26 Ekim 2022

,

Talih Kuşu


20 Ekim günü Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezleri, büyük ilâç şirketlerine yeni ve muazzam bir hediye sundu: kamuoyuna sınırlı ölçüde duyurulmuş olan toplantıda, kuruma bağlı Bağışıklık Uygulamaları Danışma Komitesi, Kovid aşısının çocuklar ve yetişkinler için belirlenmiş olan bağışıklık programına dâhil edilmesini öneren teklife onay verdi. Bu sayede Kovid aşısı piyasası, daha da büyüdü ve sınırsız kılındı. Çocuklar, gereksiz bir dizi riskle yüzleşmek zorunda kalırken, ilâç şirketleri, bu risklerle ilgili sorumlulukları karşısında koruma altına alınıyorlar.

Pandemi dönemi boyunca Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezleri ve Gıda ve İlâç İdaresi, önüne gelen her aşıya onay verdi. Dolayısıyla bu son alınan karar, kimseyi şaşırtmadı. Ama gene de şaşırtıcı bir yanı var.

Bu karar alınmamalıydı. Bu sonucu doğuran “bilim kisvesine bürüme çabaları”na rağmen çocukları aşılama önerisi, yanlış bir öneri. Kovid denilen ateş söndü, geride ufak bir köz kaldı. Buna karşın CDC, bu yeni, yeterince teste tabi tutulmamış, tehlikeli olan aşının çocuklara hep vurulması gerektiğine karar verdi.

Bu onayın birilerinin kârlarına kâr kattığını görmek gerek. Kovid aşıları, onları geliştiren şirketleri her türlü yükümlülük karşısında korunaklı kılan, acil durum dâhilinde çıkartılmış kanunlar üzerinden onay aldılar.

Bu şirketlere sağlanan hukukî zırh, Ekim 2024’te kaldırılıyor. CDC’nin aşıları çocukları bağışık kılma programına eklediği günlerde, geleceğe yönelik tüm yükümlülükler, VICP’nin, yani Ulusal Aşı Hasarı Tazminatı Programı’na naklediliyor. Bu korumanın kapsamına yetişkinlere vurulan aşılar da giriyor. Ürün, VICP’ye dâhil edilince, imalatçılar, tüketicilerin hukukî suçlamalarından muaf tutuluyorlar, dolayısıyla aşının yol açtığı hasarın tazminatını ABD’li vergi mükellefleri ödüyor.

Gıda ve İlâç İdaresi’nden “güvenli ve etkili” olduğuna dair onayı alan ve yükümlülük gibi bir derdi bulunmayan imalatçılar, mRNA aşırlarını istediği zaman özgürce üretme imkânı buldular. Ülkede her yurttaş, doğduğu günden öldüğü güne kadar birkaç kez aşı ve hatırlatıcı doz vurulacak. 2021’de çocuklara vurulacak Kovid aşısı, bu anlamda şirketlerin başına konmuş bir talih kuşu.

Çocukların yeni koronavirüs yüzünden zarar görme riski çok ufak. Ayrıca çocuklar, yetişkinlere nispetle daha az bulaştırıcı. Pandeminin ilk günlerinden beri bu gerçekleri hepimiz biliyoruz.

Pfizer/Moderna ürünlerinin virüsün bulaşmasını veya aktarımını önlemediğini, mRNA formülünün kalıcı bağışıklık sağlamadığını, aşının sadece yaşlı hastalarda faydalı olduğunu, kalp iltihabı, nörolojik bozukluk, oto-immün hastalığı ve ölüm gibi olumsuz sonuçlara yol açabildiğini halk sağlığı yetkilileri de kabul ediyorlar. Dolayısıyla, bugün bu yeni tedavi yöntemini çocuklarda uygulamak için ortada hiçbir sebep yok.

Bu süreçte ebeveynleri kimse dinlemedi. 11 yaş altındaki çocuklara yetkililerin beklediğinden daha az aşı vuruldu. Susam Sokağı karakterlerinin bu uğurda kullanıldığı, aşının süper güçleri olan çizgi roman karakterlerine benzetildiği, kapsamlı bir kampanyanın yürütüldüğü koşullarda, Eylül ayı itibarıyla 5 yaşın altında tek doz aşı olanların oranı sadece yüzde 6’da kaldı. Tam aşılı olanların oranı ise yüzde 2’den az.

CNN’in gidip sürekli aşı konusunda fikirlerini aldığı Dr. Peter Hotez, bunun sebebinin ebeveynlerin yeterince korkutulmamış olması olduğunu düşünüyor. Washington Post’a yaptığı açıklamada Hotez, “küçük çocuklar açısından uzun Kovid’in uzun vadede gelişimleri üzerinde yol açacağı sonuçları yeterince izah edemedik” diyor. Belki de ebeveynler, saklanan gerçeği görüyor, çocukların bu aşıyı vurulmaması gerektiğini, zarar verme ihtimalinin gerçek olduğunu düşünüyorlar.

Susam Sokağı’ndaki Elmo karakteri, bu süreçte havuç niyetine kullanılıyor. O havuca, çocuk aşısı programı denilen sopa eşlik ediyor. Çocuk aşıları zorunlu değil, ama eyaletler, okula kayıt için devletin belirlediği aşı programına uyumu şart koşuyorlar. Üstelik daha da sıkılaştırılan bu şartların kapsamı son yirmi yıl içerisinde iyice genişledi.

Bazı eyaletler, zorunlu aşı programına Kovid aşısını da dâhil etti, çocuk aşılarına uyum şartı, aksi yönde düşünenlerle ilgili aslında. Bu uygulama, rutin hâlini aldı. Kovid aşısı, artık ebeveyn tercihine bırakılmayan bir mesele olarak görülüyor.

Bu koşullarda umut ışığı olarak görülebilecek bir gelişme yaşandı. Salı günü Twitter’da ebeveynler, Kovid aşısının zorunlu çocuk aşıları programından çıkartılması için eyalet yönetimleriyle mücadele etme konusunda kararlı olduklarını ortaya koydular. Aralarında Florida, Virjinya, Kolorado ve Tennessee’nin de bulunduğu ondan fazla eyaletin valisi, Kovid aşısının okullarla ilgili talimatnameye eklenmesine karşı olduklarını açıkladı.

Aşıyla ilgili kararlar kimlerin işine geliyor? Çocukların hayrına olmadığı açık. Sağduyu ve tüm gözlemlerle çelişen, ne tür bir fayda sağladığı bilinmeyen, kimi faydalara sahip olduğu iddia edilen aşının tüm olumsuz etkilerinin çilesini gene çocuklar çekiyor. Kimlerin işine geldiğiyle ilgili sorunun tek anlamlı cevabı ise şu: Büyük ilâç şirketleri.

Çocuklar, sermaye birikiminin gerçekleştiği yolda ezilip ölen canlılar olarak muamele görüyorlar. Onların sağlığını ve güvenliğini kimse umursamıyor.

Bugün Kovid’in asıl yaşlılar, yatağa bağlı olanlar ve obezler için risk teşkil ettiğini biliyoruz. Kovid'den en çok bu tür insanlar ölüyor. Kovid aşısı, muhtemelen sadece bu insanların ölümüne mani olabilecek bir tedavi yöntemi. Dolayısıyla, çocuklara sürekli Kovid aşısı vurulması şartının koruma kalkanını ortadan kaldırdığını, ciddi bir risk yarattığını görmek gerekiyor.

Son iki yılın halk sağlığı uygulamaları yanlış. Bu uygulamalar öyle raydan çıkmışlar ki Kovid’i durdurmak ve ondan zarar görenleri korumak adına çocukların sağlığı kurban ediliyor.

Hep birileri çıkıp “çocuklarımız çok kıymetli, onlar bizim geleceğimiz” diyorlar. Ama görevli ve yetki sahibi kişiler, bu laflarını çiğneyen işlere imza atıyorlar. Örneğin son uygulanan, iki hastalığa iyi geldiği söylenen hatırlatıcı doz, çocuklarda sınanmadı. Aslında insanda da sınanmış değil. Pfizer, zahmet edip sekiz farede antikor oluşumuna baktı, bu incelemeyi yeterli gördü, bunun üzerine birileri karar verdi ve aşıların yetişkinler için hayırlı olacağı söylendi. Bugünse birçok eyalette çocuklar aşı olma zorunluluğuyla yüzleşiyorlar. Bu ilâcı çocuk aşıları programına dâhil edip, bu program üzerinden çocuklara zorla dayatmak, en iyi hâliyle, toplumun en hassas kesiminin sağlığına saygısızlık olarak görülmeli.

Burada çocukların bedenleri üzerinden bir Kovid oyunu oynanıyor. Şirketlerdeki açgözlülük ve acımasızlık, bu oyun şahsında açığa çıkıyor. Ortaya çıkan hasar, tıbbın o beyaz önlüğü ile gizlenmeye çalışılsa da, asla tesadüfî değil. Kovid’i sonlandırmanın, güvenliği ve emniyetli bir hayatı yeniden kazanmanın bedeli olarak takdim edilen aşının çocuklara bir hayrı yok. O, en fazla, bir gün ölecek zorunda olmasına dair bilgi üzerinden tir tir titreyen, zamanın ve çürüme sürecinin yol açtığı zararları ortadan kaldırmak için bilimin mucizelerine sığınan yetişkinlerin işine yarayabilecek bir şey. Bu süreçte çocukların önemli kabul edilmelerinin sebebi, onların hızla yok olup giden ölümsüzlük imkânını yeniden ümitsizce elde etme çabası dâhilinde heba edilmesi, tüketilip atılması gereken bir hammadde olarak görülmeleri.

Samira Kawash
21 Ekim 2022
Kaynak

0 Yorum: