16 Mayıs 2023

,

Şerdeki Hayır

Seçim sonucu açısından Altılı Masa’nın ve ona biat etmiş sosyalistlerin elde ettiği başarısızlık, devrimci sosyalist mücadele için hayırlı olmuştur. Sosyalistlerin, cülus bahşişinin iğvasına kapılma imkânı bulamaması önemlidir.[1] Gerçekle, halkla, dertle ve öfkeyle zerre bağ kurmadan, sadece küçük burjuva masa başı hesaplarla ilerlemek isteyenlerin başarısızlığı, önemli bir nimettir. 

Liberalleşmiş CHP, sonuç vermemiş, halkta bir karşılık görmemiştir. Köşe başlarına yerleştirilen dinamitler bir bir patlatılmış, CHP, halkla kurduğu cılız bağlardan olmuştur. Cihangir Partisi, onu teslim almıştır. Liberal akıl, AKP döküntüleri ve CHP tepesine çöreklenmiş teknokratlarla birlikte gerçeği görmeyen, başarıcı bir siyaset yürütmüş ve yenilgiye uğramıştır. Aysun Kayacı’yı önder bellemiş bu güruhun, halkı küçümseyenlerin başarısızlığı hayırlıdır.[2] “Biz halkın dostu, faşizmin düşmanıyız” diyen bir geleneğin çıkarttığı gazetede halka küfredilmesi, önemlidir, yenilgi ve teslimiyetin tezahürüdür.

Halka düşman bir solculuğun imal edildiği ülkede komünist partisinin, o ülkenin sağ burjuva partisinin sandıklarına bekçilik, mitinglerine muhafızlık etmek dışında bir siyaseti olmadığı görülmüştür.

Bugün yüzde bir hesabı yapan TKP, kendi yanılsamalarıyla ve kandırma pratikleriyle hesaplaşmak yerine, Altılı Masa’ya ve CHP’ye umut aşılama çabası içine gireceğini söylemektedir.[3] CHP ve genel olarak siyasetin dönüştüğü her dönemeçte TKP de deri değiştirmekte, kendisini bu dönemeçlerde devrimci bir özne olarak var etmek yerine, düzenin solu olarak kurmayı tercih etmektedir. O, CHP’nin yol açtığı ümitsizliğin devrimcileşme imkânlarını ortadan kaldırmak için vardır.

TKP, bugün AKP-MHP kitlesinin yanılsamadan kurtulacağından, kendisinin bu yönde müdahaleler gerçekleştirdiğinden, destek verdiği Millet İttifakı’nın bu müdahalelere mani olduğundan dem vurmakta, açıktan yalan söylemektedir. “Laiklik savunusu, anti-emperyalizm ve piyasa ekonomisinin yol açtığı derin eşitsizliğin sorgulanması Cumhur İttifakı’nın toplumsal tabanında hareketlenme yaratırdı” diyen TKP, “herkes TKP’li olsaydı, çok başarılı olurduk” gibi bomboş, anlamsız, sadece kendi kadrolarının içini rahatlatan laflara sarılmaktadır. 

Onda AKP-MHP kitlesini yanılsamadan kurtaracak ne feraset, ne irade ne de ufuk vardır. O, “bir MHP’li TKP’li oldu” diyen kurgu haberlere sarılmaktan başka bir şey yapamaz. TKP, tarikatlara kanuni güvence vereceğini söyleyen Babacan’a, NATO’cu Kemal’e ve Davutoğlu’na, IMF’çi, özelleştirmeci Altılı Masa’ya verdiği desteğin özeleştirisini bile yapamayacak durumdadır. Onun önderi, borsadaki olağan yükselişi kendisine yoran Kılıçdaroğlu’dur.

Seçim gecesi deprem bölgesiyle ilgili edilen küfürler, o Kılıçdaroğlu’nu önder bellemiş solun halkla kurduğu ilişkinin delili, göstergesidir. Sadece CHP oylarının sayılacağı bir seçim sistemini arzulayan CHP kitlesi, bu ülkeye demokrasi getireceği iddiasındadır. “Size yaptığımız yardımlar haram olsun” diyen kitlenin gözü dönmüş, kendi hayal âlemine kul olmuştur. Yoksullaşma, zamlar, enflasyon, deprem gibi gelişmeleri ellerini ovuşturarak karşılayan CHP’liler ve sosyalistler, avuçlarını yalamış olmanın burukluğu ile evlerine ve özel mekânlarına geri dönmüşlerdir. Onlar, “bu büyüklükteki bir deprem felâketine, onca enflasyona, krize, savaşa, açlığa, gerilime ve yirmi yıllık aşınmışlığa rağmen”[4] Erdoğan’ı alt edememişlerdir. Bir masa etrafında toplaşıp birbirlerinin yüzlerine tükürecek, birbirlerini eleştirecek erdemden de yoksundurlar.

1 Mayıs günü “seneye Taksim’de görüşürüz” türünden heyecanlı laflar edenler, sonra içkili mekânlarına çekilip kadeh tokuşturanlar, o mitingde saldırıya uğrayan örgütü, CHP eliyle işten atılan işçiyi, düzene teslim olmuş sendikaları görmemişlerdir. 2010’da “alana makbul işçiler girsin” diyen Abdullah Gül’ün yanına oturan sosyalistler, bugün “makbul patronların yanına ilişmişlerdir.” Bu teslimiyetin sonuçsuz kalması, hayırlıdır.

CHP, geçmişte HDP’ye ve MHP’ye verdiği stratejik oyları nedense TİP’ten esirgemiştir. CHP’lilerin vatsap gruplarında ve sosyal medyalarında sürekli “TİP’e oy vermeyin” propagandası yapılmıştır. Sosyalizme kazanılmaya çalışılan CHP kitlesinin mayası budur. Bu arada, geçmişte aldığı stratejik oyları yitirdiği için HDP’nin üzülmesine gerek yoktur. Mesele, batıyla ilişkisinin kesilmiş olmasıdır. TİP, bu amaç doğrultusunda atılmış bir kesiktir.

TKP ve diğer sol örgütler, teslim oldukları hayal âleminin kitlelerde bir karşılığı olduğu vehmine kul olmuşlardır. “Gerçekçilik” ve “gelişkin insani değerler” derken bile kibir üzredirler. Bunu söyleyenler, “sadece kendi varlıklarını gerçek, kendi dışındakileri yanılsama saymakta, iki kitap okudu, iki diploma aldı diye geliştiğini zanneden bu küçük burjuvalar, sadece kendilerini insan mertebesinde görmektedirler. Geniş halk kesimleri, bu kibri hemen tanımakta, ilk fırsatta tepkisini ortaya koymaktadırlar. Çünkü o “gerçek” de o “gelişkin insani değerler” de kendilerini kucaklamamakta, kapıdan içeri almamakta, onlara “zenci” muamelesi yapmaktadır.

Görünen o ki TKP gibi yapılar, “insan”, “yurttaş” gibi sınıfsız-sınırsız kavramlarla düşünmeye alışmış, sınıftan, sınıfsaldan, proleter kavgadan kopmuşlardır. Bu, hayırlı bir gelişmedir. Seçimde burjuva partilerine “cesur, harbi ve samimi” olmayı öneren, kendisiyle arasındaki sınırları silikleştirip burjuva partilerine akıl veren, onlara yön tayin eden küçük burjuva siyasetin yüzleştiği iflas, hayırlıdır. Bu balonların sönmüş, patlamış olması, işçi emekçi halk kitleleri açısından hayırlı bir gelişmedir. Emekçi kadınların seçim sabahı işe gittiği koşullarda, Sera Kadıgil’in partileyememiş olması ve meclise kırmızı kombiniyle girmesi, önemlidir. TİP, onun gibiler sayesinde daha fazla yalan söyleme imkânı bulamayacaktır.

Seçim öncesinde, piyasaya çıkartılan solcu kahinlerin kehanetlerinin boş çıkması da hayırlıdır. “Bu ülkeyi en iyi ben bilir, ben analiz ederim” diyenlerin hiçbir şey bilmedikleri görülmüştür.

Seçim gecesi ODTÜ’nün bir mühendislik bölümünden mezun olan arkadaş “Ah şu S.Oğan olmasaydı…” diye yazabilmiştir. Bu akla göre Sinan Oğan olmasaydı, ona giden oylar Kılıçdaroğlu’na gidecekti. Burada gerçekle bağı olmayan, basit teknisist, aritmetikçi bir akıl işlemektedir. 

Solun ülkeye dair bildiği, sadece kendi küçük burjuva mesleki kariyeri ölçüsündedir. Ülke, o ölçüye uymayınca, ona teslim olmayınca öfkelenmektedir. O öfkenin ticari, sınıfsal ve tecimsel olduğu görülmelidir. Öfke, esasen o mesleki kariyeri korumakla, onun değerini muhafaza etmekle alakalıdır. Küçük burjuvaların mesleki kariyerine ait ölçü ve ölçütlere uymadığını göstermiş olmakla Millet, geleceğe dair ümitvar olmamızı sağlayacak önemli bir işaret vermiştir. Önemli olan, bu işaretleri, alametleri, ayetleri okumaktır.

Mesleki kariyerlerin ölçü ve ölçütü dışında, halkın, milletin kavgasıyla düşünmesi ve eylemesi gereken sosyalistler, eski bir metinde, İhvan-ı Safa risalesinde dendiği gibi, “halka çaydaki şeker gibi karışmayı bilmelidir.” Onunla nefes almalı, onunla yürümeli, onunla yanılmalı, onunla düşünmelidir. “Devrimin halka muhtaç olmadığı yerde, halk da devrimciye ihtiyaç duymamaktadır.”[5]

Sosyalist hareket, Afrika’da bir halkın özgürlük mücadelesine önderlik etmiş bir ismin şu sözünü kendisine pusula bellemelidir:

“Halktan hiçbir şeyi saklamayın. Ona yalan söylemeyin. Ne vakit söylense yalanları ifşa edin. Güçlüklerin, yanlışların ve hataların üzerini örtmeyin. Zafere kolayca ulaşılacağı iddiasında bulunmayın.”[6]

Tüm küçük burjuva hesaplarını ve pazarlıklarını halktan saklayanların, halka sürekli yalan söyleyenlerin, yalanı iş belleyenlerin, sadece Erdoğan nefretine kilitlenip onun yalanlarına kenar süsü olanların, mücadelenin yüzleştiği güçlüklerin, yapılan yanlışların ve hataların üzerini örtenlerin, zafere kolay yoldan, burjuvazinin eteği, devletin koltuğu altında yürüyeceğini sananların yenilmiş olması hayırlıdır.

Eren Balkır
15 Mayıs 2023

Dipnotlar:
[1] Eren Balkır, “Cülus Bahşişi”, 13 Mayıs 2023, İştiraki.

[2] Uğur Kutay, “Metroköydeki Koyunlar?”, 15 Mayıs 2023, Birgün.

[3] Türkiye Komünist Partisi, “14 Mayıs Seçimleri: Büyük Kandırma”, 15 Mayıs 2023, TKP.

[4] Eren Balkır, “Tağşiş”, 31 Mart 2023, İştiraki.

[5] Eren Balkır, “Çaydaki Şeker”, 28 Ağustos 2018, İştiraki.

[6] Amilcar Cabral, “Halka Yalan Söylemeyin”, 1965, İştiraki.

0 Yorum: