[…]
Burnunun ucunu göremeyen burjuva ve küçük burjuva aydınlığının bir inancı daha
var: O, burjuva terörüyle susturulmuş ve kırtasiyeci burjuva devlet
cenderesiyle bezdirilmiş ve sindirilmiş olan halkın, yani işçi ve köylünün
cahil, siyasetten anlamaz, kafasız vs. olduğuna oldukça inanmış görünür. Onun
için burjuvazinin “lisan-ı hâl” ile: “Ne yapalım, bu cahil, kafasız halktan da
memleket işleri hakkında fikir soramayız ya!” tarzındaki küstah demagojisine
bayılır. Ve Mülkiye memuru, Eğitim Müdürü ve Şeyh efendilerinin “aydın”lığına,
kafalılığına pek güvenir.
Kemalizmin
yakın tarihinde, boş inançlar ve önyargılar içinde boğulmuş kalmış burjuva
aydınlığının, kafasızlıkta ve beyinsizlikte nerelere kadar varabileceğini,
bizzat Mustafa Kemal’in suratına bir balgam gibi tükürülürken görüyoruz:
Gazi
Bursa’dadır. Bütün aydın ve memurlarla fikir alışverişinde bulunacak. Daha iki
üç sene önce Ankara sokaklarında oraklı çekiçli işçi yığınları saltanat
iskeletini süngülemek gerektiği sloganını atmıştır. Bunu bilen burjuvazi,
saltanatı kaldırmıştır. Gazi, bulunduğu binanın duvarında başını kaldırınca ne
görse beğenilir? Kocaman bir levhanın üstünde, “Yaşasın Cumhuriyet”
zannedeceksiniz, hayır: “Yaşasın Meşrutiyet”!?
İşte
Kemalizm, bu çapta aydınlarla “temas” ve fikir paylaşımında bulunuyordu.
Burjuvazi ve burjuva aydını, hâlâ yirmi sene önce bıraktığımız yerde otluyordu.
Fakat köpeksi bir burjuva finosu aşağılık ruhunun bütün iftirası ile o muazzam
beyinsizliği yine “Halk”a yüklemeye kalkıyor ve diyor:
“Demek ki halk, hatta
halkı devlet adına, hükümet adına idare edenler hâlâ Türkiye Büyük Millet
Meclisi Hükümetinin gerçek yapısını anlamamışlardı? ‘Yaşasın Meşrutiyet’
levhasını Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının gözü önünde bulundurmanın
anlamını başka türlü açıklamak mümkün değildi.” (Siirt Milletvekili Mahmud, “Gazi
ve Devrim”, Milliyet, 2.2.1930)
Halbuki
bu it, pekâlâ görmüş ve bilip duruyordu ki bağımsızlık mücadelesi esnasında
halkın, yani işçi ve köylünün iyi kötü temsilcisi olan “Halk İştirakiyyun
Partisi”nin fikir yayıncısı Yeni Hayat bir karikatüründe taçlı Osmanlı
saltanatını bir iskelet şeklinde yapmış, süngületirken, “artık bu iskelet de
niye duruyor?” sorusunu soruyordu... Ve beyinsizliğin bu şaheserini gösterense
burjuva aydınlığıdır.
Dr. Hikmet Kıvılcımlı
0 Yorum:
Yorum Gönder