08 Ekim 2022

,

Ortadoğu’nun Che Guevara’sı


Ortadoğu’nun Che Guevara’sı:
Halid Ahmed Zeki’nin Devrimci Mücadelesi

Giriş

Tarık Ali’nin yerinde tespitiyle, Halid Ahmed Zeki’nin hikâyesi ve Irak’ın güneyinde yürüttüğü gerilla savaşı, Irak ile ilgili bir dizi kitapta kendisine ancak dipnotlarda yer bulabiliyor.[1] Selam Yusuf ise bu duruma dair şikâyetini şu şekilde dile getiriyor: “Bataklıklarda yürütülen gerilla harekâtının tarihi, hâlen daha belgelenmeyi bekliyor.”[2]

Bu olay, Arap coğrafyası dışında pek bilinmiyor. Bilebildiğim kadarıyla, ilk kez Vijay Praşad, bu olaya küresel ölçekte okunma imkânı bulan bir çalışmada değindi ve onu Esmer Milletler isimli kitabında resmi komünist partisi çizgisine karşı gelen ve başarısız olan Maoist isyancılar bağlamı içerisine yerleştirdi.[3]

Ben, burada daha çok Zeki’nin hikâyesini önemli gören, onun gayreti karşısında etkilenip büyülenen, hatıralarında ona özel bir yer açmış olan solculara odaklanıyorum.

Ahmed Zeki konusunda iki film çekildi.[4] Bazı broşürler yayımlandı, onu anmak için törenler düzenlendi, Arap, özellikle Iraklı yazarların kaleminden romanlarda ve kişisel değerlendirmelerde, ayrıca birçok şiirde ondan bahsedildi.

Bu makalede ben, Enzo Traverso ile bir sohbet gerçekleştiriyorum ve bu bağlamda farklı tarihsel koşullarda Arap coğrafyasındaki solcu eğilimlerin Zeki’yi anarken, bu anmalara yükledikleri anlamları ve anlamlardaki değişimleri tespit etmeye çalışıyorum.

Arap solcular nezdinde geçmişi hatırlamak, ilk başta kitleleri harekete geçiren, ayağa kaldıran bir güç iken, zamanla hüsrana uğramış, efkârlı bir melankoliye dönüşüyor.

Zeki’nin Hayatı ve İntifada

Zeki’nin hayatına dair birçok ayrıntıyı hâlen daha bilmiyoruz. Eldeki değerlendirmeler, sayılar, tarihler ve ayrıntılar farklılık arz ediyor veya birbiriyle çelişiyor. Bu yazı, sadece Zeki’nin anılması meselesine odaklandığı için, önemli belgelere ulaşamadım. Burada sadece argümanımın anlaşılmasını sağlamak adına, onun hayatının genel seyri aktarılacak. Zeki’ye ve İntifada’ya dair dağınık tüm kaynakları toplayıp analiz eden, bu kaynaklardan bu sıra dışı ismin hayatına dair ayrıntılı ve eksiksiz bir değerlendirmeye ulaşan, kapsamlı bir çalışma, büyük bir görev olarak hâlen daha karşımızda duruyor. Gene de burada hayat hikâyesinin genel hatlarını vermek mümkün.

Halid Ahmed Zeki, 1935’te Bağdat’ta doğdu. İlkokulu 1948 yılında Ramadi şehrinde, ortaokulu 1954 yılında Kut şehrinde tamamladı. İşinden dolayı sık sık farklı şehirleri seyahat eden babası sulama müdürüydü. Halid de bu seyahatler esnasında babasına eşlik ediyordu.[5] Böylelikle Zeki, ülkenin birçok şehrini görme imkânı buldu. Bu ziyaretler sayesinde taşradaki yoksul köylülerle tanıştı, onların çektikleri çilelerden, maruz kaldıkları kötü koşullardan epey etkilendi. Mevcut durumu değiştirme arzusu, onun Irak Komünist Partisi’ne katılmasına neden oldu.[6]

Ellilerin ikinci yarısında okumak için Londra’ya gitti.[7] Burada ilişki kurduğu çevrenin Britanya ve diğer Avrupa ülkelerinde yaşayan Arap ve Iraklı öğrencilerle güçlü bağları mevcuttu. Bu çevre, ilgili süreçte geziler, gösteriler ve festivaller örgütledi. Komünistlerin ve diğer solcu öğrencilerin hâkim olduğu bu çevre, epey politikleşmişti.[8]

Zeki, başka politik faaliyetler içerisinde de yer aldı. 1963 başlarında, Şubat 1963’teki Baas darbesi ardından yürütülen anti-komünist terör harekâtı sonrası ünlü filozof Bertrand Russell ile çalışmaya başladı.[9] Bu dönemde politik faaliyetler içine girmiş olan Russell, bir dizi örgütü ve genci etrafında toplamış, nükleer silahsızlanmadan Vietkong’u ve Küba’yı destekleme çalışmalarına varana dek birçok farklı konuyla ilgili konferanslar, protesto eylemleri ve yayın faaliyetleri organize etmişti.[10]

Russell’ın grubunun en aktif üyelerinden olan Ralph Schoenman ve Christopher Farley, aynı zamanda Zeki ile yakın ilişki içerisinde olan, onunla birlikte çalışma yürüten isimlerdendi. Bu çevrenin içine girmesi ardından Zeki, 1963’te Baas idaresi altındaki Irak’ta hapishanelerdeki tutsaklara destek çalışmalarına odaklandı. Zeki’nin Russell ile kurduğu işbirliği, aynı yılın sonlarına doğru Baas iktidarının yıkılması sonrasında da devam etti, zira zulüm, Abdüsselam Arif döneminde de devam etti.[11]

Fakat Irak, Zeki’nin tek ilgilendiği konu başlığı değildi, çünkü Kahtanü’l Mallak’ın da dediği gibi, o, “özünde Iraklı, düşüncede beynelmilel olabilen bir isim”di.[12] Ölümü ardından yayımlanan bir broşürde “İranlı bir öğrenci”, Zeki’nin Şah’ın rejiminin tutsak ettiği insanların girdiği açlık grevi eylemine verdiği destekten bahsederken, şu cümleyi kuruyordu: “O, enternasyonalist fikriyatı ve hissiyatı ile Halid, tüm ezilen halkları kendi halkı belleyen, mazlum Üçüncü Dünya’nın gerçek bir evladı idi.”[13]

Ayrıca Zeki, Vietnam’daki savaşla da yakından ilgilendi. Küba’da Che Guevara’nın gerçekleştirdiği isyan, onu epey büyüledi. Bu süreçte Üçüncü Dünya ülkelerinde süren, halkın desteğini arkasına almış gerilla hareketlerinin emperyalizme ve kapitalizme karşı sergilenecek sosyalist direnişin en doğru yolu olduğuna, bu hareketlerin dünya devriminin öncü gücünü teşkil ettiklerine dair görüşe bağlandı.

1961 yılında Kongo cumhurbaşkanı Patrice Lumumba’nın ölümüne dair haberlerin ulaşması ardından, Lahor’da gerçekleştirdikleri eylemlerden bahseden Tarik Ali, altmışlarda Londra’da kafayı kendisi gibi Kongo halkının kaderine takmış biriyle tanıştığı için mutlu olduğunu dile getiriyor. Bu isim, Zeki’den başkası değildi.

Ocak 1965’te Zeki ve Schoenman, Kongo’daki durumla ilgili bir makale kaleme aldı.[15] On dokuzuncu yüzyıldan itibaren ülkenin tarihini ele alan, özellikle Batı’nın ırkçılığı, sömürgeciliği ve emperyalizmi üzerinde duran makalede yazarlar, ülkenin bağımsız olduğu 1960 yılından itibaren işleyen süreci ele alıyor, bilhassa Doğu Kongo’daki Lumumbacı gerilla hareketinin yürüttüğü savaşa ve çatışmalar konusunda Batı’nın yürüttüğü propagandanın yalanlarını açığa çıkarmaya odaklanıyorlardı.

Bu makalede, Belçika ve ABD’den gelen eski ve yeni sömürgecilerin işgaline, modern uçaklarına, roketlerine ve fosfor bombalarına karşı ellerindeki sınırlı silâhlarla direnen isyancıların “kahramanlığı” övülmekteydi. Birçok yerinde, ülkedeki durumdan bahsedilirken, “ikinci Vietnam” ifadesine başvuruluyordu.[17] İlginç olan şu ki aynı ülke, Che Guevara’nın da yüreğini harladı. Che birkaç ay sonra, 1965 baharında mücadeleye destek vermek için gizlice Kongo’ya geldi.[18] Ama tüm dünya genelinde halkların uğruna mücadele verdikleri farklı politik davaları dert edinse de, Farley’nin ifadesiyle, “Zeki’nin aklı fikri başka yerdeydi. O, vatanına dönmeyi planlıyordu.”[19]

IKP İçinde Bölünme ve Bataklıklarda Verilen Silâhlı Mücadele

Onca yıl maruz kaldıkları baskı ve zulümden yılmış, süreç içerisinde iyice zayıflamış olan IKP liderleri, Ağustos 1964’te “Ağustos Çizgisi” dedikleri hattı benimsediler. Sovyetler’in etkisiyle parti liderleri, kapitalist olmayan kalkınma yoluna girdiğini, nesnel planda devrimci politikalar uyguladığını, dolayısıyla desteklenmesi gerektiğini iddia ettikleri “devrimci demokratik” Arif rejimi ile işbirliği kurdular.

Bu tercihe karşı çıkan devrimci muhalefet, yanlış ve maceracı bir strateji olarak görülüp, mahkûm edildi.[20] Gelgelelim, kısa süre içerisinde parti içerisinde bu Ağustos Çizgisi’ne itiraz eden güçlü bir muhalefet hareketi ortaya çıktı. 1964 sonrası gelişme kaydeden ve 1967’de zirvesine ulaşan bu süreç, partinin bölünmesine, içte yaşanan kavgalara, hatta parti içi darbelere sebep oldu. Böylelikle IKP, içinden çıkamayacağı bir duruma sürüklendi. Bazı hizipler, hükümete karşı silâhlı ayaklanma gerçekleştirilmesi fikrini öne sürdüler. Burada amaç, sadece iktidarı ele geçirmek değil, partiyi kötürüm bırakan iç kargaşanın ve hizipçiliğin sebep olduğu durumdan kurtulup, hareketi yeni bir hedef etrafında, yeniden birleştirmekti.[21]

Bu yeni hedefse, esasen ordu içerisinde IKP’nin etkisi altında bulunan unsurların gerçekleştireceği askerî darbe olarak tasavvur ediliyordu. Ta başından beri Ağustos Çizgisi’ne karşı çıkmış olan Zeki, 1966 sonlarında Irak’a döndü, ülkeye gizlice giren Zeki[22] tüm gücüyle süren tartışmalara dâhil oldu.

Parti içerisinde dolaşıma sokulan bir bildirisinde, askerî darbe fikrini sert bir dille eleştiren Zeki, güç kullanılması fikrini savunuyordu ve bu gücün Üçüncü Dünya’da görülen diğer silâhlı mücadele örneklerinden öğrenildiği biçimiyle tatbik edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Ona göre, kapitalist devlette ordu, doğası gereği gerici bir güçtü, dolayısıyla o, devrimci eylem aracı olarak kullanılamazdı. Bunun yerine Zeki, komünist davanın zafere ancak halkın desteğini arkasına almış gerilla savaşı biçimi alan uzun soluklu silâhlı halk savaşı görüşünü savunuyordu.[23]

Fakat bu görüş, 1967’de parti içerisinde süren kavgalarda baskın görüş hâline gelemedi, dolayısıyla, Zeki kendisini destekleyen grupla o planladığı gerilla savaşını başlatmaya karar verdi. Ayaklanmanın başlayacağı ortam olarak Irak’ın güneyindeki bataklıkları seçtiler. Buralar, merkezî hükümetin kolayca erişemediği, hareket hâlindeki adacıklardan ve denetlenmesi, geçilmesi güç olan su yollarından oluşan bir alandı. Ayrıca bu bölgede Ma’dan denilen, Şii Araplar ikamet etmekteydi. Bu insanlar, Irak toplumunun en yoksul kesimini teşkil ediyorlardı. Devrimciler, bu halkın kendilerine katılacaklarını umdular.

