şişli’de stratejik ittifak forumu gerçekleştirenler
eksik olmayacaktır. Onlar eksik olmadıkça da kitlelerin dinamizmi
törpülenmekten kurtulmayacaktır.
HK’nin
bir kopyası da Çağrı dergisi çevredir, o da İbrahimci olduğunu savunur
ama İbrahimlerin mücadelesine “Narodnik” der.
Yazımızdaki
iki görselin ortak özelliği var: Mücadele edemediğin bastırılamıyorsa onu
mülküne geçirmelisin! Hegemonya mücadelesi ESP ve TKP nezdinde nihayete
ermiştir. Bedrettin’in kurduğu Anadolu ortaklığından bihaber, adında “şeyh”
geçtiği için onu kendi tabanına tanıtmak istemeyen TKP, özellikle Ekim ayına
denk getirip Ortaklaşa diye dergi çıkardı. Aynı tarihte Şişli’de başka
reformizmin ortaklık arayışı icra edildi. Sembol ve icra reformizmin ideolojik
manipülasyonudur.
İştiraki’yi mülk
edinmek Ortaklaşa isminde dergi çıkarmakla mümkün değildir. Eleştiri ve
ideolojik mücadele, bu kadar ucuz ve aldatmaya dayalı hamlelerle geçiştirilemez.
Derginin
kapağı bile TKP’nin programının anahtar kavramlarıyla kolajlanmış. O partiyi ve
başkanını duruşundan dolayı tebrik eden Merdan Yanardağ, Madımak Katliamı’ndan
faili meçhullere kadar faili “siyasal İslam” ve “karanlık el” diye tanıtarak
hizmet ettiği yeri açıkça göstermektedir, gerçek katili gizlemenin yolu hedef
şaşırtmaktır.
TKP,
Medusa'nın Salı belgeselini çektirdiği gazeteciye TELE 1’de program
yaptırır, ÖDP-Sol Parti, bu kanalda kendini gösterip şeflerini konuşturmak için
Merdan Yanardağ’a BirGün’de köşe verir. Aynılar aynı yerde hizalanır,
doğanın diyalektiği gereği süreç böyle işler.
Hegemonya
mücadelesinin başka bir örneği Okmeydanı’nda yaşandı. İdil’den arındırılmaya
çalışılan mahalleye Gençlik Merkezi kurulup gitar atölyeleri verileceği
duyuruldu. Kültür bakanlığına bağlı bu merkez, hegemonya mücadelesinin en
sembolik örneğidir.
Bugün
solun, bastıramadığının/susturamadığının karşısına kopyasını çıkarması,
ideolojik dibe vuruşun ve ahlaki yoksunluğun en açık göstergesidir.
Ortaklaşılmayacak olanlar, ideolojik alandan tasfiye edilecektir. Tarihin
deneyimlerinin bize öğrettiği gibi aynılar aynı yere, ayrılar ayrı yere
gidecektir.
Postmodern
ve liberal ideolojiyle hesaplaşmayan, emperyalizme açık tavır ve politika
geliştirmeyen, emperyalizmin ideolojik aygıtına dönen gökkuşağı bayrağını orak
çekicin yanına eklemekten utanç duymayan, Bir oy Natocu Kemal’e bir oy kendi
partisine isteyen, “Ya Xızır” diyerek Kılıçdaroğlu’nu, halkın tepesine kılıç
olması için Özdağ’ı çare diye sunan sözde sola iştirak etmeyeceğiz.
Emperyalizme kalkmayan eli dost diye sıkmak halka ihanettir. İdeolojisinden
şüphe edenler, mücadele edenlerin emeğini çalmaya çalışarak var olmaya
muhtaçtır.
Sinan Akdeniz
24
Ekim 2025




0 Yorum:
Yorum Gönder