İlk başta örgüt, faaliyetlerine orduya küçük darbelerin indirileceği saldırılarla başlamak istedi. Burada amaç, yoksul köylülerin örgüte katılmalarını ve onu desteklemelerini sağlamaktı. Ayrıca ayaklanmanın bu şekilde büyüyeceğini, en nihayetinde tüm Irak’a yayılacağını düşünüyorlardı. Zeki, Che Guevara gibi okuduğu ve hayran kaldığı isimlerden görüp kabul ettiği görüş uyarınca, devrimin şehirlerde değil, merkeze uzak köylerde başlaması gerektiğini düşünüyordu.[24]

Bir polis karakoluna düzenlenen ilk başarılı saldırının ardından kopan fırtına içerisinde örgüt yolunu kaybetti. O köylüler, kitlesel hâlde harekete destek sunmadılar. En sonunda ordu, örgüte helikopterlerle ve amfibi araçlarla saldırı düzenledi. 3 Haziran günü yaşanan çatışmalarda Zeki ve iki yoldaşı öldürüldü. Diğerleri tutsak düştü ve sonrasında afla hapisten çıktı.[25] Bu olaylardan birkaç hafta sonra Baas, iktidarı yeniden ele geçirdi ve o dizginleri bir daha bırakmadı.

Philipp Winkler

[Kaynak: The Arab Lefts: Histories and Legacies, 1950s-1970s, Yayına Hazırlayan: Laure Guirguis, Edinburgh University Press, 2020, s. 207-212.]

Dipnotlar:
[1] Tariq Ali, Bush in Babylon. The Recolonisation of Iraq, (Londra: Verso, 2004), s. 100.

[2] Salaam Yousif, “Le Déclin de l’Intelligentsia de Gauche en Irak”, Revue des Mondes Musulmans et de la Méditerranée. L’Irak en Perspective 117–18 (2007):, s. 67–8.

[3] Vijay Prashad, The Darker Nations: A Possible History of the Global South, Önsöz: Boutros Boutros-Ghali (Londra: Verso, 2013). s. 161.

[4] İlk film, “Fetaü’l Irak: Halid Ahmed Zeki”. Suphi Hazali ve Kahtan Habibü’ Mallak tarafından Zeki’yi anmak için çekilen bu on beş dakikalık filmde Zeki’nin kardeşi Gazi ve arkadaşı Kahtan Habibü’l Mallah ile söyleşilere yer veriliyor. Diğer filmse Iraklı yönetmen Tevfik Tamimi’nin çektiği “Cifaraü’l Irak” [Irak’ın Guevara’sı]. Bu 46 dakikalık, kapsamlı araştırmanın ürünü olan belgesel, bugüne dek bilinmeyen belgelere ve şahitliklere yer veriyor. Yazının yazıldığı dönemde bu belgesel postprodüksiyon aşamasında bulunuyordu. Film, (Tevfik Tamimi’yle Mayıs, Haziran ve Ekim 2018’de gerçekleştirilen kişisel yazışmalardan elde edilen bilgiye göre) Iraklı medya şirketi Asiacell tarafından perdeye taşınacak. Zeki ile alakalı belgeleri tarayıp bana gönderdiği, onunla alakalı bilgilere bana temin ettiği için Tevfik Tamimi’ye burada teşekkür etmek isterim.

[5] Zaki, ‘Khalid Ahmad Zaki’, s. 1.

[6] A.g.e.

[7] Al-Mallak, Shadharat min tarikh jamʿiyyat al-talaba al-ʿiraqiyyin fi al-mamlaka al-muttahida [“İngiltere’deki Iraklı Öğrenci Cemaatinin Tarihinden Parçalar”] (Bağdat: Dar al-Mallak li al-Funun wa al-Adab wa al-Nashr, 2013). s. 197.

[8] “Awraq Anis Ajiba”, Shadharat içinde, özellikle s. 13–14.

[9] Christ Farley, “On Khalid”, The Death of an Iraqi Revolutionary. Khalid A. Zaki. A Martyr of Armed Struggle in the Countryside of Southern Iraq içinde (Londra: n.p., 1969). s. 4 ve Zaki, “Khalid Ahmad Zaki”, s. 2.

[10] Russell’ın politik faaliyetleri konusunda bkz.: Ray Monk, Bertrand Russell. The Ghost of Madness 1921–1970 (Londra: Vintage, 2001), s. 454–79.

[11] Tareq Y. Ismael, The Rise and Fall of the Communist Party of Iraq (Cambridge: Cambridge University Press, 2008). s. 127–8.

[12] Al-Mallak, “Kalima”, s. 7.

[13] Iranian Student, “Khalid’s Internationalism”, The Death of an Iraqi Revolutionary. Khalid A. Zaki. A Martyr of Armed Struggle in the Countryside of Southern Iraq içinde (Londra: n.p., 1969): s. 3.

[14] Tariq Ali, a.g.e., 90.

[15] Ralph Schoenman ve Khalid Zaki, “Death and Pillage in the Congo”, Africa and the World Sayı 4 (Ocak 1965), s. 21-47.

[16] A.g.e., s. 43.

[17] A.g.e., s. 32–3, 35.

[18] Monk Ray, a.g.e., s. 465.

[19] Christ Farley, “On Khalid”, s. 4.

[20] Johan Franzén, Red Star over Iraq. Iraqi Communism before Saddam (New York: Columbia University Press, 2011). s. 142–61; Tareq Ismael, Rise and Fall, s. 118–25; Hanna Batatu, The Old Social Classes and the Revolutionary Movements of Iraq. A Study of Iraq’s Old Landed and Commercial Classes and of its Communists, Ba’thists, and Free Officers (Londra: Saqi Books, 2004), s. 1.035–40.

[21] Franzén, Red Star, s. 161–8, özellikle s. 164–5.

[22] Hayatına dair birçok ayrıntıda olduğu gibi Zeki’nin Irak’a dönüşü konusunda farklı tarihler veriliyor. Fakat birçok kaynak Zeki’nin 1966 yılının sonlarında ülkeye döndüğünü söylüyor.

[23] Aktaran: Najm Mahmud, Al-sira’ fi al-hizb al-shuyu’i al-‘iraqi wa-qadayat al-khilaf fi al-haraka al-shuyu’iyya al-‘alamiyya [“Irak Komünist Partisi İçindeki Çatışma ve Uluslararası Komünist Hareket İçerisindeki Kopuş”] (Paris: n.p., 1980), s. 106–8.

[24] Tareq Ismael, Rise and Fall, s. 153–4; Johan Franzén, Red Star, s. 180–1.

[25] Yaşanan olaylarla ilgili değerlendirmeler şu çalışmalarda aktarılıyor: Johan Franzén, Red Star, s. 179–81; Hanna Batatu, Old Social Classes, s. 1098; Tareq Ismael, Rise and Fall, s. 149–54; Tariq Ali, Bush in Babylon, s. 91–3; “Intifadat al-ahwar al-musallaha fi al-ʿiraq” [“Gerilla Irak Bataklıklarında”], yayın yönetmeni: Qahtan Habib al-Mallak, Al-shahid khalid ahmad zaki. Batal intifadat al-ahwar – haziran 1968 içinde [“Haziran 1968’de Bataklıklarda Verilen Gerilla Mücadelesinin Kahramanı Şehit Halid Ahmed Zeki”] (Bağdat: Dar al-Mallak li al-Funun wa al-Adab wa al-Nashr, n.d.): s. 14–22; ve Salaam Yousif, “Le Déclin de l’Intelligentsia de Gauche en Irak”, Revue des Mondes Musulmans et de la Méditerranée. L’Irak en Perspective 117–18 (2007): s. 67–9.

0 Yorum: